Haber Merkezi
Eğitim-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Nesime Aslan, 2020-2021 Eğitim Öğretim Dönemi’nin sona ermesi nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.
2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi’nin unutulmayacak rezaletlere ve acılara sahne olduğunu ifade eden Aslan, dönemin başında pandemi nedeniyle okulları kapatan ve uzaktan eğitime geçen Milli Eğitim Bakanlığı’nın "dünya yıldızı" olarak tarif ettiği EBA sistemini eline yüzüne bulaştırdığını söyledi.
Eksikliklerin kapatılması için aylarca vakit olmasına rağmen, EBA'da eğitim dönemi boyunca online ders işlenemediğini ifade eden Aslan, “EBA'nın bu eksikliği ve düzenli olarak çökmesini "Demek ki talep var. Ne güzel" diye karşılayan Milli Eğitim Bakanı'nın polyannacı tavrı, eğitimcileri kullanıcı bilgileri konusunda güvenilir olmayan platformlarda ders işlemeye itmiştir. EBA-TV aynı hanede farklı sınıflarda çocuklar bulunup tek televizyon olduğu, televizyonu dahi olmayan hanelerin bulunduğu gerçeği görmezden gelinerek göstermelik hazırlanmış bir sistem olarak eğitim rezaletleri arasında yerini almıştır. Üniversiteye hazırlandığı halde lise öğrencilerinin yaklaşık yüzde 20'sinin EBA'dan hiç faydalanmamış olması bile rezaleti tek başına gözler önüne sermektedir” dedi.
“UZAKTAN EĞİTİM GARABETİ ÖĞRENCİLERİ EĞİTİMDEN KOPARDI”
Uzaktan eğitim garabetinin birçok öğrencinin eğitimden kopmasına neden olduğunu anlatan Aslan, “ Bizzat MEB'in yayımladığı 2020 Küresel Salgın Döneminde Uzaktan Eğitim İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu göre bu eğitim-öğretim döneminin online sürdürülen kısmında; öğrencilerin yüzde 1,5’i televizyonu ve interneti olmadığı için ders anlatımlarını takip edememiş, öğrencilerin yüzde 7,1’i de internete erişimi olmadığı için canlı derslere katılamamıştır. Öğrencilerin yüzde 4,4’ü ise canlı ders yapılmadığını açıklamıştır. Derslere katılamayan öğrencilerin toplamı yüzde 13 olarak ifade edilmiştir. Söz konusu araştırma, öğrencilerin yüzde 24'ünün (yani 3.5 milyonu aşkın öğrencinin) derslere ya katılamadığı ya da imkansızlıklar nedeniyle düzenli katılım sağlayamadığının itirafı niteliğindedir. Sendikamızın üyelerine sorarak yaptığı araştırmaya göre ise hemen her kademe sınıfta, eğitimde öğrenci açısından en az 5'te 1 oranında kayıp yaşanmıştır” ifadelerini kullandı.
Eğitim camiasının neredeyse tek ses olarak "Öğrencilerin teknik ihtiyaçları karşılanmadan uzaktan eğitimden fayda sağlanamaz" uyarısı, MEB'in ve AKP'nin birbiriyle çelişen söylemleriyle susturulmaya çalışıldığını öne süren Aslan, “Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 12 Şubat 2021’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın “2 milyon tablet dağıttığını” açıklamış ancak hemen sonra Bakan Ziya Selçuk, dağıtılan tablet sayısı için “2021 yılında Mart ayı sonunda 660 bin adedi geçmesi hedeflenmiştir” diyerek bir çelişki ortaya koymuştur. Erdoğan'ın "O bile 50 bin tablet dağıttı" dediği AKP'li Şahinbey Belediyesi'nin aslında sadece 20 bine yakın tablet dağıttığı ortaya çıkmış, hükümetin toplamda ne kadar tablet dağıttığı ise eğitim döneminin sonuna gelindiği halde açıklanmamıştır. Sonuç olarak yoksul öğrencilerin ihtiyaçları giderilmemiş, göstermelik kampanyalarla bu öğrencilerimiz hükümet şovuna malzeme yapılmıştır”şeklinde konuştu.
“İHTİYAÇ SAHİBİ ÖĞRENCİLER GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR”
Öğrencinin uzaktan eğitime ulaşmak için sadece tablet/bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyacağı gerçeğinin bile MEB'i harekete geçirmediğini anlatan Aslan şöyle devam etti: “Türkiye'nin internet altyapısı açısından sorunlu birçok ilinde dere tepe çıkarak barakalarda uzaktan eğitime ulaşmaya çalışan öğrencilere rağmen, vakıf maskesi takmış her tarikatla protokol çalışmasına giren Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda Teknoloji Bakanlığı ile bir çalışma yürütmemiştir. Altyapı sorunu yaşayan bölgelerdeki öğrenci ve öğretmenlerimiz kendi çözümlerini üretmeye çalışarak eğitim dönemini kapatmıştır. Milli Eğitim Bakanı Selçuk'un eğitimin yüz yüze sürdürüleceğinin açıklandığı dönemlerin hemen öncesinde "Tamamen hazırız" dediğinde dahi devlet okullarının hijyen malzemesinin bile sağlanamadığı, birçok okula uyarılarımıza rağmen kadrolu temizlik personeli atanmadığı, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak MEB'in gidermesi gereken bu ihtiyaçların yine eğitim emekçileri ve velilerin özverisiyle giderildiği görülmüştür. Eğitimde yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Yoksul öğrenciler bu eğitim döneminin ne uzaktan ne de yüz yüze kısmından tam faydalanamazken ailesi varlıklı öğrenciler evde özel ders alma, özel okulların etüt adı altında işlediği derslere katılma gibi birçok imkanı bulabilmiştir. Söz konusu fırsat eşitsizliği enflasyonu en çok LGS'de görünür olmuştur.”
KÖY OKULLARINI KAPATMANIN FATURASI BU DÖNEMDE ÇIKMIŞTIR
Eğitim döneminde yüz yüze eğitime kademeli olarak geçildiği söylenen dönemde kırsal kesimde yaşananların AKP zihniyetinin eğitimdeki tahribatını daha da görünür kıldığını vurgulayan Aslan, “Bu eğitim dönemine kuşkusuz yoksulluk da damga vurmuştur. Temel gıda fiyatlarında yüzde 50'den fazla zam olmasına rağmen sarı sendikaların da emeğiyle 3 kuruşluk zamma layık görülen öğretmenin alım gücü iyice düşmüş, bir sonraki günkü faturayı düşünmeden gönül rahatlığıyla kendini derslere verebilmek hayal olmuştur. Okul masraflarının da enflasyon oranından fazla artması, milyonlarca velinin belini bükmüştür. "Bağış" adı altında yine devlet okullarında kayıt parasının illegal biçimde toplanmasıyla başlayan eğitim dönemi, uzaktan sürdüğü zamanda da yüz yüze devam ettiği safhada da hane gelirinden çok büyük bir pay koparmıştır:”
EĞİTİME ARA VERİLMİŞ, GERİCİLİĞE ARA VERİLMEMİŞTİR
Eğitimin bir uzaktan bir yüz yüze yapıldığı bu dönemde dahi gericilik hız kesmediğini ifade eden Aslan şunları söyledi: “Okulların pandemi gerekçesiyle kapalı olduğu dönemde Kuran kursları, varlığı Cumhuriyet'e yakışmayan medreseler çocuklarla dolup taşmıştır. Yarım yamalak yayın yapan EBA TV de bu süreçte gerici yayınlarla defalarca ilerici kamuoyundan tepki çekmiştir. AKP'nin ülke haritasını kıpkırmızı yapana kadar sürdürdüğü lebaleb kongrelerde, yüzlerce partizanın buluşturulduğu sokak şovlarında bulaşmayan virüs, bu yıl yine ulusal bayramlarımızda tehlike arz etmiştir! Krizi fırsata çevirerek Cumhuriyet alerjisine pandemi kılıfıyla paketleyip sunan zihniyete özellikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda ülkenin hemen her ilinde camları süsleyen Türk bayrakları gereken cevabı vermiş, bizlere de umut olmuştur”
“UZAKTAN EĞİTİM BİR MOBBİNG AĞINA DÖNÜŞMÜŞTÜR”
Boğaziçi'nde yaşananların liyakatle değil sadakatle dizayn edilen üniversite yönetimlerinin ülkenin akademisine nasıl zarar verdiğini gözler önüne serdiğini ifade eden Aslan şunları söyledi: “Öğretmenler bu eğitim döneminde de kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye kademelendirilerek sömürülürken seçim öncesi AKP'nin defalarca vadettiği 3 bin 600 ek gösterge rafa kalkmıştır. Mülakat adı altında yandaş kadrolaşma sistemi sürmüş, MEB'in kendi verilerine göre bile 100 binden fazla öğretmen açığı varken bu dönemde sadece 20 bin öğretmen atanmış ve onlarda "sözleşmeli" olarak işe başlayabilmiştir. Kamuda bile güvencesiz çalışmanın normalleştirildiği bu süreçte, hükümet mevcut öğretmen açığının 5'te 1'inden bile az atama yapıyor olmayı müjde olarak sunma pişkinliğini sergilemiştir. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı bu eğitim döneminde daha da artmış ve ne yazık ki 700 bini aşmıştır. Hak ettiği halde mesleğine kavuşamayan gençlerimiz, inşaatlarda çalışarak, kuryelik yaparak, pazarda tezgah açarak geçinmeye çalışmakta ve öğrencilerine kavuşacakları günleri beklemektedir.”