Balık çiftliklerine karşı harekete geçen STK’lar, Mersin Valiliğinin 2008 yılında almış olduğu kararların güncelliğini yitirdiğini dolayısıyla balık çiftliklerinin kurulmasının yasalara aykırı olduğu belirtildi.
SONER AYDIN
Mersin’in Silifke, Anamur ve Aydıncık sahillerinde kurulması planlanan balık çiftliklerine karşı girişimler devam ediyor. Gazeteciler Cemiyeti’nde bir araya gelen çok sayıda sivil toplum kuruluşu (STK) ortak hareket etme çağrısı yaptı. Mersin Çevre ve Doğa Derneği, Mersin Tabip Odası, Mersin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, İçel Sanat Kulübü, Mersin Elektrik Mühendisleri Odası, Tarsus ÇEKSAM ve Mersin Barosu’nun katıldığı basın toplantısında konuşan avukat Semra Kabasakal, balık çiftlikleriyle ilgili 2008 yılında Mersin Valiliği tarafından alınan kararın güncelliğini yitirdiğini, dolayısıyla tesislerin yasaya aykırı olduğunu dile getirdi.
“BAKANLIK BALIK ÇİFTLİKLERİ KONUSUNDA BİLGİSİZ”
Mersinde halkın, Yerel Yöneticilerin STK’ların Meslek Odalarının tüm itirazlarına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 20 şirketin ÇED olumlu kararlarını onayladığı bilgisini veren avukat Kabasakal, “ÇED raporlarının içeriği incelendiğinde bilimsellikten uzak, raporların içerik bilgileri ve hesaplamalarının yanlışlarla dolu olduğunu görüyoruz. Raporlar kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış olup Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Balık Çiftlikleri konusunda bilgisiz olduğu ortaya çıkmıştır. Şirketlerin rantı uğruna kamu kaynaklarımızı zarar uğratacak olan Balık Çiftliklerinin kurulum kriterleri ne bakıldığında bölgemizin iklim şartları ve denizimizin akıntı hızının uygun olmadığı görülmüştür. Akıntı hızının uygun olmamasından kaynaklı, Balık Çiftliklerinde kullanılacak malzemelerden ve çiftliklerin kıyıya yakın kurulum planından dolayı denizimizin çok kısa sürede kirleneceği ortadadır. ÇED raporlarında yazılan ‘Balık çiftliklerinden kaynaklanan ve doğrudan denizel ekosisteme bırakılan yenmemiş balık yemleri, balık dışkıları, idrar, mukus ve ölü balıklar organik kirlilik yaratabilmektedir ve Organik kirlilik, özellikle azot ve fosfordan kaynaklı kirlilik, denizel ekosistemde çevresel sorunlara neden olan birincil etken olarak kabul edilmektedir’ yazısı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Balık Çiftliklerinin zararlı olduklarını ispatlamıştır” dedi.
“ÇİFTLİKLERİN KURULACAĞI BÖLGELER 1.DERECE DOĞAL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARI”
Balık Çiftliklerinin kurulum kararlarının 2008 yılında alındığını ancak söz konusu kararların güncelliğini yitirdiğini ifade eden Avukat Kabakasal, “Mersin bir turizm merkezidir. Balık Çiftlikleri 2008 yılında alınan eski bir kararla kurulamaz. Bölgenin Turizm sektörü 2008 yılından günümüze kadar çok gelişmiştir. Balık Çiftliklerinin kurulacağı bölgeler Turizm Bölgeleri 1.derece doğal ve arkeolojik sit alanları olarak ilan edilmiştir. Bu nedenle Mersin Valiliğinin 2008 yılında almış olduğu karar güncel değildir. Güncel olmayan bir kararla Balık Çiftliklerinin kurulması yasalara aykırıdır. Balık Çiftliklerinde kullanılan yemler GDO’ludur, Çed raporlarında tesislerde ölen balıkların balık yeminde kullanılacağı yazılıdır. Ölü balıkların balık yeminde kullanılacak olması yasa ve insan sağlığı koşullarına aykırıdır.
Onaylanan Çed Raporları, ÇED kanunu ve yönetmeliklere, ayrıca Ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Bern, Barselona ve CITES Sözleşmelerine ve Uluslararası Doğayı Koruma Birliğine (IUCN) aykırı olup Kurulması planlanan Balık Çiftliklerinin bölgeye vereceği toplam kümülatif etki değerlendirilmesi yapılmamıştır. Balık Çiftlikleri Bölgemizde Turizmi ve insan sağlığını olumsuz etkileyecektir. Bizler Anamur, Aydıncık ve Silifke’de kurulum planı yapılan Balık Çiftliklerinin bölgemize vereceği zararı engellemek, yaşam alanlarımızı korumak için 20 şirketin olumlu ÇED raporlarının iptali için mahkemeye dava açtık.
Balık Çiftliklerine karşıyız. Doğal Balıkçılığın geliştirilmesini ve denizimizin temiz kalması için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“MERSİN GÖZDEN Mİ ÇIKARTILDI?”
Mersin’in muhalif duruşu nedeniyle gözden çıkartıldığını savunan Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz ise, “Mersin’in 2011 yılında Turizm Bölgesi ilan edilmiş ve öncelikli yatırım yapılacak yerler arasına alınmıştır. Ne oldu da Mersin üzerinde oyunlar oynanmaya başlandı, gözden çıkartılmaya çalışılıyor. Bu muhalif duruşundan mı kaynaklanıyor? Mersinliler bu çevre katliamına karşı mücadeleyi birlikte verecektir. Mersin’de nükleer santral kurulmak istenmektir, Mersin’de jeotermaller kurulmak istenmektedir, balık çiftliği kurulmak istenmektedir. Buna izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“9 MİLYON NÜFUSLU BİR KENTİN YARATTIĞI KİRLİLİĞİNE EŞDEĞER”
Sivil toplum kuruluşlarına destek veren Büyükşehir Belediyesinin HDP’li meclis üyesi Ali Tanrıverdi de, Mersin’in muhalif kimliği nedeniyle gözden çıkartılıp bir çöplük haline dönüştürülmeye çalışıldığını dile getirdi. Konuyu belediye meclisine taşıdıklarının bilgisini veren HDP’li Tanrıverdi şunları söyledi: “Denizin kirlenmeyeceğini söylüyorlar ancak bu doğru değil. Ben aynı zamanda bir kimya öğretmeniyim. Sudaki kirliliğin temizlenmesinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. 200 bin kapasiteli bir çiftliğin gerçekleştirdiği kirlilik oranı 20 bin nüfuslu bir ilçenin yarattığı kirliliğe eşdeğerdir. Yine 150 bin kapasiteli bir çiftlikteki üretimin yarattığı kirlilik 9 milyon nüfuslu bir kentin yarattığı kirliliğe eşdeğerdir. Bir ton balığın üretilebilmesi 110 kilo azot, 12 kilo fosfor ve 140 kilogram karbon ortaya çıkmaktadır. Bunlar çevreyi kirleten elementlerdir. Çiftliklerin açık denizlerde kurulacağı iddia ediliyor bu da gerçek değil. Herkes biliyor ki balık çiftlikleri koyları seviyor. Egede tepkilere dayanamayıp tesisleri söken şirketler Mersin kıyılarına geldi. Biz buna karşı ortak mücadele vermeliyiz”
“İNSAN SAĞLIĞINA BÜYÜK ZARAR VERECEK”
Balık çiftliklerinin sağlığa olan etkisini değerlendiren Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Antmen, balık çiftliklerin insan sağlığına çok büyük zararlarının olduğunu söyledi. Antmen, Tabip Odası olarak balık çiftliklerine karşı mücadelelerini ifade etti.