HEDİYE EROĞLU
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, bu yıl salgın tedbirleri ile çerçevesinde ki sınırlı kutlamalar ile anıldı. Sendikaları temsil eden heyetler ülke genelinde alanlara inerek, hükümete seslendi.
1 Mayıs İşçi Bayramı Mersin’de sınırlı da olsa kutlandı. Tam kapanmaya denk gelmesi nedeniyle temsili kutlamaya izin verilen Cumhuriyet Meydanındaki törende Emek ve Demokrasi Platformu paydaşları öncelikle Saygı Duruşunda bulundu.
“ALANLAR BİZİMDİR”
1 Mayıs kutlamasında konuşan DİSK Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, işçilerin katılmadığı bir kutlama yapmayı doğru bulmadıklarını belirterek “Sadece yitirdiklerimiz adına bir çelenk bıraktık. Türkiye’nin her yerinde 10 gündür sendika ve siyasi partiler olarak alanlarda 1 Mayıs’ı kutluyoruz” dedi.
Konuşmasında iktidara da seslenen Göksoy “Lebalep doldurduğunuz kongrelere izin var, şu anda bile sokakları süpürene izin var, fabrikalarda çalışana izin var ama bu işçilerin gelip bir arada bir bayram kutlamasına izin yok. Biz bunu kabul etmiyoruz. Emek ve Demokrasi Platformu güçleri olarak da kabul etmedik ve biz her alanı, her fabrikayı 1 Mayıs alanına çevirdik ve bununla da mükellef olduğumuzu biliyoruz. İşyerlerimizde kutlama devam edeceğiz. Yasaklar varsa alanlar bizimdir” diye konuştu.
“YASAKLARA, BASKILARA RAĞMEN UMUDU BÜYÜTÜYORUZ”
Basın açıklamasını ise KESK Dönem Sözcüsü ve BES Şube Başkanı Murat Doğan yaptı. Doğan, yasaklara, baskılara rağmen umudu büyüttüklerini söyleyerek, “Her gün 1 Mayıs, her yer 1 Mayıs diyoruz. Yeni bir başlangıç için Umut Sende, Umut Bizde. Umut Birlik, Mücadele ve Dayanışmamızda!
Bugün, salgının günde 300’ün üzerinde insanımızı aramızdan kopardığı koşullarda sömürü çarkları tüm emekçiler gibi bizim için de daha acımasız dönüyor. Krizle birleşen pandemide sorunlarımız katlanarak artıyor. COVID-19 salgınıyla mücadelede dünyanın en başarısız ülkelerinden birinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor” dedi.
“ÇALIŞANLAR HASTALANMAYA, ÇALIŞMAYANLAR DA AÇLIĞA MAHKUM EDİLİYOR”
“Tam kapanma” diye sunulan önlem paketinde de işçi sınıfının ve halkın sağlığı ile gelirini değil sermayenin çıkarlarının korunmaya çalışıldığını belirten Murat Doğan, “Çarklar dönmeye, çalışanların çoğunluğunun işe gitmeye, insanlarımız ölmeye, sağlık emekçilerimiz tükenmeye devam ediyor. Tam kapanma dedikleri önlemlerde biz yokuz: Çalışanlar hastalanmaya, çalışmayanlar da açlığa mahkum ediliyor. Sadece sağlığımız değil; işimiz, aşımız ve geçimimiz de tehdit altında. Pandemide yurttaşlarına en az nakdi destek veren ülkeden biri de Türkiye. İşsizlik her gün yeni rekorlar kırıyor. Uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimleriyle güvencesizlik yaygınlaşıyor.
YOKSULLUK ARTIYOR
Pandemi döneminde yoksulluk artarken, gelir dağılımındaki uçurum derinleşiyor. Salgından önce işçiler, milli gelirden yüzde 35 pay alırken, salgın sonrasında aldıkları pay yüzde 26’lara düşmüştür. Pandemi döneminde uygulanan yanlış politikalar yüzünden sağlıkçılar tükenirken, siyasal iktidar eğitimde, sağlıkta sınıfta kalmıştır.
Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan pandemide yaygınlaşan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Pandemi koşullarında kadınların güçlendirilmesi gerekirken, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor.
BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ!
Bizler yani kamu emekçileri; adaletin, demokrasinin, barışın, sendikal hakların yok sayıldığı, emeğin hak arama yollarının kapatıldığı bir ülkenin emekçileriyiz. Yıllardır emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz.
Evrensel normlara uygun grev ile tanımlanmış gerçek toplu pazarlık hakkımız yok sayılıyor. Güvenceli çalışma hakkımız yok sayılıyor. Sözleşmeli, ücretli, vekil gibi onlarca parçaya bölünmüş güvencesiz istihdama mahkum olmamız bekleniyor.
TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına endekslenen artışlar sonucunda her yıl açlık sınırına biraz daha fazla yaklaşan maaşlarla yetinmemiz isteniyor. Emeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı, her seferinde bizim değil, sermayenin, patronların yüzünü güldüren bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil.
YENİ BİR BAŞLANGIÇ İSTİYORUZ!
Bu düzene attık yeter diyoruz. Yeni bir başlangıç istiyoruz! Emeğin sömürülmediği, herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin olduğu, ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, kimsenin kimliğinden, cinsiyetinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin şekilde uygulandığı, eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hakim olduğu, sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin, itiraz etmenin cezalandırılmadığı, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hakim olduğu, herkese aşı, herkese gelir desteği sağlandığı, çalışırken hastalanan emekçiler için COVID-19 iş kazası ve meslek hastalığı sayıldığı, asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintilerin sıfırlandığı, her alanda adaletin sağlandığı, KHK’ların olamadığı bir ülke istiyoruz !
Böyle bir ülke için de umut sende! umut bizde! umut birliğimizde, umut halkların yan yana
mücadelesinde ve dayanışmasında..! Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz. Yaşasın 1 Mayıs, Bıjî yek gulan” diye konuştu.