AYŞENUR ÖNAL
Deprem ülkesi olmasına rağmen 1948 yılından itibaren 22 defa imar affı uygulanan Türkiye’de son yapılan imar affı ile 10 milyon konut yeniden imar affından faydalandı. İzmir’de yaşanılan deprem ile yeniden bu imar aflarını sorgulayan vatandaşlar can güvenlikleri için endişeli.
Mersin’in de bir deprem bölgesi olduğunu işaret eden Jeoloji Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Erkan Demir, Türkiye’de 550 dirir fay hattı olduğunu ve ülkenin yüzde 95’inin birinci ve ikinci deprem bölgesinin üzerinde yaşadığını kaydetti. Katıldığı bir TV programında endişe verici açıklamalar yapan Demir, “Türkiye’de maalesef şuan için yaklaşık 18 tane ilimizin merkezi, 80 tane ilçemizin merkezi ve 502’ye yakın köyümüz direk fay hatlarımızın üzerine kurulu. Bunu istatiksel olarak değerlendirdiğimiz zaman bizim sanayi yapılarımızın yüzde 75’i, barajlarımızın yüzde 42’si direk deprem hatlarının üzerinde. Yani biz bir deprem ülkesiyiz. Fay hatları bizim ülkemizi bir örümcek ağı gibi sarıyor. Bu örümcek ağlarını düşündüğümüz zaman ülkenin herhangi bir noktasında burada deprem olmaz gibi bir cümle kullanmak bilini kenara koymaktır” ifadelerine yer verdi.
“HER 5 YILDA BİR CAN KAYIPLARININ OLDUĞU DEPREMLER YAŞIYORUZ!”
Mersin için ürkütücü bir tablonun olduğuna dikkat çeken Demir, “Mersin jeolojik olarak kötü bir konumda. Mersin’i çok ciddi şekilde etkilemiş tarihsel deprem kayıtları var. Yani bir bölgenin depremselliği ile ilgili biz yorum yaparken son yüz yılda yaşanmış kayıtlara bakıyoruz. Ve ülkeye baktığımız zaman 7 ve üzerinden yaklaşık son 100 yılda 24 deprem yaşamışız. Bu şu anlama geliyor; biz her 5 yılda bir can kayıplarının yaşandığı bir depremi yaşıyoruz. Ocak ayından bu yana Elazığ, Sivrice, Bingöl, Karlıova ya da Manisa, Çankırı’da depremler yaşadık. 6 ve üzeri olan büyük depremlerdi bunlar. Bu depremler bir noktada Türkiye deprem ana hatları ve doğal olarak bir kısmı da Mersin’in kenarından geçiyor. Bugün Mersin’de deprem olmamış ama yarın olmayacağı anlamına gelmiyor. Bingöl’den geçen çizgi aslında uzanıyor ve Hatay’a kadar geliyor ve Adana’yı da etkiliyor, Mersin’i de etkiliyor. Ama kırıklar birbirlerinden bağımsız değiller. Kırık sistemi enerjinin nerede biriktiği, enerjinin nerede açığa çıkacağı gibi noktalarda biz sadece yorumlar yapabiliyoruz” dedi.
MERSİN’İN EN RİSKLİ BÖLGESİ ANAMUR!
Mersin’in en riskli bölgeleri ile ilgili açıklamalar yapan Demir, şu noktalara dikkat çekti; “Mersin jeolojik olarak Türkiye’nin ana hay hatlarından etkilenebilir durumda. Namrun ve Mut fay hatları Mersin’in içinden geçen fay hatları. Ovacık, Silifke arasında Ovacık Fay hattı da var. Namrun Fay hattı dediğimiz aslında Ecemiş fay hattı bu orta Anadolu Fay zonu. Sivas Hafik’ten başlar, yaklaşık 700 km boyunca devam eder. Biz Ecemiş Fay Zonunda yaklaşık 300 km’sini yüzeyde gözlemleyebiliyoruz. Bu uzantı Anamur’a kadar uzanan bir fay hattı.
“TARSUS’TAN ANAMUR’A TÜM KIYI ŞERİDİ RİSK ALTINDA!”
İzmir depremi denizin ortasında gerçekleşti ve 70 km mesafe de etkili oldu. Buradaki herhangi bir fay hattı üzerindeki deprem riski kıyı şeridinde neredeyse Tarsus’la Anamur arasındaki tüm yapıları etkileyebilecek riski barındırıyor. Bunlar uzun zamandır depremlerin yaşanmadığı ve enerjilerinde biriktiği fay hatları. Bizim en çok etkilenebileceğimiz Namrun fay hattı. Bu uzantı 98 yılında Adana Ceyhan depremine neden oldu. Büyük ölçekli bir deprem değildi. 6,2 şiddetindeydi. Bu depremin Mersin’de yıkıcı bir etkisi olmaması gerekiyordu. Ama 98’de burada yaşayanlar özellikle Pozcu bölgesinde sahilde bulunan binaların çatlaklar ve yarıklarla sarılı olduğunu biliyor.
“ZEMİN ÇOK KÖTÜ”
Mersin olası bir deprem koşulundan zemin noktasında çok kötü. Yani yapılaşmanın olduğu bölge alüvyon dediğimiz; Toros Dağlarının denize paralel olmasıyla ve akarsularının çakıl kum taş dediğimiz kötü malzemeden oluşuyor. Bizim kent merkezi diye tanımladığımız Pozcu’su, Viranşehir’i, Mezitli’si, Davultepesi’ne kadar oluşan kıyı şeridi. Buralar ova olan yerler ve tarım için verimli yerler. Mersin’in bir de şöyle bir dezavantajı var: sadece Mersin içindeki fay hatlarından değil Mersin’in çevresindeki Türkiye’yi etkileyen Doğu Anadolu Fay hattı, ya da Ecemiş’in uzantısı olan Orta Anadolu fay hattı, Ölü Deniz dediğimiz Güney’de Arabistan’dan başlayan 1000 km’lik bir fay hattı kuşağının etkisi altında. Doğal olarak bu bölgede yaşanılacak bir deprem Mersin’in kıyı şeridinden kaynaklı yıkıcı bir etkiye sebep olacak.
“KIYI ŞERİDİNDE YAŞAYAN HALKIMIZ MAALESEF MEZARLIĞIN ÜZERİNDE”
Bizde işin kötü kısmı yerel yönetimlerimiz bu konuda geçmiş dönemde imar kararları alarak aslında yapılaşma için kötü, yer altı su seviyesinin kötü olduğu ya da deprem riski açısından uygun olmayan bu bölgelere 10 katlı, 15 katlı bina izinleri vermişler. Kıyı şeridinde yaşayan halkımız maalesef mezarlığın üzerinde. Gözümüzün önünde Mezitli Viranşehir var, viran olmuş bir kent. Oradaki arkeolojik kazıları bir hocamız sürdürdü. Biz de birkaç gözlem için çalışmalar sürdürdük ve orada 3 tane medeniyetin yok olduğunu gördük. Bunlardan biri 525 yılında, biri 1303 tarihinde, bir tanesinin 1514 tarihinde deprem olduğunu gördük. Bunlar resmi kayıtlar. Aynı kayıtları sadece Viranşehir’de görmedik. 500 yılında yerle bir olmuş, orada hiçbir yaşam unsuru kalmamış, ardan 500 yıl geçmiş yeniden bir kent kurulmuş. Sağlam bir yapı kalitesi kullanılmış ama sorun şu ki depremler 6 ve üzeri yaşanmış.
“NÜKLEERİN BULUNDUĞU BÖLGE BÜYÜK RİSK ALTIDA!”
Türkiye deprem haritasına baktığımız zaman devletin bu konuyla ilgili gizlediği bilgilerde var. Mersin özellikle Akkuyu Nükleer Santrali için 1970’li yıllarda deprem riski en düşük alan olarak tanımlanmış. Deprem haritası için bilimsel çalışmalar yeni yeni başladı. Denizle ilgili şu an bir bilgimiz yok. İzmir’e vuran depremde denizdeydi ama kısıtlı çalışmalarla veriler elde edildi. Anamur’a kadar uzanan fay hatları Akkuyu’ya kadar devam ediyor, yani nükleer bölgesi risk altında. Birileri proje hazırlamış, onayı vermiş. Yanlış bilgi de olsa yılarca Türkiye’de değişmiyor bazı şeyler. Aynı şekilde Karaduvar tarafı da alüvyon dediğimiz çok kötü bir zeminde kurulu. Siz gidip fay hatlarının üzerine devasa fabrikalar kuruyorsunuz, deprem olunca da ‘Takdiri İlahi’ diyorsunuz.”
48’DEN BERİ 22 İMAR AFI!
Demir açıklamalarını şu şekilde sürdürdü; “Türkiye bir hukuk ülkesi değil, 1948’den bu yana 22 defa imar affı ilan edildi. En sonunda 2 yıl öncesinde 10 milyon konut devlet tarafından 3 kuruş para alacağız zihniyeti ile imar affına tabi tutuldu. 48’den bu yana her 2 yıla bir imar affı var. Hükümetlerin kim olduğu önemli değil. Beton lobisi dediğimiz bir işleyiş var. Müteahhitlere hizmet eden bir anlayış olması zaten hukuk ülkesi olmadığının kanıtı. Yerel yönetimler sorumlu mu, sorumlu; yapı denetim firmaları kurmuşuz ama maalesef yapı denetimlerinin bünyesinde jeoloji mühendisi yok. Biz jeoloji mühendisleri olarak vicdanen rahatız, çünkü bu yıkılan binaların altında kalmadık. Mühendise, bilime önem verilmiyor. Biz yerleri belirliyoruz işte burası sadece mezar ya da tarım için el verişli diye ama belediyelere el atmış olan beton lobisi araya giriyor ve bir bakıyorsunuz fabrikalarla doluyor.
“MERSİN’DE DEPREM TOPLANMA ALANI YOK!”
Mersin’in bir deprem bölgesi. Evlerinizin dış görünüşe dikkat ettiğinizin 10’da 1’i kadar zemin yapısına kolonlarına baksanız ve baktırsanız depremden az da olsa kendinizi korumuş olursunuz. Mersin’in merkezindeki yapıların yüzde 40’ı 40-50 yıllık binalar. İlla deprem olmasını beklemeyelim. Acilen önlem alınması için uğraş veriyoruz, müteahhitler burada kentsel dönüşüm mü yapsak diyor e ‘Buradan bize bir şey çıkar mı?’ diye yaklaşıyor. Odağımıza insanı, doğayı koymazsak daha çok canımız yanar. Basit bir yağmurda sel oluyor ve insanlarımız ölüyor. Bunlardan artık kurtulmamız gerekiyor. Mersin’de toplanma alanı da yok, yerini kimse bilmiyor. Devletin her il için bir web sitesi üzerinden çalışması var ama benim bildiğim birçok alanda 20 katlı binanın yanındaki küçücük park toplanma alanı olarak işaretlenmiş. Birçok toplanma alanı zaten yapılaşmaya açılmış.”