HEDİYE EROĞLU – AYŞENUR ÖNAL
Mercan TV’de yayınlanan Arka Plan programına konuk olan, KESK’e bağlı Tarım Orkam-Sen Mersin Şube Başkanı Ömer Hatip Özden, Hediye Eroğlu’nun sorularını yanıtladı. Tarım ve orman faaliyetinde çalışan kamu emekçilerin çözülmeyen ve günden güne daha da kötü hale gelen sorunlarına değinen Özden, sendikanın çıkış amacının “Kamu emekçilerinin mali, sosyal ve özlük haklarını korumak” olduğunu söyledi.
“DOĞANIN TAHRİP OLMASINA KARŞI HER TÜRLÜ KARŞI DURAN BİR SENDİKAYIZ”
SORU: Tarım Orkam-Sen’i tanıyalım. Faaliyetleri nedir, kuruluş amacı nedir?
Ö H. ÖZDEN: Tarım Orkam-Sen KESK’in 11 iş kolundan biridir. Sendika olarak biz büyük bir sendika değiliz. Bu da çalışma alanlarımızdan kaynaklı bir durumdur. İş kolumuzdaki kamu emekçilerinin mali, sosyal ve özlük bütün haklarının savunmasını, ekolojik dengeyi esas alan, doğayı koruyan, doğal yaşamı savunan ve doğanın tahrip olmasına karşı her türlü karşı duran bir sendikayız.
“TARIM ORKAM-SEN’DE ÖRGÜTLENELİM’”
SORU: Sahadaki alanlarınız nelerdir?
Ö H. ÖZDEN: Bizim çıkış amacımız kamu emekçilerinin mali, sosyal ve özlük haklarını korumak. Doğayı korumak olsun, çiftçinin sorunu olsun, mevsimlik tarım emekçilerinin sorunu olsun biz sadece Tarım Orkam-Sen olarak üyelerimiz üzerine çalışma yürütmüyoruz. Ülkedeki tarım ve ormancılık noktasında çıkarılan yanlış politikaların da düzeltmek anlamında her zaman aktif rol oynamak için çabalıyoruz.
Mersin Şubesi olarak Aksaray, Niğde, Karaman ve Konya illerini kapsıyoruz. Üye potansiyelimizin yüzde 80’ini Mersin’deki alanlar oluşturuyor. Bu anlamda tarım ve orman çalışanlarını örgütlemeyle ilgili her türlü yanlarında oluyoruz ve örgütlemeye çalışıyoruz. Bu arada da yine çağrı yapalım ‘Gelin KESK’te birleşelim, Tarım Orkam-Sen’de örgütlenelim’ diyorum. Ne kadar biz nicel olarak söz sahibi olabilirsek masada elimiz o kadar güçlü oluyor. Şu yakın sürede sendikal sözleşmeleri görüyoruz, nicel çoğunluk kimdeyse masada oturuyor ve memurun ne şekilde pazarlandığını hepimiz yakın süreçte çok şahit olduk. Sendika olarak ‘Kadın özgür ve aydınsa, dünyada 4 mevsim bahardır’ ilkesiyle yola çıkarak, sendikamızın kadın haklarını geliştirmesini, kadının öncül rol alması için mücadele etmek istediğimizi de belirtmek istiyorum. Aynı zamanda tabanın söz ve karar sahibi olma ilkesini benimsiyoruz. Gelecek olan bir karar yukarıdan gelmiyor. Talepler alttan çıkıyor, üstte uygulanması için uğraşılıyor.
“HAK ARAMA NOKTASINDA ÜYELERİN ARKASINDA EN ÇOK DURAN KESK’TİR”
SORU: Sendikalar artık toplumsal mücadele alanları da olmaya başladı. Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?
Ö H. ÖZDEN: Hak arama noktasında elbette ki üyelerin arkasında en çok duran KESK’tir. Yakın süreçte 17-25 Aralık sürecinden sonra ülkede meydana gelen işçi çıkarmalarına, ihraçlara bizim sendika olarak diğer sendikalara göre en az olmamıza rağmen hukuki destek talep edenlere biz bunu sunuyoruz. KHK’lı üyelerimizle 4 yıldır dayanıma içindeyiz. Bunların hepsi işine geri dönene kadar peşini bırakmayacağız.
ENDÜSTRİYEL TARIM ÇIKMAZI!
SORU: Orman ve tarım ne ifade etmeli, aslında biz ne anlamalıyız?
Ö H. ÖZDEN: Dünyanın ne anladığı çok basittir ama bizim ne anladığımız üzerinde konuşmak gerekirse; yakın süreçte biz gördük ki Çukurova Bölgesi’nde ve Şırnak Cudi Dağı da dahil 6 bin 500 hektarlık alan yakıldı ya da yandı. Yetkililerin açıklamasına göre bu yangınlar; dikkatsizlik, ihmal gibi belirlenmeyen sebeplerle çıkmakta ve sorumlular bulunamamakta.
Bu işlerin doğasında ihmal ve dikkatsizlik mutlaka vardır ama ormanların kül olmasında yangınlarda birçok emekçimizin yaralanması kapitalist hırstır. Endüstriyel tarım alanları açılıyor. Aslında endüstriyel tarımın çıkış amacı çok güzeldir. Yani makineleşmeye yönelik bir şey değil, insan gücünü ve zamanı daha verimli kullanmak adına. Ama kapitalizm hırsı burada devreye girerek talana dönüştürdü ve çiftliklerde hayvanların gördüğü işkenceleri insanlar izleyince endüstriyel tarımın yersiz bir şekilde amacına uygun olmayan bir şekilde kullandığını aşikar bir şekilde gördü. 45 günde civcivi tavuk haline getirip, antibiyotiği dayıyorlar. Bu da endüstriye tarımın bir getirisidir.
ORMAN KESMENİN CEZASI VAR
SORU: Caydırıcı ceza dediniz ormanlarla ilgili aklınıza gelen bir ceza var mı?
Ö H. ÖZDEN: Ormanda yapılan izinsiz kesimlerin, kazıların cezası bellidir zaten devlet tarafından.
MERSİN TARIM KENTİDİR AMA…!
SORU: Mersin’in tarım ve orman varlığına dair ne söylemek söylersin?
Ö H. ÖZDEN: Mersin bir tarım kenti midir? Evet. Yıllın on iki ayı üretim yapılabiliyor. Bitki ürün çeşidinde yetişemeyen bir ürün yok.
Mersin’deki kanayan yaralardan bir tanesi, narenciye üreticileri. Ben kendimi bildim bileli narenciye 40 kuruş ile 60 kuruş arasında kilo başına ürün veriyor. Girdiler bu kadar artarken son 2 yılda, her şeye yüzde 50 yüzde 100 oranında zamlar yapılırken fiyatlar aynı. Geçen sen narenciye üreticisinin yüzü biraz güldü. O da rekoltenin düşük olmasından kaynaklıydı.
“126 ÜLKEDEN MAL GETİRİYORUZ!”
Ekonomik anlamda durumu iyi olan narenciye üreticilerinin bazıları narenciyeyi söküp muza yöneldi. 20 dekarlık muz serasını 2 kişi ile şekillendirebilirsiniz ama 20 dekarlık narenciyenin emeği daha fazladır. Ama muzu bekleyen başka bir tehdit daha var. KDV indirimi yapılıyor muzda. Bu şu demek; muz üreticileri kendi kaderlerine terk ediliyor. Bugün ortalama 10 dönüm muz serası 1 milyon TL’ye banka kredileri ile kuruluyor bu seralar. Zaten çiftçinin en büyük düşmanı bankalar. Siz ithal gelen mallarda KDV’yi düşürürseniz ülkede ithalat patlaması olur. Biz 126 ülkeden mal getirtiyoruz. Dışa bağımlı bir ülke haline gelmişiz.
POLİPROPİLEN TESİSİ TARIMSAL KAYBA NEDEN OLACAK
SORU: Mersin’in tarımdaki gidişatı çok iyi değil. Rusya’ya bağlıyız, en ufak siyasi krizde elimizde kalıyor. Bir yandan da verimli arazilerimiz ranta kurban gidiyor. Bu konular hakkın ne söylemek istersiniz?
Ö H. ÖZDEN: Yakın süreçte de yaşadık. Polipropilen tesisinin kurulmasını gördük. Burada çevre kirliliğinden dolayı yaşanacak bir tarımsal kayıp olacak, bir de bizim su kaynaklarımız bilinçsizce kullanılacak. O bölgenin yüzde 90’ı sera bölgesidir. Kanallarda kışın su olmuyor, üretici suyu nasıl bulacak? Orada zaten oluşmuş bir trafik, çevre kirliliği sorunu var. Bunlara bir de yer altı sularının bilinçsiz kullanımı eklenecek. Orada Kromsan Akgübre ve Soda Sanayi var. Bir tesis daha kaldıramaz orası.
Biz de planlama yok. Devlet eliyle kooperatiflerin kurulması gerekiyor. şu anda var bir kooperatif ama tam anlamıyla devlet destekli değil. Tarım Kredi Kooperatifi kar gütmeyen bir kuruluş olmalı ama bu kooperatif kar gütmeden hiçbir iş yapmıyor.
“YENİ NORMAL BİZE SAĞLIK VE TARIMIN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ”
SORU: Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ö H. ÖZDEN: Pandeminin çıkışında ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diye bir söz vardı. Yeni normal bize sağlık ve tarımın önemini gösterdi. Üretmediğimiz sürece dışa bağımlı olacağız. Uygulanan yanlış tarım politikalarının doğru yönlendirilmesine katkı sağlamak istiyoruz. Ranta değil ekolojiye değer verilmeli.
Örneğin Mersin’e dışarıdan çok fazla tarım işçisi geliyor. Onlara aşırı konforlu bir alan istiyoruz, zaten onlar yerlerini yurtlarını bırakıp geliyor çalışmaya. Ayrıca son süreçlerde ırkçı saldırılar gördük, temel ihtiyaçlarını bırakalım bu insanların yaşamına bile saygı duyulmuyor.
Son olarak darbe süreciyle hiçbir alakası olmayan binlerce üyemiz ihraç olmuştur. Bizler maddi ve manevi olarak onların yanında olduk. Er ya da geç; emek, demokrasi, kardeşlik, barış kazanacak.