Haber Merkezi
HDP Mersin Milletvekili Dr. Rıdvan Turan, jeotermal enerji üretim santrallerindeki yanlış uygulamaların, insan sağlığı ve çevreyi olumsuz etkilemesine dair araştırma önergesi vererek, konuyu meclis gündemine taşıdı.
Turan, “Türkiye jeotermal kaynak bakımından zengin bir coğrafyaya sahip olmasına rağmen kahir ekseriyeti Gediz ve Büyük Menderes havzasında bulunan jeotermal enerji üretim santrallerinin yanlış uygulamaları sonucunda bölge insanı sağlık, ekonomik sosyal anlamda olumsuz etkilenmektedir. Jeotermal enerji üretiminde başta insan sağlığını olumsuz etkileyen uygulamaların ve bu uygulamalardan olumsuz etkilenen insanların, özellikle tarımla uğraşan çiftçilerin zararlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bir bütün olarak jeotermal enerji üretimine dair, jeotermal sahaların etütlerinin detaylı yapılması, sahaya ait jeolojik yapının iyi analiz edilmesi, kuyu yapılırken veya yapıldıktan sonra meydana gelebilecek risklerin ortaya konulması, sürekli denetim yapılması, yasa ve yönetmeliklerin tavizsiz ve herkese eşit olarak uygulanması gerekmektedir.” diyerek meclis araştırması açılması için talepte bulundu.
Rıdvan Turan, gerekçe olarak ise şunları belirtti: “Türkiye’deki jeotermal enerji üretimi 1984 yılında Kızıldere’de devlet tarafından kurulan 20.4 Mw ile Kızıldere JES ile başlamıştır. Kızıldere JES, İtalya’dan sonra Avrupa’nın ikinci jeotermal enerji santrali olarak bilinmektedir. Özellikle devlet tarafından çok yüksek teşvikler yapılmasıyla 2006 yılından itibaren özel sektör veya sermaye jeotermal enerji üretimine yönelmiştir. 2018 yılı verilerine göre Türkiye jeotermal enerji üretiminde kurulu kapasite bakımından ABD, Filipinler ve Endonezya’nın ardından dördüncü sırada gelmektedir. Türkiye’de 2018 verilerine göre 1340 megavat kapasiteye sahip 53 jeotermal santral bulunmaktadır. Türkiye’de 53 jeotermal santralin 52’si Gediz ve Büyük Menderes havzalarında bulunmaktadır. Bu havzalar sadece jeotermal kaynak bakımından değil aynı zamanda tarım ürünleri bakımından da önemli zenginliğe sahiptir. Ancak jeotermal santrallerin bu bölgedeki artışı ve çevreye zarar vermesi bu iki zenginliğin bölge insanını ekonomik, sosyal, çevresel ve sağlık açısından olumsuz etkilemektedir.
Türkiye jeotermal araştırma ve üretim faaliyetleri esnasında ortaya çıkan bazı sorunlar nedeniyle çeşitli olumsuzluklar yaşanmaya başlamıştır. Atık jeotermal akışkanın yerüstü sularına kontrolsüz deşarjı, temiz yeraltı akiferinin kirlenmesi, buhar ve karbondioksit salımı, zemin oturması ve çökme, araştırma işletme esnasında patlama fışkırma, salınan atıklardaki tehlikeli kimyasallar (As, B, F, H2, S vb.), deşarj noktalarında çökeller oluşması, ayrıca karbondioksit olmak üzere jeotermal suyun geçtiği bütün yerlerdeki kimyasallar buhar yoluyla atmosfere ulaşmaktadır. Sıcak suyun gaz olarak çevreye yayılması insan yaşamına tehdit oluşturmaktadır. Kükürtlü hidrojen atmosfere ulaştığında ikinci bir gaz olan kükürt dioksitin oluşumuna neden olmakta ve solunum sistemi sağlığı açısından çok zararlı olabilmektedir. Bunun yanında yeraltı sularında nikel, bakır çinko, arsenik gibi ağır metallerin yüzeye çıkması kansere kadar pek çok hastalığa neden olmaktadır. Ayrıca Gediz ve Büyük Menderes havzalarındaki jeotermal santrallerin insanların yaşadığı bölgeye 200 metre kadar yakın olması insanların ölümle burun buruna yaşaması anlamına gelmektedir.
Türkiye’de, jeotermal enerji alanında yaşanan olumsuzluklar, teknik sorunlar olarak görünür olsa da sorunların asıl nedeni şirketlerin üretimde maliyeti düşürmek amacıyla karlarını azamiye çıkarma isteğidir. Devletin jeotermal enerjide şirketlerin önünü açan teşvikleri; çevre ve insan sağlığı açısından şirketleri denetleyen yasal düzenlemelerin yetersizliği de yaşanan sorunların nedenleri arasında gösterilebilir. Jeotermal enerji üretiminde şirketlerin ve devletin adeta ortak hareket etmesi, bölgede yaşayan insanlar üzerinde çok yönlü ağır sonuçlar doğurmaktadır. Gediz havzası çekirdeksiz üzüm üretiminde Büyük Menderes havzası ise dünya incir üretiminde önemli yerlerden biridir. Bu havzalarda yetişen üzüm ve incir dünyada marka değerine sahip olmakla birlikte Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine ciddi oranda ihracat yapılmaktadır. Ancak jeotermal enerji üretiminde yanlış uygulamalar bölge zenginliğini yok etmektedir.
Jeotermal enerji temiz ve yenilenebilir enerji olarak bilinmektedir. Ancak jeotermal enerjinin Türkiye’deki uygulamalarında toprak, hava ve su başta olmak üzere çevreye ciddi zararlar vermektedir. Meydana gelen zararların en kısa zamanda önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.”