HEDİYE EROĞLU
CHP’nin enerji ve altyapıdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın’ın “CHP’nin adayının seçimi kazanması durumunda Akkuyu projesinin devam edeceği” yönünde yaptığı açıklamalara tepkiler sürüyor.
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) açıklamalara, “Nükleer santral faaliyetlerine izin vermeyeceğiz!” diyerek tepki verirken, NKP Mersin örgütlenmesi de, mücadelede kararlı olduğunu bir kez daha dile getirdi.
“NÜKLEERE KARŞI DEĞİLİZ AÇIKLAMASI MALUMUN İLANI”
NKP Mersin Dönem Sözcüsü Osman Koçak, CHP’nin parti programının 241’inci sayfasında aslında nükleere karşı olunmadığının yer aldığını anımsatarak, “Aslında CHP’li Ahmet Akın’ın açıklamaları malumun ilanı olmuştur” dedi.
NÜKLEER KARŞITLIĞI 40 YILLIK MÜCADELE
Nükleer karşıtı mücadelenin 1976’dan beri 40 yılı aşkın süredir devam ettiğini anımsatan Koçak, son açıklamalar ışığında platform olarak mücadeleyi yürütenler açısından da meseleye baktıklarını aktaran Koçak, “CHP, AKP kendi politikasını uygular. Biz nükleer karşıtlığı yönünden bakıyoruz. Biz nerede hata yaptık bunu sorgulamak gerekiyor. Bu noktada siyasi yapıların nükleer bakış açılarını yanlış değerlendirmek şeklinde bir yanlış yapılıyor.
CHP’NİN AÇIKLAMASI SÜPRİZ OLMADI
CHP’den 1-2 milletvekilinden eylemlerimize canı gönülden katılanlarda oldu, aleyhine açıklama yapanlarda oldu. Ama zaten CHP’nin parti programının 241 sayfasında ‘nükleer santrale karşı değiliz’ diye yazıyor zaten. Yani Ahmet Akın’ın bu konuşması çok sürpriz değil.
Yalnız şöyle bir şey var; mevcut parlamentodaki siyasetin genel uygulaması, muhalefetteyken gerçek düşüncelerini sansürlemeleri şeklinde. CHP’de, Ahmet Akın’ın açıklamalarından önce Genel Başkan Kemal Kılıçcdaroğlu’nun bu yönde bir konuşması vardı zaten. Sadece bu düşüncesini bugüne kadar bu kadar net olarak açığa koymamıştı. Bu açıdan açıklama yeni. Aslında parti programında bu durum var” dedi.
“MUHALEFETİ, ŞU VEYA BU PARTİYİ ELEŞTİRİDEN MUAF TUTMAMAK GEREKİYOR”
Nükleer karşıtı mücadelede CHP’den veya başka bir siyasi partiden bir şey beklememek gerektiğinin altını çizen Osman Koçak, 6’lı masanın da, cumhur ittifakı partilerinin de bu konudaki düşüncelerinin son derece açık olduğunu ifade etti. “Bu bakımdan Ahmet Akın’ın açıklaması malumun ilanı oldu” diyen Koçak, “Ama biz nükleer karşıtı olanlar bundan sonra siyasi partiler açısından durumu daha doğru değerlendirip tavır almamız lazım.
İktidar olsun muhalefet olsun sonuçta iktidar için mücadele ediyorlar. Şuan muhalefet olan parti ‘devlette devamlılık esastır; bu nükleer santral inşaatını devam ettireceğim’ diyor.
Dolayısıyla gerçekçi olarak davranmak ona göre mücadele etmek gerekli. Muhalefeti, şu veya bu partiyi eleştiriden muaf tutmamak gerekiyor.
“NÜKLEER SANTRAL KONUSUNDA DAHA GÜÇLÜ TEPKİ İLE SONUÇ ALINABİLİR”
Sonuç itibariyle karar vericiler siyasi iktidarlar. Bugün muhalifte yarın iktidardırlar ama karar verici onlar. Fakat siyasi iktidarlar hiçbir zaman toplumsal tepkinin dışında kalamazlar. Bugünkü kadar mutlak iktidar da bile bunun örneklerini görüyoruz. Örneğin, ‘ben ölsem EYT’yi çıkartmam’ sözünden bile geri adım atıldı. Çünkü kitlesel bir tavır ortaya konuldu. Bu örneği bizimde önümüze koymamız gerekir. Nükleer santral konusunda daha güçlü bir tepki ortaya konulsa sonuç alınabilir. Muhalefet daha tutarlı davranabilir.
“KİTLESEL BİR TAVIR ORTAYA KONULMASI GEREKİYOR”
İşin bir tarafında sermaye ve kar söz konusu. Bu yatırımdan kar edenler ROSATOM’un yaptığı ödemeler ile tekerini döndürenler var. Veya oradan gelen dövizle dış açıkları bir şekilde yamayan bir yapı söz konusu. Bu bakımdan farklı bir olay.
Fakat kitlesel bir tepki ortaya konulsa durum daha değişik olur. Kitlesel bir tavır ortaya konulması gerekiyor. Bu belli bir zaman yapılabildi fakat bu aşamada da, o zaman ki iktidara muhalefet temelli bir katılımda vardı. 2000’li yıllarda Akkuyu’da gençlik örgütleri ile yürüyüşlere eylemlere katılan siyasiler bugün nükleerin yanında yer alıyor. Kitlesel çıkışlar gerekiyor” dedi.
ISINAN SU TEHDİDİNE DİKKAT!
Ayrıca küresel ısınma sonucu iklim değişikliği nedeniyle artan deniz suyu sıcaklığının nükleerin soğutma faaliyetleri ile daha çok artması tehlikesinin yeniden gündeme gelmesini de değerlendiren Osman Koçak, tehdidin büyüklüğüne dikkat çekti.
“Akdeniz zaten sıcak bir deniz, iklim krizi ile daha da ısınıyor. Şimdi nükleer santral ile daha da ısınacak” diyen Koçak, “Bu da denizdeki eko sistemi olumsuz etkileyecek. Ayrıca soğutma borularının tıkanmaması için kullanılacak kimyasallar denizdeki ısı ile buharlaşacak ve bu bölgeye karasal anlamda da yayılacak. Tüm bunlar göz önünde tutulmuyor ne yazık ki. Örneğin bu yaz Fransa’da örneğin akarsulardan alınan soğutma suyunun yetersizliği nedeniyle üretimler düşürüldü, zaman zaman kapanmalar oldu.
Mersin’de ise Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile Akdeniz’den alınacak tuzlu ve sıcak suyun bu sistemin tekrar ısıtılması ile denize verilmesi sonucu sistemi temelden bozacağı çok açık ve nettir.
1970 – 1980’lerde bu işin fizibilitesi hazırlanırken o zaman için ‘burada nüfus yoğunluğu az, köyler ile arada 6-7 km mesafe var, dolayısıyla göz ardı edilebilir’ diye hesap yapılmış. Bu bölge o zamanlardan gözden çıkarılmış” diye konuştu.