SONER AYDIN
Mersin Cemevi’nde düzenlenen programa: Mersin Valisi Ali İhsan Su, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, AKP Mersin Milletvekili Hacı Özkan, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan, Mersin İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz, İlçe Kaymakamları ve belediye başkanları, partilerin il ve ilçe yöneticileri, alevi kurumları temsilcileri, Mersin genelinde faaliyet gösteren oda ve dernek başkanları ve yöneticileri katıldı.
Çark-ı Pervaz semah ekibinin Semah gösterisi ile başlayan program zakirlerin deyiş ve nefesleri ile devam etti. Zakirlerin ardından sahne alan Türk Halk Müziği Sanatçısı Güler Duman deyişlerini seslendirdi. Yas-ı Matem’in sona ermesinin ardından kaynatılan aşureler dağıtıldı.
“BİZİ YAN YANA GETİREN DUYGUYA AŞK OLSUN”
Programda konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu ve Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz, “Bu kutsal ayda bizi yan yana getiren duyguya aşk olsun. Aşk olsun o sevgiye ki, rengine, diline, dinine bakmadan bütün insanlığı kucaklar. Muharrem ayı, matemi. Aşure bu matemin sonundaki kurtuluşu simgeler. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında mayalanan, Alevi Bektaşi inancının değişmeyen geleneğidir. Aşure hep birleştiriciliğin ve paylaşmanın simgesi olmuştur. Muharrem ayı deyince akla Kerbela, Kerbela deyince akla Hz. Hüseyin gelir. Aleviler, Hz. Hüseyin’i her haksızlığın ve adaletsizliğin önüne onun adını diktiler. Bir insan olarak onu sevmemek, bir kıyım olarak ona yanmamak elde değildir. Kızılbaş Alevi yol ulularında, Hz Hüseyin’in teslimiyeti reddeden direnme ruhu hep var olmuştur. Halaç’ı Mansur, Baba İshak, Seyit Nesim Pir Sultan Abdal, Kalender Çelebi; birçok Alevi yol uluları hep Hz. Hüseyin tavrını, sergiledi” dedi.
“DİN DEVLETİN ELİNDE DEĞİL, İNSANIN VİCDANINDA OLUR”
Kerbela’nın büyük acının adı olduğunu söyleyen Kılavuz, “Kerbela iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun lanetli ile kutsalın karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır. Hz. Hüseyin burada kutsallığı, mazlumu, aydınlığı temsil etmektedir. Kerbela insan olmanın bilincidir. Kerbela bir duruş olarak güç karşısında eğilmemek, ölümüne direnmektir. Kerbela Adaletsizliğe, zalimce duruşlara, haksızlığa, yolsuzluğa, açlığa, nefrete, öfkeye, bencilliğe karşı duruşun simgesidir. 1998 yılından beri ülkemizdeki hükümetler tarafından başlatılan Diyanet işleri başkanlığı ile ilgili reform çalışmaları 20 yıldan beri devam ediyor ancak; Alevilerin inançsal sorunlarına bir çözüm bulamadılar. Her ulus kendi dili ile dua eder, kendi dili ile ibadet eder. Aleviler sözünde, sazında, tapınmasında, yakarmasında, Türkçe söylemiş, Türkçeyi yüceltmiştir. Türkiye Cumhuriyeti laiktir. Din devletin elinde değil, insanın vicdanında olur. Laiklik, dinli ya da dinsiz olma hakkını eşit görür. Herkes kendi aklıyla evrensel hakikatlere ulaşabilir. Devlet çatısı altında yer alan hiçbir din laik olamaz. Dinler öz itibariyle hoşgörüden yanadır. Devlet sistemleri içerisinde bağnazlaşırlar. Laiklik işte bu nedenden dolayı erdemdir” diye konuştu.
“BURASI AŞIKLARIN KABESİDİR”
2016 yılında Diyanet İşleri Başkanı’nın “Cemevleri bizim kırmızı çizgimizdi” sözünü hatırlatan Kılavuz, “Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Genel seçimlerde sayın cumhurbaşkanı konuşmasında Cemevlerinin yasal statüye kavuşacaklarını söyledi. İlk 100 günden sonra birkaç gün geçti, ama biz unutmadık sabırla sonuçlanmasını bekliyoruz. Cemevlerimizin yasal statüye kavuşturulmasını istiyoruz. Alevilerin inanç merkezleri ile ilgili alınan ulusal ve uluslararası mahkeme kararların uygulanmasını istiyoruz. Nevşehir’de Hacıbektaş’ta, İstanbul’da Şahkulu Karaca Ahmet, Eskişehir’de Seyit Battalgazi, Tokat’ta Hubyar Baba, Antalya’da Abdul Musa Dergahları Alevi Kurumlarına verilmelidir. Okullardaki Din ve Ahlak Bilgisi derslerinin müfredat programlarının hazırlayan komisyonlara Alevi Kurum temsilcileri ve Alevi Akademisyenleri, kanaat önderleri çağrılmalıdır. 16 Ağustos’ta Aleviler kitlesel olarak Hacı Bektaş’taydılar. Orhan Gazi dönemimde 13-14. yüzyıl başı Mimar Yanko Madyan tarafından yaptırılırken Dergahın ana giriş kapsının altında orijinal kitabe yazılıydı. Burası Aşıkların Kabesidir. Eksik gelen tamam olur, diye yazılı lan kitabe onarım var diye 41 yıl önce söküldü ve bir daha yerine asılmadı. Onun yerine kültür bakanlığına bağlı müzeler müdürlüğünün ismi yazılıdır. Kültür bakanımıza sesleniyoruz. Bu eksik derhal düzeltilsin. Aleviler olarak camilere tanınan olanak ve imkanlar ile cami kadrosuna tanınan olanak ve imkanları istiyoruz” ifadelerini kullandı.
DEMİR: “BİZ HERKESE EŞİT MESAFEDEYİZ”
Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir ise yaptığı konuşmada, “Alevi Kültür Dernekleri 98 şubesiyle Türkiye’nin en önemli Alevi Kurumudur. Biz herkese eşit mesafedeyiz. Asla kimseyi ötekileştirmiyoruz. On iki gün boyunca oruç tutuyoruz. Kimse oruç tuttuğumuzu bilmiyor. 2019 yılında 21. Yüzyıldayız daha hala camlarımızın önünde davul çalınmasını istemiyoruz. On iki imam orucunda bazı belediye başkanları Cemevlerini arka bahçe yaptılar. Bazı cem evlerinin önünde çadır kurup, oruç açma kendi deyimlerinde iftar vermeye başladılar. Bu davranışın uygun olmadığını söyledik. Türkiye’de üç ya da dört belediye başkanı ısrarla Cemevinin kapsının kilidini açıp kapatıyor. Bu ızdırabı Alevilere çektirmeyin. Cemevleri bizim ibadethanelerimizdir. Cami, Kilise, Havra nasıl kutsalsa, Cemevi de kutsaldır. Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezi olarak parlamentoda grubu bulunan tüm siyasi partilerden randevu talep ettik. Cem evlerinin yasal statüsü beş parti elini vicdanına koyarak bir an önce meclisten geçmelidir. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere kim bizi anlamak istiyorsa, kim Alevilerin inancına saygı duymak istiyorsa, saraylarda, lüks odalarda değil Cem evlerinde bizim dedelerimizin verdiği hak lokmasında verdiği dualarla katılarak bizi anlarlar. ‘’ diye konuşmasını tamamladı.
“KERBELA, HAKSIZLIĞA KARŞI GELMEKTİR”
İslam tarihinin en önemli olayı olan kırılmanın, ayrışmanın yaşandığı Kerbela’yı 1339 yıl sonra bugün hala acıyla andıklarını ifade ederek konuşmasına başlayan Başkan Seçer, Kerbela’nın çağdaş dünyada önemli dersler veren tarihi bir kırılma noktası olduğuna değindi.
Kerbela’da verilen mücadelenin onurlu bir insanlık mücadelesi olduğunu vurgulayan Seçer Hz. Hüseyin’in onurlu insanlık mücadelesini sürdürdüklerini belirtti ve “Kerbela haksızlığa karşı gelmektir. Kerbela onurlu mücadeledir. Hazreti Hüseyin saygı duyulacak bir mücadelenin içerisinden çıkmıştır ve bunun canı pahasına yapmıştır. Bugün Hazreti Hüseyin’i saygıyla anıyor ama zalimi temsil eden Yezid’i lanetle anıyoruz. İnsanlık onurunu yücelten Hazreti Hüseyin’in fikirlerini çoğaltmak için mücadele ediyoruz. İnsanlara işkence eden, kibri, açgözlülüğü ve sadizmi temsil eden Yezidleri tarihten silelim” dedi.
VALİ SU: “HEPİMİZİN YÜREĞİNDE DİNMEYEN ACI”
Mersin Valisi Ali İhsan Su ise şu ifadeleri kullandı: “Bu anlamlı programı organize eden başta Hasan Kılavuz Dede’me ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Peygamber efendimizin torunu, ciğerparesi Hz. Hüseyin efendimiz ve 72 kişinin Kerbela’da şehit edilmesi hepimizin yüreğinde dinmeyen acı, geçmeyen sızı olmuştur. Bizler ders çıkararak Horasan erenlerinden, Ahmet Yesevi’den Mevlana’dan Yunus Emre’den Hünkar Hacı Bektaş’ı Veli’den beslenmiş kültürü olarak var olan kardeşliğimizi birlik ve beraberliğimizi korumaya hep birlikte devam edeceğiz. Birlik ve beraberliğimiz sevgiye saygımız, kardeşliğimiz bizim en büyük güç kaynağımızdır. Muharrem ayında oruç tutan tüm vatandaşlarımızın oruçları hak katında kabulünü Allah’tan niyaz ederim.”