HEDİYE EROĞLU
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Mersin Şubesince düzenlenen, “Cumhuriyetin 100. Yılına Girerken Halkla buluşma Toplantılarının” 9’uncusu, “Mersin Limanı Genişleme Yatırımının Kent Yaşamına ve Çevremize Etkileri” başlığıyla düzenlendi.
TMMOB Mimarlar Odası Mersin Şubesi’nde düzenlenen toplantıya; Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, İnşaat mühendisi Levent Semis ve Gümrük Danışmanı Mehmet. Ensari konuşmacı olarak katıldı.
“BÜYÜKŞEHİR PROJENİN OLUMSUZLUKLARINA DAİR HALKI BİLGİLENDİRMELİ”
Toplantının açılış konuşmasını yapan ADD Mersin Şube Başkan Serdar Erkan, “Şimdi Mersin yeni bir aşamaya giriyor, limanın Atatürk Parkına doğru genişlemesi, ekolojik ve Mersin’in çıkarları açısından son derece sıkıntılı bir süreç yaşatacak. Bu aşamadan sonra iman inşaatı başladıktan sonra nelerle karşılaşacağız, bizleri neler bekliyor bunları ortay koyup, tüm kent ile paylaşmak durumundayız.
Mersin’e ilk liman yapılırken limandan önce ve limandan sonra diye iki ayrı Mersin vardır. Şimdi yine bu yapımdan öncesi ve sonrası kent yaşamı açısından tartışılacak. Çok önemli bir eşikteyiz. ADD adına kamu yararına çalışan ir dernek olarak bunları yapmak durumundayız ama keşke başka kurumlar daha fazlasını yapabilseler. Büyükşehir, Akdeniz Belediyesine projenin hep iyi tarafları anlatılırken diğer taraflarını da anlatma, bilgilendirme gibi çalışmaları olsa” dedi.
“MERSİN LİMANI DOĞU AKDENİZ’İN ÖNEMLİ BİR SORUNU”
Toplantıda ilk olarak söz alan Mehmet Necip Ensari, “Mersin Limanı o kadar çok soruna sahip ve o kadar çok sorun aratan, tetikleyen bir lojistik unsuru ki Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’in önemli bir sorunudur” dedi. Ensari, “Türkiye liman sayısını artırırken, Mersin Limanı’nı olduğu yerde bıraktı. Mersin Limanı, kolaylıkla özeleştirilebilir bir pozisyona getirildi. Makine teçhizatı arttırılmadı. Çok ilkel koşullarda kullanıldı liman.
Mersin Limanı, 2007’de ki özelleştirme furyasında aslında limancılık ile alakası olmayan ancak deneyimleri olduğu bilinen Singapurlu PSA firmasına ki aslında İngiliz firmasına verildi. Afken diye de bir yerel ortak var ama aslında onlarda turizmci.
“MIP KALICI HİÇ BİR YATIRIM YAPMADI”
Mersin Limanı özelleştirildi peki ne değişti? Ciddi yatırımlar yapacağı vaadiyle işe soyunan firma kalıcı anlamda kiralık vinçler dışında hiçbir yatırım yapmadı. Çok önemsenen ro ro sistemi için özel rıhtım yapılmasına rağmen verimli hale getirilmedi.
Limana gelen çıkan yük transferleri tek bir yol üzerinden sağlandı. Yeni kapılar açıldı ama sorunlara çözüm getirmedi.
MIP yönetimi Mersin Limanı’nda 2 milyon 600 bin TEU konteyner elleçlediğini beyan ediyor. Bu rakamlar bizim yolumuzu işgal eden araç sayısını belirliyor. Yani bizim yollarımızda 1 milyon civarında 365 gün içinde tek yönlü hareket ediyor” dedi.
MERSİN LİMANI İNGİLİZLERİN
Mersin Ana Konteyer Limanı’na da değinen Ensari, “Proje 1990’lı yıllarda gündeme geldi. Bu projede de Atatürk Parkını kapsayan alan, konteyner istif alanı olarak planlanmıştı. Fakat çok baskılar oldu, ‘böyle şey olur mu?’ diye. Ve proje rafa kalktı. Ama şimdi MIP’in projesi aynı proje. Rafta duran proje lazım olunca indiriliyor.
Konteyner Limanı’nın teknik olarak yapılması mümkün değil. Ceynak şuanda Taşucu Limanı’nı konteyner limanına dönüştürüyor. Şunda ki konjektürde en güvenli liman Mersin gözüküyor. Ukrayna savaşı ile Doğu Akdeniz’de Mersin, armatörlerin önemli bir dağıtım noktası olarak tarif edilmeye başlandı.
MIP’in genişleme projesi ile Mersin Limanında 1, 2 ve 3 nolu iskeleler büyüterek anlık servis edilecek konteyner HUB’u yaratmak. 200 bin adet konteynerleri orada barındıracak. Onların dertleri burayı genişletmek çünkü hisselerinin tamamını gerçekte bir İngiliz Fonuna verdiler. Mersin Limanı şuanda İngilizlerindir” diye konuştu.
MIP DAHA ÇOK KAZANMAK İÇİN PROJEYİ HEMEN BİTİRME PEŞİNDE
Tanınmış inşaat mühendisi Levent Semis de, liman inşaatları ile ilgili bilgiler vererek, ortaya çıkabilecek olumsuzluklara dikkat çekti.
Avrupa, Amerika’da şehrin merkezinde kalan limanların kentin dışına doğru genişletildiğini işaret eden Semis, merkezde kalan eski limanların ise kruvaziyer ve yat limanı olarak kullanmak için değerlendirildiğini aktardı.
“Ama bizim Mersin’de parasal güç mü diyeyim yoksa çok mu ihtiyaç mı vardı, Mersin’de kent merkezine çok yakına yapılmasına karar verilmiş” diyen Levent Semis, “MIP’in genişleme projesinin süresi 36 ay. Çünkü MIP ne kadar erken bitirirse o kadar hızlı işletmeyi açarak kendine kar sağlamış olacak. Konteyner depolama ve rıhtım alanı 164 bin 990 metrekare alanı kapsıyor. Bu alana eski kurvaziyer limanı da dahil olduğundan, bu devre dışı kalacağı için yanına 11 bin 145 metrekare yeni kurvaziyer limanı koymayı düşünüyorlar. Ama bunun nasıl olacağına dair bir değerlendirme yok.
176 BİN METREKARE ALAN TAŞLA DOLDURULACAK
Proje ile 176 bin metrekare alan doldurulacak. 2 milyon metreküpü aşkın dolgu malzemesi için taş ocaklarından 154 bin sefer yapılacak. Bu seferler ortalama aylık 5 bin 100 sefere tekabül edecek. Mersin trafiğinin içinde önce köy yollarından başlamak kaydıyla Mersin Limanına harekete edecek bir tır ordu anlamına gelecek.
Zaten şuan bile Mersin trafiği büyük zorluklar yaşıyor. Ki tehlikeli bir yük taşımacılığı yapılacak. Toz, ses olacak. Karbon salınımı olacak. Bunların iklim kuşağına da etkisi olacaktır.
KÖYLER TAŞ OCAKLARI İÇİN YOK EDİLECEK
Limanda kullanılacak dolgu malzemesi taşlar ise Çukurkeşlik, Turunçlu, Hacgediği, Değirmençay ve Hamzabeyli köylerindeki ocaklardan elde edilecek. Yani kamyonlar yayla güzergahlarını içinden geçecek. Taş ocaklarından getirilecek taşların nakilleri ile trafik felç olacak. Büyükşehir Belediyesi’nin bu işler için ben görmedim ancak Master Plan Projesi olduğuna eminim ama ne kadar yapılsa bile ana arter yolların kullanılacağı belli. Taşları taşıyacak bu kamyonlar yollara da, asfalta da zarar verecektir. Ancak ayrıntılı ÇED raporunda bu konuya kesinlikle değinilmemiş” şeklinde konuştu.
TAŞ OCAKLARINDA PATLATMALAR YAPILACAK
Toroslar’ın eteğindeki köylerden taş elde edilmesi yerine Erdemli ve Silifke’de eski taş ocaklarının değerlendirilebileceğini ve bu taşların da deniz yoluyla getirilebileceğini söyleyen Semis, ancak bunun tercih edilmediğini işaret etti.
“Öte yandan bu kadar taşın üretilmesi için çok fazla miktarda amonyum nitrat kullanılacak” diyen Levent Semis, “Bu nedenle de büyük patlamalar gündeme gelecek. Yakın çevredeki yerleşim yerlerinde ciddi hasarlar gündeme gelecek. Söz konusu taş ocaklarının etrafında ciddi büyüklükte yerleşim yerleri bulunmakta. Sismik zemin oynamaları gündeme gelecektir. Bu patlamalar tarım için kullanılan kuyular bile akslarından oynatabilir. Bir çok aksaklıklar ortaya çıkacaktır.
Ve ciddi miktarda toz çıkacak ki meyve bahçeleri ve tarım alanlarının üzerine adeta toz yağacak. Tarım arazilerinde dönüm başı randımanlar yüzde 20, 30 düşecektir. Bundan dolayı önceki projelerde çiftçilere ciddi tazminatlar ödendi” dedi.
KENT MERKEZİNDE GÜRÜLTÜDEN DURULMAYACAK
Projenin kent merkezine de olumsuz etkileri olacağını ifade eden Levent Semis, Kongre Merkezinin hemen yanından dolguya başlanması nedeniyle tesisin 36 ay kullanılamayacağını vurguladı. “Tam kurvaziyer limanın ucundaki Kongre Merkezi, ihtiyaç duyulan gümrük, otopark alanı gerekirken nasıl bir hale bürünecek tahmin ediyoruz” diyen Semis, bu bölgede çok büyük kazık çakma makinelerinin durmadan çalışacağını ve çok ciddi gürültüye neden olacağını aktardı.
GENİŞLEME PROJESİ HANGİ MAHALLERİ ETKİLEYECEK?
Projeden özellikle kent merkezinde bulunan; 3 Ocak, Yeni Mahalle, Camiişerif, Çankaya, Kültür, Hamidiye ve Hal Mahalleleri ile Balıkçı Barınağının olumsuz etkileneceğini bildiren Semis, sıcak yaz ayları nedeniyle kapı pencere açılmadan oturulamayan Mersin’de bu durumun ciddi halk sağlığı sorunlarına neden olabileceğini işaret etti.
ASBEST ZEHRİ TEHLİKESİ KAPIDA
Öte yandan limanda derinleştirme çalışmaları kapsamında yapılacak zemin tarama çalışmalarının asbest sorununun ortaya çıkmasına de neden olacağını söyleyen Semis, “Buradaki en önemli konulardan biri de gemilerin draftı yani suyun altında kalan kısımların büyüklüğü. Çok fazla konteyner taşımak için draft yükseklikleri çok büyük oranda arttı. Mersin Limanı’nda draftın 27 metrelere ulaşması için taban taraması yapılması gerekiyor. Bu tarama da 2 milyon 220 bin metrekare alanı kapsayacak 3 milyon 283 bin metreküp cüruf çıkacak. Bu cüruf zararlı değil ise açık limanda belirtilen belli yerlere dökülür. Ama burada bir problem var. Ayrıntılı ÇED raporunda da belirtilmiş, TMMOB İl Koordinasyon Kurulunun değerlendirme raporunda da bu konudan bahsediliyor, çok yüklü miktarda asbest var. Beyaz asbetin ayrışarak çıkarılması, götürülmesi gerekiyor. Tarama yapılırken asbest mutlak denize bulaşacak, ayrıca içindeki kirli malzeme de yayılacaktır.
Bu taramanın sonucu asbestin insana zararı haricinde çevreye, denize zararına karşı nasıl bir düzenleme yapılacağı ise ne yazık ki ÇED raporunda ele alınmamış. Büyükşehir Belediyesi tabiî ki bunu çok hızlı takip eder.
“HER YER KONTEYNER GÖRÜNECEK”
30 ay boyunca taş dolgu devam edecek ve deniz bu süre boyuna rengini kaybedecek. Bu süre boyunca çevreye hava sirkülasyonları ile yayılacak ki özellikle bu 7 mahallede yaşayanlar kesinlikle camlarını açamayacaklar. Bunu İzmir Limanı’nda da yaşadık. Tüm evlerle hep mahkemelik olundu. Ama iş yapıldı.
Sahil manzarası çok kalitesizleşecek. Atatürk Parkından aktığımızda gördüğümüz sahil bulanık bir renge bürünecek bittiğinde de her yer konteyner görünecek.
Ama maalesef MIP ÇED raporunda kendisi de söylüyor; 36 ay boyunca bu inşaat devam erken Atatürk Parkında zaten 3-5 esnaf var, çok fazla giden de yok deniliyor.
Ve ÇED raporunda, genişleme alanı işletmeye açıldıktan sonra koskoca rıhtıma büyük tonajlı gemilerin sürekli limana giriş çıkışı ile yoğun kullanımdan dolayı biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkileneceğini kabul ediyorlar” ifadelerini kullandı.