Hediye Eroğlu
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, katıldığı bir televizyon programında iş dünyasında çok tartışılan enflasyon muhasebesi, OVP gibi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İlk olarak Mersin’in ilk yarı ekonomik verilerini değerlendiren Çakır, Oda’nın projeleri hakkında bilgi aktardı.
MERSİN, HAVALİMANINDA DİREK UÇUŞLAIN ARTMASINI BEKLİYOR
Mersin’de 14 yıl sonra geçtiğimiz günlerde açılan Uluslar arası Çukurova Bölgesel Havalimanı’nı değerlendiren Çakır, “Mersinimize bölgemize ve ülkeye hayırlı uğurlu olsun. Gerçekten uzun yıllardır beklediğimiz ve mutlu sona ulaştığımız uluslararası boyutta bir havalimanımız oldu. Burada sadece Mersin demek istemiyorum. Tarsus, Adana ve tüm hinterlandı olumlu yönde etkileyecek bir havaalanı olacak.
3 gün önce nasip oldu gittik. Otobandan çıktıktan sonra hiç ışıkları görmeden havaalanına ulaşıyorsunuz. Bu, büyük rahatlık. Otobüsler olmadan direkt apronlardan uçağa binebiliyorsunuz. Direkt uçuşların başladığı ve bundan sonra Almanya, Rusya uçuşlarının Irak uçuşlarının arttığını göreceğiz. Bizler de firmayla birlikte hareket ederek direkt uçuş noktalarını ne kadar artırabilirsek Avrupa ve Uzakdoğu’nun belirli noktalarına artırabilirsek o kadar iyi olur.
Havaalanı bizi küresel anlamda erişebilir kılacak. Hem gelme hem bizim gitmemizle ilgili. Şahısların ulaşımı için bizlerin müşterilerine ulaşması için ya da yurtdışındaki firma ve turistlerin buraya ulaşması açısından önemli. Ayrıca ürünlerimizin hızlı ulaşımı açısından da önemli. Katmadeğerli ürünleri son noktalara hızlı ulaştırmamız gerekebilir” dedi.
TARIM VE TURİZMİN GÖZÜ HAVALİMANINDA
Havalimanının turizmde direkt destinasyona ulaşım psikolojisiyle ilgiyi artacağını, ivmelendireceğini de söyleyen Hakan Sefa Çakır, “Bir de biz tarım bölgesiyiz. Yine katmadeğerli ürünleri, bozulabilecek ürünlerimizi direkt noktalara ulaştırabileceğiz. Kirazımızı, şeftalimizi Toronto’ya, Singapur’a hızla gönderebilir durumda olacağız. Mevcutta ürünü İstanbul üzerinden gönderince bozulması sıkıntısı yaşanabiliyor, maliyetler artabiliyor. 9 milyon yolcu kapasitesi olacak ve burada yolcu kapasitesinden fazla Türkiye’nin ikinci büyük kargo hub havaalanı olacak. Bölgemize ticari olarak büyük imkan sağlayacak.
MERSİN ROTTERDAM OLMA YOLUNDA
Lojistik olarak havaalanımız da bitti. Türkiye’nin ikinci büyük TIR filosuna, en büyük limanına sahibiz. Şimdi hızlı tren projemiz var. Antep, Adana, Yenice, İstanbul aktarmalı trenlerimiz olacak. Demiryolu, denizyolu, hava ve karayoluyla Mersin lojistikte 4 modu tamamlayan nadir kentlerden olacak.
Rotterdam yolunda ilerliyoruz hatta onu geçeceğiz. Mersin Limanı’nın özelliği hem ithalat hem ihracatı vardır. Dünyada sayılı dengede olan liman vardır. Bu durum konteyner maliyetlerini düşürmesini sağlıyor. Rotterdam’dan daha ileri bir noktaya geleceğiz” diye konuştu.
MERSİN’DE OTEL YATIRIMLARI ARTIYOR
Kentte hızla otel açılmaya devam edildiğini de dile getiren Başkan Çakır, yeni yatırımların özellikle Mezitli, Yenişehir’de görüldüğün belirterek, “Havalimanımızın olması ve buranın bir lojistik merkez olması sadece turizm olarak değil ulusal ve uluslararası firmaların şirket merkezlerini buraya taşımasıyla ilgili. Kolay erişebilir olması. Üniversitemizin, teknoparkların, agroparkın olması firmaların dikkatini çekiyor. Altyapı olarak her şey uygun. Hepsi üst üste konulunca oteller niye gelmesin. Daha önce daha da artacak diyorduk. 9 bin yatak kapasitemiz var. Bunu hızla 20-25 bin yataklara çıkaracağız çünkü talep çok olacak.
Bizim bir de havaalanı çevresini planlamamız lazım. Çevresinde yaşanabilir bir alan planlama üzerine çalışmalıyız. Depolama yerleri, sosyal tesisleriyle özel alanlar tasarlama konusunu da birlikte çalışmalıyız.
MERSİN- ADANA FUAR GİRİŞİMLERİ BAŞLADI
Bundan sonra hemen fuar girişimlerini başlatacağız. Adana ile de konuşuyoruz bölgede ne gibi fuarlar yapabiliriz. Antep, Konya’yı da içimize alıp uluslararası büyük fuarlar yapmalıyız. Turizmde sadece Mersin olarak düşünmüyoruz. Mersin, Adana, Antakya ve Kapadokya’yı da dahil ettiğimiz bir destinasyonda uluslararası uçuşlarla birlikte turizm potansiyelini artırmak istiyoruz.
Ayrıca savunma sanayinde iyi gidiyoruz. Sanayi bölgelerimizde ciddi artış var. Yer bulmakta sorun yaşanıyor. Daha çok katmadeğerli ürün üretmemizi sağlayacak. Mersin sanayide de güçlü bir hale gelecek” şeklinde konuştu.
“BU BÜYÜMEYLE ENFLASYON NASIL KONTROL ALTINA ALINACAK?”
Hükümetin açıkladığı orta vadeli plana dair de değerlendirmelerde bulunan Başkan Çakır, bir program olmasının, bir hedef olması açısından çok iyi olduğunu belirterek, “Enflasyonla ilgili disiplinli şekilde enflasyonu takip edeceğiz denmesi de bizim açımızdan disiplin bozulmayacak politikası da doğru. Aklımızdaki tek soru işareti hem büyüme var 4’ten 3.5’a çekildi. Enflasyon oranında artış oldu. Bu büyümeyle enflasyon nasıl kontrol altına alınacak sorgulanması, altyapılara bakılması gereken bir durum.
Bizim üreticilerimizi ihracatçılarımızı, sanayicilerimizi korumamız gerekiyor. Dolar kurunu düşürerek dolar kurunu sabit tutarak enflasyonun durgunlaşması sağlanmaya çalışılıyor. İhracat firmalarını sanayi ve üretimi olumsuz etkiliyor. Uzun zamandır dolar kuru tutuldu. Durgun bir kur olduğu halde enflasyonumuz yine yüksek çıktı. Sadece dolar kuruyla enflasyonu tutamıyorsunuz. Dolar kurunun en azından enflasyon oranında artması sağlanmalı. Enflasyonu düşürebiliriz ama bu düşünceyle etrafta ihracatçı, sanayici, üretici kalmazsa bir anlamı kalmaz. Bunu yaparken birlikte hareket etmemiz, üyelerimizi firmalarımızı ihracatımızı, üreticimizi koruyarak gitmemiz lazım” dedi.
“KONKORDATO SAYILARINDA CİDDİ ARTIŞ VAR”
Konkordato ve iflasların önlenmesine ilişkin de soruları yanıtlayan Hakan Sefa Çakır, “Konkordato sayılarında ciddi artış var. Üyelerin krediye erişiminde sorun var. Kredi faizleri çok yüksek. Üyelerimiz çok ciddi bir savaş veriyor. Bu savaşta da evet acı reçete içilmesi lazım ama reçete içilirken de doktor bir ilaç veriyor hastalığı kurtarıyor ama diğer organlara zarar verirse sıkıntı olur. Onları da vitamin destekleriyle yaşatmalıyız. Acı reçete içerken tamamen bitmememiz lazım. KOBİ’lere ihtiyacımız var. Ulusal, uluslararası firmalara ihtiyaç var.
“MERSİN KATMA DEĞERLİ ÜRETİME YÖNELMELİ”
Ayrıca bir işsizlik sorunu bir de işçi bulamama sorunu var. Burada biz nicelik değil nitelikten bahsetmemiz lazım. Nitelikli işgücü de bizim hedeflerimizde olan bir program. İş arayan ve işçi arayan var. Burada nitelikli işçi problemimiz var. Nitelikli işçiyi bulabilmemiz için daha yüksek maliyetler ödememiz gerekiyor. Bu da bizim maliyetlerimizi yükseltiyor.
Bu dünyada tek başımıza değiliz. Ürün satabilmemiz için hiçbir sektörde rekabet edemiyoruz. Tarımda da tekstilde de turizmde de rekabet edemez duruma geldik. Kur politikasını yaparken bunları da göz önüne alarak hareket etmemiz lazım.
Doğru planlanır ve teknolojiye geçilirse nitelikli işgücüyle biz bize yeteriz. Mersin olarak da bizim çok kıymetli zamanımız, paramız ve alanımız var. Mersin’in artık biraz daha katma değere dönmesi lazım.
“KURTULUŞ; İHRACAT”
Dolar kuru da çok önemli bir konu. Ülkemizin kurtuluşunun ihracatta olduğunu düşünüyorum. İhracatçımız desteklenmeli. İhracatçı üzerinden enflasyonun düşmesi değil en azından enflasyon oranına göre dolar kurunun yükselmesi ihracatçının desteklenmesi gerekiyor. Tarımdaki sanayideki üreticinin hepsi desteklenmiş olur. İhracatçı giderse tekstilcimizin zarar görmemesi lazım. Bizim de ona göre katma değerli üretime dönmemiz lazım. İthalat bazlı ihracat yapmamalıyız. Ara malı ithalatında azalma var. Direkt tüketim malı ithalatında artış var. İthal edip ihracat yapanların çekildiğini ya da azaldığını görüyoruz. Bunlar tehlikeli işaretlerdir.
“HEP VERGİ VERENİN ÜZERİNE GİDİLMEMELİ”
Enflasyon muhasebesi konusunda öncelikle meslek mensuplarına verilen külfet önemli ama bizim ana derdimiz vergi veren üyelerimiz, şirket kurup düzenli vergi ödeyen üyelerimiz, firmalarımız, ihracatçılarımız var. Hep vergi verenlerin üzerine gitmek değil verginin tabana yayılması lazım. Verginin ödenmesini sağlayabilmemiz gerekiyor.
Enflasyon muhasebesinde enflasyondan dolayı yılda bir defa sene sonunda enflasyon hesabı yapılabilir ama bunun üzerinden gerçekleşmeyen bir kar üzerinden vergi alınmasını yanlış buluyoruz. Firmalar zaten krediye erişemiyor, durumu zor. Faizler yüksek zor geçiniyor, acı reçete içiyor, dövizle ilgili sorun yaşıyor ihracat yapamıyor bir de çok para kazanmışsın deyip kar etmediği bir konudan vergi alınıyor. Dediğim gibi bu firmaları yarın bulamazsak daha büyük sıkıntı.
Vergi, vergi kanunuyla konulmalı, bir tebliğle yapılmamalı. Enflasyon vergisi doğru bir vergi değildir. Hassas bir konu. Bu konu üzerinde çok duruyoruz. Üyelerimizden de çok ciddi şikayet geliyor. TOBB da görüşüyor bu konuyu ve bu yanlıştan dönüleceğini düşünüyoruz. Herkesin vergisini ödemesi lazım ama belirli gruplardan değil herkesten alınması lazım” dedi.
“MERSİN İHRACATINDA ARTIŞ VAR”
Mersin ekonomisinin 6 aylık verilerini de yorumlayan Başkan Çakır, kent ihracatında yüzde 22 artış olduğunu söyleyerek, “Diğer şehirlere göre daha avantajlı dış ticaret kenti olması ve çok kimlikli olması nedeniyle avantajları var. 4 milyar 135 milyon dolar ihracatımız olmuş ilk 6 ayda. Beklentimiz yılsonunda 10-11 milyar doların üzerinde ihracat. İthalat olarak da yüzde 6 artış var. Bu da avantaj. 4.73 milyar dolar ithalatımız var. Mersin olarak dış ticaret fazlası veriyoruz. Enerji tüketiminde sanayi bölgelerine bakınca yüzde 10 artış var. Bu, çarklarımızın döndüğünü gösteriyor. Bütçeye Mersin olarak verdiğimiz katkı geçen yıla göre yüzde 89 artmış. 71.5 milyar lira bütçeye katkı sağlamışız. Bütçeden aldığımız pay da yüzde 110 artış var. 38.9 milyar Mersin’e yatırım yapılmış. Havalimanı, tarım, ulaştırma, eğitimle ilgili değişik yatırımlar var. Vergide 6. sıradayız. Yabancı konut satışında 3. Sıradayız. 127 tane yabancı şirket kurulmuş ve bu rakamla Türkiye’de 5. sıradayız. Kredi hacminde 177 milyar liralık kredi hacmimiz var Türkiye’de 12. sıradayız. Mevduat olarak 10. Sıradayız. Genel yapı olarak Mersin’de durum bu şekilde” ifadelerini kullandı.
“ALATA KONUSUNDA ÇOK HASSASIZ”
Mersin’de tartışmalara neden olan Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün SİT kapsamından çıkarılarak imara açılması girişimlerin ide değerlendiren Hakan Sefa Çakır, şunları söyledi: “Alata 1940’lardan beri bölge tarımına çok katık veren, üreticiye nasıl fide üreteceğini nasıl hayvan yetiştireceğini öğreten, damızlık veren, tarımın gelişmesini sağlayan bir kurum. Manevi değeri çok yüksek.
Şu anda turunçgil gen kaynakları 25 meyve 1150 meyve çeşidini muhafaza eden, doğal florası, biyoçeşitliliği iklimiyle çok özel bir yer. Tamamen doğal bir ortam. Bu konuda çok hassasız.
“ALATA KIRMIZI ÇİZGİMİZ”
Duyumlar oldu ama iktidar milletvekillerimizden de valilikten de gelen açıklamada sit alanının korunacağıyla ilgili bilgiler geldi. Biz de kırmızı çizgimiz, korunmalı diyoruz. Bizim için önemli. Türkiye için önemli. Çünkü Alata sadece Mersin değil tüm Doğu Akdeniz’in turunçgille muzuyla, sebzeyle ilgili güzel çalışma yapan iyi bir ekibi var. Belki reklamlarını çok iyi yapamıyorlar ama biz MTSO olarak Alata ile çok proje yapıyoruz. Agropark’ın kurulmasında bile ciddi emekleri var. Bu nedenle hassas noktamız. Pandemide de gördük tarımın ne kadar kıymetli olduğunu.
Alata’yla ilgili bundan sonra da birlikte hareket edeceğiz. Uluslararası konferanslar yapacağız. Bölgede yeni ürün desenine ihtiyacımız var. İklim değişikliyle ilgili bir ürün deseni yapılmalı. Biz tarımla geçinen bir bölgeyiz. Bu konudaki çalışmalar yine Çukurova Üniversitesiyle Alata ile yapılacak.”
“MERSİN’İN GÖZÜ ANA KONTEYNER LİMANINDA”
Mersin’in yıllardır beklediği Ana Konteyner Limanı yatırımınıa ilişkin de açıklamalarda bulunan Çakır, Ana Konteyner Limanı’nın kentin çok uzun zamandır konuştuğu bir konu olduğunu kaydetti.
“2024-2030 yılları arasında Mersin’de 12 milyon TEU’luk liman yapılacağız denmişti” diyen Çakır, Filyos, Çandarlı ve Mersin olarak yola çıkıldığını, sonra Adana’da da bir liman yapılmasının konuşulduğunu anımsattı. “Mersin’de fizibilite yapılmış doğru yer burası diye konuşulmuştu niye böyle bir dönüş var diye biz de konunun üzerine gittik” diyen Başkan Çakır, “Tüm kent dinamikleri olarak bilimsel verilerle hareket edilmesi gerektiğini söyledik. Bu konunun takipçisi olduk. Ulaştırma Bakanımız Anamur’a geldiğinde biz de diğer arkadaşlarla birlikte Mersin kamuoyunun bu konuda haber beklediğini söyledik. O da büyük yatırımların hatırla yapılamayacağını bilimsel verilerle hareket edileceğini söyledi.
Uluslararası normlar var. Dünya lojistik sektörlerinin de entegre olacağı bir liman olmalı. Limanı yaptıktan sonra burada restoranlar olmalı, eğlence yerleri olmalı. Mersin’in kurulma sebebi liman. Altyapısı var. Bakan şuraya buraya yapılabilir demedi. Bilimsel veriler ışığında hareket edileceğini söyledi” şeklinde konuştu.
GELECEĞİN MESLEKLERİ PROJESİ
Odanın ‘geleceğin meslekleri projesi’ni de anlatan MTSO Başkanı Çakır, şöyle devam etti; “MTSO’da artık olumsuz şeyler konuşulmayacak, projeler konuşulacak demiştik. Buna da devam ediyoruz. Projelerimiz ardı ardına geliyor. Konu sadece tahmin değil geleceğe hazır olmalıyız diyoruz. Hepimiz gelecekle ilgili tahminde bulunuyoruz ama bir de hazır olmalıyız. Atölye1886’da projelerimiz çıkıyor. Burada Öğren Dönüş Merkezimiz var. Geleceğin mesleklerine insan kaynağı hazırlama projemiz oldu. Sanayiyi robotik bir sanayiye hazırlıyoruz. Üretim yapan robotların kobotların olduğu bir üretim merkezi. Kobot sistemi nedir derseniz hem insan hem robotun birlikte hareket ederek üretim yaptığı bir sistem. Bununla ilgili AB Projesi aldık. Teknolojisi yoğun çalışan firmalara eğitime başladık. Ortaklarımız Mersin Üniversitesi, Kadın Girişimciler Kurulu. Burada iş alanına kadının daha çok girmesini önerdiğimiz için daha çok kadınlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bu da bizim için önemli. Türkiye’de ilk kez yapılan bir eğitim. Bu nedenle de önemli buluyoruz. Bu eğitimlere devam edeceğiz.
Madde bağımlılığıyla mücadeleyi bir sosyal sorumluluk olarak çok önemsiyoruz ve çalışmamız var. Bölgelerde AMATEM sayılarını nasıl artırabiliriz? İş insanlarıyla bir araya gelip Akdeniz’de Toroslar’da nasıl yaparız bir tane yetmiyor. Bundan önce okullarımızla valilik, belediyelerle konuşarak tiyatro oyunlarıyla farkındalık oluşturacağız. Ayın sonuna doğru bir tiyatro grubu gelip bu konuyla ilgili çalışma yapacak. Gençler ve öğrencilere seyrettireceğimiz düzenlemeler yapacağız. Bu konu da bizim kırmızı çizgilerimizden birisi. Bu konuya da meclisimiz olarak çalışacağız. Sadece MTSO’nun değil hepimizin ele almamız gerekir bu nedenle hepimiz birlikte çalışacağız.
MERSİN’DEKİ FİRMALARIN YÜZDE 53’Ü DÜÜK TEKNOLOJİYLE ÇALIŞIYOR
Ayrıca Türkiye’de ilk kez bir TSO üyelerinin sanayi firmalarının lojistik firmalarının kapasitelerini ölçmek istedi. Teknoloji kullanabiliyorlar mı diye bakıp sanayi yol haritalarını belirlemek istedi. Dijital yetkinliğe dönüşle ilgili saha analizine başladık. Bununla ilgili yol haritası oluşacak. Durum tespiti yaptık. Geleceğin dünyasına firmalarımızı, firma çalışanlarını hazırlamaya yönelik bir çalışma. Mersin’in durumuyla ilgili bilgi vereyim.
Kentimizdeki firmaların yüzde 53’ü düşük teknolojiyle çalışıyor. Yüzde 25’i orta düşük teknoloji yüzde 20’si orta yüksek sadece yüzde 2’si yüksek teknoloji kullanıyor. Bizim bu yüzde 2’yi yüzde 10’lara çıkarmamız lazım. Bunun için üniversitelerle birlikte yol haritası belirleyeceğiz. Belki Türkiye’nin pilot şehri yapacağız hem teknoloji hem de dijital bir düzen oluşturmalıyız. Yeşil dönüşüm sağlayacağız.
İş yapıları, örgüt yapıları, gençlerin davranışları değişiyor. Kimse nereye gittiğini bilmiyor. Silikon Vadisi de yarını tahmin edemediğinden yapay zekaya teknolojiye hızlı geçmemiz gerekiyor. Verileri doğru kullanmamız lazım. Verileri şu anda dışarı veriyoruz. Kendi yapay zekamızı kurmalıyız. Buna para harcamalıyız. Bu alanda da ciddi çalışmamız lazım.”
“DEPREME UZAK DEĞİLİZ”
Deprem ve kentsel dönüşüm ile sürdürülebilir şehirler çalışmalarını da değerlendiren Hakan Sefa Çakır, “26 Eylül’de Odamızda çok değerli katılımcıların da olduğu bir konferans düzenleyeceğiz. MTSO’daki sektörle ilgili komitelerimiz bir araya gelerek İstanbul’u ziyaret ettiler. Orada kentsel dönüşüm konusunda nasıl bir hazırlık yapıldığını incelediler. Kentsel dönüşüm yapan firmalarla bir araya gelip ciddi hazırlık yaptı.
Çabuk unutuyoruz gündemde tutmalıyız depreme uzak değiliz. Binalarımıza inanmamız lazım. Kentsel dönüşümü yaparken de afet hazırlığı yapmalıyız. Bu konferansa herkesi katılmaya davet ediyorum. Şehrimizde güzel şeyler oluyor. Ekonomik olarak 2025’in ortalarına kadar ciddi süreçlerden geçeceğiz. Bu aralarda dişimizi sıkmamız, tasarruf etmemiz işimize sahip çıkmalıyız. Bunu yaparsak tünelde güzel bir ışık var şehrimiz ivmelenecek. Sabırlı olmalı ve birlik beraberlik içinde olmalıyız. Kümelenelim.
Şehrimiz çok güzel. Biz de şehrimize sahip çıkmalıyız. Birleşerek güzelliklerin değerini bilip mutlu olmalıyız. Bir incinin üzerinde oturuyoruz. Değerli bir yerimiz var. Geleceğimizi çok iyi görüyoruz” diye konuştu.