“IRKÇILIK DÜNYA İÇİN TEHDİTTİR”


 

Mersin’de Emek ve Demokrasi Platformu ile İnsan Hakları Derneği tarafından yapılan basın açıklamasında ırkçı, ayrımcı, ötekileştirici nefret söylemlerin katliamları tetiklediğine dikkat çekilerek dünya için bir tehdit olan ırkçılığa karşı siyasi partiler göreve davet edildi.

Hediye EROĞLU

 

Mersin’de Emek ve Demokrasi Platformu ve İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi tarafından ırkçı, ayrımcı, ötekileştirici nefret söylemlerinin tetiklediği katliamlara dikkat çekmek için Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasında, “Irkçılığın panzehiri barıştır” şeklinde pankart ile “Nefret değil sevgi”, “Irkçı olma insan ol”, Yüreğimiz yangın yeri”, Ayrımcı ve ötekileştirici söyleme son”, “Irkçılık suçtur” dövizleri açıldı.

İnsan Hakları Derneği Mersin Şube Başkanı Hakkı Demir, “Türkiye’de, nefret söyleminin giderek artması ve bu nefret söyleminin yarattığı, tetiklediği ırkçı ve ayrımcı saldırılar çok tehlikeli boyutlara ulaştı. Nefret söyleminin kontrol edilmemesi halinde, bunun şiddeti tetikleyen bir niteliğe büründüğünü Ankara, Afyon, Antalya  ve en son Konya’daki ırkçı ve barbar katliamla sonuçlandığını gördük, yaşadık” dedi.

 

“YAŞANAN BÜYÜK ACILARIN ÇOĞU IRKÇI NEFRETİN SONUCUDUR”

Yaşanan büyük acıların çoğunun bir gruba karşı ırkçı nefretin ürünü olarak ortaya çıktığını insanlık tarihinin gösterdiğini ifade eden Demir, “Irkçılık ve ayrımcılık, bireyin bir eğilimi olmaktan çıkar, yaygınlaşır, önce grupları, giderek büyük kitleleri harekete geçirebilir. Toplumsallaşan ve kurumsallaşan ırkçılık, yalnızca bulunduğu yer için değil, tüm dünya için bir tehdittir. Unutmayalım ki, ırkçılık psikolojik bir hastalık değildir, "kafatasçı" bir ideolojidir ve medeni tüm toplumlarda cezai yaptırımlara tabii tutulan bir suçtur. Bir insanın, bir başka insanı sırf başka bir etnik yapıya, bir başka inanca ya da bir başka dile sahip olduğu için katledebilecek bir duruma getirilmiş olmasını insan olarak adlandırmak  zordur. Hepimizin bildiği üzere, akla ve hayallere sığmayacak bir çok kötülük, insan görünümlü ırkçı yaratıklar tarafından işlenmektedir” şeklinde konuştu.

 

“CEZASIZLIK POLİTİKASINDAN GÜÇ ALIYORLAR”

Konya’daki ırkçı katliamın bir arada yaşama kültürüne insanlığa, değerlere saldırı olduğunu vurgulayan Demir, şöyle devam etti: “Bilinmelidir ki,   bir evin tüm bireylerini vahşice öldürebilecek, evi ateşe verebilecek vicdansızlığı, acımasızlığı besleyen ülkedeki ötekileştirici nefret söylemidir.  Bu katiller hem nefret söyleminden besleniyorlar hem de cezasızlık politikasından güç alıyorlar. Sivas katliamını yapanlar ortaya çıkarılıp cezalandırıldı mı, Roboski’de devletin uçakları tarafından, içinde çocukların da olduğu, insanlar bombalanarak öldürüldü, bu katliamı yapanlar yargılandı mı?... Suruç ve Gar Katliamını yapanlar, onlara göz yumanlar, yol verenler hak ettikleri cezaları aldılar mı? Ne yazık ki hayır! İşte ırkçı ve faşist yapılar bu cezasızlık politikasından güç alıyor.”

 

“KÜRT SORUNU MUHALİFLERİ DİZAYN ETMEDE ARAÇ OLARAK KULLANILIYOR”

Kürt sorununun çözümsüz bırakılması, çatışmalı ortamın devam etmesi, barışçıl bir ortama geçilmemesinin yaşanan bir çok sorunun temelini oluşturduğunu anlatan Demir, “Kürt sorunu, Türkiye’deki bir çok kirli yapılanmalara örtü alarak kullanılmakta, alternatif görünen muhalif yapıları da dizayn etmede bir araç olarak kullanılmaktadır. Televizyonlardan, HDP üzerinden her gün nefret dili kullanılarak insanların kafasında Kürtler terörist algısı yaratılmaktadır. Türkiye’nin dört bir yanında ormanlar yanıyor! Ve hepimizin yüreği ormanlarla beraber yanıyorken; bir an önce yangınların söndürülmesi için çaba gösterilmesi, bu konuda toplumun bir dayanışma içinde seferber edilmesi gerekirken, ne yazık ki orman yangınları üzerinden bir başka ötekileştirme yaratma derdine düşüldü. Orman yangınlarını Kürtlerin çıkardığına dair kirli, bir o kadar da tehlikeli, provakatif bir algı toplumun bilinç altına yerleştirilmeye çalışıldı. Bundan görev çıkaran ırkçı gruplar, Kürtlerin ölümü hak ettiğini düşünmeye ve bu insanlık dışı düşüncelerini sosyal medya üzerinden servis etmeye başladı. Manavgat’ta sivil giyimli insanlar, kendilerine asayiş payesi vererek araçları kontrol etmeye, yangın söndürmeye koşan insanları bile doğum yerlerine bakarak linç etmeye çalıştılar” şeklinde konuştu.

 

“İÇ DÜŞMAN, DIŞ DÜŞMAN SÖYLEMİ ÖTEKİLEŞTERMİ ARACI OLARAK KULLANILIYOR”

İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak, kamuoyunun dikkatini Türkiye’de yayılmaya ve olağanlaşmaya devam eden ırkçılığa çekmek için defalarca açıklamalarda bulunduklarını hatırlatan Demir şöyle devam etti: “Bu gerçeği;  Kürtlere salt Kürt oldukları için ve Suriyelilere salt Suriyeli oldukları için yapılan saldırılarda ve Ermenilere yönelik ırkçı nefret söylemlerinde görebiliyoruz. İHD’nin 22 Eylül 2020 tarihli “Türkiye’de Nefret Suçları ve Son Dönemde Yaşanan Irkçı Saldırlar Özel Raporu”na göre 2020 yılının ilk sekiz buçuk ayında sadece derneğimizin tespitlerine göre 14 ırkçı saldırı olayında 3’ü Suriyeli çocuk olmak üzere 7 kişi öldürülmüştür. Söz konusu vakalarda en az 32 kişi de yaralanmıştır. 2010 yılından bu yana 280 ırkçı saldırıda 15 kişinin öldürüldüğünü ve 1097 kişinin de yaralandığını görmekteyiz. Bu saldırıların hedefinde Kürtler ve Suriyeliler yer almıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca uluslararası krizler, Müslüman olmayan toplumlara ve resmi olarak tanınmayan halklara yönelik gözdağı veren, can güvenliğinden yoksunluk duygusu yaşatan genel bir toplumsal atmosfere vesile edilmiştir. "İç düşman,  dış düşman" söylemi,  egemenlerin toplumu kendi yönetme erklerine uygun olarak dizayn etmek amacıyla sürekli kullandıkları bir ötekileştirme aracı olarak kullanılmaktadır.  İsrail’le ilişkiler Yahudilere, Yunanistan’la sorunlar Rumlara, Irak Federe Kürdistan Bölge Yönetimi ile yaşanan sorunlar ve Suriye’nin kuzeyinde de facto oluşan yönetime karşı girişilen askeri harekâtlar Kürtlere, Azerbaycan- Ermenistan çatışma gerilimleri Ermenilere saldırmak için bahane edilmiştir. Ermenilerle Türklerin dostluğunu savunan, iki halkın bir birini anlaması için çaba harcayan Hrant Dink’e bile tahammülü olmayan yaygın bir ırkçılık yaşandı bu memlekette”

 

“SİYASİ PARTİLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”

Dünya için büyük bir tehdit olan ırkçılığa karşı siyasi partilere bu dönemde çok önemli bir görev düştüğünü vurgulayan Demir, “Ve bu görev, tabanda ırkçılık karşıtı bir kültürün yeşertilmesi ve güçlendirilmesi görevidir. Özellikle siyasal partilerden talebimiz, ülke geneline yayılmış teşkilatları aracılığıyla seçmenleri arasında çatışmayı değil çözümü, düşmanlığı değil birbirini anlamayı, ayrışmayı değil köprüler kurmayı tercih eden ve ırkçılığı temelden reddeden bir anlayışı beslemeleri ve böyle bir anlayışı halk arasında yaygınlaştırmak için çaba harcamalarıdır. İnsan yaşamını ve insanın insanca yaşamasını önceleyen bir toplum için bunun bir zorunluluk olduğunu düşünmekteyiz. Irkçılığın panzehiri barıştır! İnsanın insanla barışı, yani farklı etnik köken, ırk-renk-dil, cinsiyet ve farklı inanç gruplarıyla barışı esastır.  Ve bu barış,  insanın doğayla barışını da koşullayacaktır.”



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA