Sağlık ve sosyal hizmetler emekçileri birçok kamu personeline uygulanan 3600 ek göstergenin kendilerine de uygulanmasını istedi. Emekçiler, ‘3600 ek gösterge hakkımız’ talebiyle tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini kapsayacak bir imza kampanyası başlattıklarını duyurdu.
SONER AYDIN
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi Eş Başkanı Özge Göncü ve Yılmaz Bozkurt, sağlık ve sosyal hizmetler emekçilerinin 2019 taleplerini kamuoyu ile paylaştı. Sendika binasında gerçekleştirilen basın açıklamasını okuyan Eş Başkan Göncü, özellikle 3600 ek gösterge talebinin iktidar ve siyasi partiler tarafından seçim malzemesi haline getirildiğini söyledi.
“SEÇİM MALZEMESİ YAPILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Seçimin üzerinden yaklaşık 6 ay geçmesine rağmen 3600 ek gösterge konusunda herhangi bir düzenleme yapılmadığını dile getiren Eş Başkan Göncü, “Cumhurbaşkanlığı ikinci 100 günlük eylem programında ise sadece eğitim emekçilerine 3600 ek gösterge verileceği ifade edilmiş, ancak sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ek gösterge talepleri gündeme dahi alınmamıştır. Hakkımız olan 3600 ek göster talebimiz yeni bir seçim malzemesi yapılmasına izin vermeyeceğiz. O nedenle de; ‘3600 ek gösterge hakkımız’ talebiyle tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini kapsayacak bir imza kampanyası ile çalışmalarımıza başlıyoruz.
09 Ocak 2019 tarihinde tüm şube/temsilciliklerin yapacağı basın açıklamaları ile imza kampanyası başlayacaktır. Kampanya 09 Şubat 2019 tarihine kadar devam edecektir.
Kampanya boyunca illerde başta ek gösterge olmak üzere temel üç talebi öne çıkaracak etkinlikler yapılacaktır. MYK üyelerimiz de illerde yapacağımız çalışmalara katılacaktır.
Toplanan imzalar 13 Şubat 2019 tarihinde illerde yapılacak açıklamalarla Genel Merkeze gönderilecektir. İmzalar daha sonra belirlenecek bir tarihte TBMM Başkanlığına teslim edilecektir” dedi.
“İNSANCA YAŞAMAYI SAĞLAYACAK TEMEL ÜCRET İSTİYORUZ”
Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan sorunları 2019 yılında da gündeme getireceklerini hatırlatan Eş Başkan Göncü, “İnsanca yaşamayı sağlayacak temel ücret istiyoruz. Çünkü performans uygulaması ile temel ücretlerimiz yok sayıldı. Döner sermayeler de sudan bahanelerle ödenmiyor. Ödenen ek ödemeler de emekliliğimize yansıtılmıyor. Yandaş sendikalarla yapılan ‘satış sözleşmeleri’ ve enflasyon ile birlikte ücretlerimiz iyice eridi. Kriz bahane edilerek elektrik, doğalgaz, gıda, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarımıza yapılan zamlarla geçinemez duruma geldik. Maaş hesaplamalarımız Sayıştay’ında ifadesi ile “çok karmaşık” ! TÜİK’in Eylül 2018 için açıkladığı yoksulluk sınırı 6 bin 167 TL, Türk-İş’in Aralık 2018 için açıkladığı yoksulluk sınırı 6 bin 322 TL olması nedeniyle sağlık ve sosyal hizmet işkolunda çalışan bir emekçinin alması gereken en az temel ücret 6 bin 500 olmalı ve tüm ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Yaptığımız işin niteliği ve çalışma koşullarından kaynaklı olarak sağlığımız bozuluyor ve yıpranıyoruz. Bundan dolayı yıpranma payımız en temel haklarımızın başında gelir. Geçmişten bu güne bu talep sürekli olarak gündemimiz oldu. 2011 yılından bu yana da SES’in de içinde yer aldığı Sağlık Emek ve Meslek Örgütleri yıpranma payını temel gündem yaptık. Hazırladığımız yasa tasarısı ile talebimiz sürekli gündemde tuttuk. Fiili hizmet süresi zammına ilişkin çıkarılan yasal düzenlemenin, fiili çalışma süresinin kaldırılarak, geçmiş çalışma sürelerini kapsaması ve tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin dahil edilerek yeniden yasal düzenleme yapılmalıdır” diye konuştu.