Gizem Ekici

Mersin Kadın Platformu, 28 Kasım 2018 tarihinde boşanma aşamasındaki erkek tarafından öldürülen Cemile Aslan’ın 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ki karar duruşması öncesi açıklamalarda bulundu.

Mersin kadın Platformu adına konuşan Zübeyde Akpınar, “İlk duruşmada kravatla SEGBİS’ten mahkeme salonuna bağlanan katil erkeğin haksız “tahrik indirimi” için nasıl erkek yargıya sığındığını gördük. Duruşma öncesinde buradan bir kez daha sesleniyoruz: İyi hal indirimine, haksız tahrik indirimine izin vermeyeceğiz. Hiç bir gerekçe erkek şiddetin sebebi olamaz. İstanbul sözleşmesinin 42.maddesini hatırlatıyoruz: Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinden herhangi birinin gerçekleşmesini takiben başlatılan cezai işlemlerde kültür, örf ve adet, gelenek veya sözde ‘namus’un bu eylemlerin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Yani hiçbir gerekçe Cemilenin yaşam hakkının elinden alınmasına bahane olamaz” dedi.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI”

Kasım ayında 39 kadının katledildiğini hatırlatan Akpınar, “25 Kasım’da kaybettiğimiz Ayşe Tuba Aslanın 23 kez suç duyurusunda bulunup, defalarca uzlaştırma bürosuna gönderildiğini öğrenmiş olmanın öfkesi içindeyiz. Ayşe Tuba defalarca şikayet etmesine rağmen, adım adım göz göre göre ölüme gönderilmiş. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın hükümleri yok sayılmış. İki gün önce katledilen Ceren Özdemir’in katilinin yarı açık cezaevinden kaçan bir suç makinası olduğunu öğrenmenin öfkesi içindeyiz. Ölmemek için öz savunma uygulamak zorunda kalan kadınlar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına reva görülürken, suç makinesi erkekler yarı açık ceza evinden kaçarak, toplum içine karışıp kadınları katlediyor. Artık yeter! Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz!” diye konuştu.

İktidarın boşanmayı engelleyen politikaları, uzlaştırma çabaları, koruma tedbir kararlarının uygulanmamasının kadınları şiddet gördüğü aileye mahkum ettiğine dikkat çeken Akpınar, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığını belirtti. Akpınar, “İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak ve kadınların mücadelesi sonucu bir kazanım olan 6284 sayılı yasa uygulanmıyor. Yeterli sayıda sığınak olmayınca, koruma tedbirleri uygulanmayınca kadın cinayetleri göz göre göre geliyor. Katil erkekler işledikleri cinayetin üstünü “kutsal aile” ile örtüyor” dedi.

“YAŞAMAK İSTİYORUZ!”

Yaşanan ölümlerin kadınların günlük yaşamını kısıtladığını söyleyen Akpınar şu şekilde tepki verdi, “Artık yeter! Cezasızlıkla cesaretlendirilen, eşitsizlikle kışkırtılan erkekler tarafından şiddete uğramak, öldürülmek istemiyoruz! Yolda yürürken sürekli arkamıza dönüp bakmak zorunda kalmadan, otobüste son yolcu olmaktan korkmadan, şiddet gördüğümüz evde hayatımızı sürdürmek zorunda kalmadan, akşam eve dönerken kadın arkadaşlarımıza konum atmak zorunda kalmadan, yani eşit ve özgür bir şekilde, güvenli koşullarda YAŞAMAK İSTİYORUZ!”

Kadınların güçlerini kadın dayanışmasından aldığını söyleyen Akpınar, “Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana kadar, erkek şiddeti son bulana kadar, gerek adliye önlerinde gerek sokakta erkek egemen sistemden de erkek yargıdan da hesap soruyoruz. Haksız tahrik indirimi, iyi hal kaldırılsın. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa uygulansın. Biliyoruz ki kadın cinayetleri önlenebilir. Cemile için bugün burada adalet nöbetindeyiz. Katil erkek en ağır cezayı alana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız. Katil erkek en ağır cezayı alsın ki erkekler cezasızlıktan cesaret bulamasın. Erkek adalet değil gerçek adalet!” diye seslendi.