Dudak kanseri özellikle alt dudakta herhangi bir nedene bağlı olarak dudak epitel hücrelerinin anormal bir şekilde çoğalması sonucu oluşur. Bu farklılaşma dudakta sınır bölgesinde keskin bir hat boyunca görülmektedir. Dudaklar dışarıya açıldığı için kolay bir şekilde fark edilebilen ve tedavisine hemen başlanan bir kanser türü olduğu için yıkıcı etkileri çok azdır ve kısa sürede iyileşme oranına sahip bir kanser hastalığıdır. Ancak bazı hastalar dudak kanseri oluşumlarını sıradan ağız yaraları ile karıştırdığı ve önemsemediği için zaman zaman ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilmektedir.

Dudak Kanserinin Nedenleri Nelerdir ?

Diğer kanser türlerine neden olan risk faktörleri dudak kanserine de neden olabilmektedir. Özellikle güneşin yaymış olduğu ultraviyole (UV) ışınlarına ve diğer radyasyon çeşitlerine maruz kalmak bu hastalığın bilinen en yaygın nedenidir. Hastalar gün içerisinde güneşe maruz kalan bölgeleri her ne kadar güneş kremleri ile korusa da dudak ve çevresini kremlemediği için dudaklar ultraviyole ışınlara açık bir hale gelmektedir.

Ultraviyole ışınların yanı sıra aşırı bir şekilde tüketilen sigara ve alkollü içecekler de yaygın bir şekilde dudak kanserine neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü Konseyi tarafından yapılan araştırma sonucunda sigara içen bireylerin sigara içmeyen bireylere oranla dudak kanserine yakalanma olasılığı 10 kat daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sigara tüketiminin yanı sıra yanında alkollü içecek tüketenlerin bu hastalığa yakalanma olasılığı daha da artmaktadır.

Ağızda ve dudaklarda kimi zaman nedeni bilinmeyen yara ve lezyon oluşumları görülebilmektedir. Bu durum tüm insanlar için oldukça doğal bir durumdur ancak geçmeyen dudak yaraları aksine büyüme gösteriyor ise mutlaka dudak kanseri varlığı düşünülmeli ve buna uygun olarak tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Bütün bu risk faktörlerinin yanı sıra bireylerde meydana gelen genetik mutasyon ve dudak kanserine yakalanmaya karşı yatkınlık da bu hastalığın ortaya çıkışında önemli bir yere sahiptir. Dudak kanseri teşhis ve tedavisi de altta yatan bu nedenlere ve hastalığın klinik seyrine göre değişiklik göstermektedir.

Dudak Kanserinin Belirtileri ve Bulguları Nelerdir ?

Amerikan kanser konseyinden yapılan açıklamaya göre dudaklarda görülen anormal oluşumların tamamı dudak kanserinin habercisi olabilmektedir. Dudak yüzeyinde veya yüz derisi ile dudağın sınır noktasında herhangi bir yara, leke, kitle, siğil, kabuk ve kaşıntı gibi belirtiler dudak kanserinin belirtisi olabilmektedir. Bu belirtiler ağız çevresinde meydana gelen yaraların için de geçerli olabildiği için kişilerin bu belirtileri yakından takip etmesi ve geçme sürelerini değerlendirmeleri gerekmektedir.

Dudak kanserinin tedavisinde erken tanı ve erken tedavi oldukça önemli bir yere sahiptir. Hastalık erken tedavi edilmeye başlandığında hiçbir sağlık sorunu ortaya çıkarmadan iyileşme göstermektedir ancak üzerine düşülmeyen ve tedaviye başlanmayan hastalarda ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir.

Dudak Kanserinin Tedavisi Nasıldır ?

Dudak kanserinin tedavi edilebilmesi için çeşitli patolojik biyopsiler ve radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılarak kesin tanının detaylı bir şekilde konulması gerekmektedir.

Dudak kanseri tanısı konulduktan sonra kısa süre içerisinde tedaviye başlanması gerekmektedir aksi takdirde kanserli doku büyür ve yayılım gösterir, tekrarlama olasılığı artar. Kullanılacak tedavi yöntemleri ise ağız ve diş sağlığı doktorları hastalığın evresine ve klinik seyrine göre değişiklik göstermektedir.

Erken evre dudak kanseri vakalarında kriyocerrahi ve radyoterapi yöntemleri uygulanmaktadır. Erken evre radyoterapi uygulamalarında büyük oranda başarı sağlanmaktadır ancak eğer kanserli hücreler lenf bezlerini tutmuş ise bu tedavi yöntemleri işe yaramamakta, cerrahi tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır.

Eğer dudak kanseri ileri evrelere kadar ilerlemiş ise cerrahi yöntemler ile alt çenenin çıkarılması gerekebilir. Çünkü yayılım gösteren bu kanserli hücreler boyuna ve lenf bezlerine kadar yayılmıştır.

Dudak kanseri değerlendirmelerinde ve tedavisinde hangi evre olursa olsun mutlaka en kısa sürede tedaviye başlanması ve hastalığın yayılma riski açısından hastaların takip edilmesi gerekmektedir. Hastalığın riski her ne kadar az olsa da bunun bir kanser hastalığı olduğu unutulmamalı ve onkolojik kurallardan ödün verilmemelidir. Hastalığın yıkıcı etkileri de bu esnada ortaya çıkmaktadır çünkü birçok hasta bu hastalığın üstüne düşmüyor ve belirtileri önemsemiyor, sonucunda da kanserli hücreler yayılım göstererek ciddi sağlık problemleri ortaya çıkıyor.