Haber Merkezi
Mersin Valiliği, Nişantaşı Eğitim Vakfı ve Yapay Zekâ Politikaları Derneği işbirliği ve koordinasyonunda Mersin’de Yapay Zekada Anadolu Buluşmaları kapsamında, “Ekonomik Kalkınmanın İtici Gücü Yapay Zeka” konulu programı düzenlendi.
Programda, Mersin Milletvekili/Nişantaşı Eğitim Vakfı ve Nişantaşı Üniversitesi Kurucusu Dr. Levent Uysal, Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Kurucusu ve Başkanı /UNESCO Yapay Zeka İzleme Grubu Üyesi Zafer Küçükşabanoğlu da bir konuşma gerçekleştirdi, duygu ve düşüncelerini paylaştı.
Protokol konuşmalarının ardından; AIPA Başkan Yardımcısı Alagöz Holding Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Varan moderatörlüğünde gerçekleşen 1.oturumda “Her Yönüyle Yapay Zeka” konusu, AIPA Tarım ve Kırsal Kalkınma Komisyonu Başkanı/Alagöz Holding Genel Müdür Yardımcısı Hasan Soydan moderatörlüğünde gerçekleşen 2.oturumda “Tarım ve Yapay Zeka” konusu üzerine açık oturum gerçekleştirildi.
Programa; İl protokolü, odalarım, meslek kuruluşlarının ve STK’ların temsilcileri, akademisyenler, iş insanları, öğrenciler, basın mensupları ve diğer davetliler katıldı.
KEŞİFLERİN ARKASINDA ARAYIŞ VAR
Programa katılan Vali Ali Hamza Pehlivan, programda yaptığı konuşmasında, yapay zeka konusunun çok dikkat çeken, bahsedilen ve aynı zamanda çok da ilgi uyandıran bir kavram olduğuna değindi. “İnsanoğlu tarih boyunca yüce Allah’ın yarattığı beynin çalışmasını sürekli merak etmiş ve ona benzer bir cihaz yapma gayreti içinde olmuştur” diyen Pehlivan, günümüzde de bu heyecanın bilim dünyasında etkisini sürdürdüğünü söyledi. Ateşi, tohumu keşfetmenin, topraktan üretileni artırmak için yeni icatlar yapmanın ve makineyi icat etmenin arkasında aslında bu arayış yattığını aktaran Vali Pehlivan, “Hayallere dayalı arayışlar, insanın yeteneklerini yansıtan makineler tarih boyunca pek çok öyküde, resimde, heykelde betimlenmiştir.
Milattan önce 4. yüzyılda yaşamış olan Aristoteles’in Poetika kitabında; ‘esasında her insanın en büyük hayali elinde tuttuğu tüm aletlerin emriyle ya da ihtiyaç halinde kendi işini yapan bir zekaya sahip olmasıdır’ ifadelerine yer vermektedir.
“İHA'LAR, SİHA'LAR ÜLKEMİZİ MİLLETİMİZİ GURURLANDIRAN İCATLARDIR”
Günümüzde bir hayli popüler olan ve neredeyse tüm alanlarda yer edinen yapay zekanın felsefi temelleri ve ilk somut adımları 17. yüzyıla dayandırılır. Zira 17. yüzyılda insan ve hayvan davranışlarını taklit eden otomatlar oluşturma yarışı başlamıştır. Bu yarış dönemin felsefi bakış açısına da yansımıştır. 17. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan sanayi devrimi; buhar gücü kullanarak çalışabilen ilk makinenin icadı ile doğmuştur. Bu makine, dünya tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı ve dünya tarihinde çok önemli sonuçlar doğuran bir değişime öncülük etmiştir. Makineyi icat edenler dahi bu icadın nerelere ulaşılabileceğini tahmin dahi edememiştir. Makineleşme süreci, elektrik ve seri üretim kapasitelerinin icat edilmesinden sonra toplumların gelişme göstergesi haline gelen sanayi toplumunu tetiklemeye devam etmiştir. Arayışlar devam etmiş ve otomatik çalışan makine hayalleri bilgisayarların icat edilmesine ve bilgi teknolojisindeki ilerlemelere yol açmıştır. Bu sayede işletmelerin otomatik makineler ve yazılım operasyonları yaygınlaşmaya başlamıştır. Kayıtlarda genel olarak 17. yüzyıl esas alınmakla birlikte yapay zekâ çalışmalarının başlangıcı Anadolu’muzda, Şırnak Cizreli İsmail Ebul El-Cezeri’nin (1136-1206) asırlar önce geliştirdiği hidrolik makinalarına, robot çizimlerine kadar dayandırabiliriz.Tıpkı birçok diğer bilimsel alanda yapılan çalışmalarda olduğu gibi bu alanda da en temel çalışmalar yine Anadolu coğrafyasında yapılmıştır. Sibernetik ilminin kurucusu kabul edilen ‘İsmail Ebul-İz El Cezeri’ Şırnak-Cizrelidir. Sanayi Devrimi’nden 400 yıl kadar önce hidrolik makineleri icat etmiştir, robotik çizimler yapmıştır. Günümüzde İHA'lar, SİHA'lar ülkemizi milletimizi gururlandıran icatlardır. Bu çalışmaları yapan Selçuk Bayraktar Bey ve ekibi tarafından geliştirilen uçan arabaya ‘Cezeri’ ismini verilmiştir. Bunun sebebi sorulduğunda ise ‘Biz yola İsmail Ebul -İz El Cezerilerle’ çıktık demiştir.
‘MAKİNELER DÜŞÜNEBİLİR Mİ?’
Alan Turing, İkinci Dünya Savaşı sırasında ‘bombe’ adını verdiği ve o günün koşulları içerisinde önemli sayılabilecek ilk tam otomatik kod kırma makinesini icat ederek savaşın kaderini değiştirmiştir. Alan Turing 1950 yılında yayınladığı ‘Bilgi İşlem Makineleri ve Zekâ’ (Computing Machinery and Intelligence) makalesinde ‘makineler düşünebilir mi?’ sorusunu tartışmaktadır. ‘Makine’ ve ‘düşünmek’ sözcüklerinin bileşiminden yola çıkarak açıklamalarda bulunan Turing, yapay zekanın düşünsel temellerini oluşturmuştur.
Yapay zekanın kavram olarak fikir babası Alan Turing olarak kabul edilse de ‘yapay zekâ (artificial intelligence) terimi ilk defa 1956 yılında John McCarthy tarafından kullanılmıştır. Başta Allen Newell ve John McCarthy olmak üzere olmak üzere bazı araştırmacılar bugünkü anlayışa göre çok sınırlı olsa da bazı programlar yazmayı başararak robotlara zekâ kazandırmanın yolunu açmayı başarmışlardır.
“YAPAY ZEKANIN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ ÖĞRENDİKLERİNİ ÇOK HIZLI KULLANABİLMESİ”
Ülkemizde yapay zekâya dair ilk adım, Ordinaryüs Profesör Cahit Arf’in 1959 yılındaki ‘Makineler Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?’ konulu çalışmasıyla atılmıştır. İnsan zekasının en önemli göstergesi öğrenebilme becerisidir. Dolayısıyla insan zekâsı örnek alınarak oluşturulmaya çalışılan yapay zekâ sistemlerinin temelinde de makinelere öğrenme becerisi kazandırma düşüncesi yatmaktadır. Yapay zekanın en önemli özelliği öğrendiklerini çok hızlı kullanabilmesi ve kalıcı öğrenmeler, data birikimi edinebilmesidir.
İnsan zekasının taklit edilmesi sonucu ortaya çıkan ve en basit ifadesiyle makinelerin insan öğrenmelerini modellemesi olarak belirtilen yapay zekâ; tecrübelerden öğrenebilen, öğrendiklerini muhakeme edebilen, şekilleri, görüntü ve örüntüleri tanıyabilen, karmaşık problemlere çözümler üretebilen, lisanı anlayarak kelimeler ile işlem yapabilen ve bilişim dünyasına farklı bir bakış açısı kazandıran bir bilim dalıdır.
Bugün itibari ile yapay zekâ, zeki makineler, özellikle de zeki bilgisayar programları oluşturan bilim ve mühendislik dalı haline gelmiştir.
Temel beklenti, insan zekâsının karakteristik özelliklerini bilgisayara kazandıran algoritmalar geliştirmek ve problemlere insan gibi zeki davranışlar sergileyerek çözümler üretebilen sistemler geliştirmektir.
YAPAY ZEKÂ SİSTEMLERİ, HAYATIN VAZGEÇİLMEZ BİR PARÇASI HALİNE GELDİ
Bu gelişmeler, yeni metot ve yöntemlerin keşfedilmesine yol açmıştır. Makine öğrenmesi, belirsiz bilgileri işleme, monoton olmayan bilgi işleme, gerçek zamanlı kararlar verebilme, geometrik modelleme, duygusal zekâ vb. arayışlara kadar gelmiştir.
Bilim insanları insanın bir kopyasını yapamayacaklarını çok iyi bilmektedirler ama insan gibi davranan ve sürekli kendi kendisini geliştirebilen hatta ARGE dahi yapabilen makinelerin geliştirilebileceğini söylemek hiç de yanlış olmaz.
Yapay zekâ sistemleri çok hızlı bir şekilde gelişim göstermiş ve yaşamın neredeyse tüm alanlarında yaygın biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Yirmi birinci yüzyılın başlarından itibaren toplumun her kesiminden insanların günlük yaşamına dahil olan yapay zekâ sistemleri, hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.
ROBOTİK TEKNOLOJİLER İNSANLIĞIN HİZMETİNE GİRMEYE BAŞLADI
Yapay zekâ uygulamaları ve yapay zekaya entegre edilen robotik teknolojiler insanlığın hizmetine girmeye başlamıştır. Yapay zekayı diğer tüm teknolojilerden ayırt eden en önemli husus ise yapay zekanın öğrenebilen bir algoritmaya sahip olmasıdır. Son zamanlarda yapay zekâların yaptıkları ve yapabilecekleri üzerine haberlere hemen hemen her gün bir yenisinin eklendiğine şahit oluyoruz. Üstelik bu gelişim ve dönüşüm sürecini bizzat kendi hayatımızda da yaşar hale, tecrübe eder hale geldik. Artık yapay zeka elektrik ve internet gibi hayatımızın vazgeçilmez standartlarından biri olmaya başlamıştır. Sadece endüstriyel hayatta değil eğitim sektöründe (kişiselleştirilmiş eğitim sistemleri vb. ile), sağlık sektöründe (yapay organlar vb. ile), finans sektöründe (sanal risk takipçileri vb. ile), yönetim alanında (kişisel asistanlar ve iş zekâsı sistemleri vb. ile), ticari hayatta (tercih robotları vb. ile), ulaşım sektöründe (rota planlayıcı vb. ile), askeri alanda (insansız araçlar vb. ile) ve diğer tüm sektörlerde bu teknolojinin yoğun olarak kullanıldığını görmekteyiz.
“YAPAY ZEKANIN NE YÖNDE GELİŞECEĞİ VE İNSANLIĞI NASIL ETKİLEYECEĞİ TAM OLARAK KESTİRİLEMEMEKTE”
İş yerinde kullanılan bilgisayar tabanlı sistemlerden ev temizliğinde kullanılan elektrikli süpürgeye,yol güzergahını belirleyen araç navigasyon sisteminden yatırım işlemlerini düzenleyen banka hesabına, sipariş verilen alışveriş sitesinden arama yapılan telefona değin günlük yaşamda kullanılan pek çok uygulamada yapay zekâ sistemlerinden yararlanılmaktadır. Yapay zekâyı kullanarak bilgisayar, satranç oyununda insanı yenebilmektedir. Yapay zekânın temel teknolojilerinden birisi olan uzman sistemler, bir uzay aracını kontrol edebilmektedir. Web sitelerinde otomatik olarak dil tercümesi gerçekleştirilebilmektedir. Hatta robotların artık doktorluk yapabileceklerine yönelik araştırmalar bulunmaktadır. Bu uygulamaların sayısı da her geçen gün büyük bir hızla artmaktadır. İnsanlık tarihinin en büyük eşiklerinden biri olarak kabul edilen yapay zekanın ne yönde gelişeceği ve insanlığı nasıl etkileyeceği tam olarak kestirilememektedir.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Yapay Zekâ Laboratuvarı yöneticisi ve Carnegie Mellon Üniversitesi öğretim üyelerinden Edward Fredkin’e göre tarih boyunca meydana gelmiş üç önemli durum söz konusudur. Bunların ilki evrenin oluşumu, ikincisi canlılığın başlangıcıdır. Üçüncü ise yapay zekanın ortaya çıkışıdır.
“GELECEĞE HÂKİM OLMAK İSTEYEN DEVLETLER BU SİSTEMLERİ KULLANMAYA BAŞLAMIŞTIR”
Devletler için önemli olan bilgiyi işleme, sınıflandırma, denetim, ölçeklendirme, düzenleme ve doğru kararlar almak için yapay zekâ sistemlerinin kullanımı zorunludur.
Dolayısıyla, geleceğe hâkim olmak isteyen devletler bu sistemleri kullanmaya başlamıştır. Bu durumun farkında olan gelişmiş ülkeler yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için eğitim sistemlerini yeniden düzenlemektedir.
Çin ve Amerika gibi yapay zekâ alanında önemli başarılar yakalayan ülkeler eğitim sistemlerini yapay zekâ sistemlerinin kullanılması ve geliştirilmesi yönünde dönüştürmektedir. Yapay zekâ sistemlerine öğrenme becerisi istatistik, matematik ve veri bilimi sayesinde kazandırılmıştır. İnsanların ancak yaşam deneyimi ve etkileşim yoluyla elde edebileceği öğrenmeleri makineler milyonlarca insandan elde edilen verilerin istatiksel analizleri sonucu çok daha hızlı bir şekilde kazanabilmektedir. Günümüz yapay zekâ çalışmaları sayesinde insan zekasına ait tanımlama, sınıflandırma, ayırt etme, problem çözme, hesaplama, karar verme gibi özellikler makinelere aktarılabilmiştir. Yapay zekâ sistemleri, insana dayalı ucuz iş gücünün önemini azaltırken yapay zekâ sistemleriyle beraber çalışabilecek nitelikli insan gücüne olan gereksinimi arttırmaktadır. Yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaşması eğitim sisteminden iş dünyasına, yöneticilerden çalışanlara değin toplumun her kesimini etkilemektedir.
Devletlerin kalkınma planlarını ve eğitim sistemlerini düzenlerken yapay zekâ sistemlerini dikkate alması gerekmektedir.
TÜRKİYE YAPAY ZEKA İLE İLGİLİ GEREKLİ ADIMLARI İVEDİLİKLE ATMAKTA
Bu yönde ülkemiz Türkiye de gerekli adımları ivedilikle atmaktadır. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ülkemiz adına yapay zekâ alanında insan odaklı yeni bir atılım yapmanın zamanı geldiğine inanıyoruz’ anlayışı ile 2021-2025 yıllarını kapsayan Ulusal Yapay Zeka Strateji belgesi oluşturulmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki ifadeleri gidişata ışık tutacak bir değerlendirmedir ‘İnsan odaklı bir anlayışla akıllı zeka konusundaki çalışmaları giderek arttıracağız.’ bu vurgu çok önemlidir. Diğer birçok konuda ve birçok alanda olduğu gibi odak insan olursa bu konuda üretilecek eserler, ürünler, çalışmalar da insanlık için fayda üretecektir. İnsanlığın lehine olacaktır. Aksi takdirde kontrol dışı ve insanlığın aleyhine neticeler de ortaya çıkabilir. Tıpkı teknolojiyide, savunma sanayinde gücü elinde bulunduran ve bunu insanlığın aleyhinde kullanan dünyadaki art niyetli ülkelerin yaptığı gibi. Bizim medeniyetimizin özünde var olan insan odaklı anlayışı bu alana da yansıttığımızda sadece ülkemizin değil hem coğrafyamızın hem de bütün dünyanın lehine olumlu gelişmeler sağlanacaktır.
Devletimiz; Yapay zekâyı bir tercih meselesi görmeyip, ‘Dijital Türkiye’ vizyonu ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda kalkınma hedeflerimizin en büyük taşıyıcılarından biri olarak görmektedir.
ULUSAL YAPAY ZEKÂ STRATEJİSİ DEVREDE
Yapay zekâ sistemlerinin ortak değerlerimize uygun olarak geliştirilmesini ve işletilmesini de kapsayan bir anlayışla tasarlanması suretiyle, köklü medeniyet tecrübemizle harmanlanmış yeni bir tekno-ekonomik atılım yaparak topyekûn insanlığa değer katma imkânımız bulunmaktadır. Bu doğrultuda Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ile yapay zekâ uzmanları yetiştirmek ve alanında istihdam etmek, araştırma, girişimcilik ve yenilikçiliği desteklemek, kaliteli veriye ve teknik altyapıya erişim imkânlarını genişletmek, sosyoekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemeleri yapmak, uluslararası iş birliklerini güçlendirmek ile yapısal ve iş gücü dönüşümünü hızlandırmak olmak üzere 6 stratejik öncelik belirlenmiştir. Bu stratejik öncelikler kapsamında 24 amaç ve 119 tedbir belirlenmiştir. Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ile 2025 yılı sonuna kadar, yapay zekanın Gayrı Safi Yurtiçi Hasılaya katkısını %5’e yükseltmeyi, yapay zekâ alanında 50 bin kişilik istihdam oluşturmayı, yapay zekâ alanında lisansüstü düzeyde mezun sayısını 10 bine çıkarmayı, uluslararası yapay zekâ endekslerindeki sıralamalarda ilk 20 ülke arasında yer almayı hedeflemektedir. Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgesinde belirlenen hedeflere ulaşmayı sağlama noktasında 2024-2028 yılları arasını kapsayacak olan On ikinci Kalkınma Planında da Yapay zekâ ile ilgili hususlara yer verilmiştir.
“MERSİN YAPAY ZEKÂ ÇALIŞMALARINDA DA EN ÜST SIRALARDA YER ALIYOR”
Tüm sektörlerde ürettiği katma değerli ürünlerle ülkemizin ekonomik gelişimine en fazla katkıyı sağlayan illerden biri olan Mersin’in yapay zekâ çalışmalarında da en üst sıralarda yer alarak sağladığı katkıyı bu alanda da sürdüreceğine inanıyoruz.
Zira Mersin İlimizin sahip olduğu kaynaklar, girişimcilerimiz, teknolojiye yatkın gençlerimiz, teknoparkımız, agroparkımız, OSB’lerimiz, önceki dönem Hazine ve Maliye Bakanımız sayın Nurettin Nebati’nin destekleriyle başlattığımız “Bilişim Kenti Mersin” projesi, okullarımızdan Teknofest yarışmalarına son 3 yılda 100 bine yakın proje gönderilmesinde rehberlik eden Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki Ar-Ge’miz, Üniversitelerimiz ve muhtelif firmalar bünyesindeki AR-GE’ler bu inancımızı pekiştirmektedir.
Bugün Valiliğimiz, Nişantaşı Eğitim Vakfı ve Yapay Zekâ Politikaları Derneği iş birliğinde düzenlediğimiz bu etkinlik bilişim teknolojisi ve yapay zeka alanındaki farkındalık düzeyine, bilgi birikimine ve çalışmalara ivme katacaktır. Yapay zekâ alanında çalışan ve çalışma fikrinde olan kesimler için yeni ufuklara, yeni gelişmelere vesile olmasını temenni ediyorum.
Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen sayın Vekilimiz,Nişantaşı Eğitim Vakfı, Yapay Zeka Derneği ve Valiliğimiz adına katkı sağlayan mesai arkadaşlarımıza, ilgili diğer bütün kişi ve kurumlara teşekkür ediyor, hayırlı ve faydalı neticelere vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.