SONER AYDIN

Milli Eğitim Bakanlığınca Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında 1 Haziran'da yapılan merkezi sınavın sonuçları MEB'in adresinden duyuruldu. Bakanlık ilk kez sınav sonuçlarıyla LGS'ye yönelik bir değerlendirme raporu da açıkladı. Rapora göre, matematik ve fen bilimlerindeki başarı 2018'e göre arttığı söylense de eğitimciler Mersin’deki genel tablonun kötü olduğunu dile getirdi. LGS sonuçlarını değerlendiren Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, özellikle Mersin’de başarı seviyesinin Türkiye ortalamasının altında olduğunu kaydetti.

20 MATEMATİK SORUSUNA 3 DOĞRU YANIT!

Eğitim-Sen Mersin Şube Muşlu’nun paylaştığı verilere göre, 2019 yılı LGS sınavında sözel oturumda soru sayısı 20 olan Türkçe alt testinde doğru cevap sayısı Türkiye ortalaması 11,75 iken Mersin’de bu ortalama 9, 37’de kaldı. Soru sayısı 10 olan T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük alt testinde 6,88 olan doğru cevap sayısı ortalaması 5,90’a, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alt testinde 6,83 olan ortalama 5,68’e ve Yabancı Dil alt testinde ise 4,65 olan ortalama Mersin’de 3,59 olarak gerçekleşti. Her bir alt testte 20 soru içeren sayısal oturumda da sonuç değişmedi. Fen Bilimlerinde alt testinde doğru cevap sayısı ortalaması Türkiye genelinde 9,97 iken Mersin’de bu oran 7,23 olarak gerçekleşti. 5,09 olan Matematik alt testinde ise ortalama 2,93’te kaldı.

“DEĞİŞİM BEKLENTİSİ HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI”

Öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin omzundaki yükün arttığı 2018-2019 eğitim öğretim yılında, Bakan Ziya Selçuk tarafından yürütülen değişim algısı ve sorunlara çözüm üretileceği beklentisinin çöktüğünü dile getiren Muşlu, “Özellikle 4+4+4 sistemi getirildikten sonra AKP ve MEB’in hızla özel okulları teşvik etmesi, devlet okullarını ise imam hatipler ve meslek liselerinin ağırlık kazanacağı şekilde dönüştürmesi ve elbette eğitimin dinselleştirilmesi gibi uygulamalar özel okulların sayısında da özel okullara yönelik talepte de ciddi artışa sebep oldu. LGS sınav sonuçları, asıl sorunun yıllardır sistematik biçimde izlenen eğitim politikalarında yattığını açıkça gösteriyor. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar ve eğitim alanında hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, 2018-2019 eğitim öğretim yılında başta öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri derinden etkilemiştir. Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2018-2019 eğitim öğretim yılı boyunca yapılan düzenlemeler, sistem değişiklikleri ve fiili uygulamalarla sürdürülmüştür.

2019 LGS sonuçları, geçen yıl ki sınav sonuçlarının MEB tarafından doğru analiz edilmediğini, bu anlamda ortaöğretime sistemine geçiş konusunda benimsediği yanlış politikalarda ısrar ettiğini açıkça ortaya koymaktadır” dedi.

“EN ÇOK TERCİH EDİLEN OKULLARA YETERLİ KONTENJAN AYRILMADI”

Sınavla öğrenci alacak okul sayısının bin 367’den bin 531’e çıktığını ancak en çok tercih edilen okullara kontenjan ayrılmadığını ifade eden Muşlu, “En çok tercih edilen üç okul türü için 86 bin 110 kontenjan ayrılmış, buna karşın imam hatip ve meslek liseleri için 53 bin kontenjan belirlenmiştir. Sınavla öğrenci alacak olan ve toplam kontenjanları 139 bin 120 olan okulların 855’i Anadolu imam hatip ve meslek liselerinden oluşurken, Anadolu liselerinin kontenjanı geçen yıla oranla sadece 7 bin 570 artırılarak beklentilerin gerisinde kalmıştır. Bu yıl sınavla öğrenci alacak 266 Anadolu lisesinin toplam kontenjanı 42 bin 100 olarak belirlenmiştir. 2018 LGS’de 450 olan Anadolu Lisesi ve mesleki teknik lisesi sayısı 2019’da 516 olmuştur. Toplam kontenjanı 28 bin 650 olan 334 imam hatip lisesi, sınavla öğrenci alacak okulların arasına yazılırken, hafızlık projesi yürüten 180 kontenjanlı beş imam hatip lisesi de kılavuzda yer almıştır. MEB verileri üzerinden ülkenin her yerinde ortaya çıkan fotoğraf, öğrencilerimizin öncelikli tercihlerinin Anadolu liseleri, fen liseleri, güzel sanatlar, sosyal bilimler, spor liseleri vb olmasına rağmen, MEB’in okullaşma politikasının değişmediğini, öğrencileri zorunlu olarak imam hatipler ve meslek liselerine yönlendirmekte ısrarcı olduğunu göstermektedir. Bu veriler ışığında, eğitim alanı üzerinde dinci-muhafazakâr egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi kurulmuş olduğu açıktır. LGS sonuçlarında ortaya çıkan düşük başarı düzeyinin sebebi tam da budur” diye konuştu.

BAŞARI SIRALAMASI 33’TEN 56’YA DÜŞTÜ

LGS sınav sonuçlarına Mersin açısından bakıldığında içler acısı bir durumla karşı karşıya kaldıklarını savunan Muşlu şunları söyledi: “AKP iktidarında, yoğun kadrolaşma, eğitimi dinselleştirme, özelleştirme politikaları tam olarak güç kazanıp yaygınlaşmadan önce Türkiye çapında hatırı sayılı bir başarı düzeyi olan Mersin ilimiz, ne yazık ki her geçen yıl daha da gerilere doğru gitmektedir. Geçtiğimiz yılın LGS sınavıyla bile karşılaştırdığımızda durum apaçık ortadadır. Alt testlerde ki başarı oranının toplamına göre 2018 de  33.sırada olan (bu sonuçta acı bir tabloydu) Mersin bu yıl 56. sıraya gerilemiştir. Bu başarısızlığını sorumluluğunu kimler ve hangi kurumlar üstlenecektir? Neden üstlenmemektedirler? Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirenler, okullarda yaşanan şiddetin artmasına neden olanlar, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin (ihraç, açığa alma, sürgün vb.) hız kesmeden sürmesi gibi uygulamaları yaşatanlar, okullarımızın fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesine neden olanlar bu başarısızlığın ve çöküşün sorumlularıdırlar. Eğitimi bilimden-laiklikten uzaklaştırıp dinselleştirenler, kamusal eğitimi tasfiye edip özel okullaşmayı teşvik edenler, devlet okullarını imam hatiplere çevirenler, meslek liselerini sermayeye ucuz iş gücü olarak görenler bu çöküşün sorumlularıdırlar. Mersin’de eğitimde yaşanan başarısızlığın ve çöküşün sorumlusu başta Milli Eğitim Müdürlüğüdür. Yandaş olmaktan başka bir özelliği olmayan ve torpille okul idarecisi olanlardır. Eğitim alanını kadrolaşma, mevki-makam sahibi olarak gören ve buralardan beslenerek nemalanan yandaş sendika Eğitim Bir Sen’dir. Eğitim ortamını kendi siyasal çıkarlarına göre dizayn etmeye çalışan AKP il ve ilçe örgütleridir. Yapılan protokollerle okulları kendi çiftlikleri gibi gören müftülükler, gerici dinci cemaatçi vakıf ve derneklerdir. Artık yeter! Çocuklarımızın, öğrencilerimizin hayalleriyle daha fazla oynamayın, onların geleceklerinden elinizi çekin! Yaratılan bu yıkımın hesabını verin! Bu yıkımın takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz! Velilerimizi kendi çocukları ve ülkenin geleceği için mücadeleye çağırıyoruz!”