HEDİYE EROĞLU
Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Nejdat Sin, 2020 yılı ilk 9 ayı sonunda Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artışla 1,69 milyar dolara ulaştığını belirtti. Sin, “Ülkemizin 2020 yılının ilk 9 ayında en fazla ihraç ettiği ürün domates, en fazla ihracat artışı elde ettiği ürün portakal oldu. Lider pazarımız Rusya’da yüzde 32 artış elde ederken ihracat hacminde en fazla yükselişi yüzde 151 ile İtalya’da yakaladık” dedi.
İhracat rakamları sevindirse de Avrupa Birliği’nin (AB) tarımsal ürün ihracatına yönelik zirai ilaç kalıntısında yasak listesini genişletmesi ile ihracatçıdan üreticiye; “Bu ilaçları kullanmayın!” çağrısı geldi!
“PAZARLARI KAZANMAK YILLAR, KAYBETMEK SANİYELER SÜREBİLİR”
Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) hazırladığı afiş ile üreticileri uyardı. Akdeniz Ziraat odası’na da asılan afişte; “Değerli üreticilerimiz; yıllar boyunca tek pazara bağlı kalmanın zararlarını ve farklı pazarlara erişme faydalarını erişebilmenin faydalarını hep birlikte yaşıyoruz. Bu bağlamda; AB pazarında karşımıza sıkça çıkan ‘kalıntı’ konusuna dikkat çekmek istiyoruz.
AB pazarına girişimizi engelleyen zirai ilaç kalıntı listesi şöyledir: Lufenuron/ Esfevalerate, Buprofezin, Fenbutatin Oxid, Chlorpyrifos ethyl / Chlorpyrifos methyl, Emamectin Benzoate, Bifenthrin, Thiacloprid, Kresoxim Methyl, Carbendazim, Iprodion, Cyfluthria, Dimethoate ve Ametecra Jin.
İçerisinde bu kimyasalları barındıran pek çok farklı ürün olabilir. Lütfen bu kimyasalların olduğu hiçbir ilacı kullanmamaya özen gösterin. AB’de bu kimyasallar yasaktır.
Unutmayın; pazarları kazanmak yıllar, kaybetmek saniyeler sürebilir”
ÜRETİCİ OLAYIN FARKINDA!
Akdeniz Ziraat Odası Başkanı Turgut Demir de, yeni pazar arayışının önemini kavrayan üreticinin bu uyarıları dikkate alındığını söyleyerek, “Tarımsal üretimin önemi koronavirüs salgınıyla daha iyi anlaşıldı. İşte tam bu dönemde ‘tarım ilaçları’ da ‘ yeniden gündem oldu. Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatlarda özellikle analizde kabul edilen kimyasalların miktarı azaltıldı. Kabul edilmeyen kimyasal sayısını çoğalttılar. Bu nedenle daha dikkatli olmaya çalışıyoruz” dedi.
TÜRKİYE’DEKİ ANALİZLER KABUL GÖRMÜYOR!
Ancak diğer yandan analiz sıkıntısı yaşandığını da ifade eden Demir, Türkiye’nin akredite laboratuarlara sahip olmasına rağmen analizlerin kabul edilmediğini, bu sorunun çözümü için siyasilerin devreye girmesini istediklerini dile getirdi.