HEDİYE EROĞLU
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Mersin Şubesi, Argüden Yönetişim Akademisi işbirliğiyle "Belediyeler için Entegre ve Kapsayıcı Stratejik Plan Hazırlama Rehberi”ni tanıttı.
Tenis Kulübü’nde düzenlene toplantıda; kadın meclis üyeleri, muhtarlar, belediyelerden ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerine belediyelerin stratejik planlarında verilen sözlerin takipçisi olunması çağrısı yapıldı.
Toplantının açılışını KA.DER Mersin Şube Başkanı Aysu Zeka yaparken, etkinlik ile ilgili bilgilendirmeyi KA. DER Danışma Kurulu Üyesi İlksen Sorguç Dinçer yaptı.
BELEDİYELERE İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI
Dinçer, belediyelerin stratejik planlama çalışmasının, belediyenin sorumluluğu olduğu kentin gelecekte nasıl şekilleneceğini belirtmek, orta ve uzun vadede o kentte yaşayan kenttaşların yaşam kalitesini yükseltmeli hedeflediğini anımsattı. “Belediyelerin bu hedefi gerçekleştirirken vatandaş, sivil toplum, iş dünyası, uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmaları gerekmektedir” diyen Dinçer, “Ne yazık ki belediyelerin stratejik planlarında çoğunlukla kadının yeri ve adının olmadığı gözükmektedir. Bu nedenle 1997’den buyana kadınların; evde, okulda, iş dünyasında, siyasette, kara ramla mekanizmalarında kısaca hayatın her alanında yer almaları için çalışmalarımızı, mücadelemizi sürdürmekteyiz.
Türkiye, kadınların seçme seçilme hakkını erken kazanan ülkelerden olmasına rağmen bugün politik alanında en düşük düzeyde temsile sahip.
Son 31 Mart seçimlerinde KA.DER kadın muhtar sayısını arttırmaya yönelik önemli çalışmalar yaptı. Türkiye genelinde 674 olan kadın muhtar sayısı bin 71 sayısına ulaşmıştır. Mersin’de 2014’de 3 olan kadın muhtar sayısı 8’e, son seçimde ise 21’e yükseldi. Yine Mersin’de 22 kadın meclis üyesi sayısı da 36’ya yükselmiştir.
Bu sayılar kadınların yerel yönetimde eşit temsilde çok uzakta olduğunu bir kez daha göstermektedir.
2018 Dünya Ekonomi formunun raporuna göre Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde 149 ülke arasında 130’uncu sıradadır. Politik katılımda da 113’üncü sırada yer almaktadır. Bu durum kız çocukları ve kadınlarının refahının yükselmesi sorunun ülkenin öncelikli gündemi haline getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Umuyoruz ki bu çalışma entegre ve kapsamlı bir plan hazırlamalarına kılavuz olur” diye konuştu.
KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNDE BELEDİYELERİN ÖNEMİ BÜYÜK
Daha sonra KA. DER Proje Koordinatörü Ayşe Kaşıkırık, “Yerel Yönetimlerde Eşitlik Politikaları” başlıklı bir sunum yaptı. Sunumunda kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında kritik göreve sahip belediyelerin verdiği sözlerin tutmasına dikkat çeken Kaşırık, “Bir yıldır bu çalışmayı yapıyoruz. Aslında hepimizin ortak noktası önümüzdeki 5 yılın kritik olarak belirlendiği bir strateji planlama süreci.
Yerel yönetimler nede kadar bu kadar önemli? Gündelik yaşamı şekillendiren kurumlar olduğu için önemli. Ayrıca demokrasinin beşiği. Sokağa çıktığımız an itibariyle belediyelerin uyguladığı politikalar ile baş başa kalıyoruz. Dolayısıyla belediyelerin en büyük özelliği erişebilir, insanların hayıtını kolaylaştırabiliyor olması önemli.
Peki belediyeler kadın-erkek eşitliğine nasıl katkı sağlar? Bu kadar kritik öneme sahip kuruluşlara aslında büyük sorumluluklar düşüyor.
“KENTTE HERKESİN İHTİYACI FARKLI”
Kadın ve erkeğin soka çıktığı an itibariyle kullanım mekan ve saatleri farklılık gösteriyor. Yapılan araştırmalara göre örneğin Sincan’da 10 kadından sadece biri mahallesinden dışarı çıkabiliyor. Kadınlar açısından durum bu kadar kötü. Dolayısıyla belediyeler en başta kadınların tüm vatandaşların kenti eşit kullanması sağlamalı. Herkese eşit kamu hizmeti sunulmalı. Kentte yaşayan herkesin; kadının, çocuğun, mültecinin, engellinin, erkeğin ihtiyacı farklı. Bu yüzden doğru bin ihtiyaç analizinin yapılması gerekiyor.
Mevcut politikalar herkesi kapsaması için yapılır. Ama bu doğru bir yöntem değildir” dedi.
“KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞI YAKALAMAK İSTEDİK”
Stratejik planların son onaylanma döneminde olduğunu ve taslakların da ortaya çıktığını işaret eden Ayşe Kaşıkırık, “Biz köprüden önce son çıkışı yakalamak istedik. Belediyelerin stratejik planlarının ihtiyaçlar belirlenerek hazırlamasını istiyoruz.
Herkese eşit muamele mantığıyla hizmet verildiğinde, zaten kadınların toplumsal cinsiyet rolleri gereği evde bir emeği varken bu durum kadınların yükünün artmasına neden oluyor. Tam bu noktada yerel yönetimlere; uygulayacağı politikalarda eşitliği benimsemesi gerekiyor. Personel dağıtımında taşeronlara kadar eşitlik gözetilmeli.
“KADINA ŞİDDETİ ÖNLEMEDE BELEDİYELERİN SORUMLULUĞU BÜYÜK”
Bu kadar şiddetin hayatımıza sirayet ettiği bir dünyada ki ilk 6 ayda 144 kadın ölmüşken belediyelerin öyle büyük rolü var ki, örneğin Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerinde olan ilçe belediyeleri kadınlar için sığınma evi açmak zorunda. Ama şuanda 201 belediyenin nüfusu 100 binin üzerindeyken sadece 31’inde kadın sığınma evi var. Yani kadına şiddetin önlenmesinde belediyelere kritik bir rolü var. Şimdi can güvenliği olmayan kadınların toplumsal eşitliğinden söz ediyoruz. Öte yandan bir çok kadının ekonomik özgürlüğü olmadığı için daha kendi mahallesinin sınırından dışarı çıkamıyor.
Bizim amacımız insanların, kadınların hayat kalitesini yükseltmek ama ne yazık ki yoksulluğa kadın ve çocuklar daha fazla maruz kalıyor. Belediyeler vereceği örneğin ulaşımda indirimli yararlanabilecekleri sosyal kartlar ile bu kişilerin daha fazla kentsel alanı kullanmasına katkıda bulunabilir.
“SÖYLEMLERİN GERÇEKÇİ OLMASI GEREKİYOR”
Belediyeler stratejik planlarında çok güzel vaatlerde bulunuyorlar lakin izleme ve değerlendirme süreci çok eksik kalıyor. Örneğin Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Kadın Konuk Evi açması ile ilgili projesi var ama izlenebilirliği neredeyse yok. Vaat edilen çok önemli hedef ne yazık iki izlenemiyor. Açılan kadın sığınma evi ve faydalanan kadın sayısı gibi göstereler ile vatandaşların bu hizmetlerden ne kadar faydalandığını bilmek adına önemli.
Birçok belediye çok somut, çok güzel şeyler söylüyor ama dönem sonu bu güzel sözlerin çok büyük bir bölümü gerçekleşmemiş oluyor. O yüzden söylemlerin biraz gerçekçi olması gerekiyor” dişe konuştu.