Haber Merkezi
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, dövizdeki istikrarsızlık nedeniyle sanayide yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini anlattı. Dövizdeki fiyat istikrarsızlığı ve özellikle dolardaki belirsizlik nedeniyle sanayicilerin ham madde alamamaktan ve buna bağlı üretim yapamamaktan şikayetçi olduğunu belirten Kızıltan, Türkiye genelinde bazı üretim tesislerinin kapanmasa da, sıkıntılardan dolayı bakım-onarım mazeretiyle çalışanlarına izin verdiğini söyledi.
“SANAYİMİZİN DOLAR GİRİŞİNE VE YATIRIMA İHTİYACI VAR”
Sanayide yaşanan sürecin kapanmaya kadar gidebileceği uyarısını yapan Kızıltan, “Sanayiciyi çaresiz duruma düşüremeyiz,üretim tesislerimizin kapanmasına izin vermeyiz. Bu, istihdamı da olumsuz etkiler.Stokları şişen ve ham madde alamayan bir üretim tesisi uzun süre ayakta kalamaz. Aslında bir slogan olsa da içinde doğruluk payı olan bir durum var: “ Her kriz bir fırsattır”… Mersin, sanayi üretimi anlamında daha çok montaja dayanan bir kent. Elbette orijinal üretim yapan, kendi kaynaklarımızla, ithal girdiye dayanmadan katma değer üreten sayısız firmamız var. Ama genel anlamda sanayi desenimiz montaj. Sonuçta bundan para kazanıyoruz, ekmek yiyoruz, iş ve aş veriyoruz. Aslında montaj, üretime başlama niyeti olan bir firmanın ilk adımıdır. Tofaş, montajla başlamıştı, şimdi ne durumda? Mersin’in bu gücünü iyi kullanmalıyız ve bunu yabancı yatırımcıya iyi lanse etmeliyiz. Çünkü dış pazarı hedefleyen bir montaj sanayinin en uygun yeri pazara ulaşma anlamında lojistik gücü olan Mersin’dir.İç pazarı hedefleyen bir montaj başka yerde de olabilir. Ama hedef dış pazarsa, ihracatsa en uygun yer Mersin’dir. Bakın neden Çinliler buraya geliyor, neden ürünlerinin montajını burada yapmak istiyor? Tabi ki Avrupa’ya mal satabilmek için. Kaliteli bir montaj merkezi olmak veya genel sanayi deseni içinde kaliteli bir montaj merkezi olarak da bilinmek kötü bir şey değil. Bu şekilde ciddi anlamda yabancı yatırımcı çekebilecek birkonjonktürdeyiz. Bugün uluslararası yatırım anlamında Türkiye, özelinde Mersin bir yatırım cennetidir. Dış pazara çalışan firmaların olduğu, nitelikli iş gücünün olduğu, iş gücünün pahalı olmadığı, dünyaya entegre bir bölgeden bahsediyoruz. Bu anlamda Orta Doğu, Körfez, Afrika ve Avrupa’ya çalışmak isteyen yerli veya yabancı yatırımcının olması gereken kent Mersin’dir.Özellikle bu pazarları hedefleyen yabancı firmaların ürünlerinin montajını yapabileceği en ideal yer burasıdır. Bunu daha etkin duyurmak, tanıtmak zorundayız. Sanayimizin dolar girişine ve yatırıma ihtiyacı var. Ülkeden çıkan doları engellemek zorundayız” dedi.
TEK ADIM OFİSİNİ ETKİN KULLANMALIYIZ
Kentteki unsurların sorumluluk alması gerektiğine vurgu yapan Kızıltan “Bu anlamda bir masanın dört ayağı gibi Valilik, Yerel Yönetim, OSB ve MTSO dörtlüsünün oluşturacağı ve etkin bir şekilde sanki tek bir merci gibi çalışacağı bir tanıtım, lansman, yatırımcıyı bulma, karşılama ve destek verme mekanizmasını etkinleştirmek zorundayız. Yatırımcılar bu kurumları birbirinden bağımsız gezmemelidir.Aslında Çukurova Kalkınma Ajansı bünyesinde bulunan “tek adım ofisi” bu amaçla kuruldu. Bunun daha etkinleşmesi, daha iş birliği ve ortak bir planla işlemesi gerekiyor. Bahsettiğim Mersin dinamikleri aslında samimi şekilde buna hazır. Zamanında mantıklı şekilde kurgulanan bu ara yüzleri tekrar daha etkin kullanmaya başlamalıyız.Evet,lansman çok önemli. Bunu yatırımcılara duyurmak çok önemli. MTSO olarak web sayfamızda “ÜRETİYORUZ” isimli bir portalımız var. Odamıza kayıtlı firmaların, sanayi üretimi yapan firmaların ürün bazlı araması yapılıp, bunların kimler tarafından üretildiğini gösteren bir arama motoru. Daha net güncellemeleri yapılmakta olan bir arama motoru bu. Tanıtımın önemli bir adımı” diye konuştu.
SANAYİDE DAHA ÇOK KÜMELENME
Vadeli çalışan, iç piyasaya iş yapan ve dolarla borçlanan firmaların sıkıntı yaşadığını aktaran Kızıltan şunları söyledi: “Evet, sanayi ihracata dönük olmak zorunda, montaj bile yapsak ihracata dönük olmak zorundadır. Evet, şu an için Mersin firmalarının sorunlardan dolayı kapasite kullanım oranları artmıyor ama kapanan firmamız yok. Vadeli çalışan, iç piyasaya iş yapan ve dolarla borçlanan firmalar sıkıntı yaşıyor. Ama dış pazara çalışanlar daha iyi durumda. Bu da ihracata entegre olmanın firmalarımız için ne kadar önemli olduğunu somut olarak göstermektedir. Kısacası, dolar sarmalı sanayiciyi zor durumda bırakıyor.Sanayici projelerinde fiyatlandırma yapmakta zorlanıyor.İş yok değil. Mersin iş dünyası yurt içinde de yurt dışında da kalitesiyle bilinen bir kent. İş var ama kurdaki istikrarsızlık orta ve uzun vadeli iş akşını engelliyor.Bu anlamda üreticiler olarak küresel ekonomik krizler, bölgesel siyasi sorunlar vesaire gibi elimizde olamayan sorunlara odaklanmaktansa, en azından kendi elimizde olan çözümlere odaklanmamız gerekiyor. Mersin genelinde biraz karışık bir sanayi yapılanmamız var. Bunu daha kümelenmiş bir sisteme sokacağız. Tarım ve lojistikte bunu kısmen yaptık. Sanayide de daha kümelenmiş, daha uzmanlaşmış, daha kategorize olmuş bir sanayi modeline geçeceğiz. Ağır sanayi, montaj sanayi, yüksek teknolojili üretim gibi kategorileşmeyi kümelenme mantığı ile hayata geçirmek zorundayız. Bu noktada Mersin olarak en çok önem verdiğimiz şey bölgesel güç birliği. Bu amaçlara yönelik Mersin ve Adana, yani Çukurova işbirliği çok ama çok önemlidir. Çukurova Ekonomi Bölgesi’ni tüm bu vizyona yönelik hayata geçirmek zorundayız. Bu iki kent güçlü yanlarını birleştirmek ve ortak hareket etmek zorundadır. Elbette bahsettiğim ihracata yönelik montaj vizyonu Mersin’in geleceğe yönelik yüksek teknolojili sanayi vizyonundan vazgeçtiği anlamına gelmemelidir. Mersin Model Fabrika Projesi ile, Ar-Ge Tasarım Merkezi ile, Endüstri 4.0 Merkezi ve ortak Ar-Ge alanları projeleri ile sanayide de, lojistikte de hizmetlerde de ileri teknoloji vizyonuna sahiptir ve çalışmaktadır. Mersin, hiçbir değerinden ve potansiyelinden vazgeçemez.İster düşük, ister orta isterse ileri teknoloji bir üretim veya hizmet olsun, amacımız her birinde kümelenmeyi sağlamak ve her birini kendi içinde ihracata entegre ederek ülkeye döviz getiren katma değer merkezlerine dönüştürmektir.”