Mersin Hayat Ağacı Kadın Kooperatifi meraklısını şifalı otlarla buluşturdu. Şifa Heybesi olarak tanınan Ceren Kazancı ve Soner Oruç’un anlatımıyla geçen çalıştay da Mersin’e özgü şifalı otlar ve kullanım alanları tartışıldı.
GİZEM EKİCİ
Mersin Hayat Ağacı Kadın Kooperatifi tarafından “Mersin Bitki Kültürü ve Şifalı Otlar” çalıştayı düzenlendi. Şifa Heybecileri olarak tanınan Ceren Kazancı ve Soner Oruç’un sunumunu yaptığı çalıştaya ilgi yoğun oldu.
“DÜNYAYI KADINLAR, BİTKİLER VE KUŞLAR KURTARACAK”
Çalıştay öncesinde üreten kadınlara ulaşmak için çok fazla yol ve yöntem düşündüklerini söyleyen Mersin Hayat Ağacı Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Bedia Çaka, “Fark ettik ki bu kentte kadınların bir arada olabileceği ve gerçekten yeni daha nitelikli ürünleri üretip onları alanlara taşıyıp, sonucunu da birlikte paylaşabilecekleri yerler yaratmamız gerek. Bu konuda da ekibimiz çok sağlam. Çünkü bütün kadınlarımız hayatın içinden, hayatı damıtmış, üretmiş kadınlarımız. Ben hepinize teşekkür etmek istiyorum” dedi.
Neden böyle bir etkinliğe ihtiyaç duyduklarını anlatan Çaka, “Dünyada ve ülkemizde maalesef günden güne şiddet, taciz konuları artıyor. Yönümüzü başka bir tarafa çevirmemiz gerekiyordu. Tüm bunlara şifa olacak, iyileştirecek bir şeyler olmalı yönümüzü nereye çevirelim? Hadi doğaya çevirelim dedik. Onun şifalı bitkilerine, parçası olduğumuz doğada kadınlarımıza, arkadaşlarımıza yüzümüzü bir kez daha dönelim. Sarılalım birbirimize, sarılmak büyük bir şifa. Dünyayı kadınlar, bitkiler ve kuşlar kurtaracaktır” diye konuştu.
“KADINLARIN REFAHINI ÖNEMSİYORUZ”
Hayat Ağacı Kadın Kooperatifi Koordinatörü Zeynep Kaya Çavuş, kooperatif hakkında bilgiler verdi. Kadın Kooperatifini hayatın bir parçası olarak gördüklerini söyleyen Çavuş, “Her sektörde çalışma imkanı sağlayan, alanlar yaratan bir kooperatif anlayışını benimsiyoruz. Kadın kooperatiflerinin güçlenmesi kentinde güçlenmesi demektir. Yerel yönetimlerin olmazsa olmazıdır. Sosyal ve kültürel faaliyetlerin yükselmesini önemsiyoruz. Bugünkü çalışmada bu anlayışın bir parçasıdır. Serbest ve ev eksenli çalışan kadınların refahını önemsiyoruz. Çünkü kadınlar yerel ekonomide diğer işletmelerin var olmasına olanak sağlar ve onları destekler. Bu sayede de kadınların uğradıkları ayrımcılık, dışlanma, şiddet vb. olayların önlenmesi için toplum bilincini yükseltir” dedi. Ardından sözü Şifa Heybecilerine bırakan Çavuş bu eğitime katıldıkları için teşekkür etti.
“DEDELERİMİZE, NİNELERİMİZE SORMALIYIZ”
2014 yılından itibaren şifa heybecisi olduklarını söyleyen Ceren Kazancı, “Türkiye’nin birçok yerinde çalışmalar düzenledik. Anadolu’da yetişen bitkiler ve insanlar birbirine çok bağlı. Şehir hayatıyla bundan çok uzaklaştık ama bu bilgilere internetten ve yabancı kaynaklardan ulaşmaya çalışıyoruz. Esas büyük kaynağın yaşlılarımız olduğunu düşünüyorum. İyilik ve esenlik için üretim yapıyoruz” dedi. Kazancı konuşmasının ardından şifalı bitkiler ve onlardan nasıl faydalanılması gerektiği üzerine bir sunum yaptı. Meraklıları ile uzun uzun bitkiler tartışıldı.
Diğer bir Şifa Heybecisi olan Soner Oruç, bu tarz etkinliklerin insanlarla temas halinde kalabilmek adına çok önemli olduğunu vurguladı. Oruç, “Çünkü bir araya gelmek çok zor oluyor. Burada 50’ye yakın insan var ve daha önceki çalışmalarımızda hiç bu sayıya ulaşmadık” dedi. Oruç konuşmasına şunları ekledi; “Anadolu’da gezip halkın bitki bilgeliğine danışıyoruz. Her bir coğrafyada farklı isimlerle anılıyor bitkiler. Şimdi koyulan bitki isimleri o kadar da anlamlı değil. Bu yüzden bir anlam kargaşasına sebep oluyor. Önceliğimiz 2-3 yıldır dil üzerine çalışmalar yapmak oldu. Çünkü dil olmazsa hiçbir şeyin bir anlamı da olmuyor. İlk defa mersin’de atölye çalışması yapıyoruz. Şifalı bitkiler dendiğinde de sadece çay olarak algılanmaması lazım. Genelde aktardan aldığımız bitkileri içmekle şifa bulacağımızı düşünüyoruz ama bu şekilde değil. Mesela bir insan evine astığı küçük bir odun parçasında da şifayı bulabilir. Halı, boya ya da beton ev değil ahşap evdir kimisi için şifa” dedi ve herkesin şifasını araması gerektiğini belirtti. Türkiye’de bulunan 13 bin bitki türünün 3’te 1’ine Mersin’in sahip olduğuna değinen Oruç, bu itki çeşitliliğinin önemli olduğunu söyledi. Oruç, “500’e yakını sadece mersin’e özgü bu bitkilerin. Bu yüzden kıymet vermek lazım. Tanımanın da ilk yolu dedelerimize, nenelerimize sormalıyız” dedi.
ŞİFA HEYBESİ NEDİR?
Şifa heybecisi Ceren Kazancı ve Soner Oruç kendilerini şu şekilde tanıtıyorlar; “Şifa Heybesi Ceren ve Soner’in doğada kendiliğinden biten bitkilere merakı, heyecanı ve şifa arayışıyla doğmuştur. Seni hoş kokulu yabani bitkiler ve alemleriyle tanıştırıyoruz. Doğa ve kültür hikayeleri anlatıyoruz. Bitkilerle doğada adilce iletişim kuruyoruz. Onları, yaşam alanlarımızda sevgiyle şifaya dönüştürmek, onlarla güzel ilişkiyi canlandırmak, yaygınlaştırmak ve onları korumak için uygulamalı eğitimler düzenliyoruz. Temiz, sağlıklı ormanlarda, yaylalarda, nehirlerde, bozkırlarda yaşayan yabani bitkilerle ördüğümüz ilişkiyi dermana, esenliğe dönüştürüyoruz”.