ARTIK YETER!


 

Mersin’de özel bir hastanede yatan hastalarının ölmesini bahane eden grubun anestezi uzmanı ve iki hemşireyi darp etmesine tepki gösteren sağlık çalışanları meslektaşlarına yönelik saldırılara tepki göstererek ‘Artık yeter”dedi.

Hediye Eroğlu

 

Mersin'de merkez Mezitli ilçesi Atatürk Mahallesi'ndeki özel bir hastanede 24 gündür yoğun bakımda tedavi gören Covid-19 hastası H.Ç’nin hayatını kaybetmesi üzerine yakınları ölümünden sorumlu tuttukları doktor Ö.D., başhemşire Ü.Ü. ile hemşire M.K.'yi darp etmişti. Darp raporu alan sağlık çalışanlarının şikayetçi olması üzerine şahısların yakalanması için çalışma başlatıldı. Sağlık çalışanlarına yönelik saldırı nedeniyle Mersin Tabip Odası tarafından Ortadoğu Hastanesi önünde eylem gerçekleştirildi. Eyleme Türk Tabipler Birliği İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, Mersin Eczacı Odası, Eğitim Sen ile bazı siyasi partilerin ve derneklerin temsilcilere katıldı.

“Sağlıkta şiddete de, göz yumanlara da artık yeter!” şeklinde pankartın açıldığı eylemde konuşan Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, “Yıllardır kanayan yaramız olan “sağlıkta şiddet”, pandeminin getirdiği ağır yük nedeniyle daha da görünür hale gelmektedir. Ülkedeki cezasızlıkla el ele yürüyen şiddet iklimi, saldırganların pervasızlığını daha da artırmaktadır”dedi.

 

“CEZASIZLIĞIN ETKİSİ SALDIRIYI ARTIRIYOR”

Açıklamayı yaptıkları hastanede ölen bir hasta gerekçe gösterilerek bir uzman doktor ve iki hemşireye görevleri başında iken kalabalık bir grup tarafından saldırı yaşandığını anlatan Antmen, “Bu saldırganların, hastaları hastaneye geldikleri andan itibaren çalışanlara tehditler savurdukları, hastaları öldükten sonra da bu tehditlerini fiziksel şiddet ve hakaret ile sürdürdükleri görülmüştür. Mersin Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği olarak bu saldırıların hız kesmeden devam edebilmesinde cezasızlığın etkisini yıllardır vurguluyoruz. Sağlıkta şiddet olaylarının böylesi yoğun yaşandığı tam da bu günlerde İzmir’deki genç bir meslektaşımızı boynundan jiletle yaralayan failin hapis cezası ise “neden en üst sınırdan ceza verildiği” sorgulanarak istinaf mahkemesi tarafından bozulmuştur” şeklinde konuştu.

 

“GÜVENDE OLMADIKLARI ORTAMDA ÇALIŞTIRILMAZ ZORUNDA KALIYOR”

Son bir ayda basına yansımayan ancak meslek örgütleriyle paylaşılan onlarca sağlıkta şiddet vakasının yaşandığını vurgulayan Antmen, “Sağlık emekçileri kendilerini güvende hissetmedikleri koşullarda çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Sağlıkta şiddetle mücadele için gerçekçi bir yasal düzenleme yapılması bir yana, yargı yetersiz de olsa mevcut yasal düzenlemeyi dahi uygulayamamaktadır. Bundan tam dokuz yıl önce, 17 Nisan 2012 yılında Dr. Ersin Arslan’ı bir hasta yakınının saldırısında kaybetmiş, meslektaşımızı kaybettiğimiz 17 Nisan günü, TTB tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilmişti. O günden beri geçen dokuz yıl boyunca TTB olarak yaptığımız tüm uyarılara ve önerilere maalesef mevcut iktidar kulak tıkadı ve bizler görevimiz başında fiziksel ve sözel şiddete maruz kalmaya devam ettik. Şiddetin münferit olmadığını bilakis açık bir biçimde politik ve toplumsal bir olgu olduğunu ülkeyi yönetenler de gayet iyi biliyor. Bu nedenle bugün, sağlık ortamı da tıpkı toplumun tüm parçaları gibi bir şiddet sarmalındadır. Mevcut iktidar politikalarının sağlıkta şiddeti önlemek yerine şiddeti körükleyen, kışkırtan bir hal aldığını artık kabul etmelidir”ifadelerini kullandı.

 

“MEVCUT YASALARLA ÇÖZÜM BULMAK İMKANSIZ”

Sağlıkta şiddet olgusuna, sadece mevcut cezalarla çözüm bulabilmenin imkansız olduğuna vurgu yapan Antmen şöyle devam etti: “Sağlıkta şiddetin; sağlık çalışanlarının köleleştirilmesi için kendilerine uygulanan bir araç olduğu bilinmelidir. Kamusal alanda uzun süredir devam eden özelleştirmelerin ve hastaları “müşteri” olarak görme anlayışının; sağlık çalışanlarının güvenli çalışma ortamlarının olmamasının; bulunduğumuz ekonomik ve siyasi ortamın; ülkemizde, yöneticiler düzeyinde dahi normalleştirilen şiddet ve nefret söylemlerinin; Türkiye’de adalete duyulan güvensizliğin etkilerini de görerek, bütünlüklü bir mücadele yapılmalıdır. Yıllarca söylediğimiz ve yeni bir yasa tasarısı olarak sunduğumuz “Sağlıkta Şiddet Yasası”,  TTB’nin önerdiği maddeler dikkate alınmadan kadük bir yasa olarak çıkarılmıştır. Yasanın çıkarılmasından bugüne kadar geçen sürede sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların arttığını ve yasanın caydırıcı olmadığını görmekteyiz. Sağlık Bakanlığı ve tüm yetkililerin görevi; sağlıkta şiddet olaylarından sonra mesaj atmak değil, sağlıkta şiddeti önlemektir.”

 

“MESLEKTAŞLARIMIZI KAYBEDİYORUZ”

Kovid -19 sürecinin yönetilememesi, salgın yerine algı yönetilmesinin sağlık alanının durumunu şiddet de dahil olmak üzere daha da kötüleştirdiğini belirten Antmen şunları kaydetti: “Geldiğimiz noktada meslektaşlarımızı hem pandemi koşulları hem de giderek artan şiddet ortamında kaybediyoruz ve artık hiçbir arkadaşımızı kaybetmeye tahammülümüz kalmadığını bir kez daha vurguluyoruz. Sağlık Bakanlığı’nı sağlıkta şiddeti görmezden gelen, kışkırtan söylem ve politikalardan vazgeçmeye; etkin bir sağlıkta şiddet politikası için Türk Tabipleri Birliği ve sağlık emek örgütleriyle birlikte hareket etmeye; onların talep ve önerilerini dinlemeye davet ediyoruz.”

 

ÖKTEN: “MESAJ ATMAKLA ŞİDDET ÇÖZÜLMEZ”

Türk Tabipler Birliği İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten ise “Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, olarak Dr. Ersin Arslan'ın katledilmesinden sonra Sağlıkta Şiddet Yasasının çıkması için tabip odalarımızla birlikte çok uğraştık. Ancak hazırladığımız yasa tasarıları iktidar tarafından reddedildi. Mecliste yıllarca gündeme alınmadı. Geçen yıl pandeminin sağlıkçılar üzerindeki yıkıcı etkilerinden dolayı meclisten sağlıkta şiddet yasası geçti. Ancak çıkan bu yasa bizlerin istediği, önerdiğimiz maddeleri dikkate alınmadan çıkarılan kadük bir yasa olarak çıkarıldı. Aradan geçen bunca zamanda çıkarılan bu yasanın sağlık çalışanlarına yapılan şiddeti azaltmadığı gibi pandemi koşullarında canla başla günlerce, haftalarca, aylarca çalışan sağlık çalışanlarına karşı saldırıları azaltmadığı gibi arttırdı. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Müdürlükleri veya yetkililer ise tüm bunlara karşılık sağlıkta şiddeti önlemenin çarelerini bulacaklarına sadece oturdukları yerden mesaj attılar. Sevgili arkadaşlar şiddet sadece mesaj atmakla çözülmez. Sağlıkta şiddet ancak cezaları arttıran gerçek bir şiddet yasası ile çözülür” diye konuştu.

 

“ŞİDDET UYGULAYANLARIN HİÇBİRİ TUTUKLANMADI”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak bu saldırıların hız kesmeden devam edebilmesinde cezasızlığın etkisini yıllardır vurguladıklarını ifade eden Ökten, “Son 2 günde Burdur'da Balıkesir'de daha birçok yerde sağlık çalışanları psikolojik, fiziksel şiddete uğradilar. Ancak şiddet uygulayanların hiç biri tutuklanmadı bile. Tüm bu olumsuz koşullarda sağlık emekçileri kendilerini güvende hissetmedikleri koşullarda çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. Dr. Ersin Arslan'ın hayatını kaybettiği gün olan 17 Nisan "Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü" olarak ilan edildiği halde "O günden beri geçen dokuz yıl boyunca TTB olarak yaptığımız tüm uyarılara ve önerilere mevcut iktidar kulak tıkadı ve bizler görevimiz başında fiziksel ve sözel şiddete maruz kalmaya devam ettik. Şiddetin münferit olmadığını bilakis açık bir biçimde politik ve toplumsal bir olgu olduğunu ülkeyi yönetenler de gayet iyi biliyor. Çünkü iktidarın dili şiddetin dili olmuştur. Şiddet artık sadece sağlık alnında değil, her tarafta ve her alanda vardır. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, aile içi şiddet, siyasetçilerin dili sadece şiddet dili olmuştur. Bizlerde bu şiddetten payımızı almaktayız. Bu nedenle bugün, sağlık ortamı da tipki toplumun tüm parçaları gibi bir şiddet sarmalındadır. Mevcut iktidar politikalarının sağlıkta şiddeti önlemek yerine şiddeti körükleyen, kışkırtan bir hal aldığını artık kabul etmelidir” ifadelerini kullandı.

 

“ŞİDDET YASASI ÇIKTIKTAN SONRA SALDIRILAR ARTMIŞTIR”

Türkiye'de adalete duyulan güvensizliğin etkilerini de görerek, bütünlüklü bir mücadele yapılması gerektiğini anlatan Ökten şunları söyledi: “Yıllarca söylediğimiz ve yeni bir yasa tasarısı olarak sunduğumuz 'Sağlıkta Şiddet Yasası', TTB'nin önerdiği maddeler dikkate alınmadan kadük. bir yasa olarak çıkarılmıştır. Yasanın çıkarılmasından bugüne kadar geçen sürede sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların arttığını ve yasanın caydırıcı olmadığını görmekteyiz. Bugünde Mersin'de bunun bir örneğini yaşamış bulunmaktayız. Bizlerin acilen yeni bir gerçekçi cezaları ağırlaştırılmış sağlıkta şiddet yasasına ihtiyacımız vardır. COVID-19 sürecinin yönetilememesi, salgın yerine algı yönetilmesi ise sağlık alanının durumunu şiddet de dahil olmak üzere daha da kötüleştirmiştir. Geldiğimiz noktada meslektaşlarımızı hem pandemi koşulları hem de giderek artan şiddet ortamında kaybediyoruz ve artık hiçbir arkadaşımızı kaybetmeye tahammülümüz kalmadığını bir kez daha vurguluyoruz. Sağlık Bakanlığı'nı sağlıkta şiddeti görmezden gelen, kışkırtan söylem ve politikalardan vazgeçmeye; etkin bir sağlıkta şiddet politikası için TTB ve sağlık emek örgütleriyle birlikte hareket etmeye; onların talep ve önerilerini dinlemeye davet ediyoruz. TTB, sağlıkta şiddetin sona ermesi için her koşulda, bütün gücüyle meslektaşlarının yanında olmaya devam edecektir.”



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA