HEDİYE EROĞLU
Ulusal iklim planı eksikliği küresel ısınmaya dair kötü gidişatı durdurmanın önünde en büyük engel olurken uzmanlar Türkiye’yi acilen harekete geçmeye çağırıyor.
İklim haberciliğinin önde gelen ismi Doğu Eroğlu, Ekosfer Derneği’nin Akdeniz bölgesinde startını verdiği “İklim Haberciliği” eğitim proğramında Mersin, Adana ev Antalyalı gazeteciler ile buluştu.
Deneyimlerini paylaşarak sorulara da yanıt veren Eroğlu, iklim inkarcılığının medyanın bu alandaki etkin çalışmalarının da etkisi ile giderek azaldığına vurgu yaparak, gazeteciliğin sorunun çözümüne yapabileceği katkıya dikkat çekti.
“SICAK GECELER ARTACAK”
Aşırı iklim olaylarının hızlandığını işaret eden Doğu Eroğlu, “Temiz su kaynakları üzerinde ciddi bir baskı oluşuyor. Su döngüsünün hızlanması demek tatlı su kaynaklarımızı daha ciddi bir hızla yitirmemiz anlamına geliyor.
Örneğin Akdeniz havzası için özel bir uyarı var. 2 derece civarında ciddi bir su baskını konuşuluyor ki artık bu tahmin artık çok yakın. Bölgemizde sıcak hava dalgaları artacak, daha kuru hele gelecek iklim. Orman yangınları fazlalaşacak. Kentlerdeki hayatımız zorlaşacak. Sıcak hava dalgalarını daha kolay hissedeceğiz. Sıcak geceler artacak.
Adana-Mersin’de yazları herkes klimalar ile yaşıyor. Bu da elektrik sarfiyatının artması anlamına gelecek. İklim değişikliğini arttıracağız böyle olunca da. Sıcak artışı salgın hastalığının artışına da neden olacak. Ayrıca tarımsal üretimde de değişimler olacak” dedi.
CANLI YAŞAMI TEHDİT ALTINDA
Havaların beklenmedik dönemlerde ısınması ile ağaçlardaki çiçek açımı veya dökümünün yaşadığına da dikkat çeken Eroğlu, bunun da tarımsal üretimde desen çeşitliliğine yol açtığını belirtti. “Artık üretim desenleri değişiyor” diyen Eroğlu, “Sıcaklık artışı canlı yaşamında da ciddi etkilere neden oluyor ki bu bir domino etkisi yaratabiliyor. Canlı yaşamında genel türlerin çoğunun yok olması hali hazırda yarısının da ortadan kalkması söz konusu” uyarısı yaptı.
ULUSAL İKLİM PLANI ŞART!
Kötü gidişata ‘dur’ demek için emisyon azatlımı ve küresel iklim değişikliği ile uyumlu hale gelmeyi öneren Eroğlu, “İklim değişikliğinin etkileri görüldükçe hayatlarımızı bu duruma adaptasyona tabi tutmalıyız. Uyum ve adaptasyon eylemlerinde referans alabileceğimiz bir kaynak var, buna biz karbon bütçesi diyoruz. Karbon bütçesini küresel ısınmayı 1,2-2 derece ile sınırlamak için kullanmalıyız.
Örneğin belediyelerin yağmur suyu planları var ama Türkiye’de ulusal bir iklim planı olmadığı için konu belediyelerin insafına kalmış durumda ve pek çok belediyede bu konuları ikinci planda görüyor. Küçük aktörlerin eyleme geçmesini zorlaştırıyor bu durumda.
Belediyeler adaptasyona karşı daha çok uyum çalışması yapmalı. Atık yönetimini değiştirmeyi deneyebilirler. Ama tabi ulusal bir plana ihtiyaç var” diye konuştu.