SONER AYDIN
Cumhur İttifakı adayı AKP’li Mustafa Gültak’ın başkanlık koltuğuna oturduğu Akdeniz Belediyesi’nde Toplu İş Sözleşme (TİS) görüşmeleri tıkandı. Geçtiğimiz hafta başlayan görüşmeler Akdeniz Belediyesi’nin tavrı nedeniyle arabulucuya gitti. Görüşmelere dair nihai kararın verileceği yüksek hakeme gidilmeden önce grev oylaması yapılacak. İŞKUR tarafından yapılacak oylamada evet oyu kararı çıkarsa greve gidilecek ancak ret oyu çıkarsa son kararı yüksek hakem verecek.
“YETKİSİZ YETKİMİZ VAR”
Toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütmek için yetkili sendika olan DİSK Genel-İş Şube Başkanı Kemal Göksoy, amaçlarının yüksek hakeme gitmeden işçinin lehine en iyi sonucu almak olduğunu söyledi. Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak’ın da yasalar nedeniyle elinin kolunun bağlandığını dile getiren Göksoy, “Ortak paydamız işçi ise işçilerin yararına atım atmamız gerekiyor. Toplu iş sözleşmesinin çerçevesi çizilmiş durumda. Buradaki amaç başka bir sendikayı yetkili kılmak. Belediye işçilerinin kayyum döneminde kadroya geçişlerinde maaşlar en düşük sınırdan belirlendi. Bu işin sorumlusu hükümet, bu işin sorumlusu Aile ve Çalışma Sosyal Bakanlığı. İşverenin elini güçlendirdiği gibi, işçinin haklarının gasp ettirilmesinin önünü açan bir politika gözetildi. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde belediye başkanları da bunu kullandı. Akdeniz Belediyesi’nde de kayyum geldi bunu kullandı, işçilerin maaşını düşürdü. Hükümetin verdiği paketi kullandı. Ancak ortada bir çelişki var. Bakanlık bize toplu iş sözleşmesi için yetki verdi. Ama bu ‘yetkisiz’ yetki. Hem ‘2020’nin altınca ayına kadar toplu iş sözleşmesi, pazarlık yapamazsın’ hem ‘yapsan bile bizim verdiğimiz paketin üzerine çıkamazsın’ diyor. O zaman neden yetki veriyorsun. Burada başka DİSK olmak üzere örgütlülüğü bitirmek. Bizim amacımız da örgütlülüğümüzü korumak. Ancak yasalarla elimiz, kolumuz bağlanmış durumda. Belediye başkanı yüksek ücret vermek istese bile yasa nedeniyle veremiyor. Bu nedenle Akdeniz Belediyesi ile bir diyalog kuramıyoruz. Tabi bu sadece Akdeniz Belediyesi’nin yaklaşımından dolayı değil. Bunun sorumlusu hükümettir” dedi.
İŞKUR GREV OYLAMASI YAPACAK
Arabulucudan istenilen kararın çıkmaması halinde İŞKUR tarafından grev oylaması yapılacağını belirten Başkan Göksoy, “Akdeniz Belediyesi’nde siyasi anlayış değiştikten sonra sendikaya yönelik baskı uygulandı. Bununla ilgili açıklamalar yaptık. Açıklamamızın ardından bu baskı durduruldu. Hatta Başkan Gültak işçilere yönelik bir baskı olması halinde gereğini yapacağını söyledi. Toplu sözleşme görüşmelerini arabulucuya göndermek yerine orta yol bulabilirdik. Yasal zeminde yapabileceği şeyler var. Önceki dönemde kesilen ücretleri düzeltebilirdi ama artık yapacak bir şey yok. Görüşmeler arabulucuya gitti. Arabulucunun raporunun ardından sendikamızın alacağı karar önemli. Arabulucunun raporunun ardından çalışanların dörtte bir oranı ile grev oylaması yapılacak. Grev oylamasını Çalışma Bakanlığına bağlı İŞKUR gelip yapacak. İŞKUR’un yapacağı oylamada ‘evet’ çıkarsa grev yapılacak ‘hayır’ çıkarsa yüksek hakeme gidilecek. İşin çelişkisi orada. Zaten şu an işçiye verilen hakları yüksek hakem belirledi. Yüksek hakemden gelen karar bizi de, işçiye de, belediyeyi de bağlar. Yüksek hakem son karar merciidir. Bunu kabul etmeme gibi bir durumumuz olamaz. Biz DİSK olarak bu konuda mücadele ediyoruz. Bu süreç önümüzdeki günlerde daha derinleşecek” şeklinde konuştu.
SENDİKA BAŞKANINDAN ÖZELEŞTİRİ
Sendikaların özeleştiri vermesi gerektiğinin altını çizen Genel-İş Şube Başkanı Gösoy şunları söyledi: “12 Eylül sonrası sendikalarla işçilerin bütünlüğü bozuldu. Sendikal hareket siyasetçilerin üzerinden örgütlenmeye başladı. İşin gerçeği bu. Eğer siz siyasi parti üzerinden örgütlenme yaparsanız siyasi yönetim değişince sendikada değişir. Akdeniz’de olduğu gibi. İşçi taban örgütlenmesini yapmadığınız sürece işçi sınıfı CHP’li, AKP’li, HDP’li, MHP’li olmaktan ziyade işçi olduğunu fark etmezse bunu sağlamazsak sendikal değişimlerin önüne geçemezsiniz. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde başarı elde ettik. O işçileri parti üzerinden örgütlemedik. 8 ay çadırda direndik. Biz çağırmadık, kendileri geldi. Ekmekle terbiye edenleri emekle terbiye etmeyi bilmeliyiz. Biz direnmediğimiz sürece çocuklarımızın geleceğini koruyamayız. Bunun sorumlusu belediye başkanları değil bunun sorumlusu partiler değil bunun sorumlusu biziz. Biz bir işyerine girdiğimiz zaman işçi olduğumuzu unutmamalıyız. Sendikamıza, örgütlülüğümüze sahip çıkmalı ve mücadele etmeyiliz.”