Mersin'in Gülnar ilçesinde inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali, istihdama ve iş dünyasına sağladığı büyük iş hacmi ile bugüne kadar Türk firmalarının gözdesi oldu. Üçüncü ünitesinin temeli 10 Mart’ta törenle atılan Akkuyu NGS projesinde hem sahadaki inşaat çalışmaları hem de ekipman üretimi hız kesmeden devam ediyor.
10 Mart'taki törende, 3 güç ünitesi aynı anda inşa edilen, dördüncü ünite için de hazırlık çalışmaları devam eden Akkuyu NGS projesini, 'dünyadaki en büyük nükleer inşaat sahası' olarak tanımlayan Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev, projede şu anda yoğun ilerleme aşamasına geçtiklerini belirterek, “Bu yıl ilk güç ünitesinde, reaktör gövdesi montajı dahil olmak üzere birçok kilit çalışmanın gerçekleştirilmesini öngörüyoruz. İkinci ünitede iç muhafazanın kademeleri monte edilecek. Üçüncü ünitede, yılsonuna kadar 'kor tutucu' düzeneğinin montajı gerçekleştirilecek" diye konuştu.
Sahada önümüzdeki dönemde yapılacak işleri bu sözlerle özetleyen Likhachev, inşaatın başladığı günden bu yana geçen 3 yılda da önemli aşamalar kaydettiklerinin ve son 1 yıldır tüm dünyanın yaşadığı korona virüs salgını sürecinde de çalışmaların durmadığının altını çizdi. Likhachev, “Korona virüs salgını hepimiz için ciddi bir meydan okuma oldu. Ancak karantina önlemlerinin neden olduğu sıkı kısıtlamalara rağmen, şantiyedeki çalışmaları durdurmayacak şekilde süreçleri düzenlemeyi başardık. Bununla birlikte, Rosatom için inşaatı yapan çok uluslu bir ekibin parçası olan herkesin sağlığını korumak, bir öncelik olmuştur ve hep böyle olacaktır” ifadelerini kullandı.
TÜRK FİRMALARININ GÖZDESİ OLDU
Türk iş dünyasından Akkuyu NGS projesine sürekli artan bir ilgi gördüklerini kaydeden Likhachev, şöyle devam etti; "Şimdiden inşaatta malzeme, ekipman, hizmet tedarikini gerçekleştiren ve çeşitli çalışmalar yapan 400'den fazla Türk şirketi yer alıyor. Bugün Türk tedarikçilere verilen sipariş hacmi 2 milyar doları aştı. Şunu vurgulamak önemlidir; projenin genel yüklenicisi, payları yüzde 50/50 eşit olarak bölünmüş olan ortak bir Rus-Türk girişimidir. Yüksek derecede yerelleştirme ve projeye Türk şirketlerinin büyük ölçekli katılımı, Rosatom'un diğer projelerde de işbirliği yapabileceği Türkiye'de nükleer sanayi kümelenmesinin oluşturulmasına katkıda bulunuyor. Türk deyimine göre ‘yalnız taş, duvar olmaz'. Aynı şekilde Türk nükleer projesinin başarılı gelişimi de ortak çabaların sonucudur. Ülke yönetiminin ve Türk sanayisinin katılımıyla, toplumun desteğiyle, ülkenin enerji güvenliğinin temellerinden biri olacak nükleer santrali hızlı ve etkin bir şekilde inşa edebileceğiz.”
TÜRK UZMANLAR YETİŞİYOR
Likhachev’in dikkat çektiği bir konu da projenin Türkiye’ye nükleer alanda yetişmiş insan gücü kazandırması oldu. Türkiye için nükleer enerjinin yeni bir alan olması dolayısıyla eğitim konusunda ülkeye pek çok destek verdiklerini belirten Likhacev, “Şu an itibariyle 143 genç Türk mühendis nükleer santral sahasında çalışıyor ve 107 genç uzman, Moskova ve St. Petersburg'da eğitimlerine devam ediyor. Hükümetler arası anlaşmaya göre, üniversitelerimizde uzmanların eğitimi Rus tarafınca karşılanmaktadır. Rosatom'un Türkiye'de bir nükleer enerji santralini referans projeye göre kurduğunu vurgulamak isterim. Benzer güç üniteleri ülkemizde faaliyet göstermektedir. Bu nedenle, Türk uzmanlar ünitelerin ekipmanları ve cihazlarını uygulamalı olarak tanımak için her imkana sahiptir” dedi.
Rosatom Genel Müdürünün dikkat çektiği bir başlık da Akkuyu projesinin bölgedeki sosyal sorumluluk faaliyetlerine olan katkısı. “Sürdürülebilir kalkınma ilkelerini takip eden Rosatom, Rusya'daki ve yurt dışındaki faaliyetlerinde sosyal sorumluluğu her zaman hatırlıyor. NGS yapımı alanındaki Gülnar ve Büyükeceli eğitim kurumları desteklemekteyiz” diyen Likhachev, pandemi döneminde de Akkuyu NGS’nin bulunduğu bölgedeki sağlık kuruluşlarına yardımda bulunduklarını belirtti.
NÜKLEER ENERJİNİN ÖNEMİ ARTIYOR
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin enerji karmasında yer alan nükleer enerji, düşük karbonlu, istikrarlı ve güvenli bir elektrik kaynağı olarak önemini artırmaya devam ediyor. Dünya çapında 50 reaktörün yapımı devam ederken, uzmanlar iklim değişikliği ile mücadele ve temiz bir gelecek için bu sayının artırılması gerektiği konusunda görüş birliği oluşturuyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) gibi çok sayıda önemli kuruluş, nükleer enerjiye destek veriyor. Son olarak da Fransa, Polonya, Macaristan, Çekya, Romanya, Slovakya ve Slovenya gibi Avrupa Birliği üyesi ülkeler de AB Komisyonuna gönderdikleri ortak mektupta, AB'nin iklim ve enerji politikalarında nükleer enerjiye destek çağrısı yaptı.
İklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biri olmasının yanı sıra, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı olan Türkiye de nükleer enerjiye geçiş için adım atan ülkelerden biri. 12 Mayıs 2010 tarihinde Rusya ile imzaladığı Hükümetlerarası Anlaşma çerçevesinde Mersin’in Gülnar ilçesinde Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşa edilmesi için harekete geçen Türkiye, Akkuyu’nun yanısıra iki nükleer santral projesini daha hayata geçirmeyi planlıyor.
Elektrik ihtiyacı her geçen gün fazlalaşan ve Londra merkezli iklim ve enerji odaklı bağımsız düşünce kuruluşu Ember'in, 'Küresel Elektrik Görünümü 2021' başlıklı raporuna göre bu yıl 301,5 teravatsaate (TWh) ulaşan Türkiye, Akkuyu NGS ile bu ihtiyacının yüzde 10’luk bölümünü karşılamış olacak. Her biri 1200 MW’lık güce sahip sahip VVER-1200 tipi 'III+' nesil reaktörlü 4 güç ünitesiyle Türkiye’nin enerji ihtiyacına büyük katkı sağlayacak olan Akkuyu NGS, 60 ila 80 yıl boyunca enerji üretecek. Bu da ülkenin doğalgaz ithalatını önemli ölçüde düşürecek.(iha)