HEDİYE EROĞLU
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Mersin Şubesince; “Dünyada ve Ülkemizde Güneş Enerjisi Sistemlerinin Yeri Paneli” düzenlendi. Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen panelde uzmanlar, dünyada ve ülkemizde güneş enerjisi sistemlerine dair önemli değerlendirmeler yaptı.
MMO’DAN NÜKLEER TEPKİSİ
MMO Mersin Şube Başkanı İbrahim Yücesoy etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında, MMO Mersin Şubesi olarak 1997’den bugüne kadar çeşitli sayıda sempozyum, panel gibi çalışmalara imza attıklarını söyleyerek, 2017’de farkındalığı arttırmak güneş enerjisinin ne kadar gerekli olduğunu kamuoyuna duyurmak amaçlı Güneş ve Enerji Kompleksini organize ederek yaklaşık 4 bin öğrenciye çeşitli eğitimler verdiklerini söyledi.
Ülkemizde çok ciddi anlamda 4 mevsim boyunca güneş görüldüğünü işaret eden Yücesoy, alternatiften ziyade temel bir kavram olduğunu herkese duyurmak gerektiğini belirterek, “Bizim odamız bilim ve fenle yönetilen ve her zaman bunların daha ön planda olduğunu savunan bir meslek örgütüdür. Bunun kamusal yapısının güçlü olduğu ülkemizin tam bağımsızlığının sağlanabilmesi için kendi enerjimizin, kendimiz tarafından üretilmesi gereken bir kurumuz. Yanı başımızda tamamı bize ait olmayan bir nükleer santral yapılıyor. Elektrik üretiminde yüzde 83 civarında fosil yakıt kullanılıyor ve yüzde 17 civarında da yenilenebilir enerjinin kullanımda olduğunu görüyoruz. Yanı başımızda bir nükleer yapılıyor ama bu yenilenebilir eneri kaynaklarından faydalanabileceğimiz kadar etkin olmayacağını düşünüyoruz. Ve tamamının yerli ve milli olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu yönde bizim kamusal politikalar yürüttüğümüzden dolayı güneş enerjisi sistemlerinin herkese, tüm ülkeye uzun bir süre yeteceğine dair çalışmalarımız da var. Bugün değerli akademisyen hocalarımız aramızda. Bugün tartışarak bilgilerimizi paylaşacağız ve nasıl bir çıkış yolu bulacağımızı ele alacağız” dedi.
ENERJİ KRİZİ YAŞANIYOR
Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Yusuf Zeren de, konunu ekonomi etrafında şekillendiğini söyleyerek, “Yaşadığımız enerji krizinin de üzerinde durmamız gerekiyor. Hatırladığınız gibi önce Kyoto Anlaşması ve 2015’de de Paris İklim Değişikliği Anlaşması imzalandı. Ve Türkiye’de Bu anlaşmanın imza atanlarından biriydi. Ancak bu anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için TBMM’de onaylanması gerekiyordu. Nihayet bu aşamada tamamlandı ve Türkiye artık 2053 yılında karbon nötr bir ülke olacağını dünyaya duyurdu. Karbon nötr bir ülke olmak şu anlama geliyor; Türkiye, ne AB ne Çin kadar atmosfere emisyon vermiyor ama 2053 yılına kadar düzenli bir şekilde her yıl atmosfere saldığı emisyonların azaltacağını vaat etti. 2053 yılına gelindiği takdirde ki normalde 2050’de bu sürecin tamamlanmış olması gerekiyordu ama Türkiye 3 yıl daha avans istedi. Türkiye bu şekilde 2053’e geldiğimizde küresel sıcaklık artışını 1,5 derece civarında tutmaya katkı verebileceğini belirtti. Türkiye’nin saldığı sera gazı emisyonları ile buna mani olmak için aldığı önlemlerin birbirine denk olacağını dolayısıyla 2053’ten itibaren Türkiye her hangi bir şekilde sera gazının artışına mani olacak her türlü tedbirleri alacağını ilan etti” dedi.
TÜRKİYE’DE YEŞİL DÖNÜŞÜM SÜRECİ BAŞLIYOR
Dolayısıyla şimdi Türkiye’de ciddi bir süreç başladığını dile getiren Zeren, cumhurbaşkanlığının yeşil dönüşümle ilgili bir program açıkladığını ve ilgili bakanlıkların da bu programın hayata geçirilmesi noktasında hazırlıklarını yaptığını söyledi. “Bu program dahilinde Türkiye 2053’e kadar atmosfere attığı sera gazlarını adım adım nasıl azaltacağı ile ilgili bir plan, program yapmak yani bir taahhütte bulunmak zorunda2 diyen Prof. Dr. Yusuf Zeren, “Şimdiye kadar Türkiye ciddi bir taahhütte bulunmamıştı ama bundan sonra Türkiye adım adım yapacak. Neler yapacağız? Öncelikle kömürden çıkışın planlarını yalpak zorundayız. Şuanda bizim elektrik üretimimizin yaklaşık 4’te bir ile 3’te bir bölümü kömür santrallerinden sağlanıyor. Türkiye’nin topraklarındaki kömürün kalorisi son derece düşük. Yani kilogram başına 2 bin kg kaloriyi geçmiyor, bu nedenle de Türkiye’nin şuandaki kömür santrallerinin önemli bir kısmı çok uzaklardan gelen ithal kömürle çalıştırılıyor. Dolayısıyla biz adım adım 2053’e kadar tüm kömür santrallerimizi bir şekilde kapatacağımızı vaat ediyoruz. Ama bu santrallerin bir kısmının ekonomik ömürleri 2053’e gelindiğinde dolmayacaktır. Yani bu çıkışın adil bir şekilde yapılması gerekiyor.
GÜNEŞ SANTRALLERİ İÇİN ORTA ANADOLU ADRES OLABİLİR
Diğer taraftan güneş enerjisi, rüzgar, hidrolik yatırımlarımızı tamamlamak zorundayız. Şuanda Türkiye güneş kapasitesinin ancak yüzde 7’sini kullanabiliyor. Yani bizim daha güneş konusunda çok büyük potansiyelimiz var ama tabi en büyük sorunumuz büyük kapasiteli güneş santralleri için çok geniş alanlara ihtiyaç olması. Güneyde bizim topraklarımız son derece değerli. Dolayısıyla şuanda biz Akdeniz Bölgesindeki bir takım Taşeli Platosundaki dağlık taşlık yerlerde bile toprak taşıyarak tropikal meyve yetiştirmeye başladık. Muz alanları kuruluyor. Ama orta Anadolu’da çok geniş alanlarımız var.
Rüzgar enerjisinin ise Türkiye ancak yüzde 20 düzeyinde kullanabiliyor. Daha Türkiye’nin ciddi anlamda rüzgar potansiyeli var. Özellikle kıyılarımızda, göllerimizde yani sığ olan yerlerde de rüzgar santralleri kurma imkanımız var aslında. O nedenle adım adım Türkiye, AB Yeşil Mutabakatına uygun olarak tedbirlerini alarak, her hangi bir şekilde ihracatına engel olacak bir takım gelişmeleri engellemek zorunda.
Bunun başında da Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının yeni bir belge, sertifika uygulaması var. Türkiye’den AB’ye bir mal ihraç edildiği takdirde sınırda karbon vergisine karşı elimizdeki bu sertifikaları göstereceğiz. Yani Türkiye yavaş yavaş tedbirler alıyor” şeklinde konuştu.
“FİYATLAR DAHA DA ARTARSA KIŞ SOĞUK GEÇER”
Enerjide artan fiyatları da değerlendiren Zeren, konuşmasını şöyle tamamladı; “Pandemi nedeniyle son yıllarda enerji tüketiminde yüzde 5 azalma oldu. Enerji üreticileri sıkıtında kaldı ama çarklar dönmeye başladığı zaman hızlı bir şekilde fiyatlar yükseldi. AB’de doğalgaz fiyatları 6 kata yakın artış gösterdi. Dar gelirleri aileler Avrupa’da elektrik ve faz faturalarını ödeyemez durumdalar. Hükümetler acilen tedbir almak zorunda kaldılar ki benzer olayların önümüzdeki dönemlerde Türkiye’de de yaşanması mümkün. Bakanlık Tuz Gölü altında ciddi bir yatırım yaparak doğalgaz depolama tesisi ve yine Silivri’de depolama yatırımları yapılarak önceden tedbir almaya çalıştı.Buralara kış için ciddi gaz basımları yapıldı. Dileriz böyle bir sıkıntıda kalmayız ama tüm dünya ciddi anlamda enerji tedariki sıkıntısı yaşıyor ve enerji fiyatları da çok yükseldi. Önümüz kış, soğuk günler gelecek. Eğer elektrik ve doğalgaz fiyatlarında artış olursa soğuk bir kış yaşayacağız gibi görünüyor”.