Haber merkezi
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Sun TV’de “Tarıma, Üretime, Emeğe Saygı Yayınları” programına katılarak, Deniz Tuncay Akkapılı’nın sorularını yanıtladı. Başkan Seçer, salgın nedeniyle zorunlu olmayan harcamaları durdurduklarını, ancak zorunlu alan olarak gördükleri tarım desteklerinde bir azalma, eksilme olmayacağını söyledi. Başkan Seçer, “Tarıma destek vermeye devam edeceğiz. Zaruri kalemleri belirledik. Örneğin tarım sektörü de bu zaruri alanlara giriyor. 2020 bütçesinde kaynağı olan bazı projelerimiz var. Bunlarda kısıtlamaya gitmeyeceğiz. Tarım sektörünün durmaması gerekiyor” dedi. Mersin’de hasat sezonu yaklaşan meyvelerin pazarlanmasında sıkıntılar oluşabileceğine işaret eden Başkan Seçer, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerine Mersin limonu gönderilmesine aracılık ederek, bu konuda bir farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
“MEVCUT KAYNAKLARI EN AKILCI ŞEKİLDE KULLANIP, BU SÜRECİ AŞACAĞIZ”
Koronavirüs salgını nedeniyle ekonomide yaşanan daralmanın belediyelerin gelirlerinin azalmasına neden olduğunu ifade eden Başkan Vahap Seçer, “Bunların önlemlerini aldık, alıyoruz, alacağız. Bu badireleri atlatacağız. En az sıkıntıyla, en az tahribatla bu süreci atlatacağız. Zaten iyi yöneticiler böyle dönemlerde ortaya çıkar. Olağanüstü koşullarda mahirliğiniz ortaya çıkacak. Hakimiz, ne yaptığımızı biliyoruz. Mevcut kaynakları en akılcı şekilde kullanıp, bu süreci aşacağız” dedi. Belediye gelirlerindeki düşüşü Mayıs ayı itibariyle daha net olarak göreceklerini kaydeden Başkan Seçer, “Türk ekonomisi daralma sürecine girdi, fabrikalar kapalı, ihracat yok. Her alanda küçülme var. Bu da vergi gelirlerine yansıdı, o da bizim belediye gelirlerine yansıdı. Türkiye’nin topladığı verginin yüzde 6’sı yerel yönetimlere gidiyor. Ne kadar çok vergi, o kadar çok gelir demek. Ne kadar büyük ekonomi, ne kadar çok gayri safi milli hasıla, o kadar çok vergi demektir. Diğer taraftan öz gelirlerimizde de düşüş var. Birçok kiracımızdan ya kira almayacağız ya da 3 ay süreli erteleyeceğiz. Bunların çalışmasını yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde meclisi olağanüstü toplayacağız. Bizimle ticari ilişkisi olan ya da bazı vergi, harç, fatura ödemesi olan yurttaşlara bir dizi kolaylık getiriyoruz. Bunların yasal dayanağı parlamentodan çıktı. Ben de Belediye Başkanı olarak kişisel inisiyatif alarak, destek programı açıklayabileceğim” diye konuştu.
“TARIM SEKTÖRÜ DE ZARURİ ALANLARA GİRİYOR”
Başkan Seçer, belediyelerin gelirlerinin düşeceğini haftalar önce öngördüklerini ve genelge yayınlayarak, zorunlu haller dışındaki harcamaları durdurduklarını ifade ederek, “Tarıma destek vermeye devam edeceğiz. Zaruri kalemleri belirledik. Örneğin tarım sektörü de bu zaruri alanlara giriyor. 2020 bütçesinde kaynağı olan bazı projelerimiz var. Bunlarda kısıtlamaya gitmeyeceğiz. Tarım sektörünün durmaması gerekiyor. Faaliyetini devam ettirmesi gerekiyor” dedi. Tarımsal ürünlerin pazarlanmasının da herhangi bir sıkıntıya uğramadan devam etmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Seçer, Mersin limonunun İstanbul ve Ankara’ya gönderilmesine aracılık ederek, bu sorun hakkında farkındalık yaratmaya çalıştıklarını söyledi. Başkan Seçer, “Limonda ihracatın durdurulması üreticide sıkıntılara neden oldu. Şimdilerde tarlada çilek üreticisi, çilek hasat ediyor. Mut’ta erkenci, turfanda erik üretimi başladı. Kayısı üretimi peşinden geliyor. Yine bizim bölgemizde şeftali hasadı başlayacak, Tarsus’ta üzüm hasadı başlayacak. Bütün bunların, gelecekte, hasadın yoğun olacağı süreçte yaşanan sıkıntıları görüp, tedbirler almak gerekiyor” dedi.
“HEDEFİMİZ KÜÇÜK ÜRETİCİYİ DESTEKLEMEK”
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin tarım sektörüne ayni, nakdi ve alet edevat şeklinde olmak üzere rutin destekler verdiğini kaydeden Başkan Seçer, “Bizim hedefimiz, büyük değil, küçük üretici ve kadın üretici. İnsanların güç birliği yapmasını sağlamak. Bunun da en iyi yollarından biri, kooperatifleşme. Bunu da kalıcı, sürdürülebilir şekilde yapmak” diye konuştu. Başkan Seçer, akaryakıt, gübre, tohum ve ilacın tarımın önemli girdileri olduğunu, maliyetleri artıran kalemlerin de bunlardan oluştuğunu vurgulayarak, “Bu ürünlerle ilgili vergi yükünü azaltmak merkezi hükümetin işi. Dünyanın neresine giderseniz gidin, desteklenmeyen bir tarımın ayakta kalması mümkün değil. Bizdeki temel mesele, tarımsal girdiler üzerindeki vergi yükü ve ithalata bağımlı olmamız. Döviz kurları yetmezmiş gibi bir de ÖTV, KDV ile daha maliyetli hale geliyor. Üreticinin güç birliğine önem vermesi lazım. Hem üretim aşamasında, hem pazarlama aşamasında güç birliği yapması lazım ki, ürününü değeriyle pazarlayabilsin. Kooperatifleşmeyi onun için önemsiyoruz” dedi.