Haber Merkezi
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
İş dünyasında çok farklı sektörler olduğunu bunlardan bazıları müthiş bir iş, gelir artışı elde ederken bazılarının nispeten daha az ilerleme kaydettiğini söyleyen Kızıltan, “Bazılarında da bıçak kemiğe dayandı diyenler var ama tabi bıçak kemiğe dayandı diyenler genellikle ücretli geçinenler ve özellikle emekliler.
“İŞ DÜNYASINDA FİNANSMAN IKINTISI VAR”
İş dünyası çalışıyor. Kendi yağıyla kavruluyor. Şu anda büyük bir finansman sıkıntısı var. Bazı sektörlerde fiyatlar belirlenemiyor. Günlük fiyat değişimleri oluyor. Bugün alırsan bu kadar fiyat ama yarın alacaksan fiyatı yarın konuşalım deniyor. Bu da bize şunu gösteriyor ki, insanlar önünü göremiyor. Ben sahada sürekli gezerim ve konuştuğum birçok kişi bugün malımı satınca yarın o malın aynısını sattığım paraya alamayacağım endişesi taşıyor. Bu kaygıyı ortadan kaldırmak gerekiyor. Hemen tüm sektörlerde bu var. Bu kaygı fiyatların artmasının da sebebi” dedi.
“DEVLET TASARRUF YAPMALI”
Güçlü ve bağımsız ekonomi vurgusu yapan Ayhan Kızıltan, “Hazinesi güçlü, dolu, zengin bir ülke olmamız lazım ki biz dünya ile rekabet edebilelim. Krizlerden fazla etkilenmeyelim. Devletin de burada büyük fedakarlık yapması lazım. Tasarruf yapması lazım. Halkına tasarruf yaptırırken kendisi tasarruf yapmayan bir devlet olursa sorun olur.
Şöyle bir hesap yapılıyor. Biz petrol vergisini ne kadar artırırsak ne kadar gelir getiririz. Telefona ne kadar vergi koyarsak ne kadar gelir getiririz…Biz ise evimizde ne yapıyoruz? 3 ekmek yerine 2 ekmek alırsak ne kadar tasarruf yaparız. Bir şirkette nasıl harcamalarımızı azaltırız diye hesap yaparken devletin de bunu yapması lazım. Önce devlet tasarruf yapacak ki güçlü olacak. Sadece halk tasarruf yapmayacak. Zaten artık halkta tasarruf yapacak bir para da kalmadı. Ben gelirimi nasıl artırırım diye değil harcamamı nasıl azaltırım diye bakmalı” dedi.
“KUR KORUMALI DEVLETİ KURTARMAZ”
Kur korumalı sistemin, “Parası olanın parasının değerini korumak” amacıyla uygulamaya sokulduğunu da savunan Kızıltan, “Parası olana para kazandırmak için uygulanan bir sistem. Devleti kurtaracak, sektörleri, ekonomiyi kurtaracak bir yöntem değil. Daha önce de yapılmıştı. Ne kadar büyük bir yük olduğunu bu paraların ödeme zamanı geldiğinde anlayacağız. Bu yatan paralar devlete ne kazandırdı ki yılsonunda 65 milyar lira ödensin. Devlete, millete bir getirisi var mı yok mu onun hesabını ortaya koyarsak boşuna mı yaptık yoksa birilerinin parasına para katmak için mi yaptık? Anlayalım. Dövizi geçici kontrol altına aldı tamam ama zaten yükselmişti. Süre bitti vadeler geldi. 65 milyarın kaynağı var mı? Nasıl ödenecek? Bunlar mutlaka hesaplanmış olmalı. Yoksa zamanı gelince vergiyi artırırım öderim diye mi bakıldı.
Bir kısır döngü var. Dövizi indirmek için tedbir alıyorsun ama o tedbirin yarattığı olumsuzlukları kapatmak için başka yerden tekrar kaynak yaratmak için halka yük bindiriyorsun. Böyle bir kısır döngü gidiyor. Dediğim gibi devletin kendi tasarrufunu mutlaka yapması lazım.
“ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE NE OLURU KESTİRMEK ZOR”
Önümüzdeki günlerde ne oluru kestirmek zor. Sahadan aldığımız sürekli yakınmalar var. Oturup konuşuyoruz hali vakti yerinde bir iş insanı ama mutlaka bir şikayeti var. En büyük şikayet neredeyse 4 misline varan fiyat artışları. Hammaddede, inşaat demirinde, çimentoda, markette herkes fiyat artışından şikayetçi ve mutsuz. Dedim ya günlük fiyat artışları. Biz bunları 70-80-90’lı yıllarda yaşadık. Fiyatın günlük olarak değişmesi ekonomiyi geriletiyor.
Kamu bankaları genel müdürleriyle bir toplantı yapmıştık. Bankaların genel müdürlerinin konuşmasından şunu anladım. Türkiye’de korkunç bir para sıkıntısı var. Ben de çıkıp o toplantıda konuştum ve dedim ki; halkın, iş dünyasının, bankaların, devletin yani herkesin paraya ihtiyacı var. Kısacası benim anladığım Türkiye’nin paraya ihtiyacı var.
“RUS SERMAYESİ TÜRKİYE’YE GELDİ”
Şu anda şöyle bir şansımız var. Rusya - Ukrayna Savaşı dünyada en çok bizim işimize yaradı. Rusya’dan paralarını kaçırmak için Oligartlar paralarının bir kısmını Türkiye’ye getirdi. Son zamanlarda Rus firmaları ziyaretler yapıyor. Ambargo nedeniyle Avrupa’ya satamıyoruz, Türkiye’de üretim yapıp Türk malı olarak buradan Avrupa’ya satalım diyorlar. Böyle fırsatları değerlendirmeliyiz.
“MERSİN’DE YATIRIMCIYA YER BULAMIYORUZ”
Geçenlerde büyük bir Rus firması geldi. Avrupa’nın büyük ülkelerine iş yapan tribün imalatı yapan bir firma. Tesis kurmak için yer istediler, yer yok. Sanayi arazisi bulamıyoruz. Hepsi planlanmalı. Akın akın geliyorlar. Mersin’e geldikleri gibi diğer şehirlere de gidiyorlar çünkü artık Türkiye, Rusya ile Avrupa arasında bir köprü. Bunları biz görüyoruz ama bizi yönetenlerin de görmesi lazım ki hazır olalım. Türkiye’de nerede sanayi bölgesi, nerede tarım nerede turizm bölgesi haritaya bakınca görmeliyiz. Böyle bir şey yok. Ben bir yatırım konusu bulup gidip yeri de buluyorum ardından da ya önce belediyeye gidip buranın imarını sanayiye çevirin diyorum ya da sonuç alamazsam daha yukarılara gidiyorum ama böyle olmuyor, olmamalı. Artık dünyada herkes yatırımcı istiyor. Mal almak istemiyor. Geçenlerde Uzakdoğu’dan küçük bir ülke geldi mal istemiyor ve gelin bizim ülkemizde yatırım yapın diyor. Haritayı açıp nerede ne yatırımı yapabileceğimizi gösteriyor. Bizde de böyle olmalı.
Rus yatırımcıları Mersinle buluşturmak katkı sunar mı? Tabii ki sunar. Biz geçenlerde Moldova’ya gitmiştik. Moldova hem Ukrayna’ya sınır. Orada gelin burada yatırım yapın dediler. Buradan buğdayı alıp gemilerle Türkiye’ye götüreceğinize burada un fabrikası kurun ve un olarak satın, ayçiçeğini yağ yapın dediler.
Türkiye hiçbir çaba sarf etmeden aslında Ruslar geliyor. Dediğiniz gibi bir organizasyon yapılabilir. Hatta devletin bunu teşvik etmesi lazım ama tabi bilmiyorum bu ambargo sürecinde bunlar açıkça yapılır mı nasıl olur.
MTSO’NUN SURİYELİ ÜYE SAYISI ARTIYOR
Odamızın üye sayısı 30 bine dayandı. Tabi içinde yabancı firmalar da var. Özellikle Suriyeli firmalar çok. Son zamanlarda Rus firmalar arttı. 41 tane Rus sermayeli şirket var Mersin’de. Bu tabi Mersin ili için. Mersin Merkezde 20 tane Rus şirket var Silifke’de 21 Rus firması var. Sürekli de geliyorlar. Her gün 1-2 görüşme var. Yani pandemi sürecinde çok çalıştık yorulduk ve artık o dönemi unutmak istiyoruz.
2019-2020-2021 ihracat rakamlarını söylemek istiyorum 2019’da 2.8 milyar dolar, 2020’de 3.2 milyar dolar ve 2021’de 4,2 milyar dolar ve bu yıl da 5 milyar dolara ulaşmayı hedefliyoruz.
Elektrik tüketimine bakınca geçen yıla göre sanayideki tüketim yüzde 8 artmış. Bu da üretim devam ediyor demek. Tarımsal sulamada elektrik tüketimi yüzde 11 artmış. Bu da tarımsal üretimin arttığını gösteriyor. Meskenlerde yaklaşık aynı kalmış tüketim. Ticarethanelerde yaklaşık değişmemiş.
Doğalgazda da benzer bir durum var. Sanayide tüketim yüzde 24 artmış önceki yıla göre. Demek üretim artışı var. Bu artış da neyden kaynaklanıyor? Rusya’nın durumu. Avrupa birçok ürünü Rusya yerine Türkiye’den temin etmeye başladı. Zaten pandemi sürecinde Avrupa’da birçok fabrika kapanmıştı. Bu ürünleri Türkiye’den temin ettiler şimdi de bu Rusya – Ukrayna savaşı da bu konuda olumlu yansıdı.
Tabi bunlar olurken bunu kalıcı duruma getirmemiz gerekiyor. Savaş bitti, pandemi bitti, Rusya, Avrupa, Çin eski randımana kavuştu Türkiye geri mi dönecek. Gelişmesini sürdürecek mi? Gelişimi sürdürmek için şimdiden planlar yapmak lazım. Yeni yatırım alanları konuşulmalı” diye konuştu.