AYŞENUR ÖNAL
Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü’nün ‘Yaşlı erkek bireylerin avlatılarak ekosisteme katkı sağlandığı’ gerekçesi ile Mersin’de 48 yaban keçisinin avlanmasını ihaleye açmasına Mersin Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun durdurulması savaşı sürüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, 7. Bölge Müdürlüğü aracılığıyla Mersin Bölgesinde toplam 48 Yaban Keçisinin avlattırılması için; Çamlıyayla Cehennem Deresi YHGS, Gülnar Azıtepe DA, Hopur-Topaşır YHGS, Kadıncık Vadisi YHGS, Mut Kesteldağı YHGS, Hisar Dağı-Gedik Dağı YHGS Silifke Cılbayır DA, Silifke Kırtıl DA Silifke Seyranlık (Ağıl Dere) DA, Su Gözü DA bölgelerinde ihale gerçekleştirilmişti. Yapılan ihalenin insan ve doğa için büyük bir yıkım getireceğine dikkat çeken Mersin Barosu, ihalenin geri çekilmesi için itiraz dilekçesinde gösterdikleri gerekçelerin uygulanmasını istiyor.
“DOĞA İNSANOĞLUNUN BENCİLLİĞİNDEN TÜKENMİŞ HALDEDİR”
Yürütmenin durdurulması için karşı dava açan Mersin Barosu dava dilekçesinde, bakanlığın 48 canı para karşılığında cinayete konu etmesini kabul edilebilir bulmadıklarını belirtti. Davalı Bakanlığın, söz konusu ihaleye; ‘yaşlı erkek bireylerin avlatılarak ekosisteme katkı sağlandığı’ gibi bir gerekçe sunmasına tepki gösteren Baro, “İşbu beyan dahi tek başına, insanoğlunun doğaya hükmetmeye çalışma hatasına düştüğünü göstermektedir. Fosil kayıtlarına göre 195 bin yıldır yeryüzünde olan insanoğlu, neredeyse hiçbir dönemde doğa ile uyumlu olamamış, onu kendi haline ve akışına bırakmamıştır. Öyle ki 4,54 milyar yaşında olduğu söylenen Gezegenimiz, sadece 195 bin yıldır ev sahipliği yaptığı insanoğlunun bencilliğinden ve doğaya olan düşmanlığından dolayı tükenmiş bir haldedir. Bu tükenmişlik, dünyayı esir alan pandemilere, doğal afetlere, iklim krizine vb.'lerine sebep olmaktadır. Şu an yaşanmakta olan Covid-19 krizi dahi, büyük ölçüde insanoğlunun yaban hayatına müdahale etmesinden hatta ondan beslenmesinden kaynaklanmaktadır.
“BİR CANLININ CANINI ORTAYA KOYDUĞU CİNAYET SPOR OLAMAZ!”
Reelde insanoğlunun avlanarak beslenme ihtiyacını karşılaması gibi bir gereklilik bulunmadığı gibi, avcılığın bir spor olarak kabulü de mümkün değildir. Nasıl ki insanoğlu bir spor dalı için kendi canını ortaya koymuyor ya da koyamıyorsa, başka bir canlının canının ortaya konduğu bir cinayetin de spor olarak kabulü mümkün değildir. Bunun ekosistemin ve yaban hayatının korunması için yapıldığını söylemek ise vicdanlarla alay etmektir. Ekosistemde, yaban keçilerini avlayacak doğal avcılar, her ne kadar onların sayısını da azaltmış olsak da, zaten vardır. Onların yerine bunların insanlar tarafından avlanması doğal avcıların varlığının devamını, dolayısıyla da tüm ekosistemin işlerliğini tehlikeye atmaktadır. İnsanoğlunun bizatihi kendisinin kurmadığı bir sistemi yönetmeye çalışmasındaki kibri, muhtemeldir ki kendi sonunun da müsebbibi olacaktır” ifadelerine yer verdi.
TÜRKİYE TARAF OLDUĞU SÖZLEŞMELERE UYMALI!
Yaban keçilerinin avlanmasının evrensel ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğuna belirten Baro, 15 Ekim 1978’de Paris’te ilan edilen ‘Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne Türkiye’nin de imzacı olduğuna dikkat çekti. Baro, “Diğer yandan, Türkiye'nin de taraf olduğu ‘Avrupa'nın Yaban Hayatı Ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesinde’, Tarım ve Orman Bakanlığının öldürtmekte olduğu yaban keçileri, bu sözleşmenin devamındaki Ek 2 Listede, ‘Kesin Koruma Altına Alınan Fauna Türleri’ başlığı altındadır. Türkiye'nin taraf olduğu bu sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirerek, kesin koruma statüsündeki yaban keçilerini korumak için tedbirler almak yerine, spor ya da turizm adı altında bu hayvanların öldürülmesi için kamu gücünü kullanması hukuka aykırı olduğu gibi, vicdanları da sızlatmaktadır” sözlerine değindi.
“HEM İNSANLIĞIMIZ HEM DE DOĞA İÇİN TELAFİSİ İMKÂNSIZ ZARARLAR ORTAYA ÇIKACAK”
Yaban hayatına verilecek zararın domino etkisi yaratacağı belirtilen dava dilekçesinde, gerekçeler şu şekilde sürdürüldü;
“Tüm ekosistemi etkileyecek, nihayetinde yeryüzü insanoğlu için yaşanmaz bir yer haline gelecektir. Böylece kamu yararı da bireylerin menfaatlerine kurban edilmiş olacaktır. İnsanoğlunun doğaya hükmetme ve onu kontrol etmeye çalışmasına bir an önce son verilmeli, hele de bunun için kamu gücünün, devlet erkinin kullanılmasına asla müsamaha gösterilmemelidir. Bu dilekçenin yazıldığı saatlerde dahi bir can pazarı yaşanmakta, yaban hayvanları insanoğlunun bayağı zevklerine kurban edilmekte, bu bayağı zevkten kamuya parasal kaynak oluşturmak gibi de bir utanç yaşanmaktadır. Bu aşamada Sayın Mahkemenizce bir yürütmenin durdurulması kararı verilmesi, netice itibariyle de davaya konu ihaleler ile tesis edilen idari işlemlerin iptali elzemdir. Zira aksi bir durum, canların kaybedilmeye devam etmesi manasına gelecek, hem insanlığımız hem de doğa için telafisi imkânsız zararlar ortaya çıkacak, nihayetinde tükenmekte olan dünyamız yok olacaktır.”