HEDİYE EROĞLU
Mersin Kadın Platformu’nun iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme kararını protesto etmek için geçen hafta başlattığı “İstanbul Sözleşmesi Bizimdir Nöbeti” sürüyor.
Her Çarşamba, “Birimiz hepimiz, hepimiz İstanbul Sözleşmesi için nöbetteyiz!” sloganıyla yapılan nöbet, dün de Özgecan Aslan Barış Meydanı gerçekleştirildi. Bu hafta Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri de destek verdi.
“BU SAVAŞIN KAYBEDENİ BİZ KADINLAR OLMAYACAĞIZ”
Grup adına basın açıklamasın okuyan Zübeyde Akpınar, platformu olarak geçen haftadan itibaren her Çarşamba İstanbul Sözleşmesi için nöbette olduklarını vurgulayarak, “Kararın kendisini tanımadığımız gibi kararın alınma şeklini de tanımıyoruz demek için nöbetteyiz.
Sözleşmeden çekilme kararı ve yöntemi Anayasa’ya ve uluslararası insan hakları hukukuna aykırıdır. İnsan haklarına aykırı faaliyette bulunmak devletin yetkisini açıkça kötüye kullanmaktır.
Kaldı ki İstanbul Sözleşmesi kimsenin iki dudağının arasında değildir. Milyonlarca kadının, LGBTİ+ların ve çocukların hayatı ve haklarını ilgilendiren bir sözleşmeden çıkmak devletin ve iktidarın keyfince karar verebileceği bir şey değildir.
İstanbul Sözleşmesi’ne dair ilk tartışmalar başladığında ülkenin tüm sokaklarından haykırdığımız gibi “Aklınızdan bile geçirmeyin, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyiz, İstanbul Sözleşmesi mor çizgimiz.
AKP iktidarı kadınların kararlılığını tanımıyor ve bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararnamesi ile kadınlara savaş açıyorsa bu savaşın kaybedeni biz kadınlar olmayacağız.
“VAZGEÇMİYORUZ DEMEK İÇİN NÖBETTEYİZ”
Hayatlarımız için, birbirimiz için, İstanbul Sözleşmesi için nöbetteyiz. Bugün yine İstanbul, İzmir, Bursa ve Mersinde sokaktayız. Sokakta kazandığımızı sokakta savunuyoruz! Her ilden, her fırsatta tekrarlıyoruz: İstanbul Sözleşmesi mor çizgimizdir.
Sözleşme net bir şekilde: Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, şiddete uğrayanın korunması, şiddet uygulayanın uzaklaştırılması ve cezalandırılmasının sorumluluklarını devletlere yüklüyor. Öldürülen, taciz, tecavüz ve istismara uğrayan her bir kadın, LGBTİ+ ve çocuğun sorumluluğu devlettedir diyor. Sözleşmeden çıkmak bu sorumluluktan kaçmak anlamına geliyor. Kadınları, LGBTİ+ları ve çocukları yok saymak anlamına geliyor. Tüm yurttaşlar eşittir ve tüm yurttaşların en temel hakkı yaşamaktır, kadınlar, LGBTİ+lar ve çocuklar dahil!
Bundan daha tabii ne olabilir ki?
Her bir yurttaşın güven içinde yaşamasını devlet sağlamayacaksa kim sağlayacak? Sorumluluklarınızı yerine getirin. Getiremiyorsanız bu görevlere talip olmayın.
İstanbul Sözleşmesini, yani yaşam haklarını savunan kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik saldırılara Mersin’de ve tüm ülkede her gün bir yenisi daha ekleniyor” dedi.
AKDENİZ BELEDİYESİNE TEPKİ
İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamakla yükümlü Akdeniz Belediyesi’nin 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşüne katılan 3 kadına önce mobbing uyguladığını, direnenleri ise işten çıkardığını da anımsatan Zübeyde Akpınar, “Devlet gibi, yerel yönetimler de İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamakla yükümlüdür ve Akdeniz Belediyesi’nin bu fiili ekonomik şiddettir, suçtur. Akdeniz Belediyesi İstanbul Sözleşmesini uygulamalı arkadaşlarımızın derhal işe iadesi sağlanmalıdır.
“KADIN MÜCADELESİ ENGELLENEMEZ”
Diyarbakır’da 2 gün önce Rosa Kadın Derneği ve birçok adrese yapılan operasyonda çok sayıda kadın gözaltına alındı. İktidar erkek şiddetini önlemek yerine şiddete, tacize, ayrımcılığa, istismara karşı mücadele eden kadınları susturmaya çalışıyor. Eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadınları susturamayacaksınız. Kadın mücadelesi engellenemez. Göz altıları derhal serbest bırakın.
Denizli’de İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldıkları için 2 gün önce gözaltına alınan 4 İranlı mülteci için dün sınır dışı etme kararı verildi. İranlı dostlarımız geri gönderildikleri takdirde işkence ve hapis cezası ile karşı karşıya kalacağını ifade ediyor. Sınır dışı edilmeleri İranlı arkadaşlarımızın hayatını tehlikeye atmaktır.
İstanbul sözleşmesi devleti din, dil, ırk, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, hukuki statü ayırt etmeksizin erkek şiddeti ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılan herkesi korumakla yükümlü kılar. İstanbul Sözleşmesini uygulayın, arkadaşlarımızı serbest bırakın.
Bir haftadan beri farklı, farklı illerde kadınlara sistematik gözdağı vermeye çalıştığınızın farkındayız!
Kadınları susturabileceğiniz, alanlardan çekebileceğiniz, seslerini kısabileceğiniz zamanlar çok geride kaldı. Kafanızı kaldırın ve iyi bakın, dikkatlice bakın… Bir kadın devriminin tam ortasındasınız.
Arjantin’den Polonya’ya, Meksika’dan Türkiye’ye hayatlarını ve özgürlüklerini savunan kadınların mücadelesi erkek iktidarlara meydan okuyor. Kadın isyanı dünyayı sarsıyor.
Ne para cezalarınız, ne işten çıkarmalarınız, ne de barikatlarınız bizi yıldıramayacak! Haklarımızı, hayatlarımızı ve İstanbul Sözleşmesini savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Sözleşmeyi nasıl kazandıysak öyle savunuyoruz. Buradayız, sokaklardayız, gitmiyoruz.
Var gücümüzle ülkenin dört bir yanından yüzünüze haykırıyoruz: Kararınız hükümsüzdür.
Karar bizim, İstanbul Sözleşmesi Bizim, Vazgeçmiyoruz! Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! Yaşasın kadın dayanışmamız” diye konuştu.