KADER DEĞİL, DENETİMSİZLİK!


 

17 Ağustos Gölcük Depremi üzerinden geçen 21’inci yılında değerlendiren İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Mersin Şubesi, depremin yıkıcı etkisinin ‘kader’ olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, yaşanılan sonuçların denetimsizlik olduğunu vurguladı.

Haber Merkezi

17 Ağustos Gölcük Depremi üzerinden geçen 21 yılın ardından yeniden bir değerlendirme yapan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Mersin Şubesi yönetim kurulu, 99 depreminin Milet olarak belirlendiğini açıkladı. Bu depremin ardından ülkemizde defalarca kere daha deprem olduğunun da vurgusunu yapan İMO, yeni yapılacak olan binalarda ‘Bina Deprem Yönetmeliği’ dikkate alınarak bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapılmasının can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından önemli olduğunu vurguladı.

“KENTİMİZ BÜYÜK BİR RİSK ALTINDA!”

Yazılı bir açıklama yapan İMO, Gölcük Depremi gibi daha birçok depremin yıkıcı sonuçlar doğurmaması için şu önerileri sundu;

“Var olan yapı stokumuz güvenli olmaktan uzaktır. Üretilecek olan yapılarla ilgili olarak yer seçim kararlarından zemin- yapı ilişkisine, doğru bir tasarımdan, yapı üretim evrelerinin bilgiye dayalı bir anlayışla denetlenmesine kadar bütünlüklü bir yapı üretim sisteminin kurulmasına ihtiyaç var. 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli Depremden bugüne kadar geçen 21 yıl içinde zaman zaman doğru çalışmalar da yapılmıştır. Fakat yapılmış olan bu çalışmalar ya uygulama alanı bulmamış veya bir süre uygulanarak daha sonra ortadan kaldırılmıştır. Yaşamış olduğumuz orta büyüklükteki bir depremde bile yapıların yıkılması yapı stokumuzun büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ayrıca kendi kendisine yıkılan yapıların varlığı ve tümüyle kaçak olarak yapılan yapıların af kapsamına alınmış olmaları da kentlerimizin büyük bir risk altında olduğunun önemli bir işaretidir.

Daha güvenli ve yaşanabilir yerleşim yerlerinde yapıların üretilmesi deprem risk yönetiminin temel amaçlarındandır. Bunu sağlamanın en etkili yolu; yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak, gerekli düzenlemeleri yapmak ve ‘Deprem Yönetmeliklerini’ ödünsüz bir şekilde uygulamaktır. Deprem yönetmeliğinin ve depreme dayanıklı yapı üretilmesinin ana unsuru inşaat mühendisleridir. Bu nedenle inşaat mühendislerinin iyi yetişmiş olmaları gerekir. Bu duruma rağmen Fiziki şartları yetersiz, öğretim kadroları son derece zayıf, laboratuarı olmayan ve oldukça fazla kontenjana sahip okulların inşaat mühendisliği diploması veren okullara dönüşmüş olması kabul edilemez.”

“3458 SAYILI YASA MUTLAKA DEĞİŞTİRİLMELİDİR”

Her afetten sonra ‘yara sarma’ anlayışından kurtulmak gerektiğinin altını çizen yönetim kurulu, “Bilimin, tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Bunun için
‘risk yönetimini’ hayata geçirmek zorunludur. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları ‘kader’ gibi değerlendiren yaklaşımlar terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymuştur. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek yol; deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Bu kapsamda Mesleki Yetkinliğin önünü açacak olan ve ciddi bir sorun oluşturan 3458 sayılı yasa mutlaka değiştirilmelidir” dedi.

“DEPREM GERÇEĞİNİ DIŞLAMANIN KENDİSİ DEĞİLSE NEDİR?”

Deprem riskini azaltmak ve depreme karşı dirençli bir toplum yaratmak için Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı(UDSEP 2012- 2023) hazırlandığını belirten İMO, “Konu başlıklarına göre gerekli çalışma ve iş birliklerinin yapılması için sorumlu kuruluşlar belirlenmiştir. Yetkin Mühendislik Yasası’nın hazırlanmasıyla ilgili olarak TMMOB sorumlu kuruluş olarak ilan edilmiştir. 2017 yılına kadar bitirilmesi gereken bu çalışmaya ilişkin bir tek toplantı bile yapılmaması deprem gerçeğini dışlamanın kendisi değilse nedir? Açıkçası bilimsel bir hatta kalarak afetlere karşı dirençli kentler yaratılacağını savunan liyakat sahibi çevreler ile her şeyi arazi ve inşaat rantı eksenine bağlayıp konuya sadece ‘ticari bir anlayışla yaklaşanlar’ arasındaki çatışmayı ne yazık ki rantçılar kazanmıştır. Ülke topraklarını inşaat sektörünün bir arazisi olarak görenler sisteme hakim olmuşlardır. İstanbul başta olmak üzere ülkemizin her hangi bir yerinde yıkıcı bir depremin olma olasılığı yüksektir. Ortaya çıkacak olan can ve mal kayıplarının sorumluluğu; bilimi, bilgiyi ve mühendisliği önemseyenlerin değil rantçıların sırtındadır” dedi.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA