Haber Merkezi
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (Dev-Tekstil), Korona Salgını ve Tekstil İş Kolu Raporu’nun 3’üncüsünü kamuoyu ile paylaştı. “Fabrikalar salgının üssü haline dönmüş durumda!” başlığı ile yayınlanan raporda Mersin Serbest Bölgesi’nin artan vakalar nedeniyle öncelikli ve kapsamlı ele alındığı görüldü.
Örgütlenme çalışması devam eden Mersin Serbest Bölge’nin Türkiye’nin yeni korana üssü haline geldiğine dikkat çekilerek, “Son zamanlarda Mersin Serbest Bölge’den çok fazla şikâyet almaktayız. Temmuz ayının başında ‘Mersin Serbest Bölge’de Covid 19 önlemleri istiyoruz” konulu bir basın toplantısı yapmıştık. Bu toplantı öncesinde sendikamıza işçilerin yaptığı başvurulardan yola çıkarak tekstil işçilerini neyin beklediğini öngörmüş, Mersin Serbest Bölge salgının yayılımı konusunda Antep sanayisi gibi olmasın demiştik. O süreçte tablo bu kadar vahim değildi ancak bir işaretti.
BÖLGEDE VİRÜS OLMAYAN İŞYERİ YOK!
Sonraki günlerde Mersin Serbest Bölge’de arka arkaya covid vakaları ortaya çıkmaya başladı. MESBAŞ’a kayıtlı olan 85 tekstil fabrikası bulunmaktadır. Sendika üyelerimiz korona vakasının olmadığı firma neredeyse yok demektedir.
Sendikamız bu nedenle üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyor, tespit ettiğimiz yerlerdeki vakalara dikkat çekmeye, önlem almaya çağırıyoruz. Yaptığımız çağrılar sonucunda kimi yerlerde denetimler yapılıp, karantina kapsamında üretime ara verildiğini görüyoruz” denildi.
CAYDIRICI CEZA ŞART!
Sendikaya yapılan başvurulardan yola çıkarak serbest bölgedeki durumu madde madde ele alan raporda şunlara dikkat çekildi; “Kapsamalı bir tedbir ve karantina önlemleri alınmadığı, firmalara caydırıcı cezalar verilmediği için vakalar devam etmektedir.
Covid 19 testleri pozitif çıkan işçiler ilk başta rahatsızlıklarını dile getirdiğinde “psikolojiktir” diye geçiştirilmektedirler. Semptom gösterip test sonucu belli olmadan işe baskıyla çağrılan işçiler vardır.
Başından beri Covid 19’a yakalanan işçilerin diğerlerinden gizli tutulduğunu ısrarla söylüyoruz. Bu devam etmektedir. Sadece resmi kurumlar vakalar hakkında bilgilendirilmekte, bunu da "bakın gizli tutmuyoruz" diye açıklamaktadırlar. Ancak asıl olarak vakalar işçilerden gizli tutulabilmektedir. Burada amaçlanan bu vakalarla temas etme riski taşıyan işçileri en aza indirmektir. İşçiler gelmeyenleri hesaplayarak kimlerin koronaya yakalandığını tahmin etmektedirler. Tekstil iş kolunun çalışma koşullarından kaynaklı kimi işçiler, örneğin şefler, ayakçılar, yemekhanede çalışanlar gibi daha çok işçiyle yüz yüzedirler. Bu işçiler koronaya yakalanıyorlar, ancak onlarla temaslı olanlar sınırlı gösterilmektedir. Ayrıca servislerden kaynaklı temaslı olabilecekler açığa çıkabilecekken “kendi imkânlarıyla işe gelmektedir” diye tutanaklar tutulmaktadır.
Yapılan ateş ölçümleri vakaları tespit emekte yetersizdir. Herkese aynı derece ateş ölçümleri çıkmaktadır. Aynı şey firmalara konulan dezenfektan malzemeleri içinde geçerlidir. Kimi yerlerde bu dezenfektan malzemelerinin sulandırıldığı, böylece hijyen etkisini kaybettiği söylenmektedir.
Serbest bölgede firmaların fiziksel şartları sosyal mesafe için yetersizdir. Uyarılarımız sonucu kimi firmalarda molalara dönüşümlü çıkılmakta, iş çıkışlarında da kimi önlemler alınmaktadır. Ancak bu yetersizdir. Örneğin molalarda dönüşümlü çıkılsa bile gerek yemekhane gerekse diğer dinlenme alanları çok küçük olan firmalar var. Molalarda işçiler birbirlerine çok yakın olmaktadır. Fiziksel şartları da sosyal mesafeye uygun hale getirmek gerekmektedir. Aynı birikme servise binme aşamasında da geçerlidir.
MASKE VE HAVALANDIRMA YETERSİZ
Yapılan denetimler sonrasında ilgili devlet kurumlarına ve sendikamıza da iletilen raporların olduğu dosyalarda alındığı söylenen önlemler, sadece kağıt üzerinde ve o güne özgü önlemler olarak kalmaktadır. Yaz sıcaklarında işçilerin tek bir maskeyle yetinmesi mümkün değildir. Bu sorunu gündeme getirdiğimizde ‘isteyen işçiye veriyoruz’ gibi çok genel cümleler sarf edilmektedir. İşçiler kendi ürettiği maskeye erişebilme imkanına sahip olmalıdır. Belli yerlere dezenfektan malzemeleri konulduğu gibi maskelerde belli yerlere çok sayıda konulmalıdır.
Bir diğer önemli husus ise üretimin yapısından kaynaklı makineden makineye aktarılan her ürüne işçilerin eli değmektedir. Bu da önemli bir risk kaynağıdır. Yine yeterli bir havalandırma şartları olmadığı için tekstil tozuna virüsün tutunabilmesi mümkündür. Ayrıca hijyen için kullanılan su şehir şebeke suyu değil, yazın kokusu artan tuzlu kuyu suyudur.
Serbest bölgede işçi aileleri çalışmaktadır. Aynı aileden kardeşler, eşler, anne-baba ve çocukları farklı farklı firmalarda çalışır durumdadır. Alınmayan önlemler, zamanında yapılmayan müdahaleler salgının tüm firmalarda yayılımını hızlandırmaktadır. Ve elbette çalışma hayatı dışındaki olağan yaşamda temas ettikleri diğer insanlara.
“HES KONTROLÜ YAPILMALI”
Koronavirüs nedeniyle işçi ölümlerinin yaşandığı Mersin Serbest Bölge'de işçilerin artık çalışma esnasında fenalaşmaya başlamış olması daha kapsamlı önlemleri zorunlu kılmaktadır. Hatta davullu zurnalı toplu bir araya gelişler olmakta, asker uğurlamaları yapılabilmektedir.
Tüm bu ihlalleri yapanların cesareti caydırıcı cezaların olmamasından kaynaklıdır. Mersin Serbest Bölge’de olağanlaştırılmış bir salgın politikası izlenmektedir. Uyarılarımız sonucunda ve aşağıda isimleri de bulunan bazı firmalar çeşitli zamanlarda denetimler olmuş, karantina kapsamında üretime ara vermiş olsa da parça parça olduğu için yetersiz kalmaktadır. Salgını yayacak uygulamalara son vermelidir. Bölge genelinde ilk etapta 15 gün süreyle karantina tedbirleri alınmalıdır. Devamında işçilere test yaptırılmalı ve işe girişlerde HES kontrolü yapılmalıdır. Karantina kapsamına giren işçiler doğrudan izinli sayılmalıdır.
Bu çerçevede Eylül ve Ağustos ayı içinde sendikamıza covid 19 önlemlerinin yetersizliğinden ötürü başvuru yapılan firmaların isimleri şöyledir:
Eta Tekstil, Raysi Konfeksiyon, Starline Konfeksiyon, DH Tekstil, Valor Tekstil, Kaan 23 Tekstil, Süperstar Konfeksiyon, CLT Tekstil, İçel Tekstil, Mirna Konfeksiyon, Doteks, Trend Konfeksiyon, MI Tekstil, Safir Tekstil, Megastar Konfeksiyon, Adolteks Tekstil, Lale Tekstil, Palmiye Tekstil, Melin Konfeksiyon, Creasyon Tekstil, Ecem Tekstil, ADK Tekstil, ÖSA Güney Tekstil, Durak Tekstil”.
PATRONLARDAN SENDİKAYA SALDIRI!
Öte yandan sendikaya en çok başvuru yapılan ve şikayet konusu olan ve isimlerin karantina kapsamında üretimine ara verdiğine de değinilen raporda, patronların tutumuna da vurgu yapıldı. Raporda konuyla ilgili ifadelere yer verildi; “Biz artan salgının ve alınmayan önlemlerin işçilerin hayatını tehlikeye atmaması için mücadele ederken patronlar ise bu çalışmalarımıza tahammülsüzlük göstermektedir.
Valor Tekstil’den sendikamıza başvuru yapılası sonrası biz yaşananları sosyal medya hesabımızdan kamuoyuna duyurduktan sonra bu firmanın sahibi sendika temsilciliğimizi ‘vatan hainliği’ ile suçlamış, ‘ezan susmayacak, bayrak inmeyecek’ diyerek provokasyon yaratmaya, hedef göstermeye çalışmıştır. Ancak bu çok ‘vatansever’ ve pek ‘dindar’ patron üç kuruş vergi ödememek için işçinin bordrosundaki ücreti bile eksik göstermekte, işçilere bordro vermemektedir. 7 yıldır mahkeme kararı olmasına rağmen Osman G. isimli işçi bu firmadan hala daha tazminatını alamamıştır. Bir yıldır alacaklı olan ve şu süreçte çalışmaya devam eden işçilere ise alacaklarının yeni ödeneceği söylenmektedir. En çok şikayet gelen firmalardan biridir.
MAHKEME İLE TEHDİT ETTİLER, 10 GÜN SONRA İŞÇİLERİ ÖLDÜ!
Yine en çok başvuru yapılan firmalardan biri olan Lale Tekstil’de ise Covid 19 nedeniyle Emirhan Kezer adlı işçi hayatını kaybetmeden bir iki günce, karantinada olması gereken işçilerin işe çağrılıp çalıştırıldıkları öğrenilmişti. Daha sonra işe çağrılıp çalışan işçilerde testleri pozitif çıktığı için hastanede tedavi gördüler. Ayrıca genç yaşta hayatını kaybeden Emirhan Kezer’in epilepsi hastası olması, riskli grupta bulunan işçilere ücretli izin verilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Yine firmanın üretime ara verdiği günlerde planlama ve kumaş deposu açık tutulmuş, çalışanlar olmuş, iş verdikleri firmalardan da işçiler girip çıkmıştır.
İşte bu firmada vakalar artmaya başladığı Ağustos ayında, sendika temsilciliğimiz bu vakaları gündeme getirip önlem alma çağrısı yaptığında, firma yönetimi Ankara’dan bir avukata sendika temsilciliğimizi aratarak firma isminin bu şekilde geçmesinden rahatsız olduklarını, gerekirse hakkımızda dava açılacağını ilettirmiştir. Bizi mahkemeyle tehdit ettikten 10 gün sonra da Emirhan Kezer’i kaybettik.
MAAŞLAR VERİLMİYOR
Melin Konfeksiyon’dan sendikamıza yapılan başvuru sonrası gelen bilgiler kamuoyu ile paylaşılmıştı. İl Hıfzıssıhha kararıyla sağlıkçıların gelip iki kez denetim yaptığı bu firmadan sendika temsilcimize küfür, tehdit içeren telefonlar açılmıştır. Firma sahibi ile tehdit ve hakaret eden hakkında şikayetçi olunmuştur.
Son olarak işçi sağlığının korunmasına yönelik hazırladığımız dosyalar nedeniyle çeşitli firmalara yapılan denetimler sonrasında İl Sağlık Müdürlüğü, MESBAŞ gibi kurumlara patronlar tarafından çeşitli savunmalar yapılmaktadır. Sendikamızın gösterdiği anlamlı çabayı gölgelemek ve etkisini yitirmesi çirkin ithamlarda bulunulmaktadır. Mersin Serbest Bölge’de üyemizin olmadığı, istihdama zarar vermek için böyle yalan haberler yaptığımızı, başka maksatlar peşinde olduğumuzu iddia eden provokatif savunma metinleri hazırlanmaktadır.
Ayrıca Mersin Serbest Bölge’de DH Tekstil’de bu salgın günlerinde işçilere Ağustos ayının maaşının verilmediğini, gerekçe olarak ise Eylül ayında firmanın 21 gün karantina nedeniyle kapalı olması gösterildiğini de ayrı bir sorundur”.