Haber Merkezi
Eğitim Sen Mersin Şube Yürütme Kurulu, sendikanın uzaktan eğitim ve EBA’ya (Eğitim Bilişim Ağı) ilişkin görüşlerini belirten yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada; “Covid-19 salgın süreci, tüm dünyada etkisini gösterdiği gibi, ülkemizde de buna bağlı olarak birçok gelişmenin yaşanmasına ve bu bağlamda önlemler alınmasına neden olmuştur. Bu süreçten eğitim sistemimiz de pek çok farklı açıdan etkilenmiş, örgün eğitimin yerini FATİH projesi kapsamında 2012 yılında geliştirilen EBA (Eğitim Bilişim Ağı) destekli uzaktan eğitim almıştır. Beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan bu değişiklikler pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Peki eğitim sistemimiz Covid-19 salgınından önce nasıldı?” denildi.
Üniversite sınavını kazanan ilk 1000 öğrencinin yüzde 70’inin yaşamsal becerilere sahip olmamasının bu zamana kadar göz önünde bulundurulmadığı belirtilen açıklamada; “İlkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki eğitim müfredatları maalesef çocuğun bahsettiğimiz bu becerilerini geliştiren, çocuğu düşündüren, sorgulatan bir yapıda değildi. Eğitim sistemi, yaparak yaşayarak sonuca ulaşabilme yeterliğine sahip, bilgiye ulaşma yöntemlerini bilen, bilişim ve teknolojiyi bu doğrultuda verimli kullanabilen, okuyan, el becerileri gelişmiş, spor ve sanatı yaşamının bir parçası haline getiren bir birey profili ortaya çıkaracak şekilde düzenlenmemişti. Aksine ezberci ve hazıra alıştıran müfredatlar, çocukların düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, yeteneklerinin ve yeterliklerinin farkında olmayan, toplumsal ve evrensel değerlerden uzak, ortak yaşam becerileri edinmemiş, bireyci kişiler olarak yetişmesine neden oluyordu. Dolayısıyla bugün, örgün eğitim dönemlerinde yaşanan aksaklıkları görmezden gelerek uzaktan eğitim eleştirisi yapmak sorunun kaynağına inmeyen, yüzeysel bir yaklaşım olacaktır” ifadelerine yer verildi.
“SÜREGİDEN EĞİTİMDEN TÜM ÖĞRENCİLER EŞİT DÜZEYDE YARARLANAMAMAKTADIR”
EBA ve uzaktan eğitim sürecinde karşılaşılan sorunların belirtildiği açıklamada şunlar söylendi:
Öğrencilerin uzaktan eğitime katılabilmesi için gerekli olan donanıma erişme olanakları göz ardı edilmektedir. Bilgisayar, tablet, internet erişimi gibi teknik olanaklara sahip olmayan öğrenciler, uzaktan eğitim sürecine aktif olarak katılamamaktadır. EBA’nın teknik altyapısının yetersizliği nedeniyle öğretmenler ve öğrenciler EBA’ya girememekte, canlı dersler aksamakta, yapılan derslere yeterli katılım sağlanamamaktadır. Dolayısıyla süregiden eğitimden tüm öğrenciler eşit düzeyde yararlanamamaktadır. EBA 2012’den bugüne gerek teknik anlamda gerek içerik olarak yeterince geliştirilmemiştir. Sekiz yıldır var olan ancak kullanımı son derece kısıtlı olan, yeterli doküman barındırmayan EBA’daki eksikler ve problemler, yaşadığımız bu Covid-19 salgın sürecinde gözle görünür hale gelmiştir. Özellikle mesleki ve teknik anadolu liseleri kapsamında okutulan meslek derslerine dair hiçbir içeriğin bulunmaması büyük bir eksikliktir. Bilgisayar ve televizyonun başından ayrılmayan çocuk ve gençlerde dijital bağımlılığa yatkınlığın gözlemlendiği bilinen bir gerçekliktir. Eğitimin, bilgisayar ve televizyon üzerinden ilerlemesi çocukların ve gençlerin dijital bağımlılığa olan yatkınlığını tetikleyecek, bununla birlikte internet kullanımı artan ve bilgisayar başında saatlerini harcayan gelişme çağındaki öğrencilerimizin siber zorbalığa maruz kalmasının yolu açılacaktır. Bu durumda öğrencilerimizin psikolojisinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır.
“ÇOCUKLAR BİR MÜDDET SONRA SAĞLIK SORUNLARIYLA KARŞI KARŞIYA KALACAKTIR”
Uzaktan eğitim çocuklarımızı yalnızca psikolojik olarak değil bedensel sağlıkları açısından da olumsuz etkileyecektir. Çocuklar bir müddet sonra duruş ve görme bozuklukları, obezite gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır.
“EBA’YA GİREN ÖĞRETMENLERİN PUAN ALMASI ÖĞRETMENLER ARASINDA REKABETE NEDEN OLMAKTADIR”
EBA’ya giren öğretmenlerin puan alması öğretmenler arasında rekabete neden olmaktadır. İl, ilçe ve okul müdürlüklerince öğretmenlere yapılan dayatmalar neticesinde öğretmenlerin EBA’ya girip puan toplamak veya amirlerinin isteklerini yerine getirmek amacıyla zaman zaman gereksiz de olsa paylaşımlar yaptığı gözlemlenmektedir. Bu durumların öğretmenlik mesleğinin itibarını zedelediği, öğretmenleri meslektaşlarıyla karşı karşıya getirdiği, gereksiz paylaşımların EBA ortamında ve öğrencilerin zihinlerinde bilgi kirliliğine neden olduğu açıktır. İlerleyen günlerde bu sorunların önüne geçilmediğinde ve gündelik pratiklerde de sorunlar yaşanmaya başlandığında öğretmen ile velinin karşı karşıya gelmesi ve aksaklıkların sorumluğunun öğretmene yüklenmesi son derece muhtemeldir. Esnek çalışma koşulları öğretmenlik mesleği için mesai kavramını bitirmekte, öğretmeni yedi gün yirmi dört saat işbaşında tutacak koşulları ortaya çıkarmaktadır. Gece yarısı gelen mesajlar, uyku vaktinde gelen talep ve istekler öğretmenin mesleki anlamda yıpranmasına neden olmaktadır.
“EBA’DA YAPILAN CANLI DERSLERİN KAYIT ALTINA ALINMASI HEM HUKUKİ HEM DE ETİK AÇIDAN DOĞRU DEĞİLDİR”
Covid-19 salgın koşullarının işsizliği ve dolayısıyla aile içi şiddeti de beraberinde getirdiği, bu dönemde bu iki sorunun daha ciddi boyutlarda ve artarak yaşandığı görülmektedir. Ekonomik sorunlar ve aile içi şiddet evdeki çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkilemekte, çocuğun eğitim motivasyonunu düşürmekte ve onu eğitim sürecinden uzaklaştırmaktadır. EBA’da yapılan canlı derslerin kayıt altına alınması hem hukuki hem de etik açıdan doğru olmayıp kişilik hakları, özel hayatın gizliliği gibi temel anayasal hakları ihlal niteliği taşımaktadır.
“DEVLET EN KISA ZAMANDA UYGULAMALARI HAYATA GEÇİRMELİDİR”
Bütün bu sorunların üstesinden gelebilmek için elbette çözüm önerilerine de ihtiyacımız vardır. Buna göre; tüm öğrenci, öğretmen ve velilere gerekli bilişim olanakları ve teknolojik donanım sağlanmalıdır. EBA geliştirilmeli, ders içerikleri zenginleştirilmeli, EBA’nın kullanımı kolaylaştırılmalıdır. Uzaktan eğitim yalnızca hayat bilgisi, matematik, tarih, edebiyat gibi temel derslerden ibaret olmamalı, öğrenciyi güzel sanatlara yönlendirmek için resim, müzik vb. sanat dersleri ve spor yapmayı alışkanlık haline getirmek için beden eğitimi dersleri eklenmeli, öğrencilerin el becerilerini geliştirecek etkinliklerin planlaması yapılmalı, çocukların bedensel sağlıklarını koruyacak temel bilgiler (beslenme, güneş ışınlarından yararlanma vb.) eğitime dahil edilmelidir. Bu yeterlikler çocuğu bağımlılıklardan uzak tutacak, yaşama hazırlayacak ve eğitimi istendik noktaya taşıyacaktır. Puan sistemi acilen kaldırılmalı, öğretmenler rekabete değil dayanışmaya teşvik edilmelidir. İl, ilçe ve okul müdürlüklerinin keyfi uygulamaları son bulmalıdır. Öğretmenlik, ‘oturduğu yerden para kazanan’ bir meslek olarak algılatılmamalı, mesleğe zarar verecek ve mesleği itibarsızlaştıracak tutum ve söylemlerden kaçınılmalıdır. Devlet, işsizlik ve aile içi şiddeti önleyecek politikalar geliştirmeli, en kısa zamanda uygulamaları hayata geçirmelidir. Covid-19 salgını dolayısıyla öğrenci, öğretmen ve velinin eğitim-öğretimden uzaklaşmaması adına bir yöntem olarak belirlenen uzaktan eğitime tüm öğrencilerimizin erişim sağlayabilmesi, öğretmenlerin bu süreçte yıpranmaması ve eğitimin verimli devam edebilmesi için MEB’in, il, ilçe ve okul müdürlerinin gerekli tedbirleri alması ve yaşanan bu aksaklıkların ivedilikle giderilmesi gerekmektedir.
Bu zorlu salgın hastalık süreci atlatıldıktan sonra da eğitim sürecindeki tüm paydaşların görüşlerine başvurularak müfredatların değerlendirilip yeniden düzenlenmesi, bilimsel, çağdaş, demokratik ve öğrenci merkezli eğitim yaklaşımlarının benimsenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Eğitim Sen olarak her zaman olduğu gibi bundan sonra da öğrencilerimizin, velilerimizin ve eğitim emekçilerimizin yanında durmaya devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”