GİZEM EKİCİ
Kadına yönelik suçların arttığı günümüzde İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi Kadın Komisyonu, ‘2020-2021 Kadın Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı.
2020-2021 tarihleri arasında komisyona yapılan kadın başvuruları ile ilgili bilgiler verildiği rapor, dernek binasında basınla paylaşıldı.
İHD Mersin Şubesi Kadın Komisyonu adına Eşbaşkan Zeynep Benli, raporla ilgili yaptığı açıklamada, rutin aralıklarla raporlarını kamuoyu ile paylaştıklarını söyledi.
KADIN EYLEMLERİNDE GÖZLEMCİ OLARAK YER ALIYORLAR
2020 Mart ayından 2021 Nisan ayına kadar, derneğe yapılan kadın başvuruları takip ederek, hukuki yardımlar ve yönlendirmeler yapıldığını bildiren Eşbaşkan Zeynep Benli, “Dünyada ve Türkiye’nin her yerinde, toplumun her kesiminde bulunan kadınlara yönelik şiddet ve hak ihlalleri artarak devam etmektedir. İnsan Hakları Derneği olarak bulunduğumuz her yerde yaşanılan hak ihlallerine yönelik başvurular alarak raporlamalar yapıyoruz. İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesinde bulunan kadın, çocuk, cezaevi, çevre, mülteci, cezaevi İnceleme Komisyonları olarak yereldeki hak ihlalleri ve gelen başvuruları takip ediyoruz. Yerelde dernek olarak kadın örgütleri ile iletişim halindeyiz ve Mersin Kadın Platformunda bulunuyoruz. Kadına yönelik yapılan baskı, zulüm ve şiddete yönelik yapılan basın açıklamalarına, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet etkinliklerine katılıyoruz. Yereldeki kadın eylemlerinde gözlemci olarak yer alıyoruz.
Başvuruları ve gözlem raporlarımızı dikkate alarak doğru bilginin basın aracılığı ile kamuoyuyla paylaşıyoruz” dedi.
KADINLAR DERNEĞE HANGİ KONULARDA BAŞVURUYOR
Son bir yıl içerisinde Mersin’deki kadın başvurularına da değinen Zeynep Benli, silahla yaralama, şiddet, taciz, çocuk istismarı, kadın örgütlerinin basın açıklamalarından aldığı para cezaları, Umum Hıfzıssıhha Kanununu ihlal cezaları, ev baskınları, cezaevlerinde çıplak arama, görüşlerdeki hak ihlalleri, pandemiden kaynaklı yaşanılan hak ihlalleri, açlık grevine verilen destekten kaynaklı tahliye engelleme, dolandırıcılık ve alıkoyma, nefret söylemleri, polisin kötü muamelesi, üniversite öğrencilerinin okuldan uzaklaştırılması, LGBT+ derneğine saldırı, boşanma sebebi ile tehdit, gözaltılar, mültecilerin kimlik başvurusu, belediyede çalışan kadınlara mobbing, çocukların velayeti başvurularını öne çıktığını söyledi.
50 KADIN BAŞVURDU
“Ayrıca dernek üyesi olan kadın arkadaşlarımıza yönelik uyarı ve para cezaları bulunmaktadır” diyen Benli, “Özet olarak aktardığımız bu bilgilerin detaylı açıklaması raporumuzda bulunmaktadır. 2020 yılında kadın ve LGBTİ+ bireyler olmak üzere derneğimize 36 kişi, 2021 yılında 14 kişi başvuruda bulunmuştur.
Sonuç olarak: Ceza evlerinde telefon görüşmelerinin engellendiğine ilişkin başvuruda bulunan anneye telefon görüşmesi yapması için idare ile görüşülmüş olup, annenin hakkı olan telefon görüşmesi sağlanmıştır.
PARA CEZALARINA KARŞI HUKUK MÜCADELESİ
İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmaması için Mersin Kadın Platformunun yaptığı basın açıklamalarına katılan, aralarında İHD üyesi kadınlarında bulunduğu kadınlara, para cezaları kesilmiş olup, aralarında İHD üyesi kadınlarında olduğu para cezası kesilen kadınlar, başvuruda bulunarak hukuki yardım talebinde bulunmuşlardır. Başvurular Hukuk Komisyonuna bildirilmiş olup, Mersin Barosunu Kadın Birimi tarafından takibi sağlanmıştır.
Sabahın erken saatlerinde; kolluk güçlerinin yaptığı ev aramalarında uğradıkları mağduriyetler, Mersin Valiliğinin, Kolluk Gücüne haber verilerek destek sağlanmıştır.
MAĞDUR KADINLARA DESTEK
Derneğimizin avukatlarından Av. Gazi İnci’nin de davasını takip ettiği, eşi tarafından silahla yaralanan, vücudunda kalıcı hasarlar bırakılan Hatun Koç davasında; Hatun Koç, derneğimize başvurarak felç olmasından dolayı rapor almak için uğraştığından hukuki yardım talebinde bulunmuş olup, Hukuk Komisyonu tarafından takip edilmektedir.
İstanbul Sözleşmesinin iptaline ilişkin yapılan basın açıklamaları nedeni ile para cezası kesilen kadınlara, Mersin Barosunun Kadın Birimi tarafından destek sağlanmıştır.
Hak savunucuları olarak bulunduğumuz her alanda çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmesi, devlet eli ile şiddet meşrulaştırılarak otoriter anlayışın giderek güçleneceğini göstermektedir.
Ayrıca, kadınların kazanılmış hakkı olan nafaka hakkı ortadan kaldırılmak istenmektedir. Çocuklarına bakmak zorunda olan kadınlar ekonomik anlamda ortak sorumluluk gerektiren ve ödenmesi zorunlu olan nafaka, haksız bir kazanç olarak görülmekte ve ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Cezaevlerinde de kadınlar şiddete maruz kalmakta, çıplak aramadan dolayı hak ihlallerinin yapıldığı, şiddet vakalarının, gerek cezaevlerine, gerekse sevkler sırasında kolluk güçlerince gerçekleştirildiği bildirilmektedir. Ayrıca, mahpushanelerdeki çocuklu annelerin sorunlarına çözüm getirilmemiştir.
Türkiye’de yasal anlamda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı bir ayrımcılık olmamasına rağmen yasalar bu yönde uygulanmamaktadır. LGBT+bireylerin yaşadıkları ayrımcılık, nefret suçlarında failin cezasız bırakıldığı örnekler oldukça fazladır.
Yaşama, çalışma, barınma örgütlenme, toplanma hakları sürekli olarak ihlal edilmekte, temel haklara erişimler engellenmektedir. ‘İstanbul Sözleşmesi uygulansın, aile içindeki şiddet önlensin, çocuk istismarları son bulsun’ basın açıklamasına katılan kadınlara para cezaları kesilmektedir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MÜCADELESİ SÜRÜYOR
Yine aynı şekilde ‘İstanbul Sözleşmesinin iptaline’ ilişkin yapılan bası açıklamasına katılan kadınlara para cezaları kesilerek, aralarında İHD üyesi de bulunan kadınlar derneğimize yaptıkları başvurular ile hukuki yardım talebinde bulunulmuş olup, derneğimizin Hukuk Komisyonu başvurularla ilgili gerekli işlemleri başlatmışlardır.
Derneğimize başvuruda bulunan kadınlar; basın açıklamalarına katıldıkları için 100 bin lirayı aşan para cezaları ile karşılaştıklarından dolayı hukuki yardım talebinde bulunmuşlardır. Başvuruda bulunan kadınlar arasında İHD üyesi kadınlar bulunmaktadır.
Başvurular arasında; kadınların eşleri, kardeşleri ya da çocuklarından dolayı sabahın erken saatlerinde evlerine kolluk güçlerince baskın yapılarak, aramaya maruz kaldıklarını evde bulunan çocukların psikolojilerinin bozulduğunu ifade etmiştir. Bütün bunlardan tedirgin oldukları için derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuşlardır.
AKDENİZ BELEDİYESİ’NE TEPKİ
8 Mart Feminist Gece Yürüyüşüne katılan üç kadın çalışan, Akdeniz Belediyesi’nden Kot.29 nedeniyle işlerinden atılmış olduklarından, derneğimize başvurarak hukuki yardım talebinde bulunmuşlardır. İşten çıkarılan kadınlardan yedi aylık bebeği olan anneye ‘Doğururken bize mi sordun?’ şeklinde onur kırıcı davranışlarla karşılaştıklarını beyan etmişlerdir.
Kadınlar katledilmekte, şiddete uğramakta, taciz ve tecavüze maruz bırakılmakta, failler cezasızlık politikaları ile adeta ödüllendirilmektedirler. Kadınlar, ev içi şiddete karşı savunmasız bırakılmakta, bu görünmezlik yaşamlarını tehdit eder hale gelmekte ve kadınlar korku ile susmaya mecbur bırakılmaktadırlar.
Kadın katliamları devam etmekte, Nadira Kadirova soruşturması yetersiz kalmış; Gülistan Doku halen bulunamamıştır. Üniversite öğrencisi gazeteci Yeldane Kaharman’ın ölümündeki gerçeklik ortaya çıkarılmamıştır.
LGBTİ+’ lara karşı iktidar tarafından ayrımcı söylemler üretilmekte ve nefret suçları yaratılmakta, toplumun dezavantajlı grubu haline getirilmektedirler.
Savaş mağduru ya da ekonomik olarak mülteci durumuna gelmiş kadınlar, her türlü emek sömürüsüne, şiddete, ayrımcılığa, tacize ve tecavüze maruz bırakılmaktadır.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İPTAL EDİLEMEZ”
Devleti yönetenler, 2011 yılında Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladılar. Bu sözleşme, kadın hakları açısından ve ‘toplumsal cinsiyetçi’ politikaları eleştirmek açısından son derece önemli bir sözleşmedir. Bu sözleşmede hiçbir örf, adet ve ‘sözde namus’ anlayışı kadına yönelik şiddetin gerekçesi olamayacağı ifade edilmiştir. Sözleşmenin iptaline, kadınlar ve LGBTİ+ mücadelesi izin vermeyecektir. Dayatılan erkek egemen, feodal ve militer anlayışına ve uygulamalarına karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Türkiye, 2011 yılında ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesine ve Bunlarla Mücadeleye’ dair sözleşme olan İstanbul Sözleşmesini imzalamıştır. İstanbul Sözleşmesini imzalayan devletler GREVİO isimli bir mekanizma tarafından denetlenmektedir. Grevio‘nun (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu) 1 Ekim 2018 tarihinde açıklanan raporunda; toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik özellikle de İstanbul Sözleşmesi ve onun ilkelerini destekleyen, bağımsız kadın örgütlerine yönelik giderek artan, kısıtlayıcı koşullar nedeni ile endişe duyduklarını belirtmişlerdir.
İstanbul Sözleşmesi iptal edilemez. Türkiye, Anayasanın 90. maddesine göre değiştirilemez olan sözleşmenin yükümlülükleri yerine getirmeli, kadına yönelik şiddete karşı 6284 sayılı yasadaki maddeleri uygulamalıdır. Kadın mücadelesi; kadına yönelik şiddete karşı yapılmaktadır. Kadınlar, haklarından vazgeçmeyecek, hakları için mücadele etmeye devam edeceklerdir” diye konuştu.