HEDİYE EROĞLU
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Mersin Şubesi, Mersin 2022 Yılı Hava Kirliliği Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Rapor Mersin’de insan sağlığını tehdit eden hava kirliliği yaşandığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Mersin Şube Başkanı Sinan Can, kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalar yaptı. Her yıl olduğu gibi ilk olarak Mersin’in hava kirliliği haritasını kamuoyuyla paylaşan Can, Mersin’in Türkiye’de 555 adet Mersin’de ise 7 adet hava kirliliği ölçüm istasyonu olduğunu anımsatarak, “Mersin’in partikül madde değerlendirmesinde ulusal limit açısından ilk 10’da. Kirli hava belirgin olarak kentimizde hissedilmekte. Geçen seneye göre hatta 2018’e göre artan hava kirli gün sayısı olduğunu görüyoruz” dedi.
MERSİN’DE KİRLİ GÜN SAYISI ARTIYOR
Bakanlıktan alınan bilgilere göre Mersin’de PM2.5 ve PM10 kirleticisi için alınan 2022 ölçüm verilerinin dikkat çekici olduğunu aktaran Başkan Can, “Çapı 2.5 mikrona eşit ya da daha küçük olan maddelere Partikül Madde 2.5 (PM2.5) denilmektedir. PM2.5, ağırlıklı olarak fosil yakıtların kullanımı sonucu açığa çıkmakta ve canlılarda çok ciddi kalp, damar, solunum, dolaşım sistemi problemlerine neden olmakta ve maruz kalındığı seviyeye bağlı olarak da ölümlere yol açabilmektedir. PM2.5 sınır değeri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 5 (μg/m3), ulusal mevzuatımıza göre ise sınır değeri belirlenmemiştir.
PM10 Değeri 24 saatlik insan sağlığının korunması için ise ulusal mevzuatlarda sınır limit değer 50 μg/m3 (bir yılda 35 defadan fazla aşılmaz), DSÖ sınır değerlerine göre ise 15 (μg/m3) olarak belirlenmiştir. Ulusal ve uluslararası sınır değerleri baz alınarak gerçekleştirilen değerlendirmeye göre Mersin ili sınır değeri aşan kirli gün sayısı artmaktadır.
MERSİN’DE DEĞERLER SINIRIN ÜZERİNDE
Elde edilen veriler nezdinde, Akdeniz ölçüm istasyonunda PM10 kirletici türü DSÖ sınır değerine göre 358 gün ulusal sınır değerlerine göre ise 301 gün kirli gün ölçümü yaşandığı görülmekte olup 358 gün ölçüm gerçekleştirildiği ve DSÖ sınır değerleri göz önüne alındığında ölçülen günlerin tamamında sınır değerinin üstünde yer almaktadır.
Ulusal mevzuatta yer alan sınır değerlerimize göre Huzurkent istasyonunda ise yılın 345 günü ölçülen değerlerin 180 günü kirli hava ölçümleri gerçekleşmiştir. İstiklal istasyonunda 229 gün, Yenişehir 202 gün, Tarsus istasyonlarında 244 gün, Toroslar istasyonunda 109 gün, Taşucu istasyonunda 48 gün kirli hava yaşandığı görülmüştür.
Ölçüm gerçekleştirilen tüm istasyonlarda bir yılda 35 defadan daha fazla kirli gün sayısı gerçekleştiği görülmüştür.
Dünya Sağlık Örgütü sınır değerine göre ise Huzurkent İstasyonunda 345 gün, İstiklal 361 gün, Tarsus 354, Taşucu 303, Toroslar 347, Yenişehir İstasyonu ise 360 gün kir hava gün oluştuğu görülmektedir.
Mersin ilimizde geçmiş yılların aksine 2022 yılında PM2.5 limit değer ölçümü Akdeniz, Huzurkent, İstiklal ve Tarsus İstasyonlarında gerçekleştirilmiştir. PM2.5 sınır değeri DSÖ verilerine göre 5 (μg/m3), ulusal mevzuatımıza göre ise herhangi bir sınır değer belirlenmediği bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütünce belirlenen sınır değerlere göre 2022 yılı içerisinde Akdeniz İstasyonunda 268 gün, Huzurkent istasyonunda 350 gün, İstiklal Ölçüm İstasyonunda 358, Tarsus ölçüm istasyonunda ise 312 gün kirli gün sayısı olduğu ortaya çıkmıştır.
VATANDAŞ NE BULURSA YAKIYOR
“Hava kirliliği, kentimizde belirgin olarak hissedilmekte canlı hayatını etki ettiği görülmektedir” diyen Can, “Özellikle gettolaşmış bölgelerde hava kirliliği daha yüksek. Kömür yardımları ile ısınma sağlanıyor bu bölgelerde ama son zamanlarda ne bulunursa onun yakılmasına gidildiği için ki doğru yakılmadığı takdirde ciddi hava kirliliğine neden olan bu durum kirliliği arttırmıştır.
Mersin’in bir hava kirliliği haritası da, modellemesi de yok. Bu acilen yapılmalıdır. İmar planları iklim değişikliği modelleri bir yapılmalıdır. Kent planları hava kirliliği sorununu ortadan şekilde yapılmalıdır. Bunu elde edersek azatlım yöntemlerini daha verimli kullanabiliriz” dedi.
ÇEVRE YÖNETİMİ KAPSAMINDA NE YAPILMALI?
Çevre ve kentsel planlama anlamında bir dizi öneride de bulunan Başkan Can, bunları şöyle sıraladı; “Hava kirliliğini azaltma ve kontrol yöntemleri olarak çevre yönetimi bağlamında; hava kirliliği sorunu ve çözüme yönelik yasal ve örgütsel yapılanmalar oluşturulmalıdır. Enerji için yemek yapımı, ısınma ve ışıklandırma gibi evlerde kullanılan enerjinin temiz enerji olmasının desteklenmesi, yenilenebilir temiz enerji üretiminin daha da arttırılması ve yeni termik santrallere izin verilmemesi gerekmektedir.
Ulaşım için toplu taşımanın kullanımının artırılması, hızlı, konforlu, ucuz ulaşımın desteklenmesi, kirletici vasfı yüksek yaşlı araçların trafikten çekilmelerinin sağlanması, az salım yapan araçların kullanımının desteklenmesi, benzindeki sülfür içeriğinin azaltılması sağlanmalıdır.
Atık yönetimi için atıkların azaltılmasının desteklenmesi, kaynağında atık ayrıştırma, geri dönüşüm ve geri kazanımın yapılmasının sağlanması, atıklardan enerji üretiminin yapılması veya enerji üretilemeyen zamanlarda salınımların kontrolünün sağlanması, evlerde ısınma amaçlı ve sanayi amaçlı kullanılan kömürlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü‟nce kontrol edilmesi, kalitesiz kömür kullanımına kesinlikle izin verilmemelidir.
Katı yakıt olarak kömür tercih edilmesi durumunda Isıl değeri yüksek, kükürt içeriği ve nemi düşük, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü‟nce katı yakıt satıcısı kayıt belgesi düzenlenmiş satış yerlerinden satış izin belgesi düzenlenmiş katı yakıtlar satın alınmalıdır.
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm vasıtalar dahil, trafikte kullanılan bütün motorlu kara taşıtlarının motor ve egzoz sistemlerinin bakımları yapılmalı, egzoz gazı emisyon ölçümlerinin zamanında yaptırılmasına dikkat edilmelidir.
Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde kömür kullanımını azaltılması için evlere kömür yardımı yerine doğalgaz altyapı ya da kaynak yardımı yapılması, ısınmada verimlilik sağlanması için binaların yalıtımlarının kontrol edilmesi, bina yalıtımının sağlanması için teşvik sistemleri oluşturulması ve merkezi ısıtma sistemlerine geçilmelidir.
MERSİN’İN HAVA KİRLİLİĞİ HARİTASI ÇIKARTILMALI
Kentsel planlama yaklaşımları bağlamında ise; kent planlaması için binalarda enerji verimliliğinin sağlanması, yeşil alanların oluşturulması, düşük emisyon bölgelerinin belirlenmelidir.
Kentsel hava kirliliği haritaları ve kent iklim öğeleri modelleme ve simülasyon haritaları oluşturularak hava kirliliği kaynaklı oluşabilecek problemleri için somut çözüm yollarını uygulanmalıdır.
İklimsel veriler, Hava kalitesi verileri ile kent planlama pratiğini birleştiren ve bunun uygulanmasını sağlayan yerel politikalar ve yönetimler oluşturulmalıdır.
Hava kirliliği ölçüm istasyonlarının sayıları artırılarak kentin hava kirliliği haritası oluşturulmalı ve yeni imar planlamalarının bu hava kirliliği haritası ile uyum içerisinde olması sağlanmalıdır.
Kentle ilgili tüm verilerin yer aldığı Coğrafi Bilgi Sisteminin (CBS) oluşturulması son derece ihtiyaç olup bu CBS sisteminin Hava Kirliliği verileri kullanılarak modellenmesi sağlanmalıdır.
Yeni gelişme alanlarının kirlilikten korunmasını sağlamak ve var olan yerleşim alanlarında kirliliklerinin ortadan kaldırılması için yüksek düzeyde kirlilik oluşturan arazi kullanımlarının gözden geçirilmesi gereklidir.
Kentin çevresine yapılacak yapıların, hava devinimi koridoru oluşturacak şekilde ve kirleticileri kentten uzaklaştıracak şekilde kurulmasına ayrıca özen gösterilmesi gerekmektedir.
Hava kalitesi ile ilgili kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi için; özellikle yeni yerleşim bölgelerinde baskın hava devinimi yönü düşünülerek konutlaşmaya gidilmelidir. Taşıt ve ısınma nedeniyle oluşan kirlenmenin atmosferde dağılımı için yapılar arasında hava dolaşımı sağlayıcı bir yapılaşmaya dikkat edilmeli ve yeni yerleşim merkezlerinde merkezi ısıtmayı yönlendirici ve zorunlu kılıcı tedbirler alınmalıdır.
Endüstri alanlarını yerleşim bölgelerinden yeşil alanlar ile ayırmak için, toz süzülmesi amacı ile ağaçlık alanlar olanaklı olduğu ölçüde konutlara yakın bir konumda düşünülmelidir (bu uzaklık en fazla ağaç boylarının 25 -30 katı kadar olmalıdır) , böylece konutlar hava devinimi kalkanındaki koruma etkisinden yararlanabilecektir.”