Çevreyi korumak için eğitimin şart olduğunu bu eğitimin ise evrensel değil toplumun değer yargıları üzerinden verilmesi gerektiğini bildiren Demirak, “Çevre kirliliği kul hakkıdır’ dediğimiz anda daha rahat anlaşılır” dedi.
HEDİYE EROĞLU
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni yapacak olan Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu ROSATOM’un sponsor olduğu, Wild Edens: Turkey’ (Vahşi Cennetler: Türkiye) belgeseli için Mersin’de düzenlenen özel gösterimde konuşan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ahmet Demirak, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda açıklamalarda bulundu.
“İNSANLIK KENDİSİNİ O KADAR GÜÇLÜ GÖRMESİN, İNSANLIK DOĞA İLE SAVAŞAMAZ”
Küresel ısınmanın; insanlık aleminin müşterek ve en büyük problemlerinden biri olduğunun dünyaca kabul edildiğine işaret eden Doç. Dr. Ahmet Demirak, küresel ısınmanın bir çok bilim insanı tarafından 3’üncü dünya savaşı olarak tanımlandığına dikkat çekti.
“Çünkü savaş denildiği zaman maalesef ölüm vardır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği de kronik hastalıklara sebebiyet veriyor ve bunun sonucu da ölümlere kadar gidebiliyor” diyen Demirak, savaşanların ise doğa ile insan olduğu yanılgısına düşüldüğünü aktardı.
Doğa ile kimse, insan savaşamaz. Doğa çok güçlü. En yakın zamanda sellerde gördük, bu seller karşısında insanlık durabiliyor mu? İnsanlık kendisini o kadar güçlü görmesin, insanlık doğa ile savaşamaz.
O zaman savaş kimler arasında? Savaş aslında iyi insanlar ile kötü insanlar ile kötü insanlar, bencil, sorumsuz insanlarla, fedakar ve sorumlu insanlar arasında.
O zaman bizim yerimizin nerede olması gerekiyor? İyi insan mı, kötü insan mı olmaya karar vermemiz gerekiyor. Savaşın tarafını belirlememiz lazım kendi adımıza” dedi.
İNSANLIK KÜRESEL ISINMAYI HIZLANDIRIYOR!
Küresel ısınmaya sera gazlarının neden olduğunu da belirten Doç. Dr. Ahmet Demirak, artan sera gazlarının ise insanlığın etkisi sonucu meydana geldiğini söyledi.
“Ancak insanlık burada her hangi bir etki etmese dahi küresel ısınma gerçekleşecek. Böyle bir senaryo var. Veya volkan patlaması olacak tozlar starotosfere kadar yükselecek ve dünya tekrar buzu hale gelecek, insanlık buna etki her hangi bir şekilde edemeyecek” diyen Demirak, “Savaş dediğimiz şey ne peki? Bizim yaptığımız şey şu; küresel ısınmayı hızlandırıyoruz. Yani ekstra yeni gazlar üretmek suretiyle hem çevre felaketlerine sebebiyet veriyor, hem de küresel ısınmaya etki ederek, iklim değişikliğine sebebiyet verebiliyor” diye konuştu.
BİLİM, YENİ TEMİZ ENERJİ ÜRETİMİ ARAYIŞINDA
Sunumunda küresel ısınmanın enerji ile bağlantısına da vurgu yapan Doç. Dr. Ahmet Demirak, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Sera etkisini oluşturan gazlara en büyük pay enerji üretiminde açığa çıkan gazlar. Küresel ısınmaya etki açısından da bu gazların oranı yüzde 70’in üzerindedir.
O halde insanlığın enerji üretimi noktasında yeni bir arayış içinde olması gerekiyor. İşte bilim insanlarının çalıştığı konu da bu, küresel ısınmayı yavaşlatacak, iklim değişikliğini azaltacak bir yol aranmakta.
Yenilenebilir enerji kullanır ve üretirseniz karbondioksit emisyonunu azaltırsınız. Yol çok basit. Yenilenebilir enerji içerisinde karbondioksit üretmeyen bir yol var ki oda tartışma konusu olan nükleer. Nükleeri nereye koymamız lazım? Karbondioksit seviyesi düşük olduğuna göre; o zaman nükleeri güneş, rüzgar enerjisinin yerine koymam yanlış olmaz.
Küresel ısınmaya sebebiyet olan karbondioksitse ve Türkiye’nin üzerine düşen bir şey varsa yapılması gereken şey şu; demek ki bizim enerji politikamızı değiştirmemiz lazım. Dünyada da böyle. Yani fosil yakıtların kullanımı daha fazla.
2015’e kadar hangi tür enerji kullanıyorduk? 2035’e kadar hangi tür enerji kullanmak zorunda kalacağız? Dünyanın gidişatı ne? Dünyanın gidişatında fosil yakıtlar azalacak, yenilenebilir enerji üretimi artacak. Dünya nükleer santralden enerji üretimini kullanacak, bu çok net görünüyor.
“HEM TEMİZ, HEM GÜVENLİ, HEM DE CEBİMİZE ETKİ ETMEYECEK BİR ENERJİ İSTİYORUZ”
Dünyanın, Türkiye’nin bir enerji arayışı var ama bunu yaparken neye dikkat etmemiz gerekiyor? Enerji güvenliği, maliyet ve çevreci olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Hem temiz, hem güvenli, hem de cebimize etki etmeyecek bir enerji istiyoruz.
Mutlaka bir enerji üretimine ihtiyacımız var, enerji tüketeceğiz ama enerji tüketirken düşük maliyetli bir enerjiye ihtiyacımız var. O zaman bizim gidişatımız neyi gösterecek; düşük maliyetli, çevreye duyarlı enerjiye ihtiyaç var. Türkiye’de de bu gerçekler bilinmiyor değil. Türkiye’nin de böyle çalışmaları var. 2023’deki Eylem Planı’nda gördüğümüz net şey; Türkiye’de temiz enerji üretimi artacak. Türkiye’nin temiz enerji ihtiyacı politikası daha da güçlenerek devam edecek. Çünkü dünyadaki ülkelerin olduğu kadar bizim de sorumluluğumuz var.
TEMİZ ENERJİDE DE HER ŞEY ÇOK DOĞRU DEĞİL
Gelecekte en çok kullanılacak enerji nedir? Ortak vereceğimiz cevap temiz enerji olması gerekiyor. Ancak temiz enerjiye bakınca da çok aman her şey çok doğru diyemiyoruz maalesef.
Enerji konusu dünyanın çok parlak olduğu berrak olduğu bir konu değil. Yenilenebilir enerji kaynakları; yüzde 100 çalışıyor mu? Enerjiye sürekli güç üretiyor mu? Temiz enerjinin kapasite değerlerine bakınca sürekli enerji üretiminin istenilen noktada olmadığı görülüyor. Ama nükleer enerjiye baktığımız zaman süreklilik açısından kapasite diğerlerine nazaran oldukça fazla. Hem temiz enerji noktasında diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında olduğu gibi karbondioksit oranları az, hem de sürekliliği fazla.
Yenilenebilir enerji üretimi; çok geniş bir coğrafi bölgeye bağlıdır. İklim koşulları ve çok geniş bir ayak izi gerektiriyor. Sürekli güç üretemezler”.
“PROBLEM NÜKLEER ATIKLAR”
Bilimsel bir tespitte; “Nükleer enerji uygun bir alternatif olarak kabul edilebilir. Çünkü istikrarlı enerji fiyatını koruyabilir. Fosil yakıtlara olan bağımlılığı ve küresel ısınmayı azaltabilir” ifadelerinin yer aldığını da anımsatan Doç. Dr. Ahmet Demirak, “O zaman ‘nükleer enerjiyi çok temiz gösterdiniz, problem nerede?’ diyebilirsiniz. Problem nükleer atıklarda. Yani 60-70 yıl sonra nükleer reaktörden kalacak atıklarla ilgili. Ama atıklarla ilgili soru şuan bize sorulması gereken bir soru mu yoksa var olan nükleer santralleri kuran ülkelere sorulması gereken bir soru mu, bunu da düşünmemiz gerekiyor.
“VATANDAŞA BUNUN FAYDALI OLDUĞUNUN MUTLAKA ANLATILMASI GEREKİYOR”
Nükleer enerjiyi halk bazında sizin de önemsediğinizi düşünüyorum çünkü yanı başımızda bir nükleer santral kuruluyor. Vatandaşa nükleer enerjiyi anlatırken objektif olarak neyi düşünmemiz gerekiyor? Algılanan faydada çok önemli o yüzden vatandaşa bunun faydalı olduğunun mutlaka anlatılması gerekiyor. Bilginin eksik olduğu görülüyor ki bu giderilmelidir. Çünkü bizim amacımız; temiz bir enerji topluluğu inşa etmek. Bunun içinde hepimize düşen görevler var, bunların başında fedakar geliyor. Hepimizin fedakar olması lazım. Tabi fedekarlık karşılıklı olana denir. Biri fedakarlık ederken diğeri kar ediyorsa buna ticaret denir. Hepimizin çevreye karşı sorumluluğunun olması lazım. Topluma mutlak süratle çevre eğitimi vermemiz gerekiyor.
Çevre evrensel bir olgudur, evrensel değerleri vardır ama bizim yerel dinamiklerle çevre eğitimi oluşturmamız lazım.
“ÇEVRE KİRLİLİĞİ KUL HAKKIDIR”
Yerelde değerler üzerinden bir çevre eğitimi verdiğimiz noktada toplum, çevre eğitimi konusunda daha bilinçli hale gelir. Çevre ile ilgili sadece evrensel değerler üzerinde bir eğitim modeli oluşturursanız yanılgıya düşersiniz. O yüzden toplumun değer yargıları üzerinden bir çevre eğitimi verilirse çok daha iyi olur. Mesela bu toplum şunu çok daha iyi bilir; ‘çevre kirliliği kul hakkıdır’. ‘Çevre kirliliği kul hakkıdır’ dediğimiz anda kul hakkının ne olduğunu bilir. Çevre kirliliğini kul hakkı bazında ele alırsanız daha rahat anlaşılır.
Bu kapsamda Wild Edens: Turkey’i bir eğitim projesidir. Çünkü çevrenin önemini bize o güzel görüntülerle bize öğretiyor, gösteriyor. Okullarda bu tip gösterimlerin yapılması lazım.
“BENİ AFOROZ ETMEYİN GERÇEK OLDUĞUNA İNANDIĞIM İÇİN BUNU SÖYLÜYORUM”
Medeniyetin genişlemesi ile birlikte enerji gücüne olan talep hızla artmaktadır. Öte yandan çevreye sera gazı yayan ve küresel ısınmaya neden olan geleneksel elektrik santralleri halen mevcuttur. Tüm bu sorunların çözülmesi için temiz enerjinin geliştirilmesi gerekmektedir. Tüm temiz enerji seçenekleri arasında nükleer enerjinin en faydalı olduğunu düşünenlerdenim.
Beni yanlış anlamayın, bunu söylediğim için aforoz etmeyin gerçek olduğuna inandığım için bunu söylüyorum; Türkiye, nükleer enerji seçeceğini, gelişmiş ülkeler arasında olmak için kullanmalı ve uygulamalıdır. Türkiye bu seçeneği kullanmayacak ise gelişmeye çalışan bir ülke olmaya devam edecektir” diye konuştu.