HEDİYE EROĞLU
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin metro projesini yapacak KİSKA KOM şirketi, gözünü Toroslar’ın köylerine dikti. Geçen yıl Mart ayında Hamzabeyli ve Işıktepe Köylerinde kalker ocağı açma, eleme kırma tesisi için Çevre Müdürlüğüne başvuran şirket, “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu gerekli değildir” kararı almak istedi. Ancak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu talebi reddederek söz konusu proje için “ÇED gereklidir” dedi. Bunun üzerine şirket ÇED dosyası hazırlayarak, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yeniden başvurdu. Yapılan incelemeler sonucunda kurum şirketin hazırladığı raporu kabul ederek askıya çıkartarak kamuoyunun bilgisine sundu.
KÖYLÜ RAPORA İTİRAZ EDECEK
Hamzabeyli ve Işıktepe Köyü sakinlerinin projeye karşı defalarca eylem yapmalarına rağmen seslerine kulak verilmeyerek sürecin ısrarla sürdürülmesi tepki çekti. Yöre halkının Mersin Çevre Platformu’nun desteğiyle sürdürdüğü çevre mücadelesinde kararlı olduğu ve söz konusu ÇED Raporunun askı süreci içerisinde çok sayıda itiraz ile projenin iptali için mücadele edeceği öğrenildi.
NE OLMUŞTU?
Şirketin geçen yıl 17 Mart’ta başvurusunu yaptığı Toroslar ilçesindeki Hamzabeyli’de ki 250 dönüm arazide yer alacak “Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi” için 13 Kasım 2023 tarihi itibariyle ÇED gereklidir kararı alındı.
Bir yandan bölgede kapıdan kovulmasına rağmen bacadan girmeye çalışarak Den- Ka Şirketi’ne karşı mücadele eden Hamzabeyli köylüsü, Büyükşehir’in projesi için verilen ‘ÇED gereklidir’ kararına tepki gösterdi.
Mersin’in dağını taşını, doğasını çevresini korumakla Büyükşehir’in metro projesi için açılacak ocağın bölgede özellikle su kaynaklarını ve tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceğini savunan köylü, yetkilileri seslerini duymaya çağırdı.
PATLAMALI AÇIK İŞLETME YAPILACAK
KİSKA KOM şirketinin bakanlığa onay için sunduğu proje dosyasına göre, proje kapsamında kalker ocağından yıllık bir milyon 512 bin ton üretim yapılması planlanmakta. Toplam görünür rezervi 63 milyon 750 bin ton olan sahanın proje ömrü ise yaklaşık olarak 42 yıl.
Projenin hayata geçirileceği 24,99 hektarlık ÇED izin talep alanı içerisinde patlatmalı ve basamaklı olarak açık işletme yöntemiyle toplam yıllık bir milyon 512 bin ton (604.800 m3/yıl) kapasite ile kalker üretimi gerçekleştirilecek. Ocak sahasında üretilen kalkerin tamamı kırma-eleme tesisinde boyutlandırma işlemine tabi tutulacak. Kalker, kırma-eleme tesisinde boyutlandırıldıktan sonra kamyonlara yüklenerek stok sahasında geçici olarak depolanmak üzere nakledilecek, akabinde ise satış için nakledilecek.
OCAK 7/24 HİÇ DURMADAN ÇALIŞACAK
Proje kapsamında çalışma süresi; yılda 12 ay, ayda 25 gün (yılda 12 ay ve 300 gün), çift vardiya ve günde 16 saat olacak. Ocakta her bir vardiyada 6 kişi ve kırma-eleme tesisinde her vardiyada 4 kişi olmak üzere toplam 20 kişi ile faaliyetler yürütülecek.
20 KİŞİLİK İŞ İÇİN İSTİHDAM VAADİ
Şirketin proje tanıtım dosyasında toplamda 20 kişinin çalışacağı proje için işletmede çalışacak vasıfsız işçiler yakın yerleşim birimlerinden sağlanacağını vaat etmesi ise dikkat çekti.
Şirket, “Böylece yöre halkının yeni bir iş alanında istihdam edilmesi sağlanacaktır. İşçilerin günlük gıda ihtiyaçları ise yakın çevre yerleşim birimlerinden ve ilçeden temin edilecek olup bu sayede hem bölge ekonomisine hem ülke ekonomisine kazanç sağlanacaktır. Projenin yaratacağı katma değer ve istihdam aynı zamanda bölgenin sosyoekonomik kalkınmasına da olumlu yönde katkı sağlanmış olacaktır” diyerek, ekonomik kalkınma vaadinde de bulundu.
HALKI TABELA İLE UYARACAKLAR!
Proje tanıtım toplantısında faaliyet sırasında poligon taşları ile alan belirleneceği ve bunun için de uyarı levhaları ve tabelaları yerleştirileceği belirtilirken, sağlık koruma bantları çekilerek etkileşim alanında halkın bilgilendirileceği öne sürüldü. Ayrıca şirket faaliyet kapsamında kalkerin taşınması ve işlenmesi sırasında proje sahası etrafında ve nakliye güzergahında bulunan tarım arazilerine, ulaşım yollarına, çevreye herhangi bir şekilde zarar verilememesi için gerekli bütün önlemler alınacağını vata etti.
HEYELANLARA, ÇUKURLAŞMALARA VE GÖLLENMELERE MEYDAN VERİLMEYECEKMİŞ!
Şirket ayrıca faaliyet kapsamında, çalışmalar sırasında faaliyet alanında heyelanlara, çukurlaşmalara ve göllenmelere meydan verilmeyeceğini, arazi topografyasına uygun çalışılacağını savunarak, faaliyet esnasında söz konusu alanlarda oluşacak her türlü zarar ziyandan faaliyet sahibinin sorumlu olacağı ve faaliyet sahibi tarafından karşılanacağı beyan ve taahhüt etti.
OCAK, YERLEŞİM YERLERİ VE TARIM ALANLARININ DİBİNDE!
En yakın konutun güneydoğu yönünde 438 metre mesafede olacağı ocak projesinin Hamzabeyli Mahallesine bağlı en yakın tarım arazisi ise doğu yönünde ki 100 metrelik mesafede.
“PATLAYICI MADDE KULLANILACAK”
Dosyada patlamanın nasıl yapılacağını da açıklayan şirket, “Kalker ilk aşamada iş makinesiyle sökülecek olup iş makinelerinin yetersiz kaldığı durumlarda patlayıcı madde kullanılacaktır. Patlatma; basamak yüksekliği 10 m, basamak genişliği 20 m, basamak şev açısı 60o (iş güvenliği açısından tehlike arz etmeyen yerlerde 70o) olacak şekilde basamaklı olarak dizayn edilecektir. Ocak genel şev açısının ise 40o olması planlanmaktadır. Ocak sahasında kalker, rock (delici) kullanılarak kayaçların önce delinmesi sonra patlatılarak parçalanması şeklinde çıkarılacak olup, büyük olan parçalar (Patar) kırıcı uçlu ekskavatörle ufaltıldıktan sonra kırma-eleme tesisinde boyutlandırılacak ardından geçici olarak nihai ürün stok alanında depolanacak ve satış için nakledilecektir” ifadeleri ile endişelendirdi.
TARIMA DARBE VURAN TOZLAR NE OLACAK?
Ocaktan çıkarılan kalker malzemesini kırma-eleme tesisinde belirli ebatlara getirerek kamyonlar vasıtasıyla kullanım yerlerine ulaştıracak olan şirket boyutlandırma işlemleri sırasında ortaya çıkacak, tarımsal faaliyetlere darbe niteliğindeki tozlanmanın en aza indirilmesi için ise tesiste toz indirgeme sistemi (pülvarize su sistemi) bulundurulacağını savunuyor.
Tesisin tamamen kapalı devre çalışacağını ve tesiste toz emisyonuna neden olacak faaliyet gerçekleştirilmeyeceğini de ileri süren şirket, Ancak yine de tesis içerisinde oluşabilecek tozlar, toz tutucu fanlar yarımıyla emilerek torbalı filtrelerde toplanacağını açıkladı.
Proje kapsamında kullanılacak araçlardan kaynaklanacak gaz emisyonu ile toz emisyonuna karşı ise standartlara uyumun göz önünde tutulacağının altı çizildi.
HAFTADA BİR PATLAMA OLACAKMIŞ!
Haftada 1 adet patlatma gerçekleştirilecek sahada taş savrulması da, hava şoku sorunu gibi, patlayıcının kaya kitlesi içine yeterince gömülmemesi, hapsedilmemesi durumunda meydana gelebilecek olumsuzluklara karşı ise önlemler alınacağı savunuldu.
SU KULLANIMI NASIL OLACAK?
Şirket proje kapsamında ki su kullanımının ise çalışacak personelin içme ve kullanma ihtiyacını karşılamak, ocak içerisinde tozumayı önlemek için yolların sulanmasında ve kırma-eleme pulvarize su kullanımına yönelik söz konusu olacağını, ihtiyacın ise doğal bir kaynaktan karşılanmasının planlandığını açıkladı.
Çalışma alanı içerisinde kullanılacak yol ve asfalt yola ulaşımı sağlayan nakliye yolundan kaynaklanabilecek tozları en aza indirgemek amacıyla spreyleme suyu kullanılacak olan şirket nakliye yapılan yolun her bir m2’si için 1,6 litre su kullanılması öngörüyor.
Kırma-eleme tesisi içinde tozlanmayı önlemek için pulvarisazyon tekniği ile yapılacak nemlendirme çalışmasında ortalama 1 ton malzeme için 0,01 m3 suya ihtiyaç duyulmakta.
OCAK SAHASI ORMAN ALANI!
Mersin-Adana Planlama Bölgesi 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı’na “Bugünkü Arazi Kullanımı Devam Ettirilerek Korunacak Alanlar: Orman Alanı” olarak işaretlenen, orman ve taşlık-çalılık vasfında yer alan proje alanı ve çevresine ait korunan alanlar ve yaban hayatı alanları da mevcut.
Yine şirketin proje dosyasına göre ocağın yapılmak istendiği Hamzabeyli’deki 250 dönümlük alan Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne göre devlet avlağı içerisinde yer almakta.
MERSİN BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ ZENGİNİ AMA PROJE SAHASI ZENGİNLİK İÇİNDE DEĞİL!
Şirket tanıtım dosyasında Mersin zengin bitkisel çeşitliliğe sahip bölgelerden biri olarak belirtilmesine rağmen proje sahasının, flora biyoçeşitliliği ve endemizm gösteren en önemli lokasyonlar içinde yer almadığı, çevresinde yapılan incelemeler sonucu bulunan türlerin Akdeniz Bölgesi’nde yoğun olarak bulunan türler olduğuna vurgu yapıldı.
EKOSİSTEM KENDİNİ YENİLEYECEKMİŞ!
Yine proje dosyasında etüt sahasının üst kesimlerinden alt kesimlerine kadar bölgede Kızılçam ormanları ve makilikler hakim türü yayılış gösterdiği itiraf edilse de, koruma önceliği olan bir alan tespit edilmediği için rapor edilmediği kaydedildi.
Proje bitimi sonrasında gerçekleştirilecek rehabilitasyon çalışmaları ile ekosistemin kendini yenilemesi beklendiği bildirilen raporda., “Madencilik faaliyetlerinin tamamlanacağı çalışma alanların rehabilitasyonu ile orman ekosisteminin tekrar geri kazanımı söz konusu olabilecektir” deniliyor.