Hediye EROĞLU
Mersin’de pandemi nedeniyle iki yıl ara verilen ve bu yıl Uluslar arası Turunçgil Kongresi’nin ardından 12-13 Kasım 2022 tarihlerinde gerçekleştirilecek 8. Narenciye Festivali’ne kamusal alanların işgal edilmesi eleştirisi geldi.
Mersin’in önde gelen mimarlarından Abdullah Yılmaz, festival kapsamında kaldırımların vatandaşların kullanımı yerine festival alanı olarak kullanılmasını eleştirdi.
Yılmaz, Mersin’de insan odaklı sosyal belediyecilik ilkesiyle, halkın katılımcığını sağlayarak kenti yönettiklerini iddia eden yerel yöneticilerin panayır ile festival arasında kalmış, gün aşırı Büyükşehir Belediye interlantı içindeki her yerde çakma festivaller yapmasının yerel seçimler yaklaştıkça asli görevlerinin en başına oturduğunu söyledi.
“Mersin tarihi kent merkezinde, ilçe belediyelerinin ana arterlerinde kaldırımların işgal edilmesiyle, yayalara ait tüm alanlar sürekli sürdürülebilir panayır, pardon onların deyimiyle festival alanına dönmüş durumda” diyen Abdullah Yılmaz, “Festival, önceden dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı ya da niteliği programla belirtilen, özel önemi olan sanat, kültür ve bir yörenin belli başlı ürününü tanıtmak için yapılan gösteri, şenlik. Tıpkı Mersin'de geçen dönemlerde yapılan, Mersin'i dünyaya tanıtan turunçgiller festivali gibi.
Sahil dolgu alanında eski dönem Büyükşehir Belediyesince büyük paralar ödenerek her biri mimarlık, peyzaj, şehircilik, sanat, emek, kentsel bilinç kokan, katılımcılıkla ortaya çıkmış insan odaklı çalışmalar, dozerlerle bir günde yerle bir edildi, hiç acımadan. Günahtır, yazıktır, işte kul hakkı, işte kent soykırımı....!!!
Yıkımın yeri betonlarla kaplandı... Çevre, doğa, insan, kentlilik, kentsel tasarım, kent bilincine sahip olmayanlarca… Günümüzde sahil dolgu alanı, dolgu alanları yönetmeliğine göre 116 metrekare kapalı alanlı olması gereken restoran, kafeteryalar etraflarında çevirdikleri, daha sonra kapalı mekana dönüşecek bahçeleriyle 500, 600 metrekarelik ticarethanelerin istilasına uğradı..!!!
Şimdi beton yığınına, ticaret alanına dönen dolgu alanında, dünyanın her tarafından misafirlerin katıldığı turunçgiller festivali yapılır, kent dünyaya tanıtılırdı. Gölgelik rekreasyon alanlarında, denizi yaşayarak yürümek,muhteşem landscape projesiyle oluşturulan her biri sanat eseri niteliğindeki köprüler,, havuzlar,heykeller, oyun alanları, endemik bitkilerle donatılmış klimantasyon kanalı yeşil tüneller.. . Çocukları köprüden geçirmek, o çok güzel tasarlanmış kent mobilyaların da oturup, onların tabiatla buluşmasını seyretmek...
Sahil dolgu alanı Mersin halkının cazibe merkezi olmuştu. O güzel günleri birlikte yeniden yaşamak dileğiyle.. Bir kez daha tekrar tekrar ediyorum; Mersin sahipsiz değildir, Mersin'in sahipleri vardır” dedi.