BARIŞ ÇOBAN
Geçtiğimiz Pazartesi günü Mut’ta Hemşire Ayfer Kaya’nın, uzaklaştırma kararı olan boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından çalıştığı hastanenin yanındaki özel otoparkta katledilmesine ses çıkaran sağlıkçılar, Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi önünde toplanarak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Ayrıca sağlıkçılar açıklamada, aynı gün MEÜ KYK Kız Yurdu önünde silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan intörn kadın doktora da değindi.
“Kadın cinayetleri politiktir, güvenli yaşam alanı istiyoruz” yazılı pankartın açıldığı açıklamayı; Mersin Tabip Odası, Mersin Aile Hekimleri Derneği (MAHDER), Mersin Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Mersin Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş), Mersin Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu (Aile Sağlığı Çalışanları Derneği), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Hekimsen Hekim Dayanışma ve Yardımlaşma Platformu (Hekim - Sen) ve Hekim Birliği Sendikası ortaklaşa düzenledi. Açıklamayı sağlıkçılar adına Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Reyhangül Baloğlu okudu.
“ŞİDDET KÖRÜKLENİYOR”
Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Reyhangül Baloğlu 25 Kasım, ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’ne yaklaşırken, Mut ve Mersin’de yaşanan olaylara dikkat çekerek, “Görünen odur ki ülkemizde en önemli insan hakkı ihlallerinden ve halk sağlığı sorunlarından biri toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri olmuştur.
Kadın katliamlarının yükselişte olduğu bu dönemde, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan ulusal ve uluslararası hukuksal, kamusal kazanımlarımız, başta İstanbul Sözleşmesi’ne atılan imzanın geri çekilmesi olmak üzere, hem ülkemizde hem de dünyada milliyetçi muhafazakar eril iktidarlar tarafından uygulanması engellenmiş, güçsüzleştirilmeye çalışılmıştır.
İstanbul Sözleşmesi’nin etkin şekilde uygulanması değil de kaldırılması devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor. Ataerkinin ürettiği şiddet, kadın düşmanı politikalar, cezasızlık ve korumasızlık ile hayatın her alanında şiddet körüklenmektedir.
“KADIN KATLİAMLARINI DURDURUN, YAŞAMAK YAŞATMAK İSTİYORUZ”
Ne evde ne iş yerinde ne sokakta şiddette uğramak istemiyoruz. Şiddet sarmalını ortaya çıkaran ve besleyen ekonomik sosyal eril zihniyetli düzenlemeler, artarak devam etmektedir. Bizler ise bu zihniyete karşı dur demeye ve mücadelemize devam edeceğiz.
Bizler biliyoruz ki sağlıkta şiddet ve kadına yönelik şiddetin kesişim noktası altta yatan eril şiddet ve cezasızlık politikalarınızdır. Şiddet ikliminin, sağlık alanına ve kadına yönelik sonuçları ile yüz yüze kalan biz kadın sağlık çalışanları isyanımızı bugün de haykırmaya devam ediyoruz. Koruyamıyorsunuz, öldürülüyoruz!
Aramızdan çekilip alınan kadınların eksikliğinde; ülkemizde kazanımlarımızı geri alma girişimlerimizi sürekli gündemde tutmaya, başta İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa olmak üzere kazanımlarımızdan geri adım atmayacağız ve mücadelemize devam edeceğiz.
Başka kadınları, başka meslektaşlarımızı, başka sağlık emekçilerini kaybetmeye tahammülümüz yok.
Bir kişi daha eksilmemek için, kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın katliamlarını durdurun, yaşamak yaşatmak istiyoruz” dedi.