MIP’E KARŞI BİRLEŞTİLER!


 

Kruvaziyer turizmi vaadiyle konteyner dağları oluşturmak için Atatürk Parkı’nı doldurup kendine yer açmak isteyen Mersin Limanı İşleticisi MIP’e karşı direniş büyüyor! Kentin önde gelen meslek odası, STK ve dernekleri güçlerini birleştirdi.

HEDİYE EROĞLU

 

Liman ve Atatürk Parkındaki gelişmelere karşı işbirliği yapmak için kentin önde gelen meslek odası, sivil toplum kuruluşu ve dernekleri ile bir araya geldi. Mimarlar Odası Mersin Şubesi’ndeki buluşmada, Oda Başkanı Başkanı Ünal Şahin, Atatürk Parkı’nı doldurmak isteyen Mersin Limanı İşleticisi MIP AŞ’nin projesine ilişkin bir sunum yaptı.

 

“DAYATMAYA KARŞIYIZ”

Sunumunda, TMMOB bileşenleri olan meslek odaları olarak, konu ile ilintili kaygılarını ihtisas alanlarına göre değerlendirdiklerini söyleyen Şahin, “Bizler yapılı çevrenin tüm alanlarında amacına uygunluğu, dayandırıldığı gerekçelerin tutarlılığı, sonuçta sürdürülebilir bir yaşamın, konforun, düzenin varlığı için bilenmiş bir birliğiz. Kuşkusuz yaşamsal döngünün devamı için uluslararası, ulusal, yerel ölçekte olmazsa olmaz kurguların, oluşumların, döngülerin dahilinde olmalıyız. Ancak bunların salt tröstlerin egemenliğinde, salt onların çıkarları ve istemleri doğrultusunda tüm insanlığa dayatılmasına karşıyız.

Planlı büyümek, ilkeli büyümek, yerleşik toplumların olmazsa olmazıdır. Yasal boşluklardan faydalanarak veya vazgeçilmezliklerini kullanarak ya da arkasındaki güce dayanarak salt kendi gelişimini esas alıp geride kalanları mutsuz kılmak sürdürülebilir bir gelişme yöntemi olamaz” dedi.

 

1948’DEN BUGÜNE…

Sunumunda kentin gelişimine ışık tutan Şahin, 1948 yılında yapılan plan da ihtiyaç doğrultusunda, gelişmeye açık, doğuya doğru konumlanan bir gelişimin öngörüldüğünü anımsattı. Bu dönemde kentin nüfusunun 36 bin 500 olduğunu hatırlatan Şahin, “Kentsel büyümenin korkularından, kaygılarından uzak bir dönem. Konut alanları kuzey ve doğuya doğru yer seçmiş, depolama alanları doğuda demiryolu etrafında yer almakta, rıhtımlarda depolama maliyetinden dolayı ön görülmemekte, merkezi iş alanları iskelelerin hemen gerisinde oluşmuştur.

Kentin lojistik gelişimi ve yapılı çevre etkileri 1962 yılından itibaren limanın faaliyete geçmesiyle hızlanmıştır. Ve bu dönemde liman sahasının genişlemesi, karayolu ulaşımının artması, liman işlem hacminin artması ile birlikte artık limanın kentten uzaklaşması veya kentin limandan uzaklaşması eğilimi zorunluluk haline gelmiştir. Görüldüğü üzere limandan kentin giderek uzaklaştığı 1970 yılı kent nüfusu (DİE 1970) 112 bin 982 kişi olmuştur. Bu dönemde ticaret ve konut alanları kuzeye ve batıya gelişme eğilimi devam etmiştir. Devamında ulusal politikalara paralel olarak kent ekonomik ve fiziksel açıdan gelişmesini devam ettirmiştir. Buna etken konulardan biride serbest bölge kararıdır. Bu durum 1990 yılındaki yerleşim haritasında devam ettiği gözükmektedir.

1996 yılında kentin gelişimini etkileyen yine önemli yatırımlar başlamıştır. Kentin doğusunda 23 km Mersin –Tarsus OSB, 2004 de Ataş Rafineri kapatılarak sadece yakıt depolamaya geçmiş, yeni özel petrol depolama ve ithalat yapan firmalar gelmiş, limanın doğusunda sanayi ve depolama tesisleri kurulmuş, kentin kuzey ve batı kesiminde ise yine konut gelişimi devam etmiştir. Bu gelişim Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Yerleşkesinin kurulmasıyla hızlanmıştır. Kent nüfusu 1990 yılında 422 bin 357 kişiye ulaşmıştır.

 

ÖZELLEŞME İLE BÜYÜME DEVAM ETTİ

Mersin kent nüfusunun 847 bin 900 olduğu 2007 yılında Mersin Limanı özel sektöre devredilmesiyle limanın işlem hacminde hızlı bir artış gerçekleşmiştir. Bu dönemde 2. Organize ve küçük sanayi siteleri doğuya doğru büyürken konut kuzey ve batıya büyümesi devam etmektedir.

17.10.208 de Mevcut limanın en batı rıhtımının olduğu şekliyle kalması batıya doğru kruvaziyer liman alanı olmasına karar verilmiştir. Limanda ise oluşan ihtiyaçtan dolayı TMO rıhtımının yanında 94.445 m2 lik rıhtım öngörülmüştür” diye konuştu.

 

“KRUVAZİYER LİMANI SEMPATİSİYLE GELMEK GİBİ YÖNTEM SEÇİLİYOR”

Ancak rantabl olmaması sebebiyle şu an dayatılan rıhtımla karşı karşıya olunduğunu dile getiren İMO Başkanı Ünal Şahin, dayatma sürecinde manevra, mendirek, maliyet gibi gerekçelerle sorunsuz alana gelmek isteyen MIP’in, gelirken de kruvaziyer limanı sempatisiyle gelmek gibi bir yöntem seçtiğini işaret etti.

Kentte 0 yıllık uzaklaşmanın son bulduğuna dikkat çeken Şahin, konteyner yük limanının 176 bin metrekarelik rıhtımıyla ve tenekeden dağlarıyla 70 yılda yerinde büyümesiyle, yetmeyen alanlarıyla bu azametiyle batıya yönlendiğini söyledi.

 

“DOĞUDA BAKMAYA DEĞER KENT SİLUETİ OLMAYACAK”

“Geldikleri söylem ve ara yüz ise kruvaziyer limanı” diyen Şahin, “Çünkü kruvaziyer denince akla bazı limanlar geliyor. Oysa Toroslar ve Akdeniz ilçelerimizin 2/3’lük siluetini teneke dağıyla ve kapatmak yetmeyip kentin tamamında bu hükmünü ve ağırlığını hissettirmek istiyorlar. İnsu’dan, Emirler’den, Gelincik’ten baktığında manzara seyrederken artık daha çok batıya bakma gereksinimi duyacağız. Doğuda bakmaya değer kent silueti bırakmamış olacağız.

Dünyanın en iyi limanlarından biri olan Rotterdam limanı. Ve düşünün bu limanın gölgesine ilişmiş kruvaziyer ve turist kafileleri koca bir yalan. Sonunda hayal edilen 70 yıllık kaçış tek adımda hüsrana dönüşmekte.

 

“İNSAN FİGÜRÜ OLARAK ORADA OLMASI BİLE YADIRGANACAK”

Bu arada sayın işletmeci sektörün parka zarar vermediği söylemi var. Evet belki fiziksel olarak parka girmeyeceksin ancak, bu kaçınılmaz yakınlığın ve iç çeliğin bir anne ve çocuğun bırak denize dokunarak kentliliğini sürdürmesi, insan figürü olarak orada olmasının bile yadırganacağı ruh halini yaratmaktan öteye bir sonuç yok. Ve bu içiçelik kentlinin orada var olma sebebini ortadan kaldıracaktır.

Ve ne yazık ki bu durum A. Ayan’ın bahsettiği gibi ‘denizin adeta uyuz it gibi bizden uzaklaştırılıp ve kentin dışına itilmesidir. Halbuki deniz it değil var olma sebebimiz, onun için buradayız.

 

BİR ÇOK FİRMAYA DARBE VURACAK”

Ve bu 176 bin metrekarelik rıhtım, depolama ve lojistik sürecini büyük ölçüde kendi bünyesinde çözerek bölgede bulunan yıllardır oluşan nakliye, depolama firmalarının da büyük ölçüde var olma sebeplerini ortadan kaldıracaktır. Devamında hep birlikte göreceğiz 2009 yılında onaylanan, fakat birtakım gerekçelerle vazgeçtikleri ceplerinde olan 94 bin metrekarelik rıhtımı da yapacaklar. Mersin Limanının liman dışı ambar gereksinimi minimal seviyeye inecek ve lojistik depo olarak kendi içinde döngüsü olan hangar ve konteyner dağlarıyla kentin güneyinde insan ölçeğinden uzak bir ortam oluşacak. İşletmeci ve çalışanlardan başka herhangi bir canlının ne denizde ne karada ne de havada , bu ortama yaklaşmasının, bulunmasının mümkün olmadığı ve toplam alanıyla kent yaşamı için karanlık dev bir haydut olmaktan öteye bir şey olmayacak.

 

“KRUVAZİYERİ BIRAKALIM, BALIKÇI BARINAĞI BİLE ORADA BARINAMAYACAK”

Özellikle yeni yapılan 176 bin metrekare yani 17 hektarlık alan rıhtım büyütülmesi ve bunun balıkçı barınağına yani yeni kruvaziyer bölümüne bakması bu yüzeyin de liman faaliyetlerinin en rantabl yeri olması limanın batısının yük için kullanılması etkileşim alanını 461 hektardan 617 hektar alana çıkaracaktır. Kruvaziyer turizmini bırak, mevcut balıkçı barınağı bile orada barınamayacaktır. Tekrar edelim işletme ve çalışanları hariç herhangi bir canlının bu ateş çemberinde var olma sebebi olamaz. Ve denizimiz kentin değil işletmecinin denizi olacak. Orada kruvaziyer yalanıyla, şakasıyla gelenler, bunu dayatmaya çalışanlar işletmeye peşkeş çekilen kentin sorumluları olacaklar.

 

“KENTLİNİN ZAFERİ OLABİLİR…”

Öte yandan sözleşmesindeki maddelerle bu eklentileri yaptıkça büyüyecek, büyüdükçe dünya limanlarıyla boy ölçüşecek, bu amaçla masraf, giderleri artacak, gideri artığı için vergisi yok olacak, vergi ödemediği için giderden sakınmayacak. Sözleşmesi gereği harcadıkça da sınırsız işletme süresi sahibi olacak. Yap işlet devret misali ama devretme süresine hiçbir kentli şahit olamayacak. Torunlarımızın torunları bile bunu göremeyecek ve burası ilelebet kenti baskılayan, yanlış kentsel tasarım politikalarıyla , rekreatif arayüzlerle kente adapte edilen bir liman olacağına kentliyi kentten kovan, denizden kovanların zaferi olacak. Bu zafer işletmeci ve işletmeye verenlerin değil kentlinin zaferine dönüşmelidir” şeklinde konuştu.

 

“MERSİN TALAN EDİLİYOR”

MERÇED Başkanı Sabahat Aslan da, kentte ikinci bölgenin Akkuyu Nükleer Santrali, balık çiftlikleri, tersane, çimento fabrikaları gibi kirli yatırımlarla talan edilirken, merkezde de yeşil alanların talan edildiğini işaret etti.

İlk olarak Alata’nın şekilsel olarak değişimine karar verildiğini anımsatan Aslan, ancak buna itiraz ettiklerini anımsatarak, “Alata’dan sonra işte Davultepe’deki sanayi sitesinin planı karşımıza çıktı. Şimdi de kentin akciğerleri olan Atatürk Parkımızı yok etmek istiyorlar. 100. Yıl Gümüşküm Tabiat Parkı da ne yazık ki yok edilmek üzere. Burada özel şirketlere rant kazandırmak adına kaplumbağaların yaşam alanları yok ediliyor.Yaşamımıza çok ciddi saldırılar yapılmakta.

 

“KAZANMAK İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETMEK ZORUNDAYIZ”

Bu saldırılara karşı birlikte hareket etmek zorundayız. Birlikte hareket ettiğimiz takdirde ciddi kazanımlar elde ediyoruz. Son zamanlarda derneğimiz Polipropilen Tesisi’ne karşı ÇED raporunun iptali için dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararı alınmıştı. Ama burada Büyükşehir Belediyesi, TMMOB, Baro ile hep birlikte mücadele ettik.

Yürütmeyi durdurma kararı çok önemli bundan sonra yürütülecek hukuksal sürecin bizim lehimize dönmesini bekliyoruz.

Taşucu Tersanesi ile ilgili de dava açmıştık, davayı kaybettik ama yılmadık ve Danıştay’a müracaat ettik. Davultepe meselesinde de ciddi kazanımlar elde edildi.

 

“KARŞIMIZDA DURAMAYACAKLAR”

Birlikte güçlü bir şekilde mücadele etmeni kazanımlarını yavaş yavaşta olsa alıyoruz. Atatürk Parkı’na karşı da dava açarsak bizim karşımızda duramayacaklar. Hep birlikte güzel kazanımlar elde edebiliyoruz. Atatürk Parkı bizim için çok önemli, kentimizin akciğerleri dolayısıyla buna karşı biz kent dinamikleri ile birlikte mücadele etmek zorundayız. Mimarlar Odası’nın sunumunda Atatürk Parkı’nın yok edilmek istendiğini gördük. Biz buna ‘evet’ demeyecek ve mücadele edeceğiz. O nedenle bugün bu talana karşı ne yapmamız gerektiğine karar verip, hep birlikte örgütlenmeli, halkı bilgilendirmeli, eylem planı yapmalıyız. Liman ile ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi zaten bir dava açtı. Biz belki bu davaya müdahil olabiliriz” dedi.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA