İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRET İSTİYORUZ!


 

Önümüzdeki ay memur ve emekli ücretleri için başlayacak olan toplu sözleşme görüşmeleri öncesi hükümete seslenen büro emekçileri, memurların ve emeklilerin insanca yaşayacakları bir ücret beklediğini söylediler.

SONER AYDIN
 
Yaklaşık 3 milyon kamu emekçisi ile 2 milyonun üzerinde emekliyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayında başlayacak.  Kamu emekçileri ve emeklilerinin 2020 ve 2021 yıllarında alacağı zam ve sosyal destek ödemelerinin belirleneceği toplu sözleşme görüşmeleri öncesi açıklama yapan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Şubesi, toplu sözleşme sürecinin kamu emekçilerinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarının tümünü kapsaması gerektiğini belirtti. 
 
YETKİLİ SENDİKAYA TEPKİ
Sendika adına konuşan şube başkanı Kemal Göçmen, daha önceki üç toplu sözleşme döneminde yetkili sendika olarak masaya oturan Memur-Sen’i eleştirdi. Yetkili sendika Memur-Sen’in tüm kamu emekçilerini toplu sözleşme dönemlerinde resmi enflasyonun altında zamma mahkum ettiğini belirten Göçmen, “Memur-Sen Konfederasyonu bu defa da 2020 ve 2021 yıllarını kapsayan toplu sözleşme için masaya oturmaya hazırlanıyor. Ancak bugüne kadar siyasi iktidarın kamu emekçilerine yönelik hak gasplarına karşı mücadele etmek yerine kamu emekçilerini bölen ve bu saldırıları kabul etmesini sağlama görevini yerine getiren bir konfederasyondan, doğal olarak kamu emekçilerinin bir beklentisi kalmamıştır. 
2020 ve 2021 yıllarına ilişkin zam oranlarının ilk işareti, Orta Vadeli Mali Planda mevcuttur. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan plana göre, 2020 yılında memur ve kamu işçilerini kapsayan personel ödeneğinde yüzde 14; 2021 yılında ise yüzde 10.2 artış öngörülmüştür. Vergilerimizin ülkeyi savunma adı altında, S 400’lere, F35’lere savaş ekonomisine aktarılan milyarlarca dolarlık kaynaklara baktığımızda, neden bu kadar yoksullaştığımızı da daha iyi anlıyoruz. Yukarda bahsettiğimiz oranlar dikkate alınırsa ekonomik krizde bahane edilerek siyasi iktidarın kamu emekçilerine daha fazla yoksulluğu dayatacağı açıktır. Bu durumda yetkili konfederasyon olarak Memur-Sen kamu emekçilerine yaşattığı mali kayıpları giderecek ve kazanımla sonuçlanacak gerçek bir toplu sözleşme için mücadele çağrımıza mı cevap verecek, yoksa önüne konulan metne imza atmayı mı tercih edecek” diye konuştu. 
 
“2018-2019 YILI KAYIPLARIMIZ ÖDENMELİ”
2020-2021 dönemi toplu sözleşme dönemine ilişkin büro emekçilerinin taleplerini sıralayan Göçmen, “Öncelikle Kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme hakkı önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalı, özgür bir toplu sözleşme düzeni yaratılmalıdır. OHAL KHK’ları ile hukuk dışı bir şekilde hayata geçirilen ihraçlar ve açığa almalara son verilmeli, hukuki deliller ve mahkeme kararları olmadan ihraç edilen tüm kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. Kamuda sözleşmeli istihdama son verilmeli, sözleşmeli olarak işe başlatılan büro emekçileri kadrolu istihdam edilmelidir. 2018-2019 toplu sözleşme dönemine ilişkin ekonomik kayıplarımız, TL de yaşanan değer kaybı ve satın alma gücündeki azalma üzerinden net bir şekilde hesaplanarak ödenmeli ve söz konusu fark, kamu emekçileri ve emeklilerin taban aylığına mutlaka yansıtılmalıdır. Yılın ikinci yarısında maaşlarımızda yaşanan erimenin önüne geçilebilmesi için vergi dilimi soygununa son verilmeli, Açlık sınırı altındaki ücretlerden vergi, sigorta vb. gibi kesintiler kaldırılmalıdır. Yüzde 15 olan 1’nci gelir vergisi dilimi yüzde 10’a indirilmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlarda gelir vergisi, birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Zorunlu Bireysel Emeklilik uygulamasından vazgeçilmelidir. Temel ücretler arttırılmalı, en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır. Her türlü ek ödemenin emekli aylığına yansıması sağlanmalıdır. 2019 Yılı için gerçekleşen Enflasyon+Büyüme Oranı (Refah Payı) kadar ek zam yapılmalıdır. TÜİK verilerine göre, 2020 itibariyle ortalama kira bedeli olan 1.000 TL kira yardımı ödenmelidir. Bütün büro emekçilerine; yılda bir olmak üzere 1.500 TL giyim yardımı ödenmelidir. Eş ve çocuk yardımı 750 TL olmalıdır. Kamu emekçilerine, yılda iki kez tam maaş tutarında ikramiye ödenmelidir. Çalışmayan eş için yapılan aile yardımı emeklilikte de devam etmelidir.  Kamuda siyasi kadrolaşma uygulamalarına son verilmeli, yöneticilerin belirlenmesinde ve ilk atamalarında sendikal, siyasal referanslar değil, liyakat temel alınmalıdır. Ek göstergelerde güncelleme yapılarak, ilk, orta ve lise mezunlarının da ek göstergeden yararlandırılmasına imkân sağlanarak, en az 3600 ek gösterge tüm büro emekçilerine verilmelidir. Sözleşmeli büro emekçilerine görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına girme hakkı verilmelidir. Eşit işe eşit ücret ilkesi gereği 4/b'li emekçilerin,  4/a'lı emekçiler kadar ek ödeme alması sağlanmalı, görevde yükselme, kıdem, izin gibi özlük ve sosyal hakları iyileştirilmelidir” ifadesini kullandı. 
 
“KADIN ÇALIŞANLARA UYGULANAN MOBBİNGİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ”
Kadınların iş hayatından yaşadıkları zorlukların çözülmesi için de bir takım talepler sunan Göçmen şunları söyledi: “Kadınların işyerlerinde maruz kaldığı cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılık ile taciz ve mobbingi önleyici politikalar ve mekanizmalar oluşturulmalıdır. Taciz ve mobbingin açığa çıkmasını kolaylaştırıcı, failleri caydırıcı ve mağdurları koruyucu tedbirler alınmalıdır. Kadın emekçilere yönelik işlenen her türlü eril suçta (sözlü taciz, fiziksel taciz, cinsel taciz, mobbing, tehdit, şiddet) kadının beyanı esas alınmalı, herhangi bir belgelendirme istenmeksizin gerekli soruşturma ve kovuşturma başlatılmalıdır. Boşanma aşamasında olan, boşanmış olan, mobbinge, şiddete, tacize, tecavüze uğrayan kadın emekçilerin tayin ve yer değiştirme talepleri, beyanları esas alınarak, herhangi bir belgeye gerek kalmaksızın ve bekletilmeden yerine getirilmelidir. İş ve aile yaşamını uyumlaştırma politikaları kapmasında, ev ve bakım yükümlülüklerini kadına yükleyen bir anlayışla, kadınlar için kurgulanan esnek (yarı, kısmi, uzaktan, tele vb.) zamanlı çalışma biçimleri terk edilmelidir. Güvenceli ve tam zamanlı hak kayıpları yaratmayan çalışma esas alınmalıdır. Ev ve bakım (çocuk, yaşlı, hasta vb.) sorumluluklarını yalnızca kadına yükleyen anlayıştan uzaklaşılmalı, bu anlayışı ortadan kaldıracak politikalar geliştirilmelidir. Bakım (çocuk, yaşlı, hasta) hizmetlerinin, parasız, anadilinde, 24 saat açık, nitelikli ve denetimli kurumlar tarafından verilmesinin imkanları yaratılmalıdır. Bir ebeveyn hakkı olarak her işyerinde kreş açılmalıdır. Doğum öncesi ve sonrasında kadının ihtiyacına göre kullanabileceği en az 24 ay ücretli doğum (analık) izni uygulanmalıdır. Analık izni bitiminden çocuğun ilköğretim yaşına kadar anneye ve babaya ayrı ayrı ücretli ve devredilemez en az 1’er yıllık ebeveyn izni hakkı verilmelidir. Süt izinlerinin kullanımının önündeki her türlü yasal ve fiili engel kaldırılmalıdır.”
 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA