Haber Merkezi
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Arama Kurtarma Derneği (AKUT)’nin merkez binalarındaki 19 yıllık hak kaybını ve büyük başarılara imza atmış Nasuh Mahruki başkanlığındaki yönetimin siyasi baskılar sonucu değişmesini Meclis Gündemine taşıdı.
AKUT’un yaşanan doğal felaketlerde Nasuh Mahruki başkanlığında yönetimle birlikte büyük başarılara imza attığını belirten CHP’li Başarır, “AKUT herkes tarafından takdir toplamış ve çok önemli bir amaca hizmet eden sivil toplum kuruluşudur. Ancak AKUT’un başarılı yönetimine destek verilmesi gerekirken yönetimin değişmesi için geçmiş dönemde yapılan baskılar kabul edilebilir gibi değildir. Geçmişte yapılan bu siyasi baskının altında, AKP iktidarının her alanda olduğu gibi burada da kadrolaşma hevesi yatmaktadır” dedi.
Geçmişte yapılan bu baskıların, AKUT’un merkez binası için 19 yıllık irtifak hakkının kaybolmasına da neden olduğunu ifade eden CHP’li Başarır, “Nasuh Mahruki’nin başkanlık yaptığı dönemde AKUT’a zorluklar yaşatılıp, yönetim değiştikten sonra yeni bir ihaleyle binanın tekrar AKUT’a verilmesi tesadüf müdür? Yoksa her alanda kadrolaşma derdinde olan AKP iktidarı anlayışının bir ürünü müdür?” sorusuna yanıt aradı.
Milletvekili Başarır, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemi ile vermiş olduğu yazılı soru önergesinde; “Arama Kurtarma Deneği (AKUT), 14 Mart 1996 yılında resmi olarak kurulan, Türkiye'nin hem doğal afet ve hem de doğada meydana gelen kazalarda can kaybını en aza indirmeyi kendisine misyon olarak seçmiş ilk sivil toplum kuruluşudur.
AKUT, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Gölcük Depremi’nde göstermiş olduğu üstün gayret ve başarıları nedeniyle toplum arasında daha çok tanınmış ve gösterilen bu başarıyı takdir eden dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit’in desteğiyle İstanbul’un Esentepe İlçesi’nde bulunan merkez binasına 2002 yılında kavuşmuştur.
İstanbul Valiliği,2016 yılında, üstün başarılara imza atan AKUT’un, 15 yıldır merkez olarak kullandığı binasını, irtifak hakkının gerçekleşmediği gerekçesiyle 15 gün içinde boşaltmasını istemişti. İstanbul Valiliği AKUT’a göndermiş olduğu yazıda "Talep edilen söz konusu taşınmazın ön izni, irtifak hakkına dönüştürülemediğinden, söz konusu taşınmazı, yazımızın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde boş ve işgalsiz olarak idaremize teslim edilmesi, aksi halde 2886 sayılı kanunun 75. maddesi hükümleri uyarınca tahliye ettirilecektir" ifadeleri yer almıştı.
Nasuh Mahruki ve yönetiminin yoğun çabalarına rağmen, söz konusu irtifak hakkı sorunu yasal olarak İstanbul Defterdarlığı tarafından çözülecek bir konu iken, kararın Ankara’da bulunan ilgili Bakanlık tarafından verileceği gerekçesiyle evraklar Ankara’ya gönderilmiş ve gerekli izin de çıkmamıştır.
AKUT’un kurucularından olan ve o dönem başkanlığını yürüten Nasuh Mahruki, 49 yıllık irtifak hakkının çıkarılması için zamanında tüm evrakların tamamlandığını, başta İstanbul Defterdarlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşmelerin yapıldığını ve kendilerine hiçbir evrakın eksik olmadığı yönde beyanda bulunduklarını dile getirmiş ve alınan boşaltma kararının bir siyasi karar olduğunu belirtmişti.
Kaldı ki böylesine önemli bir görevi yürüten, her türlü doğal felaketlerde vatandaşlarımızın yardımına koşan ve bu konuda rüştünü defalarca ispatlamış bir kuruma yapılan bu uygulama gerek ahlaki açıdan gerekse de vicdani açıdan doğru bir tutum değildir.
Nasuh Mahruki ayrıca, bir köşe yazısında, ‘AKP'li bazı yerel yönetimler, Orhan Karakurt'un baskısıyla ve yönlendirmesiyle kendi bölgelerindeki AKUT ekiplerine binbir zorluk çıkarıyor, söz verdikleri destekleri iptal ediyor, yıllardır kullandığımız yerleşkelerimizden çıkmamızı, kendimize yeni yer bakmamızı istiyor, bize ihtiyaç duydukları operasyonları bile haber vermiyorlar. Kazazedelerin ve kayıp kişilerin hayatlarını tehlikeye atıyorlar’ ifadelerine yer vermişti.
Nasuh Mahruki’nin köşe yazısında belirttiği Orhan Karakurt şu anda Cumhurbaşkanlığı Müşavirliği görevini yürütmektedir.
Orhan Karakurt, söz konusu süreçte, sosyal medya hesabından ‘Akut içinde görev yapan pırılpırıl üyelerinden Anadolu’da bu işin çilesine çeken ekiplerden yeni bir başkan ve yönetim seçilmelidir.’, ‘aksi taktirde bu şaibeler pansuman tedbirlerle kukla yönetimle aşılamaz. Dernek merkezinin tahliye sürecinin olumlu sonuçlanması hayal olr’ ve ‘son olarak net bir şekilde söylüyorum Mahruki istifa ettiğin dernekten elini çek. O derneğin içinde orayı yönetecek onlarca mahruki var.’ şeklinde sıralı paylaşımlarda bulunmuş, derneğin iç işlerine karışarak yönetimin değişmesi ve değişmediği takdirde merkez binanızdan olursunuz anlamında ifadeler dile getirmiştir.
Yapılan siyasi baskılar sonucu AKUT’un yönetimi değişmiş ve daha sonra yapılan yeni ihaleyle aynı bina tekrar AKUT’a bu kez 30 yıllığına irtifak hakkı ile kiralanmıştır. Sonuç olarak AKUT 19 yıllık genel merkezlerini kullanma hakkından mahrum bırakılmıştır.
2016 yılında AKUT’a karşı yapılan bu haksız uygulamanın, derneğin o dönemde başkanlığını yürüten Nasuh Mahruki’nin siyasi görüşünden kaynaklandığı, kısacası 49 yıllığına kiralanan genel merkezin alınan bir siyasi kararla boşaltılmasını yönünde olduğu yazılı basında da yer almıştır.
AKUT, içerisinde her türlü siyasi düşünceye sahip olan 2 bin 200 kişiden oluşan, yaşanılan doğal felaketlerde büyük başarılara imza atmış bir arama kurtarma ekibidir. AKUT’un yönetiminde bulunan kişilerin siyasi görüşünden çok bu zamana kadar gerçekleştirmiş oldukları başarıları göz önünde bulundurulması gerekirken sırf yönetimin değiştirilmesi amacıyla AKUT, söz konusu dönemde çeşitli zorluklarla karşı karşıya bırakılmıştır” açıklamalarına yer vererek şu soruların yanıtlanmasını istedi: “AKUT’un İstanbul Esentepe İlçesi’ndeki bulunan merkez binasının irtifak hakkı ile kiralanması sorunu yasal olarak İstanbul Defterdarlığı bünyesinde çözülmesi gerekirken hangi amaçla çözüm için gerekli evraklar Ankara’daki ilgili Bakanlığa gönderilmiştir? Bu konuda görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır? Yapılmamışsa gerekçeleri nelerdir?
İstanbul Valiliği tarafından AKUT merkez binasının boşaltılması kararının siyasi baskılar sonucu alındığı doğru mudur? Doğru ise birçok doğal felaketlerde vatandaşlarımızın yardımına koşan ve başarılara imza atan bir kuruluşa yapılan siyasi baskı ne derecede ahlaki ve etiktir?
AKUT’un başarısında önemli pay sahibi olan Nasuh Mahruki’nin köşe yazısında belirttiği gibi AKUT’a, AKP yerel yönetimlerinin ve şu an Cumhurbaşkanlığı Müşavirliği görevini yürüten Orhan Karakurt’un zorluklar çıkardığı doğru mudur? Doğru ise konuya ilişkin gerekli incelemeler yapılmış mıdır? Yapılmadıysa gerekli araştırma yapılması düşünülmekte midir?
Hangi ilimizde olursa olsun yaşanan her türlü felakette halkın yardımına koşan AKUT’a o dönemde yaşatılan zorluklar bir anlamda halkımızın hayatını tehlikeye atmak değil midir?
Nasuh Mahruki’nin başkanlık yaptığı dönemde AKUT’a zorluklar yaşatılıp, yönetim değiştikten sonra yeni bir ihaleyle binanın tekrar AKUT’a verilmesi tesadüf müdür? Yoksa her alanda kadrolaşma derdinde olan AKP iktidarı anlayışının bir ürünü müdür?
17 Ağustos depreminde vatandaşların kurtarılması yönünde büyük hizmetleri olan AKUT’a, dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit tarafından verilen ve açılışı da yine bizzat Sayın Bülent Ecevit tarafından yapılan genel merkez binasının, AKP iktidarı döneminde hangi gerekçeyle olursa olsun geri alınması devlette devamlılık esastır anlayışıyla ne derecede örtüşmektedir?
Halen Cumhurbaşkanlığı Müşavirliği görevini yürüten Orhan Karakurt, büyük başarılara imza atmış AKUT yönetiminin değişmediği takdirde merkez binanızı elinizden alırız anlamındaki sözlerini kim, kimlerden ya da nereden alarak sarf etmiştir?”