Haber Merkezi
Mersin Kent Dayanışma Platformu, Akkuyu Nükleer Santrali başta olmak üzere, kirli sanayi yatırımlarına karşı; belediye başkanlarımıza ve meclis üyelerimize açık mektup yayınladı.
Konsey; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı’na işlediği ve Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı 1/50 bin ölçekli planda da yer verilmesini istediği Akkuyu Nükleer Santrali Projesi’ne karşı, birlikte hareket etme çağrısı yaptı.
“SİYASİ AYRIM GÖZETMEDEN, KAYGILIYIZ”
Ulusal gazetelere ilan olarak da verilen mektupta, “Bizler; Mersin’de yaşayan yurttaşlar olarak, kendimizin ve çocuklarımızın geleceğinden kaygılıyız ve bunun için hiç bir siyasi ayrım gözetmeden bir araya geldik.
Çünkü; Mersinliler olarak, kaygılarımız ve görüşlerimiz dikkate alınmadan, bizler yok sayılarak geleceğimiz hakkında Mersin’de yaşamayan çok küçük bir mutlu azınlık karar vermektedir. Bu durum, Anayasa’dan (Madde 56) kaynaklanan sağlıklı çevrede yaşama hakkımıza açık bir saldırı ve anti demokratik uygulamadır. Ayrıca 1992 yılında devlet olarak altına imza attığımız ve iç hukukumuzu da bağlayan Uluslararası RİO Sözleşmesine de aykırıdır. Çünkü; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı 1/100 binlik Adana –Mersin Çevre Düzeni Planı (toprağın anayasası) ile dayatılan yatırımların cennet Mersin’i, önümüzdeki yıllarda cehenneme çevireceğine inanıyoruz.
MERSİN, RUSYA’NIN ÜSSÜ OLMASIN!
Özellikle, dünyanın ender ekolojik mirasına sahip Erdemli- Anamur arasında yapılmış veya planlan nükleer santraller, termik santraller, HES’ler, maden/taş ocakları ile Mersin’e, gelecek on ve yüzyıllarda altından kalkamayacağı bir çevresel yükün altına girmeye zorlanmaktadır.
Çünkü; bizler, kentimizin dinamikleri tarafından, yıllar önce katılımcı bir süreçte belirlenen, tarım, ticaret ve turizm ile kalkınma planlarını benimsedik. Bu kalkınma planlarımıza, tüm siyasilerin geçtiğimiz seçim dönemlerinde verdiği destek sözlerini unutmadık.
Çünkü; Mersin, Meclisten yakın zamanda sessiz sedasız geçen son yasalarla, Doğu Akdeniz’de Rusya’nın nükleer üssünün olduğu bir kent olacaktır. Tüm dünyada her türlü tehdide açık bir nükleer kent olarak tescillenecektir.
Çünkü; başta nükleer ve termik santraller olmak üzere yapılacak, kirli yatırımlar, Mersin’in tarım, turizm ve ticaret ile kalkınma potansiyelini de, iddiasını da tamamen bitirecek, kalkınma vizyonumuz çok ağır bir darbe alacaktır.
Dağlarında yaşayan ve geçimini bir avuç toprağından, iki keçisinden, bir ineğinden sağlayan göçerlerimiz, denizden nafakasını çıkaran balıkçılarımız, köylülerimiz, Ayşe anamız, Fatma teyzemiz, ak saçlı dedelerimiz ve nenelerimiz ve onların torunları, kent merkezlerine, üretimden koparak göç etmek zorunda kalacak ve yoksulluk artacak, Mersin’de enerji şirketlerinin açacağı ihalelere bağlı yaşam başlayacaktır. Birileri Mersin’de yaşamadan tatlı karlar kazanırken, bizler ve gelecek nesillerimiz, tüm riskleri üstlenerek sağlığımızdan ve topraklarımızdan olacağız.
Çünkü; Mersin, tarihin en eski çağlarından, Soli –Pompeipolis’ten bu yana yılda 300’den fazla günü güneşli geçen, 314 km açık denize sahip sahillerinde poyrazı, lodosu, meltemi eksik olmayan bir güneş kentidir. Rüzgar gülleri ve güneş panelleri ile süslenerek, enerji üretimimize daha fazla katkıda bulunmaya hazır, yatırımcıları beklemektedir.
Çünkü; Mersinimiz, Doğu Akdeniz’de eşsiz bitki biyolojik çeşitliliğe sahip fauna ve Florayaya yani; Akdeniz Olimpiyatları’nın sembolü olmuş son kaplumbağaları, son fok ailelerini, kuş cennetini, ormanları, börtü- böcekleri ile 500’den fazla başka yerde bulunmayan bitkileri içinde barındıran ekosistemi, keşfedilmemiş arkeolojik zenginlikleri ile dünya kenti olma potansiyeline sahiptir.
“MERSİN SAHİPSİZ DEĞİL”
Ve Mersin sahipsiz değildir. Kentimizin tüm seçilmişlerini, tüm dinamiklerini ve tüm Mersinlileri her türlü baskıya ve şantaja karşı, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çağrısına uymaya, Mersin’e sahip çıkmaya ve uyanık olmaya çağırıyoruz.
Özellikle , kendilerine emanet ettiğimiz, daha yaşanabilir bir Mersin için 1/50 bin ölçekli Çevre Düzeni Planlarını yapmaya, 5 yıllık yetki verdiğimiz belediye başkanlarımıza (şehr-i emin’lerimiz) ve meclis üyelerimize güveniyor, avuçlarını ovuşturarak bekleyenlerin her türlü telkin ve dayatmalarını dikkate almayacaklarına, Mersin’in ve halkımızın yanında yer alacaklarına inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.