TARIMA EN BÜYÜK ZARARI NÜKLEER SANTRAL VERİR!


 

Gülnar Ziraat Odası Başkanı Işık’ın, nükleer santrallerin yakında tarım yapılabilmesi ile ilgili açıklaması nükleer karşıtlarından tepki çekti.

Nükleer karşıtları Işık’a, “Uluslararası nükleer sermaye lobisinin ve Türkiye’deki sermaye ortaklarının nükleer santralin zararlarını gizleme ve yanlış algılatma çabalarına karşı halkımıza gerekli bilgilendirmeleri yapmaya devam edeceğimiz” diyerek seslendi.

GİZEM EKİCİ

Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapılacağı bölge olan Gülnar İlçesi’nin Ziraat Odası Başkanı Hacer Emiş Işık’ın, nükleer santrallerin tarıma zarar vermeyeceği yönündeki açıklaması tepki çekti. 
Mersin Nükleer Karşıtı Platform tarafından Tabip Odası’nda yapılan basın açıklaması ile ders niteliğindeki açıklamada, tarım zararlıları içinde tarıma en büyük zararı nükleer santrallerin verdiği vurgulandı. 

“KUŞAKLAR BOYUNCA SÜRECEK GENETİK BOZULMALARA VE KANSER OLUŞUMLARINA YOL AÇMAKTA”
Platform adına açıklamayı okuyan Dönem Sözcüsü Osman Koçak, Gülnar Ziraat Odası Başkanı’nın iddiasının aksine tarım zararlıları içinde tarıma en ağır zararı nükleer santrallerin verdiğini söyleyerek, “Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallerindeki patlamaların tarım alanlarına verdiği zararı tarım tarihinde hiçbir tarım zararlısı vermemiştir. Üstelik bu zararlar dar bölgelerle de sınırlı kalmamıştır. Kıtaları aşmıştır. Nükleer santraller kazaların dışında, rutin çalışma süreçlerinde de tarıma zarar vermektedir. Yaklaşık 40-50 yıllık çalışma süreleri içinde atmosfere, akarsulara, denizlere ve toprağa saldıkları radyasyon birikim yapmaktadır. Yıllar boyunca bedene alınan radyoaktif parçacıklar zaman içinde canlılarda da birikim yaparak etkisi kuşaklar boyunca sürecek genetik bozulmalara ve kanser oluşumlarına yol açmaktadır. Soğutma suyu döngüsünün su havzalarında yol açtığı ısınma, sularda canlı yaşamının dengelerini ve bölgesel iklim dengelerini bozarak tarım ürünlerinde zararlara neden olmaktadır” dedi. 

“NÜKLEER GEZİSİNE GİTTİ, GÜZELLEME YAPTI”
26 Nisan 1986 Çernobil patlamasının ardından, Çernobil’den 1400 kilometre uzaktaki Doğu Karadeniz’de atmosferden gelen radyasyon ile bulaşık on binlerce ton çayın toprak altına gömülerek imha edildiğinin henüz unutulmadığını dile getiren Osman Koçak, Fukuşimanın radyasyon bulaşıklığının da sadece santral çevresinde kalmadığını, Büyük Okyanusu aşarak Amerika’ya dek ulaştığını anımsattı.
Kocak, “Gülnar Ziraat Odası Başkanı Hacer Emiş Işık’ın 2015 Yılında Fransa’da nükleer santral ziyaretlerinde gördükleri hakkındaki açıklamaları haberleştirildi. Ne tesadüftür ki kısa bir süre önce de Akkuyu Nükleer Santralinde kullanılacak reaktör kabının dökümüne başlandığı duyurulmuştu. 
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun davetlisi olarak ve Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın koordinasyonunda düzenlenen teknik (?) gezide sayın Işık’a Fransa’nın CEA Marcoule ve Flamanville nükleer santralleri gösterilmiş. Sayın Işık, bu gezisinde gözleri ile görebildiklerine dayanarak nükleer santral güzellemeleri yapıyor. Bir ziraat odası başkanı olarak nükleer santrallerin ve tabii Akkuyu’da yapılacak nükleer santralin de tarım üzerinde zararlı etkileri olacağı görüşlerinin yanlış algılardan ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığını iddia ediyor. 
Yanlış algıları ve bilgi eksikleri olanlar acaba kimler?

“MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜNÜ GÖSTERMEK İSTEMEMİŞLER” 
Uluslararası nükleer sermaye lobisinin en üst kuruluşu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) 2015 yılında konuklarına sadece Fransa’daki iki nükleer santrali göstermiş. Sınırsız mali olanakları olduğu halde mesela 1986’da infilak eden Çernobil’e ve 2011’de infilak eden Fukuşima’ya da götürebilirlerdi. Kuşkusuz pazarlama stratejisi gereği konuklarına madalyonun öbür yüzünü göstermek istememişler. 
IAEA yetkilileri konuklarına daha 1969’da Fransa’nın Saint-Laurent Nükleer Santralinde kısmi reaktörü erimesi olduğunu, Aralık 2003’de Crous 3, Temmuz 2008’de Tricastin, 7 Eylül 2012’de Fessenheim nükleer santrallerinde patlamalar olduğunu da anlatmamışlar. 
Sayın Işık, sadece görmeye dayanan bu eksik bilgilendirme gezisi sonrasında nükleer santrallerle ilgili gelişmeleri takip etmediğinden olacak ziyaret ettiği Flamanville Nükleer Santralinde 9 Şubat 2017’de patlama olduğunu, Fransa yöneticilerinin sürekli kaza olması nedeniyle 2019’da kapatılacak olan 1977 yapımı Fessenheim Nükleer Santralinden başlamak üzere, yerleşim yerlerine en yakın olan 14 nükleer santrali kapatarak, 58 olan nükleer santral sayısını 44’e düşürme kararı aldıklarını; ancak 41 yıl çalıştırılabilmiş olan Fessenheim Nükleer Santralinin üretim durdurulduktan sonra sökümünün ancak 20-25 yıl içinde tamamlanabileceğini ve en az inşaat maliyeti kadar maliyeti olacağını bilmiyor sanırız. 
ABD’deki Three Mile İsland Nükleer Santralindeki reaktör erimesine (28 Mart 1979) yol açan ısınmanın, santralin kaynamış soğutma suyunun denize verilmesi sonucu deniz suyunun ısınması nedeniyle su tahliye kanalına doluşan istiridye, midye gibi deniz kabuklularının su çıkışını engellemesinden kaynaklandığının bilinmemesi de bir bilgi eksikliğidir. 
Akkuyu’da aynısı olmasa bile deniz suyunun aşırı ısınmasından dolayı benzeri sorunların yaşanabileceği ve deniz suyundaki ısınmanın denizdeki canlı yaşam döngüsünü bozacağı gün gibi ortadadır. 

“22 MİLYAR DOLARLIK NÜKLEER YATIRIMININ KARŞILIĞINDA 71 MİLYAR DOLAR ÖDEYECEĞİZ”
Nükleer santrallerin tarım üzerinde kazalar, radyasyon ve radyoaktif atıklar, soğutma suyu deşarjı gibi doğrudan fiziksel etkilerinden başka ekonomik etkileri olduğunu da tekrar hatırlatmamız gerekiyor. Akkuyu Nükleer Santralinin inşaat maliyeti 22 milyar dolardır. Rosatom bu yapacağı yatırımın karşılığını kullanalım kullanmayalım bize 15 yıl süresince 12,35 sentten satacağı elektrikle 71 milyar dolar olarak geri alacaktır. Bugün kullandığımız elektriğin tüketicilere maliyeti 6 senttir. Bu ölçekte bir yatırım kaynağının tarım alanına ayrılması halinde ülkemiz tarımının sorunlarının çözüleceği de ortadadır. 
Nükleer santral inşa şirketleri sahayı birer birer terk etmektedirler. En son Mitsubishi, Sinop Nükleer Santral Projesinden çekilmiştir. Japonya firması, Sinop’ta da Japonya’da uygulanması istenen güvenlik önlemlerini uygulama mecburiyetinde olduğu ve bu takdirde de maliyet 18 milyar $’dan 44 milyar $’a çıktığı için çekilmiştir. Sadece bu olay bile nükleer santrallerin güvenliğinin ne durumda olduğunun kanıtıdır. Sinop’ta gerekli ve yeterli güvenlik koşullarının sağlanması durumunda ortaya çıkan bu maliyet farkını 22 Milyar $’lık Akkuyu Nükleer Santrali Projesi açısından değerlendirdiğimizde ise yeterli ve gerekli güvenlik koşullarının sağlanıp sağlanmadığı konusunda doğan soru işaretleri ortadadır. 
Mersin Nükleer Karşıtı Platform olarak uluslararası nükleer sermaye lobisinin ve Türkiye’deki sermaye ortaklarının nükleer santralin zararlarını gizleme ve yanlış algılatma çabalarına karşı halkımıza gerekli bilgilendirmeleri yapmaya ve nükleer santral inşa kararlarını verenleri uyarmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz” diye konuştu. 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA