KAMU EMEKÇİSİ İNSANCA YAŞAM İSTİYOR!


 

Mersin’de kamu emekçileri ücret artışları ve toplu iş sözleşmesine ilişkin sahaya inerek iktidara, “Grevli toplu sözleşme ve örgütlenme özgürlüğü, insanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz!” çağrısı yaptı.

GİZEM EKİCİ

İki hafta sonra başlayacak Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri öncesi Mersin’de kamu emekçileri taleplerini haykırmak için sokağa indi. 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu üyeleri Özgür Çocuk Parkı’nda düzenlenen basın açıklamasında iktidara, “Grevli toplu sözleşme ve örgütlenme özgürlüğü, insanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz!” çağrısı yaptı. 

3 MİLYON KAMU EMEKÇİSİ VE 2 MİLYON EMEKLİNİN GÖZÜ KULAĞI İKİ HAFTA SONRA KURULACAK MASADA OLACAK
Basın açıklamasını okuyan Tüm Bel- Sen Mersin Şube Başkanı ve Platform Dönem Sözcüsü Canan Solak, kamu emekçileri ve emeklikleri olarak önemli bir sürece girdiklerini söyleyerek, 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘Toplu Sözleşme’ görüşmelerinin 1 Ağustos 2019 Perşembe günü başlayacağını anımsattı. 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin gözü kulağı iki hafta sonra kurulacak masada olacak” diyen Solak, “Bilindiği üzere bugüne kadar mevcut iktidar ve bu iktidarın 'sendikamız' diye tanımladığı yapı arasında 2012 yılından bugüne tam 4 kez danışıklı dövüş oyunlarına dayalı mutabakatlar imzalanmıştır.  Söz konusu mutabakatlarda; insanca yaşamaya yetecek bir ücretten,  güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verilmesine, gelir vergisi adaletsizliğinin ve ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasından ek ödemelerimizin emekli aylıklarımıza yansıtılmasına kadar hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir.
Üstelik ülkemizde bir yıldır devam eden ekonomik kriz,  Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve bunların kalıcı hale getirildiği düzenlemeler çalışma yaşamımızı daha güvencesiz hale getirmiş, yaşadığımız sorunları daha da derinleştirmiştir” dedi.
 
İŞ GÜVENCESİ FİİLEN KULLANILAMAZ HALE GETİRİLDİ
İş güvencesinin de fiilen kullanılamaz hale getirildiğini savunan Canan Solak, bugün kamuya kadrolu personel alımının durma noktasına geldiğini kaydetti. Kamu emekçilerinin sözleşmeli, kadro karşılığı sözleşmeli, geçici sözleşmeli, vekil ve ücretli gibi farklı biçimlerde güvencesiz istihdamı artarak sürdüğünü belirten Solak, “Hükümet yılardır kadro talep eden sözleşmelilerin sesine kulak tıkamaya, oyalama taktikleri geliştirmeye devam etmektedir.  Nitekim bugünlerde TBMM’de görüşülmesine devam edilen torba yasa sadece 4+2 olarak bilinen sistemle sözleşmeli istihdam edilenleri kapsamaktadır. Buna göre altı yıl boyunca ailesinden koparılanların 3+1 sistemi ile yani ceza indirimi ile yetinmesi beklenmektedir.
OHAL KHK’leri ile herhangi bir yargı süreci işletilmeden, sorgusuz, sualsiz işinden ekmeğinden edilen 4 bin 570’i konfederasyonumuza bağlı sendikaların üyesi olmak üzere 130 bine yakın kamu çalışanı kaderine terk edilmiştir. 

MAAŞLAR ERİYOR
Öte yandan maaşlarımızdaki erime sürmektedir. Hedeflenen enflasyon oranlarına,  hatta bazen bunun bile altındaki rakamlara imza atanların ‘tarihi başarıları’ sayesinde maaşlarımız her yıl açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır. 
TÜİK, krizin faturasını emekçi kesimlere yıkmanın bir aracı haline getirilmiştir. Nitekim yaklaşık bir yıldır iğneden ipliğe her şeyi kapsayan zam yağmuru TÜİK'in resmi enflasyon rakamlarına adeta damla olarak yansımaktadır.  
Ramazan ayından bugüne et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde yaşanan en az yüzde 20 artış görmezden gelinmiş, ‘meyve ve sebze fiyatlarında yaşanan düşüşün etkisi ile enflasyon düştü’ denilmiştir. Adeta 81 milyonun tamamının vejetaryen ya da vegan olduğu varsayılmıştır. Yine şekerden çaya, akaryakıt ürünlerinden elektriğe uzanan zamlar, alkol ve sigaradaki ÖTV artışları göremezden gelinmektedir. 
Tüm bunlara rağmen ne yazık ki bir kısım medya, kamuoyunu yanıltıcı haberlere imza atmaya devam etmektedir. 3 Temmuz’da enflasyonun açıklanmasından hemen sonra, Hayatımızda bir arada görmediğimiz para destesi fotoğraflarının yer aldığı bu haberlerde büyük puntolarla 'memura 3 zam birden” manşetleri atılmıştır. ‘En düşük memur maaşı 3.723 TL oldur’ denilmiştir. 
Elimize geçen maaşlar tüm bu haberlerin koca bir palavradan ibaret olduğunu ispatlamaktadır. 
Bu ülkede yaşayan 81 milyon TÜİK'in resmi enflasyonu ile düşük gösterilmeye çalışılsa da sokakta, pazarda yaşanan gerçek enflasyonun en az yüzde 40 olduğunu biliyor. 
Buna karşın maaşlarımızda yüzde 5'lik 'toplu sözleşme' zammını, yüzde 1,01'lik enflasyon farkını, iki günlük bebek bezi almaya yetmeyen çocuk yardımının üç beş kuruş artırılmasını 'memura üç zam birden' diye sunanları, en düşük maaşı hesap oyunları ile 650 – 700 TL fazla gösterenleri, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine atananların maaşlarında  yüzde 40 zam yapılmasını görmeyip bizim maaşlarımızdaki sefalet artışını ‘müjde’ diye yutturmaya çalışanları buradan kınıyoruz” diye konuştu.

GELİR VERGİSİ ADALETSİZLİĞİ SONA ERMELİ
Yıllardır en temel sorunları arasında yer alan gelir vergisi adaletsizliğinin de bugün daha da yakıcı hale geldiğini dile getiren Canan Solak, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Nitekim dün zamlı maaşlarını alan kamu emekçilerinden önemli bir bölümü daha ikinci vergi dilimine girmiştir. Yani maaş artışlarımız daha cebimize girmeden gelir vergisi olarak kesilmiştir. 
Ayrıca 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimler öncesinde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözünün gereği aradan geçen bir yılı aşkın zamana rağmen yerine getirilmemiştir. 
Bunlara ek olarak kamuda siyasi kadrolaşma ve sendikal ayrımcılık hiç olmadığı kadar artmıştır. Kamu görevine almada ve görevde yükselmede KPPS ve yazılı sınavların etkisinin azaltılması ile kariyer ve liyakat ilkeleri tamamen ortadan kaldırılmıştır. Yani torpilin, kayırmanın, ayrımcılığın siyasi kadrolaşmanın kapsı sonuna kadar açılmıştır. 
KPSS’yi, sözlü sınavları ya da mülakatları aşan adaylar Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması ile üçüncü bir elemeye tabi tutulmaktadır. Böylece kamuya alınacak olanların siyasal iktidarla aynı çizgide olması, dolayısıyla sendikal tercihini yaparken de siyasal iktidarla sembiyotik bir ilişki içinde olan konfederasyona bağlı sendikalara üye olmasının yolu açılmıştır. 

YANDAŞ YAPI İLE DANIŞIKLI DÖVÜŞ YAPILIYOR 
Elbette ki yaşadığımız sorunları bunlardan ibaret değildir. Kamu emekçilerinin burada tek tek sıralamaya vaktimizin yetmediği onlarca sorunu vardır. Tüm bunlara rağmen üç ay önce ‘sendikamız’ dediği yapının düzenlediği konferansta konuşan Cumhurbaşkanı söz konusu yapının önümüzdeki dönemde de ‘fedakarlıkta’ bulunmasını beklediklerini ifade etmiştir.  
Buradan altını bir kez daha çiziyoruz. Bugüne kadar fedakarlıkta bulunanlar çifte maaş alıp hükümet temsilcileri ile boy boy fotoğraf vermeyi sendikacılık zannedenler değildir. Tüm fatura kamu emekçilerinin ve kamu emekçisi emeklisinin sırtına yıkılmıştır. 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi tam 7 yıldır yandaş yapı ile danışıklı dövüş oyunlarına dayalı mutabakatların bedelini fazlası ile  ödemiştir. Dolayısıyla kamu emekçilerinin, emekliklerin daha fazla fedakarlık yapacak hali kalmamıştır. 
Kapsamından, tarafların belirlenmesine, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmamasından, uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Hakem Kurulunun yapısına kadar onlarca temel sorunu bulunan, yasak ve sınırlamalarla yüklü, hak arama yollarını kapatan bu fason toplu sözleşme sistemi bir kez değil, iki kez değil, üç kez değil, tam dört kez iflas etmiştir.
Biz KESK ve üye sendikaları olarak; kendine Müslüman olanların, hep bana hep bana diyenlerin aksine bu toplu sözleşme sürecinde de dar gelirli vatandaşlarımızın kamu hizmeti alma hakkını merkeze koyan halktan yana bir kamu hizmeti, tüm kamu emekçilerinin fazlası ile hak ettiği demokratik adil bir çalışma yaşamı, insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam, güvenli gelecek ve gerçek bir toplu pazarlık hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz. 

“GREVLİ TOPLU SÖZLEŞME VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ, İNSANCA YAŞANABİLİR BİR ÜCRET İSTİYORUZ”
Bunun için önümüzdeki toplu sözleşmede; grevli toplu sözleşme ve örgütlenme özgürlüğü istiyoruz! İnsanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz! Bugün 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 6.750’TL’yi aşmıştır. En düşük ücrette bu yoksulluk sınırının temel alınmasını, eşi çalışmayan iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu emekçisinin maaşının buna göre artırılmasını,  eş ve çocuk, kira, yakacak, yemek ve ulaşım yardımları ile cebine giren paranın yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını, tüm kamu emekçilerinin maaşlarının bu durum gözetilerek artırılmasını istiyoruz.  
Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini,
Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan %15 oranın uygulanmasını, 
Tüm lisans ve ön lisans mezunu kamu emekçilerinin ek göstergesinin 3600’e çıkarılmasını, bunun dışında kalan kamu emekçilerinin mevcut ek göstergelerinin 800’er puan artırılmasını, 
Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalarını, ek gösterge konusunda en mağdur kesim olan Yardımcı hizmetlilere ek gösterge cetveli çıkarılmasını,
Hangi ad altında olursa olsun tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını,  mevcut emekli maaşlarının artırılmasını, Emeklilikte Yaşa Takılma (EYT) haksızlığına son verilmesini, 
İşe almada ve görevde yükselmede, unvan değişikliğinde mülakatın güvenlik soruşturması arşiv kaydı araştırmasının kaldırılmasını, 
Mahkeme kararı olmadan, hukuksuz bir şekilde KHK ile ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini, 
0-6 yaş grubundaki çocuklarımız için tüm kamu kurumlarında tam gün hizmet veren ücretsiz kreşler açılmasını, 
Maaşlarımızdan isteğimiz dışında %3 kesinti yapmaya dayalı zorunlu BES sistemine son verilmesini,
Kadınların sürekli ve güvenceli işlerde istihdamının sağlanmasını,  ayrımcılığın son bulmasını istiyoruz. 

Buradan tüm kamu emekçilerine ve emeklilerine seslenerek sözlerimize son veriyoruz; Sevgili kamu emekçileri, sevgili emeklilerimiz biliyoruz içinde bulunduğumuz tablo oldukça karanlık. Unutmayalım bu karanlığa alışmak, tepkisiz kalmak kanıksamayı ve kabullenmeyi de beraberinde getirir. Her şeye rağmen bu karanlık tabloya alışmamak, umudumuzu diri tutmak bizim elimizde. 
Konfederasyonumuz KESK’in toplu sözleşme teklifi sadece hükümete sunulmuş bir teklif değildir. Sendikalı sendikasız tüm kamu emekçilerine sunulmuş insanca yaşam, güvenceli iş ve güvenli gelecek teklifidir. 
Gelin taleplerimize birlikte sahip çıkalım, haklarımızın peşkeş çekilmesini hep beraber engelleyelim”. 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA