HEDİYE EROĞLU
Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunan Tarsus Üniversitesi’nde, kapatılan okula usulsüz bir şekilde akademik kadro ataması yapıldığı iddiasıyla açılan davanın son duruşması Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde görüldü.
Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’ne karşı açılan dava kapsamında gündeme gelen resmi evrakta sahtecilik dahil birçok usulsüzlük mahkemede tek tek ele alındı.
RAPORLARIN ALTINDA ISLAK İMZA OLMADIĞI KABUL EDİLDİ
Mersin 2. İdare Mahkemesi duruşma salonunda, basın mensupları, sivil toplum kuruluşu yetkilileri, emniyet personelleri ve diğer izleyicilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen duruşmada, Tarsus Üniversitesi’nin vekili Av. Tuğçe Tunca, “kabul etmemekle birlikte, jüri raporlarındaki imzaların ıslak imza olmasa dahi hukuken geçerli olduğu” şeklindeki skandal beyanıyla jüri raporlarının altında ıslak imza olmadığını zımni olarak kabul etmiş oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kararıyla Resmî Gazetede Yayınlanan, Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e Aykırı Uygulama
Atama işlemi için dönemin Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın tarafından tespit edilen jüri üyelerinden Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ile Prof. Dr. Aygen Oksay’ın raporlarındaki akışın, iftira ve gerçeğe aykırı beyanların yüksek oranda benzeşmesi davacı ve avukatlarının dikkatini çekmişti.
Bu şüphe üzerine, Tarsus Üniversitesi’ne sözde iletilen jüri raporları daha detaylı incelendiğinde, aynı zamanda Türkiye’de eğitimin emanet edildiği YÖK’ün üyesi olan İlker Hüseyin Çarıkçı’nın kişisel raporunda, bir diğer jüri üyesi olan Prof. Dr. Aygen Oksay’a EBYS sistemi üzerinden özel olarak tanımlanmış 22 haneli belge sayı numarasının skandal bir şekilde yer alması sebebiyle skandal patlak vermişti.
Bunun üzerine, YÖK Üyesi olan Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı bulunan imzaların incelenmesi maksadıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı bünyesindeki Kriminal Polis Laboratuvarları’nda Sahtecilik ve Grafoloji Uzmanı olarak geçmişte üst düzey pozisyonlarda görev yapmış ve binlerce dosyayı aydınlatmış olan iki farklı Adli Belge İnceleme Uzmanına başvurulmuş ve imzaların montaj ve benzeri sahtecilik yöntemiyle oluşturulduğu skandalı da ortaya çıkmıştı.
9/6/2020 tarihli ve 2646 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı doğrultusunda 10/6/2020 tarihli ve 31151 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te açıkça vurgulandığı üzere, resmi bir belgenin imzalanma usulü sadece güvenli elektronik imza veya mavi renkli/mürekkepli kalem ile atılan ıslak imza ile mümkün olmakta. Ancak, Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü vekilinin Av. Tuğçe Tunca’nın bu skandal ifadesi, hem Türkiye’yi yöneten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Resmî Gazetesi’ni, hem de ilgili tüm yönetmelikleri dikkate almadıklarının bir itirafı oldu.
“İŞLEMİN İPTALİNİ BEKLİYORUZ”
Tanınmış hukukçular Av. Mert Keleşoğlu ve Av. Mustafa Kemal Çiçek’ten mahkeme önünde açıklama geldi. Av. Mert Keleşoğlu, “Jüri raporundaki imzaların sahte olduğu zımnen ikrar edildi, işlemin iptalini bekliyoruz!” dedi.
Duruşmanın ardından, davacı O.B.Ö’nün avukatı Mert Keleşoğlu yaptığı açıklamayla, “Tarsus Üniversitesi’nde Havacılık Yönetimi bölümüne açılan doçentlik kadrosu atamasının hukuka aykırı olduğuna dair açtığımız iptal davasında Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde duruşmamız vardı. Çok güzel bir duruşma oldu çünkü yapılan savunmalarda Tarsus Üniversitesi, jüri raporlarından birinin sahte imza ile üretildiğini, ıslak imza ile üretilmediğini zımnen ikrar etmiş oldu. Biz de mahkemeden bu tartışmanın sona ermesi için ıslak imzalı jüri raporu var ise orijinal halinin getirtilmesini tekrardan talep ettik. Birçok açıdan yapılan bu işlem, hukuka aykırıdır. Bu aykırılıkları mahkemeye delilleriyle uzun uzun izah ettik. İşlemin iptalini bekliyoruz” dedi.
“MAHKEMENİN BÜYÜK SORUMLULUĞU VAR. KARAR TARİHE GEÇECEK!”
Av. Mustafa Kemal Çiçek ise açıklamasında “Anayasamızın 125. maddesi, idarenin her türlü işleminin hukuka uygun olması gerektiğine dair amir hüküm içerir. Ama bu duruşmada davalı idarenin hukuka uygun hareket etmediğini, kendi vekillerinin marifetiyle ikrar edilmiş olduğunu gördük. Bizim buradaki mücadelemiz sadece bir kadroya yönelik iptal talebine ilişkin değildir. Türkiye’nin bilimi ve üniversiteleri açısından kayırmanın, tavassutun, torpilin, adam kayırmacılığın ortadan kaldırılmasına dair çığır açmaya yönelik bir çabamız bulunuyor. Duruşmada da ifade ettiğim üzere, bugün bilim üretmesi gereken üniversitelerin, bir idari kurum haline geldiğini hep beraber bu dava konusuyla görmüş bulunmaktayız. Tarsus’a her yönüyle yani bilimselliğiyle, o ilin gelişmesiyle, tarımdan hayvancılığa ve sanayisine kadar hizmet etmesi gereken Tarsus Üniversitesi’nin geldiği durumu ortaya koyduk. Sahte evraklarla atamaların yapıldığını bugün izah ettik. Sayın Mahkeme şimdi bir karar verecek ve şu anda mahkemenin büyük bir sorumluluğu var. Çünkü bu karar tarihe geçecek ve emsal bir karar olacak. Mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız” şeklinde ifadelerde bulundu.
Şimdi gözler Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin vereceği iptal kararında.