Rantla suçlanan meclisler yönetimde bypass ediliyor! | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

Rantla suçlanan meclisler yönetimde bypass ediliyor!


 

Mersin Büyükşehir Belediye meclisinde en çok itiraz eden meclis üyesi olarak öne çıkan MHP’li Mehmet Topkara, sık sık rant iddiaları ile gündeme gelen belediye meclislerine yönelik suçlamalara ilişkin sert açıklamalar yaptı. Gerek meclis üyelerinin belirlenme yöntemi gerekse de karar alma süreçlerine Ankara’nın, partilerin, belediye başkanlarının müdahalelerine dikkat çeken Topkara, meclislerin belediye yönetiminde aktif olarak görev alamadığını, by pas edildiğini savundu!

HEDİYE EROĞLU

 

Mersin’de 4 dönemdir meclis üyeliği yapması ile duayen olarak anılan ve muhalif yapısı ile de meclisin en çok öne çıkan isimlerinden birisi olan MHP’li Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Mehmet Topkara, Radyo Ülkü’de yayınlanan Yerel Gündem Programına konuk oldu.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Topkara, önemli açıklamaları ile de gündeme damga vurdu.

 

BELEDİYE MECLİSLERİ NEDEN RANT İLE ANILIYOR?

Meclis üyelerinin seçimi aşamasında partilerde seçilebilir sıralar için kontenjan uygulaması yapıldığını anımsatan Topkara, “Meclis üyesi olan arkadaşların iyi niyetle bu görevleri yapmak için yerelde beldelerine, ilçelerine, iline hizmet için gayret sarf ettiklerini düşünüyorum. Ön sıralara yazılan meclis üyesi olan arkadaşların toplumda karşılığının olduğunu bilinen tanınan, siyaset varlığı kabul edilen insanlardandır. Bunun kötü örnekleri yok mudur vardır. Belli bir anlaşma, şart ile parasal şeylerle sıraya yazılan yok mudur? Vardır. Bu da duyulan bilenen bir şey. Bunu da açıkça ve netçe konuşmak lazım. Ama seçilen arkadaşlarımızın mücadelesini, 2-3 kişinin bozma şansı da yoktur. Önemli olan takım ruhu, partilerin grubu, belediye başkanının, meclisi ve belediyeyi yönetme şeklidir. Bundan dolayı da meclisi suçlamak çok da mantıklı gelmiyor.

 

“MECLİS ÜYESİ SEÇİMLERİNDE LOBİCİLİK YAPILIYOR”

Ben bir meclis üyesi olarak buna çok katılmıyorum ama seçim dönemlerinde şu oluyor; lobicilik yapılıyor. Amerika’da ki lobilere benzemiyor ama bu lobicilik de 1 ve 2’inci sıralara uygun sıralara insanların seçilmesi ile alakalı partilerde, gruplarda belediye başkanlarına lobi oluşturuluyor. İlçe belediye başkanları kendi adaylarını yazıyor, tabi büyükşehir belediye başkanı adayının da ricaları oluyor.

“BELEDİYE BAŞKANLARI MECLİS ÜYELERİNİN AKTİF OLMASINI İSTEMİYOR, GÖREVLERİNİ YAPMASINA İZİN VERMİYORLAR”

Ama tabi bunların içinde kendini yetiştirmiş, alanında uzman, memleketine ve ilçesine çok iyi hizmet edecek arkadaşlarımız olduğu gibi konusunu çok takip etmeyen, bu işin içerisinde gelip giden arkadaşlar da var. Ama tabi şöyle bir durum da var; grup kararı olduğu zaman herkes konuşmuyor. Ayrıca bağlı bulunduğu ilçenin belediye başkanı bunların birçoğuna izin vermiyor. Yine grup toplantılarında herkes konuşamıyor, belediye başkanları meclis üyelerinin çok aktif olmasını istemiyorlar. Görevlerini yapmasına izin vermiyorlar” dedi.

 

“İDARE FARKLI ŞEYLER İSTEYEBİLİYOR”

Belediye Meclisindeki siyasi parti gruplarının aldığı kararlara meclis üyelerinin uymak zorunda kaldığını da anımsatan Topkara, “Meclis üyesi grup kararına uymadığı zaman parti disiplin kurulları devreye girer. Parti disiplini içerisinde hareket etmek lazım. Fakat şu da var; oraya gelen belediye meclis üyelerimizin hepsi; boş, mantıksız değildir. Güzel ve özel insanlardır, iyi niyetlidir. Fakat yer yer bunun dışına çıkıldığı da oluyor. Belediye yönetimleri yani idare farklı şeyler isteyebiliyor. Gruplar farklı düşünceler de ısrar edebiliyor” diye konuştu.

 

RANT İDDİALARINI TEMELİNDE İMAR PLANLARI MI VAR?

Belediye Meclislerinin öncelikli görevinin imar planları yapmak olduğunu dile getiren Mehmet Topkara, “Çünkü imar planları şehrin anayasasıdır. Bütün yatırımlarda, altyapılarda imar planları önemlidir ve yapılmalıdır. Buradaki mesele şu; Büyükşehir Yasası çıkalı 10 yıla yaklaşıyor ama henüz hala sıkıntı ar. Çünkü belde belediyelerinden gelen planlarda merkezdeki planlar ile arasında kopmalar var. Birbirinden ayrı planlar karşımıza çıkıyor. Her belde kendine göre plan yapmış. Hatta şuan denize sıfır ama 5 bin ölçekli Nazım İmar Planı olmayan beldeler dahi var ilimizde. Özellikle de bizim son dönemlerde revaçta olan deprem ve pandeminin etkisi ile yayla dediğimiz kırsal alanlarda ki büyük yerleşim yerlerinde de 5 bin ölçekli Nazım İmar Planlarımız yok. Bunların çok acil bir şekilde yapılması gerekiyor. İmar planları yapımı teknik bir iş. Çok kavga çıkıyor çünkü burada bir rant oluşuyor. Neden rant oluşuyor çünkü yoğunluk, kat yüksekliği, çekme mesafeleri değişiyor. Arsanın veya imarın vasfı değişiyor. Yani alında tüm şehir rant kazanıyor. 1-2 kişini parasal bir değeri rant anlamına gelmiyor. Sosyal alanı, okulu, yol koyup cadde yaparsan yanına getirip koyduğunda arsa, bölge kıymetleniyor. Bu bir değer kazanımıdır ranttır ama halk bunu yanlış anlıyor. Önemli olan bu rantı yaratmak ve doğru paylaşmaktır. İmar da böyle bir güzellik yapılabilir ki bu herkesin rantı, kazanması demektir. Biz şu anda Büyükşehir Meclisi olarak 4 merkez ilçenin imar planlarını tamamladık, diğer ilçeler için de çalışmalarımız sürüyor. 4 ilçede 4 ilçede 1 milyona yakın insan var. Bu insanların evi, iş yeri, arsası kat yükseklikleri, vasıfları gözden geçirildi. Şehrin imarını yeniden yapıyoruz burada tabi ki itirazlar gelecek, itilaflar olacak. 

 

İMAR PLANLARI NASIL EMLAKÇILARIN ELİNDE GEZEBİLİYOR?

Ancak imar planlarının emlakçıların elinde gezmesi ile ilgili iddialarda meclis üyelerinin suçu olduğunu düşünmüyorum. İmar planları meclis üyelerine gelene kadar mutfakta çalışılan teknik bir konu. Belediye tarafından çalışılan ihale edilen imar planları daha sonra meclise gelir ve komisyona havale edilir. Komisyona hava edildiğinde konu açıktır, nettir herkes ulaşabilir. Ama konu meclise gelmeden önce mutfak çalışması sırasında çeşitli yöntemlerle sızdırılan planlar oluyor. Bunun sonucunda imar planları çıkmadan bazı insanlar söz konusu bölgelerde yatırım yapabiliyor, arsa alabiliyor.

Tüm meclis üyelerinin imar planlarını bilmesine imkan yok, söz konusu değil. İlgili komisyonlarda görev alanlar imar planlarını çalışıyor. Ayrıca imar planları ile ilgili çalışmalarda siyasi partilerin grup kararları da etkili olabiliyor. Bir bölgede 1. Etapta kat yüksekliği örneğin 15 kat olarak görüşüldüğünde bu meclis üyelerine kaldığında kimi 22 istiyor kimi 14 istiyor. Buranın adil bir şekilde olması için diğer mahalleler, arazi yapısı, dokusu değerlendiriliyor.
Ama şu da var; ‘ben başkanım buraya bunu istiyorum’ diyor. ‘Ben istiyorum, ben başkanım’ diyor. Bu başkanlar ‘ben yaparım’ diyebilirler ama o zaman meclis yetkili kılınmıyor, by pas ediliyor, şehre yazık ediliyor” şeklinde konuştu.

 

MECLİSİN SİYASET ÜSTÜ YAPISI BOZULDU MU?

Özellikle ilçelerde ilçe belediye başkanlarının meclisleri yok saydığını vurgulayan Topkara, “Belediye başkanı, bürokratı ile almış olduğu kararları belediye meclisi ve komisyonda dayatma ile geçirmek istiyorlar. Orada da itiraz edecek belediye meclis üyesinin o konuya itiraz edebilmesi için konuyu biliyor, daha önce çalışmış olması gerekiyor. Bilmediği bir konuda görüş beyan ettiği zaman karşı bir tez ile susmak zorunda kalır. Birkaç defa susturulduğu zaman da sonra bir daha konuşamıyor. Ben bu işin içindeyim, dersime çalışıyorum, inceliyorum. Yeri geliyor üniversiteyi, müfettişleri, belediye birliğini arıyorum soruyorum. Araştırıyorum. Konu önüme geldiğinde de bir yanmış var ise bunu ifade ediyorum inandığım bir konu ise ısrarımı da sürdürüyorum. Ve bunu yaptığım için sıkıntılar da yaşıyorum. Belediye başkanları ile de sıkıntılar da yaşıyorum. Ama belediye meclis üyeleri kendini yetiştirmeli. Çok seslilik güzeldir. Bu görevin daha iyi yapılabilirliğini bu şehre göstermemiz lazım. ama bu belediye meclis üyeleri yani çok itiraz edenler ikinci dönem listeye konmazlar. Sevilmezler. Belediyeye çok girip çıkmaları da istenmez. Belediyeye çok girip çıkan çok bilir, çok bilen de çok itiraz eder. Onun için bizim belediye başkanlarımız bunu istemiyor.

 

“İŞİN İÇİNE SİYASET GİRİYOR”

İlçelerde farklı bürokratlar ile çalışılıyor, farklı bakış açıları ile konular ele alınıyor. Ama konu büyükşehire gelince farklı bakılabiliyor. Mesela biz meclis olarak 13 ilçeye eşit bir şekilde bakmaya çalışıyoruz ama A ilçesi kendine uygun gördüğü şekilde uygulama yapmak istiyor, ‘bunu böyle yapayım’ diyor. Onlar orada siyaset de yapıyorlar. Konu Büyükşehir’e geldiğinde ise ‘biz 15 kat veriyorduk şimdi neden böyle oldu’ itirazları yükselebiliyor. Belediye başkanları arasında da itilaflar çıkıyor. İlçesinin belediye başkanı ileride ilçeyi nereye götürmek istediğini planlıyor ve imar planlarını da bu yönde çıkarıyor.

Büyükşehir Belediye başkanı veya bürokratı da kenti bütün olarak düşünmek gerektiğini söyleyebiliyor. Ama bunun içine siyaset de girebiliyor. Ankara’da, milletvekili veya belediye başkan adaylıkları da, Ankara da girebiliyor. Ki son dönemde bunu çok görmeye başladık. Bunların hepsi etkiliyor bu işleri. Bu siyasetten öte, çekişmelerden uzak hiçbir şeye karışılmasın standart belediye meclisleri çalışsın düşüncesi Türkiye’de çok mümkün değil” dedi.

 

“KENT İÇİN ALINAN KARALARDA KATILIMCILIK AZALDI MI?”

“Ön seçimler kalktığı için belirleyici; ya il başkanı ya belediye başkanı olduğu için katılımcılık, halk desteği kayboldu” diyen Topkara, “Bugün her şeyi Ankara’ya kilitlemiş durumdayız. Belediye başkanları, meclis üyeleri, milletvekili adayları birçok konu Ankara’da ki genel merkezlere bağlanıyor. Eskiden yerelde üye kayıt yarışları yapılırdı. Daha sonra delege yarışları olurdu. Siyaset yapmak, aday olmak isteyenler kitleleri ile beraber halkı ile beraber koşturur, günü geldiğince ön seçim yapılır ve o insanlar belli makamlara aday olurdu. Halk da ‘benim adayım’ derdi. Şuan ki adaylar için halkın ‘benim adayım’ deme şansı çok az. Halkın içinde yaşamayan, o şehirde oturmayan siyaseti merkezde yapan bazı insanlar bu şehrin kaderini belirleyebiliyor. Bu kaderi onlar belirlediği için de halk onlara gidip, ‘biz Hediye’yi, Mehmet’i istiyoruz’ diyemiyorlar. Diyemedikleri için A, B, C partisi olarak söylemiyorum bunu hepsi aynı. Bir ilçede 5 aday çıkıyorsa 5’i de ne yazık ki aynı yöntemle belirlendiği için halkın tercih etme şansı sadece tanınırlık veya kendine yakın bulmakla ilgili oluyor. Ona oy kullanma mecburiyetinden dolayı veriyor.

 

“SİSTEMİN DİŞLİSİ OLANLAR, ÇARKI BOZMAMAK İÇİN SES ÇIKARMIYORLAR”

İl başkanları konuşamazlar, neden? Çünkü onları Ankara atıyor. İl başkanları yerelde yarışıyor mu? Hayır. Güven tazeliyorlar, görevden azillerin istiyorlar veya atama yapılıyor. Buradaki il başkanları tüm partilerde belediye başkanları, milletvekilleri gibi Ankara’dan atanıyor. 

Oda başkanları da konuşmuyor. Eskiden Şehir plancıları veya mimarlar odalarına bakın onlar da hep bu sistemin birer dişlisi olmuşlar, dişliyi bozmamak için ses çıkarmıyorlar. Yerelde her şey doğru mu gidiyor? Biz kaç tane ilçenin şehir planlarını yaptık. Nerede mimarlar odası, nerede şehir plancıları, nerede bu toplumun aydın geçinenleri, pilav düzenleyenler, yoklar. O zaman ne yapmamız lazım, belediye meclisinin daha düzgün seçilmesi lazım çünkü iş onların omuzlarında. Ama belediye meclisleri yetkisini tam olarak kullanamıyor. Emekli bir müfettiş katıldığım seminerde, ‘belediye meles üyeleri ayağınızın üzerine kalkın ve durun, görevinizi yapın, dersinize iyi çalışın, doğru şeylerle mücadele edin, o yetki sizin. Bu yetkilerinizi halk adına kullanın’ demişti. Kaldı ki; sorumlu olduğumuz konularda biz de yargılanıyoruz hem halk vicdanında hem yargı önünde.

Biz belediye meclis üyesi olarak itiraz etsek de, bürokratta hak verse maalesef belediye başkanı ‘ben böyle istiyorum’ diyebiliyor. Ama belediyelerde bürokratta bazen etki altında kalıyor, konuşamıyor, doğruları savunamıyor.

 

MECLİSLER BELEDİYE YÖNETİMİNDE AKTİF DEĞİL

Örneğin meclis Büyükşehir Belediyesi’nin logo değişikliği konusunda bu işin arkasında tam olarak duramadı. Bu konu meclise bile gelmedi. Suç duyurusu yapma hakkımız var. Birçok defa da söyledik, ilgili belediyenin çalışma alanı İçişleri Bakanlığıdır. Bu konuda İlgili bakanlık ve sayın valimize iş düştüğünü düşünüyorum. Belediye başkanı bunu uygulamaya devam ediyorsa muhatabı belediye başkanını sorumlu olduğu bakanlık ve ildeki bürokratıdır. Belediye meclisleri, belediye yönetimlerinde yeteri kadar aktif görev alamıyor. Buna da belediye başkanları veya bürokratlar izin vermiyor. Belediye başkanları ‘ben seçildim, bunun sorumluluğunu ben yaşıyorum’ diyor ama belediye meclisinin de kanunen yetkileri var. Biz daha çok gezip bir araya gelinmesi, tartışma ortamı yaratılması gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA