MTSO İşletme Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Uğur Temiz, “Resmi kurumların özel sektör gibi imza atıp hizmet alması mümkün değil. Bu nedenle geç kalmamaları adına şimdiden ihale prosedürünü başlatmaları gerekiyor” dedi.
Haber Merkezi
Tehlikeli ve çok tehlikeli işletmeler için 2014’ten itibaren geçerli olan iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alma zorunluluğu Temmuz’dan itibaren resmi kurumlar ve az tehlikeliler için de zorunlu hale gelecek. Bu zorunluluğun ihmal edilmemesi uyarısında bulunan 31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Uğur Temiz, “Resmi kurumların özel sektör gibi imza atıp hizmet alması mümkün değil. Bu nedenle geç kalmamaları adına şimdiden ihale prosedürünü başlatmaları gerekiyor” dedi.
TEHLİKELİ İŞLERE ZORUNLULUK GELİYOR
31 No’lu komite olarak işletme destek hizmetleri verdiklerini ve grup bünyesinde 7 sektör bulunduğunu anlatan Uğur Temiz, bu sektörleri, özel güvenlik şirketleri, iş sağlığı ve güvenliği firmaları, temizlik firmaları, muhasebeciler, patent ofisleri, ilaçlama firmaları ve laboratuvarlar olarak sıraladı. Ardından sektörlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Temiz, ilk olarak iş sağlığı ve güvenliği sektöründe yaşanan gelişmeleri anlattı.
Bu alana yönelik 6331 Sayılı Yasa’nın 1 Ocak 2014’te yürürlüğe girdiğini hatırlatan Temiz, o dönemde firmaların az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olmak üzere üç sınıfa ayrıldığını bildirdi. Tehlikeli ve çok tehlikeli gruba giren işletmelere Yasa’nın çıktığı tarihten itibaren işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu getirildiğini kaydeden Temiz, “Üzerinden iki yıl geçmesine rağmen Türkiye genelinde bu anlaşmaları yapmayan işyeri oranı yüzde 55” diye konuştu.
Bu uygulamanın tüm firmalar tarafından hayata geçirilmesi adına bir öneri geliştirdiklerini dile getiren Temiz, “Her işyeri aylık olarak SGK hizmet belgesi veriyor. OSGB hizmet anlaşması olmayan firmaların aylık prim ve hizmet belgesini elektronik ortamda göndermesi yasaklanabilir. Bu uygulama ile yasa çerçevesinde zorunlu tutulan OSGB anlaşma oranı da doğrudan yüzde 100’e çıkar” dedi.
KONUYA HAKİM PERSONEL YOK
Bu alanda bir diğer sıkıntıyı illerde konuya hakim personel bulma noktasında yaşadıklarına değinen Uğur Temiz, konuyu şöyle özetledi: “OSGB’lerin sorunlarını taşıyabileceğimiz, destek alabileceğimiz iller bazında yetişmiş personel bulmakta zorlanıyoruz. Firmalarımız doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yönlendiriliyor. Bu durum çalışmaları yavaşlattığı gibi kimi zaman da sorunları çözümsüzlüğe götürüyor. Bakanlıkla telefonla irtibat kuramıyoruz. Elektronik ortama yönlendiriliyoruz. Elektronik ortamdan işlemler standart ve elektronik imza ile yapılıyor. Sistemdeki standardın dışında bir sorun varsa sorunu yine yönlendiremiyorsunuz. Bu da Ankara’ya kadar gitmemize neden oluyor.”
Bakanlık personelinin bu konuda çok deneyimli olduğunu vurgulayan Temiz, 81 ilin tamamında SGK İl Müdürlüklerine konuyla ilgili uzman personel gönderilmesini beklediklerini veya illerdeki personelin konuyla ilgili olarak eğitilmesini istediklerini söyledi.
Sektör için en önemli gelişmenin ise Temmuz ayından itibaren İSG uygulamasının resmi kurumlar için de geçerli olmasını gösteren Temiz, bu sürecin de istihdama önemli bir katkı sağlayacağını vurguladı.
“TAŞERONLUK 30 BİNE YAKIN KİŞİYİ İŞSİZ BIRAKIR”
Ardından bir diğer sorun olarak taşeronluk sistemine değinen Uğur Temiz, böyle bir uygulamanın Türkiye genelinde 30 bine yakın kişinin işsiz kalmasına neden olacağını anlattı. Özellikle güvenlik ve temizlik hizmeti veren firmaların kapanacağını ve bu nedenle bu firmalarda çalışan idari kadroların ve sekreteryanın işsiz kalacağını dile getiren Temiz, şunları söyledi: “Taşeronların 3 yıllık sözleşmeyle kadroya alınmaları söz konusu. Bu durum ihaleye girmiş, aldığı ihale için yatırım yapmış, bankalara borçlanmış güvenlik ve temizlik firmalarını olumsuz etkileyecek. Bu konunun firmalar mağdur edilmeden çözümlenmesi gerektiğine inanıyorum. Sözleşme bedelinin yüzde 5’inin müteahhit firmaya tazmin bedeli olarak ödenmesi durumu var ama bu yeterli değil çünkü sorun sadece ihalenin zararının karşılanması değil, bu firmalar kapanacak ve geleceğe yönelik iş yapamayacak.”
Mersin’de kamu ile çalışan 60’ın üzerinde firma bulunduğunu bildiren Temiz, “Kapanacak firmaların mağduriyetini azaltmak için bankalar teminat mektubu limitini kapatıp yeni kredi vermemeye başladı. Ancak bu da firmalar için büyük sıkıntı” değerlendirmesini yaptı.
“KDV’LERDE DÜZENLEME YAPILMALI”
Asgari ücrete yönelik sıkıntı yaşandığını da anlatan Uğur Temiz, kişi başı maliyetlerin yükseldiğini, yabancı uyruklu kişilerin kayıtdışı çalışmasının beraberinde geldiğini ve bu durumun sektörü olumsuz etkilediğini söyledi. Hizmet sektöründeki KDV oranlarının yüksek olmasının da maliyetleri artırdığını ifade eden Temiz, “KDV muafiyeti olan, siteler, apartmanlar gibi yerlere de hizmet veriyoruz ancak yine yüzde 18 KDV’li fatura kesmek durumunda kalıyoruz. En azından vergi mükellefi olmayan yerlere kesilen KDV’lerde oranın yüzde 1 ya da 8’e düşürülmesini arzu ediyoruz” diye konuştu.
“İLAÇLAMADA DENETİMLER ARTMALI”
Bir diğer sorunun ilaçlama sektöründe yaşandığını dile getiren Uğur Temiz, bu alanda kayıt dışılığın çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Mersin’de 12 tane lisanslı ilaç firması bulunmasına rağmen rehberlerde bu sayının 200’e kadar yükseldiğini belirten Temiz, bu alanda Halk Sağlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşmeler yaptıklarını söyledi. İlaç firmalarının faaliyet gösterebilmesi için İl Sağlık Müdürlüğü’nden yetki belgesi alması gerektiğini, bunun da ağır şartları bulunduğunu kaydeden Temiz, kayıt dışı çalışan firmaların bu şartları yerine getirmediğini, insan sağlığını tehdit eden, kanserojen etkileri olan ilaçlar kullandıklarını anlattı. Denetim noktasında ise bir karmaşa yaşandığını bildiren Temiz, “İl Sağlık Müdürlüğü denetimi belediyelerin, zabıtanın yapacağını, zabıta ise Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün yapacağını söylüyor. Nereye gideceğimizi şaşırdık” ifadelerini kullandı.
“DEVLET KURUMLARI YÜKÜ MALİ MÜŞAVİRLERE AKTARDI”
Son olarak da mali müşavirlerin durumuna değinen Uğur Temiz, sektör angaryanın yüksek seviyelere ulaşmasından şikayetçi. Devlet kurumlarının verilen bir şifre ile iş yükünü mali müşavirlere aktardığını kaydeden Temiz, mali müşavirlerin vermek zorunda olduğu beyan ve bildirge sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Verilmeyen beyan ve bildirgelerle ilgili mükelleflere ağır para cezaları getirildiğini ifade eden Temiz, bu noktada mali müşavirlerin mağdur olduğunu anlattı. Mali müşavirlere de konularıyla ilgili olarak, avukatlar gibi vekaletle mükellefini mahkemede temsil hakkı verilmesini talep ettiklerini vurgulayan Temiz, “ticari konularda konuya asıl hakim olan kişiler mali müşavirlerdir. Onların da davalara girmesi gerektiğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.