HEDİYE EROĞLU- AYŞENUR ÖNAL
Mercan TV’de yayınlanan Arka Plan Programı’nın bu haftaki konuğu Mersin Güvencesiz İşçiler Derneği Başkanı Abdusselam Kutlu oldu. Tarımda çalışan güvencesiz işçilerin sorunlarına değinen Kutlu, Covid-19 sürecinde servislerle işlerine giden işçilerin maske ve sosyal mesafeye uyamadığını belirtti. Uyulamayan maske ve sosyal mesafeden dolayı işçilerin çok kez ceza yediğini belirten Kutlu, “Ulaştırma Bakanlığı’nın, Mersin Büyükşehir Ulaşım Daire Başkanlığına yetki belgesi vererek narenciye alanına bir isim vermesi lazım ve artık bir plaka olması lazım. Güzergahları onlara özel olması lazım, bu insanların rahatsız edilmemesi lazım” diye çağrı yaptı.
SORU: Güvencesiz işçiler Covid-19 sürecini nasıl geçiriyor?
A. KUTLU: Mesela bir fabrikada bir işçide covid-19 hastalığı çıktığında fabrika 14 gün kapatılabiliyor, karantinaya alınabiliyor işte bunun yaşanmaması için işverenin bütün işçilere maske ve dezenfektan dağıtması gerekiyor. Ama bunu düşünmüyorlar. Zaten şuanda narenciye alanı taşıyıcı alandır ister kabul ederler ister etmezler. İkinci dalganın başlangıcında kıyı hattındaki yükselişe dikkat ettiniz mi? Özellikle Mersin, Adana, Antalya kırmızı alan geçildi. Bugün 16+1 araca siz kalkıp 35 kişi bindirirseniz ne olur bırakın sosyal mesafeyi oturabilecek yer bile yok. Devletin bununla ilgilenmesi lazım ulaşımdaki bunca sıkıntıya rağmen servisçiler bugün durduruyor maske kontrol ediliyor, işçiler indiriliyor, 6 bin TL ceza kesiliyor buda eğer vicdanlı bir trafik polisine denk geldilerse. Zaten 6 bin TL cezayı iki defa yediği zaman bir sezon çalışması gerekiyor.
“EĞER YÖNETEMİYORSANIZ STK’LARA BIRAKIN ONLAR YÖNETSİN”
SORU: Ne yapılması lazım, nasıl önlem alınması gerekiyor?
A. KUTLU: Önlem kolay aslında biz siyasete şunu diyoruz Güvencesiz İşçi Derneği olarak, eğer yönetemiyorsanız STK’lara bırakın onlar yönetsin, her yerel kendini yönetsin ülke yönetilir zaten ilahi bir yapı gibi hiyerarşik bir oluşum olması gerekmiyor. Her yerel kendi sorunlarının çözümü için projeler üretirse ülkenin hiçbir yerinde sıkıntı kalmaz. İmkânları var bugün büyükşehirin aylık geliri tirilyonlarca liradır iki aylığını işçiye ver iki aylığını yerele verirse hiçbir sıkıntı kalmaz. Büyükşehir ve Ulaşım Bakanlığı ortaklaşa bir uygulama yaparak ulaşım sıkıntısını ortadan kaldırabilir. Devlet destekli araç verebilir arkadaşlarımıza 30+1 araç getirebilir insanlar ölmez o zaman.
“ÖLÜME SÜRÜKLENMİYORLAR, ÖLÜME ATILIYORLAR”
SORU: Türkiye’nin en büyük kanayan yaralarından biri tarım işçilerinin istiflenmiş bir biçimde göz göre, göre ölüme sürüklenmesi, siz neler söylemek istersiniz?
A. KUTLU: Ölüme sürüklenmiyorlar ölüme atılıyorlar. Geçen üç, beş ay önce Urfa’da kaza oldu, dördü çocuk toplam yedi kişi cenazeler yolların ortasındaydı. Araba fren yapsa zaten on tanesinin kolu kırılacak. Sadece mevsimlik işçilere, tarım işçilere barınma alanı yapıcağız demekle olmuyor. Sadece sözde değil eylemde de etkin olun. Tarım işçilerinin ülke ekonomisine katkısı yüzde 49’dur. Bugün ülkede ihracat sadece tarım alanında var
“CAYDIRICI UYGULAMALARA GEREK VAR”
SORU: Tarım işçileri en kutsal meslek olarak görülür, ama toplumda hala bir ayrışma var bu kutsallıkla anlaşılan bir şey değil; emeğin kutsallığı ırkçı saldırılara maruz kalabiliyor, dini ya da siyasi baskılara maruz kalabiliyor ama hala çok yaygın biçimde kitlesel ve bireysel olaylar oluyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
A. KUTLU: Söz buraya geldiği zaman hepimiz kardeşiz, eğer ki hepimiz kardeş isek ırkçı saldırılara yönelik kardeşinin gönlünü alabilecek yaptırımların olması gerekir. Mesela Sakarya’da, Afyon’da, Yozgat’ta inşaat işçisi ırkçı saldırılardan dolayı hayatını kaybetti. Bu saldırıları yapanların hepsinin zihniyeti vahşidir ve hepsini kınıyoruz. Ülkenin, iktidarında muhalefetinde yapması gereken şudur; Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez kim olursa olsun eğer benim ülkemde ırkçılık yaparsan senin başını ezerim demesi gerekir, caydırıcı uygulamalara gerek var. Bugün Yozgat’tan Hakkâri’ye inşaat işçileri gidiyor yemediklerini yediriyorlar içmediklerini içiriyorlar. Biraz da medeniyetten bahsederken aynaya da bakmak lazım. Mesela doğuda birçok ilde kendi zenginleri memleketlerine yatırım yapsalar keşke, bunu düşünseler.
İŞÇİ SERVİSLERİNE ÖZEL PLAKA TALEBİ
Biz ilk önce Büyükşehir Belediyesinin güzergah yönetmeliğinin değişmesini istiyoruz, bu yönetmelik ulaşım noktasında her zaman önümüzde engel olan ve trafik bahane edilerek araçlarımıza 12 bin TL ceza kesilebiliyor. 30+1 devlet destekli araç istiyoruz çünkü bu ülkede zengini ne kadar hak ediyorsa bu insanlarda hak ediyor eğer sabah saat üç de kalkıp akşam beşe kadar tarlada kalıyorsa bu emeğin karşılığının verilmesi lazım. Sağlık alanında kamu kuruluşlarından gerçek anlamda maske, dezenfektan yardımını istiyoruz. Birde Ulaştırma Bakanlığı’nın, Mersin Büyükşehir Ulaşım Daire Başkanlığına yetki belgesi vererek bizim narenciye alanına bir isim vermesi lazım ve artık bir plaka olması lazım güzergahları onlara özel olması lazım bu insanların rahatsız edilmemesi lazım. İnsanlara koşulları daha sağlıklı, iş imkanları yaratılması lazım bu konuda Ulaştırma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi’nin de özellikle mevsimlik tarım işçilerine yönelik projeler yapması gerekir. Yoksa emek alanında bugün en çok sömürülen tarım işçileridir ve bu insanlara yaşam hakkı vermek tanımak istiyorsak hep birlikte onların emeklerine sahip çıkmak lazım. İşçi kardeşlerime de buradan sesleniyorum; işçi hakları işçi kanunları sizin haklarınız noktasında lütfen okusunlar bilinçlensinler temelde örgütlenirsek büyürüz ve hiçbir güç bizi sömüremeyecektir.