HEDİYE EROĞLU- AYŞENUR ÖNAL
Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) Mersin Şube Başkanı Ömer Hatip Özden, Mercan TV’de yayınlanan Hediye Eroğlu’nun sunduğu Arka Plan Programına katılarak sorularımızı cevapladı. Orman çalışanlarının hakkı olan yangın tazminatı olarak bilinen fazla mesai ücretini alamadığından bahseden Özden, ormancıların canı tehlikeye girdiği paralarını alamadıklarını ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da bu konuda açıklama yapmadığını söyledi.
“ORMAN YANGINLARI ÖNLENİR AMA KAR HIRSI ÖNÜNE GEÇİYOR”
SORU: İnsanların doğayı tahrip ettiği için pandemiyi yaşadığımızı idrak ettiğimiz şu günlerde doğa tahrip olursa nerede yaşayacaksın, evinde oturuyorsun yiyecek bulamıyorsun ne olacak?
ÖMER H. ÖZDEN: Pandemi süreci olmazsa olmaz 2 şeyi gösterdi bize; eğitimi biz uzaktan yapabiliyoruz ama sağlık ve tarım bizim vazgeçilmezimizdir. Üretim olmadığı takdirde insan sağlığından da oluyor. Orman yangınları ile ilgili bizim sendikamızın Eylül ayında yaptığı bir çalışma vardı, ona da değinmek istiyorum. Yakılan ormanların yerlerinde belli bir zaman sonra otel yerleştiriliyor, maden yerleri açılıyor. Son Hatay orman yangınlarında neredeyse yerleşim alanlarının yanmasıyla karşı karşıya kaldık. CHP’li bir milletvekili orman yangınlarının araştırılması ile ilgili önerge verdi ve MHP ile AKP tarafından red oyu verildi. Biz bu sorunları bulamayacaksak, sabotaj ihtimalini araştırmayacaksak o zaman nasıl önleyeceğiz bunları? Önlemenin birçok yolu vardır ama kapitalizm kar hırsı insanları bu hale getiriyor. Ormanların yapılaşması yasayla mümkündür zaten ama belli bir alan için yapılması uygundur. Turizm teşviki de veriliyor ama ne oluyor? Örnek vereyim 10 bin dekarlık bir alan vardır, 2 bin dekarlık bir yeri taşeron istemiyor, tamamını istiyor ve onun dışındaki hazine arazilerini de istiyor.
“EKOLOJİK YAŞAMA DAYANAN ÖNLEMLERLE ORMAN YANGINLARI ÖNLENEBİLİR”
Bu anlamda ranta değil ekolojik yaşama dayanan önlemlerle orman yangınları önlenebilir. Türkiye’nin yangın söndürme cihazlarında kiraladığı helikopterler var. Bir an önce bunlara son verilerek Türk Hava Kurumu’nun kendi yangın söndürme araçları devreye sokulmalıdır. Bu anlamda orman yangınlarında mücadele eden kamu emekçilerimizin kangren haline gelmiş yangın tazminatlarının bir an önce çözüme kavuşturulması gerekir.
YANGIN TAZMİNATI NEDİR?
SORU: Nedir bu yangın tazminatı?
ÖMER H. ÖZDEN: Yangın tazminatı; orman çalışanlarının alabileceği bir tazminattır ama her nedense bu arkadaşlar burada çalıştığı halde, bedel ödediği halde, yaralandığı halde, canı tehlikeye girdiği halde bu tazminattan yararlanamıyor. Bunun nedenini bakanlıkta açıklamıyor. Ben yaklaşık 11 yıldır bu sendikanın üyesiyim ve ben 10 yıldır bu sorunun çözülmediğini de biliyorum. ‘Bir ülkenin nasıl bir ülke olduğunu görmek istiyorsan insanların nasıl öldüğüne bakmalısın’ diye bir söz var. Canını tehlikeye atan insanları en azından ekonomik anlamda mutlu etmeliyiz, bunun daha ötesinde bir şey konuşulamaz. Yangın tazminatından sonra ki diğer talepler sabotaj ihtimallerinin gerçekten ivedilikle incelikle araştırılması, bunun sorunlarının cezalandırılması, bölge ayrımı yapılmaksızın her türlü yere müdahale yapılmasına gerekli olduğuna inanıyorum. Yakın süreçte görüyoruz terör mantığıylaysa ormanların yakılması ama sonra bakıyoruz ki oralara maddenler açılmış. Nasıl oluyor? Araştıralım bunu o zaman kim yakmış?
“İMAR AFFI İLE ORMANLARIMIZI KAYBEDİYORUZ”
SORU: Diyelim ki bir bölgeyi verdiniz orman alanı değildi, vasfını yitirmişti maden ocağı yaptınız peki tekrardan korunup orman vasfı kazandırılıyor mu?
ÖMER H. ÖZDEN: Bu da bizim zaten taleplerimizin arasında olan bir şey. Yapılan orman yangınlarının tahrip edilmesinden sonra buraların imara açılmaması, talan edilmemesi peşkeşe çekilmemesi bilakis buraya yenilenme, yeni ağaçların dikilmesi ve ormanlarımızın vasfının devam etmesi temel taleplerimiz arasından bir tanesi. Onunla ilgili bir şey paylaşmak istiyorum sizinle. Şimdi iki B ile başlayan yasal düzelmemeler 6292 sayılı yaylalık alanların kiralanması yasa ile devam etti bununla ilgili. Son olarak 7139 sayılı yasa ile sayılan 16 yerleşim yerleri haline gelmiş potansiyel taşlık alanları imara açıldı ve ormanlarımın vasfını değiştirmeyle ilgili bir daha imar affından yararlanarak bu şekilde ormanlarımızı biz kaybediyoruz. Ve şöyle bir olay oluyor; 2019 yılında da özel ağaçlandırma teşviki adı altında bir yasa düzenlendi. Mersin genelinde çok sayı da başvuru yapıldı. İlk 4 ayda 2 bin 500 e yakın bir başvuru yapıldı. Ve bunlar belli bir kriteri koyuyorlar 49 yıllık araziyi kiralama yapıyorlar orayı ağaçlandıracağını vaat ederek ve bu şekilde çocuklarına ya da üçüncü şahısa devredebiliyor.
“AĞAÇLANDIRMA DENETİMİ YAPILMIYOR”
SORU: Peki, gerçekten ağaçlandırma yapılıyor mu?
ÖMER H. ÖZDEN: İşte bunarın denetimi yapılmıyor. Denetimin yerli yerinden yapılmamasının sonucunda biz bunları yaşıyoruz. Türkiye de son yıllarda betonlaşma oluyor. Yapılaşma, betonlaşma bir üretim değildir aslında. Esasen bir çocuğun ekolojik olması , doğayı sevmesi kesinlikle ebeveynle ilgilidir. Eğer anne ve baba da doğayı sevme, ekolojiyi sevme olayı çocuğa erken yaşta aşıladığı takdir de toplumda bu şekil de bilinçlenmiş olur. Özellikle piknik yerlerinin çöp atıklarıyla dolu oluyor genelde bununla ilgi cezai işlem uygulanmıyor ki aslında uygulanması lazımdı. Mersin halkı olarak bir bir pikniğe düşkün ve meyilliyiz.
“CAYDIRICI CEZALAR GEREKİYOR”
Yakın süreçte biz de gittik. Orada ki yetkilin tek yaptığı girişte makbuzu verip parasını almak. Ondan sonra ben orya çöp mü bırakmışım, bırakmamışım kısmıyla ilgilenmiyor. Aslında belki onunda görevi değildir. Çünkü kişi kendi sorumluluğunu bildiği takdirde bunu zaten oraya bırakmaması gerekir. Ama biz toplum olarak daha oralara gelmedik ki. Muhakkak birileri bize şunu yap, bunu yap demesini hala bekliyoruz. Sosyal mesafe denetimi yapılıyor da neden oradaki çöp kirliliğinin denetimi yapılmıyor? Vatandaşların ormanı izinsiz kemesiyle ilgili tehditler var ve hep olacak da çünkü biz caydırıcı cezalar olmadığı sürece toplum olarak biz bunu kafamızdan silemiyoruz.