BARIŞ ÇOBAN
Mersin’de inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santraline, yakıt transferine Mersin Nükleer Karşıtı Platform'dan tepki geldi. Çernobil nükleer felaketinin 37’inci yıldönümü olan 26 Nisan’da alanlara inerek, inşaatı süren santrale karşı ses yükseltildi.
Özgecan Aslan Meydanı’nda bir araya gelen platforma siyasilerde destek verdi. Ancak katılımın beklenenden düşük kaldığı protesto gösterisinde özellikle kentin önde gelen siyasilerinin yer almaması dikkat çekti.
ÇERNOBİL VE FUKUŞİMA’DAN DERS ALINMADI
Burada bir basın açıklaması yapan Mersin NKP Dönem Sözcüsü Osman Koçak, Çernobil ve Fukuşima nükleer felaketlerinden ders almayan siyasi iktidar ve sermaye sahiplerinin Akkuyu Nükleer Santralinin inşaatını inatla sürdürdüğünü vurguladı.
“ Çernobil Nükleer Felaketinin 37. Yıldönümünün hemen ertesinde 27 Nisan’da Akkuyu’yu nükleer saha haline getirmek üzere nükleer yakıt çubuklarını getirerek seçim propaganda dönemi içinde bir ‘açılış töreni’ yapacaklarını duyurdular” diyen Koçak, Mersin Nükleer Karşıtı Platform ve tüm nükleer karşıtı kurum, kuruluş ve aktivistlerin Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmesine karşı olduğunu dile getirdi.
SORULARIMIZA CEVAP VERMEKTEN KAÇINDI
“Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmemelidir” diyen Osman Koçak, “Nükleer karşıtları enerji bakanına nükleer santralin insanlara, canlılara, doğaya, çevreye, ekosisteme zararlı etkileri; reaktörün Akdeniz’in 30 dereceyi artan sıcaklıktaki suları ile soğutulması, işletme, deprem, güvenlik riskleri; nükleer yakıtın taşınması, korunması, nükleer atıkların saklanması ve bertarafı konularında bilgi vermesini talep eden sorular yönelttiler. Bu sorular nükleer karşıtı milletvekilleri tarafından TBMM’de de soru önergesi olarak verildi.
Enerji bakanı topu NDK ve Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu Başkanlığı (TENMAK’a ) atarak sorularımıza cevap vermekten kaçınmıştır.
İŞTE NÜKLEER GERÇEKLERİ!
Enerji Bakanının yanıtlamaktan kaçındığı soruların cevaplarını biz halkımıza açıklıyoruz:
4800 MW planlanan gücü ile Akkuyu NGS Türkiye’nin 105000 MW’lik üretim kapasitesinin % 5’ini bile karşılamış olmayacaktır. Türkiye’nin nükleer santralin 3-4 kat pahalı elektriğine ihtiyacı yoktur.
Uranyum yakıtı zorunlu olarak Rusya’dan sağlanacak Rusya’ya enerji bağımlılığı artarak sürecektir. 70 Yıl süresince Rusya’nın sahipliğine bırakılan nükleer santralin inşa maliyetinin olduğu gibi, santralin ömrünün sonundaki ölüsünün inşa maliyetini aşan bertaraf, gömme, saklama maliyetini de yakıt ve atık maliyetini de halkımız ödeyecektir.
DENETİM YOK!
Yakıt çubuklarının taşıma, depolama ve saklama işlemlerinde dünya nükleer sermayesinin ve lobisinin çıkar ve iktidar bağlantılarının dışında olan tarafsız ve bağlantısız kurumlar denetleyemeyecektir.
Taze ve atık yakıt çubuklarının geliş ve gidiş olarak nakliyesinde İstanbul, Çanakkale boğazları Marmara, Ege ve Akdeniz kullanılacak, denizler ve çevredeki karasal alanlar her an riskle karşı karşıya kalacaktır.
ATIKLAR TÜRKİYE’DE DEPOLANACAK
Nükleer santralin işletmeye girmesi halinde kullanılarak nükleer atık haline gelecek yakıt çubukları Akkuyu’da 20 – 30 yıl bekletilerek radyasyonunu oraya salması sağlanacak, daha sonra Rusya’ya taşınarak içindeki kullanılabilir uranyum ve plütonyum alındıktan sonra kalan atıklar tekrar Türkiye’ye geri gönderilecek, nihai olarak Ankara Polatlı Avdanlı Köyündeki 4 km2’lik alana depolanacaktır. Akkuyu’nun radyasyonla kirletilmesi yetmiyormuş gibi nükleer kirlilik Anadolu’nun ortasına da bulaştırılacaktır. Atık yakıt çubuklarının saklanma maliyeti de halkımıza ödettirilecektir.
“AKKUYU’YU, BÖLGEMİZİ VE HALKIMIZI HEDEF HALİNE GETİRECEK”
Akkuyu’ya 27 Nisan’da nükleer yakıt getirilmesi ile Akkuyu sahası nükleer saha haline gelecek, Rusya ambargolar nedeniyle Avrupa’daki nükleer santrallere satmakta ve nakletmekte zorlandığı yakıt çubuklarını Akkuyu üzerinden satma olanağı kazanacak, nükleer yakıt atıklarını da aynı yoldan geri alacak, kullanım dışı yakıt çubukları Türkiye’de depolanacaktır. Rusya bu yolla ek olarak ekonomik kazanç sağlayacak bu ticaretin radyoaktif, politik ve ekonomik riskleri halkımızın sırtına yüklenecektir. Herhangi bir politik ve askeri uluslararası gerilimde Akkuyu’yu, bölgemizi ve halkımızı hedef haline getirecektir” diye konuştu.
DEPREM RİSKİ VAR
Ayrıca deprem tehlikesine de dikkat çeken Kdçak, Akkuyu’nun 20 km yakınından fay hattı geçtiğini söyleyerek, Afrika levhasının Anadolu levhasının altına daldığını, Akdeniz kıyılarının hemen güneyinden geçen dalma batma kuşağında 8 şiddetinde yıkıcı depremler olduğunun tarihsel gerçeklik taşıdığını belirtti.
“Arkeolojik kayıtlar ortaya koyuyor ki Mersin’in Akdeniz kıyısındaki Anamuryum, Elaussa Sebaste ve Pompeipolis – Soli tarihi kentleri deprem ve tsunami sonucunda yıkılmıştır” diyen Osman Koçak, “Akkuyu projesinde bu gerçeklik göz ardı edilerek gözlerden saklanmaya çalışılmıştır.
AKDENİZ ISINACAK
Nükleer santralin günlük 20 milyon M3 soğutma suyu 30 derecenin üstünde bir sıcaklıkla Akdeniz’den alınarak en az 5 -7 derece daha ısınmış bir halde içine kimyasallar karıştırılarak tekrar Akdeniz’e verilecek, 35 derecenin üstündeki su içindeki kimyasallar deniz ekosistemini de buharlaşma yoluyla kara ekosistemini da bozarak canlılara ve insanlara ölümcül etkilerde bulunacaktır.
NÜKLEER FELAKETEN ZARARI KARŞILANAMAZ
Ne Rusya Devletinin ne Türkiye Devletinin ne de dünyadaki herhangi bir devletin Three My İsland, Çernobil, Fukuşima ve 6 Şubat depremlerinin sonuçlarının da gösterdiği gibi bir nükleer felakete anında müdahale ve sonuçlarının derhal ortadan kaldırılması, zararlarının giderilmesi, karşılanması için bir programlarının ve yeterli olanaklarının olmadığı ortadadır.
Tek çözüm nükleer santrallerin ortadan kaldırılması, inşaatların durdurulması, projelerin iptalidir” dedi.
AKKUYU’YA NÜKLER YAKIT GETİRİLMEMELİ
Akkuyu ile ilgili Enerji Bakanı Dönmez ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demeçlerine de değinen Koçak, “Bakan Dönmez, 29 Mart 2023 tarihinde basına verdiği demeçte, ‘Akkuyu’da sona yaklaşıyoruz. 27 Nisan’da ilk nükleer yakıt tesisimize geliyor. Böylece Akkuyu nükleer tesis statüsü kazanacak” şeklinde bir açıklama yapmış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise ‘Nisan’ın 27’sinde bir ihtimal belki Sayın Putin de gelecek. Veya birlikte online sistemle bağlanacağız, Akkuyu’nun inşallah ilk adımını atacağız’ ifadesini kullanmıştır.
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un Genel Müdürü Aleksey Likhachev ise Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nda (NGS), ‘... Bu bahar santrala taze nükleer yakıt teslim edilecek ve böylece Akkuyu NGS sahası nükleer santral statüsü alacak. … Üçüncü çeyrekte ise birinci ünitede genel inşaat ve montaj işlerini tamamlayarak devreye alma aşamasına geçeceğiz. Daha sonra birkaç ay içinde UAEA gerekliliklerine uygun olarak ekipmanı ve yakıtı doğrudan reaktörde test edeceğiz’ şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Bu açıklamalar üzerine nükleer karşıtı platformlar, ekoloji örgütlenmeleri, çevreyi, doğayı koruma örgütleri, DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ‘Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmemeli’ başlığıyla kamuoyunu, siyasi iktidarı ve siyasi partileri Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmemesi, nükleer santral inşaatından ve projelerinden vazgeçilmesi için uyarmışlardır.
“NÜKLEER YAKIT ÇUBUKLARI ÜLKE GELECEĞİ İÇİN BÜYÜK BİR TEHDİT”
Nükleer yakıt çubuklarının getirilmesi ülke geleceği için büyük bir tehdittir. Meslek örgütleri, bilim insanları ve Türkiye halkının tepkilerine rağmen, nükleer santral projeleri ısrarla gündemde tutulmaya çalışılmakta olup, Akkuyu’da sorunlu inşaat süreci ise devam etmektedir. Sinop’ta ise 2019 yılında maliyet artışları nedeniyle Japon yüklenici şirketin projeden çekilmesi ve Sinop NGS Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporuna karşı açılmış olan davanın daha sonuçlanmamasına rağmen Rus şirketler ile pazarlıklar yapılmaktadır.
AKKUYU, DÜNYADAKİ İLK ‘YAP, SAHİP OL, İŞLET’ MODELİNE SAHİP
Dünyadaki ilk ‘Yap, sahip ol, işlet’ modeline sahip Akkuyu NGS, hem ekonomik hem sosyal çevre felaketine yol açacaktır.
Nükleer santralın proje maliyeti içinde olmayan atık yakıt çubuklarının ve çalışma süresinin bitiminde santralın bertaraf maliyetini, ekosisteme, canlılara, insan sağlığına, tarıma, balıkçılığa verdiği zararların maliyetini proje maliyetine eklediğimizde projenin iptalinden doğacak ekonomik kayıp ile karşılaştırılamayacak ölçüde ekonomik zarar önlenmiş olacaktır.
Bizler, ülkemizde faaliyetlerini sürdüren; meslek odaları, sendikalar, dernekler ve demokratik kitle örgütleri olarak hiçbir koşulda nükleer yakıtın Mersin Akkuyu’ya getirilmesini kabul etmiyoruz. Ne dünyada ne ülkemizde nükleer santral istemiyoruz. Ülke geleceğimizin nükleer felaketlerle yok edilmesine izin vermeyeceğiz.
“NÜKLEER SANTRALI KAPATACAĞIZ’ DEMEYEN HİÇBİR SİYASİ PARTİYE OY VERMEYECEĞİMİZİN ALTINI ÇİZİYORUZ”
Ülkemize felaket getirecek nükleer santrallara karşı duyarlı tüm kurumları ve nükleer karşıtlarını mücadeleye çağırıyor, mali açıdan büyük kamu zararı doğursa da ‘nükleer santralı kapatacağız’ demeyen hiçbir siyasi partiye oy vermeyeceğimizin altını çiziyoruz.
Nazım Usta der ki: ‘Aslolan hayattır.’ Yaşamın devamlılığı esastır.
Bugün ve yarın Mersin’de, Türkiye’nin her yanında ve Kıbrıs’ta nükleer karşıtı aktivistler, nükleer karşıtı platformlar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve tüm nükleer karşıtları bu uyarıları bir kez daha hep beraber hep bir ağızdan haykırıyorlar: Ülkemizin bu felakete sürüklenmesine seyirci kalmayacağız! Akkuyu’nun nükleer saha haline getirilmesini reddediyoruz! Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmemeli! Nükleer yakıtını al da git! Nükleere inat yaşasın hayat!” şeklinde konuştu.